26 Mayıs 2015 06:03

Diren Ford, olursun lord!

'Alırsın Ford olursun lord' bir dönemin reklam sloganıydı. Ağırlaşan çalışma koşulları ve düşük ücrete isyan ederek Türk Metal’den istifa eden işçiler artık 'Diren Ford' diyor.

Diren Ford, olursun lord!

Arzu ERKAN
Muzaffer ÖZKURT
Kocaeli

Kocaeli Gölcük ve Yeniköy’de fabrikaları bulunan Ford Otosan, 8 bin civarında işçisiyle Türkiye’nin en büyük kuruluşları arasında ikinci sırada yer alıyor. Üretim ve kâr rekorlarıyla anılan Ford, artık patronun başarısı ve cebine giren parayla değil, işçilerin direnişiyle adından söz ettiriyor.
Geçen hafta Türk Metal’den istifa için yapılan çağrıya uyarak Sabri Yalın Parkı’nda buluşan işçilerden 104’ünün hiçbir gerekçe gösterilmeden izne gönderilmek istenmesinin işten atma hazırlığı olduğunu bilen işçiler, 20 Mayıs’ta üretimi durdurarak direnişe geçti.
Ancak bu direnişin Bursa’daki fabrikalardan bir farkı var. O da fabrika içinde işçi olmaması. Çünkü Bursa’daki eylemlerin Ford’a sıçramasından korkan fabrika yönetiminin üretime ara verdiği sırada, yani içeride işçi yokken başladı. Polis barikatı nedeniyle fabrikanın kapısına yaklaştırılmayan işçiler, fabrikanın yakınındaki TIR parkını direniş alanına çevirdi. Üretime yeniden başlama kararı alan patronun çağrısına ise çok az sayıda işçi yanıt verdi. Ancak bu üretimin başlaması için yeterli olmadı. Direnişin üretimi durduğunu söyleyen işçiler, “Bir vardiyada bir banttan 230 araç çıkarken, şimdi 60 araca indirildi. Ancak bu araçlar da çok fazla eksik eleman olduğundan dolayı satış bölümüne gönderilemedi. Satış bölümüne gönderilen 2 araç var, o da direniş öncesi tamamlanan araçlardı” dediler.
Talepler ve Türk Metal’e tepkileri içeren pankart ve dövizlerle bezenen direniş alanı yeni işçilerin katılımıyla giderek kalabalıklaşıyor. İşçiler gün geçtikçe daha fazla organize oluyor. Her bölüm güneşten korunmak için açtıkları pazar şemsiyelerinin ve kurdukları çadırların altında toplanıyor. Her birinin kendi temsilcileri var. İşçilerin kararı, bu temsilciler üzerinden sözcülere aktarılıyor.
Bursa başta olmak üzere metal işçilerinin mücadelesini yakından izleyen hatta telefon görüşmeleriyle bilgi alan işçiler, taleplerini şöyle belirledi: “Türk metal gidecek, sendika tercihine işçi karar verecek. İşten atmama garantisi verilecek, işten atılan işçiler geri alınacak. Ücretler Bosch sözleşmesi kapsamında yenilenecek.” Sürecin başında, Bursa’daki eylemlerle destek duygularını sosyal medya üzerinden paylaşan işçilerin de aralarında bulunduğu 20 kadar işçi işten atılmıştı. Ford işçileri, bu arkadaşlarının geri alınmasını da taleplerine eklemiş durumda.
Ford işçisi bu mücadelede en çok kendine güveniyor. “Başaracağız, örnek olacağız” diyen işçiler, direnişteki diğer fabrikalardan öğrenmeyi de ihmal etmiyor. Özellikle Renault işçileri pek çok metal fabrikasında olduğu gibi Ford için de rol model. Nasıl örgütlendikleri, komiteleri nasıl kurdukları ve işlettikleri, kararları nasıl alıp uyguladıkları en çok konuşulanlar. Bu nedenle direnişin başında kurdukları üst komiteyi, üretim birimlerine doğru yaygınlaştırıyorlar.
Sendikadan istifaların giderek yayıldığını anlatan işçiler, istifa kağıtlarını toplayarak bu sürecin de daha disiplinli ilerlemesini sağlıyor.
Taleplerini kazanmak için direnişi sürdürmekte kararlı olduklarını söyleyen işçiler, diğer illerde direnişte olan metal işçilerine selam gönderdiler.

PATRONUN SENDİKASI SAĞLAM BİZİMKİ ÇÜRÜK
Ford işçilerinin çalışma koşulları da Bursa’daki metal işçilerinden farksız. Giderek daha ağır şartlarda çalıştıklarını söyleyen işçilerin her biri belini işaret ederek “Hepimizde bel fıtığı, boyun fıtığı var. Biz bu dayanılmaz koşullarda çalışırken, Ford Türkiye’nin en büyük ikinci kuruluşu oldu. Patrona destek olmaktan başka bir şey yapmayan Türk Metal ise en fazla üyeye sahip sendika olmakla övünüyor” diyor.
Ford’un Yeniköy fabrikasından bir işçi, fabrika ilk kurulduğunda üç ay boyunca haftanın 7 günü çalıştıklarını anlatarak, şöyle diyor: “Eve gittiğimizde pert oluyoruz. Hiçbir sosyal hayatımız yok. Günlerce çocuklarımı göremediğim oluyor. Çünkü eve gittiğimde uyumuş oluyorlar.”

KOLLARIM UYUŞUYOR
Fazla mesailerle birlikte günde 10 saat çalıştığını dile getiren başka bir Yeniköy işçisinin anlattıkları oldukça çarpıcı: “Yürüyen bantta çalışıyoruz. Ama amirler siparişin durumuna göre bandın hızıyla istedikleri gibi oynuyorlar. Benim yaptığım işte yürüme mesafesi fazla. Çalıştığım bölümde robot kullanılmadığı için aracın radyatörünü elimle taşıyarak yerleştiriyorum. 10 saat çalışıyorum ve her biri 15 kilo olan 230 radyatör taşıyorum. Belli bir süre sonra kollarımı hissetmiyorum ve radyatörleri vücuduma bastırarak taşıyorum. İş bittiğinde ise gücüm tamamen tükenmiş oluyor.”
Gölcük fabrikasından bir işçi de Yeniköy’deki gibi 10 saat çalıştıklarını belirterek, “Hepimizde bir arıza var. Genç yaşta başlayan işçiler 4-5 yıl sonra fıtık oluyor. Resmen işçi öğütüyorlar” diyor. Gölcük fabrikasında bir başka işçi, her şeyin patronun ihtiyacına göre ayarlandığını belirterek, şunları söylüyor: “İki kişinin yapması gereken işi bir kişiye yaptırıyorlar. Sabah işe geliyoruz ama ne zaman işten çıkacağımız ne zaman mola verileceği belirsiz. Banttaki işçiler aynı anda molaya çıkamıyorsun. Tek tek gönderiyorlar bant durmasın diye. Kimi zaman molayı kullanamadığımız bile oluyor. Her şey patronun istediğine ve ihtiyacına göre ayarlanıyor. Ailenle, eşin ve dostunla hiçbir plan yapamıyorsun. Çünkü iş bitimine yakın bir bakıyorsun fazla mesai koymuşlar. Buna uymak zorundasın uymadığında kapı orada diyorlar.”

ÜCRETLER ÇOK DÜŞÜK
Bu koşullara karşın işçilerin aldığı ücret çok düşük. Dört yıllık bir işçi, fazla mesaisiz ama ikramiye gibi haklar eklenmiş haliyle 1250 lira ücret aldığını belirtiyor ve öfkeyle devam ediyor: “450 lira kira veriyorum. 350 lira faturalar tutuyor. Evliyim. Hiçbir sosyal hayatım yok. Üst baş bir şey de almıyorum ama babamdan her ay gelen 300 lira destek olmasa yaşayamam. Eşim hamile yakında çocuğum olacak. O doğduğunda ne yapacağımı bilemiyorum. Ben şu şartlarda çocuğuma gelecek kuramıyorum.”
Ayda 1400 lira alan 8 yıllık bir işçi de durumunun farklı olmadığını belirtiyor: “Üç çocuğum var. Biri ikinci sınıfa gidiyor, biri anaokuluna, diğeri iki yaşında. Geçinebilmek için ek iş yapıyorum. O da olmasa geçinme şansım yok. Benim gibi bütün arkadaşlarım da yaşamak için canı da çıksa o fazla mesaiye kalmak zorunda.”

KİMİ TEMSİL EDİYOR?
İşçiler yaşadıkları tüm bu sorunların sorumlusu olarak Türk Metal’i görüyor. Bir işçi patronla yaptıkları toplantıyı şöyle aktarıyor: “Açık kapı toplantısında ücretlerin yetersizliğinden yakındık. Aldığımız yanıt ‘Bizim de sendikamız var sizin de’ oldu. Adam doğru diyor. Kendi sendikası MESS sağlam duruyor. Çürük olan bizimki. Biz de artık Türk Metal’i istemiyoruz.”
Bir başka işçi de “Temsilcilerimizi kendimiz seçmiyoruz, bunun için de kimi, neyi temsil ettiklerini bilemiyoruz. Tek bildiğimiz bizi temsil etmedikleri. Çalışma koşullarımız bu kadar ağır, aldığımız ücret bu kadar düşükken o kadar söylediğimiz halde bir kez bile bir şey yapmadılar. Zaten sözleşme taslakları hazırlanırken de bize bir şey sormuyorlar. MESS’le aralarında anlaştıkları rakama imza atıyorlar. Bize sizin hakkınızı arıyoruz diyorlar ama aslında patronlarla belirledikleri rakamı bize dayatıyorlar” diyor.
Daha önce “Türk Metal Ford’dan gidecek” deseler kimsenin inanmayacağını söyleyen 10 yıllık bir Ford işçisi yaşananları “mucize” diye nitelendiriyor: “100 lirayı bile kesme peşinde olan Ford’un 1000 lira vermesi de işçinin bunu elinin tersiyle itecek bir birliği kurması da ayrı bir mucize. Allah’ın da izniyle kazanacağız” diye konuştu.

Evrensel'i Takip Et