Mektuplar ve Yazılı Olan Şeyler
‘Yeni Türkiye’ye Hoşgeldiniz’ mektubunuzu kanla mı yazıyorsunuz yoksa? Söylemeden geçmeyelim; hafızamız kalabalıklaştıkça yenileniyor öfkemiz.
İrem Karabatak
Ege Üniversitesi
Mütercim-Tercümanlık
Bazı kelimeler çok güzel. Hem manası hem de ilk kez duyulduğunda insanda bıraktığı müzikal tadı yani ritmiyle bazı kelimeler hakikaten çok güzel. ‘Mektup’ sözcüğü örneğin. Yıllarca sakladığımız, el değdikçe zamanı hissettiğimiz mektuplar... Eskilerin “Baki sevgi ve selam!” diye bitirdikleri o güzelim el yazmaları…
“Mektup” kelimesinin anlamına baktığımda birçok sözlükte ‘yazılı olan şey’ ifadesiyle karşılaştım. Bu kadar basit miymiş, diye geçirdim içimden, yalan yok. Büyük bir içtenlikle yüklü mektuplar nasıl olur da böyle basitçe anlatılırdı? Bu kısmı unutmayalım, yazının devamında lazım olacak gibi.
Başbakan Davutoğlu 7 Haziran seçimlerinde ilk kez oy kullanacak gençlere mektup göndermiş. İlk kez seçmen olmalarını kutlamış ve ‘Yeni Türkiye’yi vaat eden partisine oy istemiş bu gençlerden. Mektubun bir bölümünde demiş ki:
“Eski Türkiye’de, sizin yaşınızdaki genç insanlar siyasi görüşleri nedeniyle maalesef darağaçlarında asıldılar.”
KUŞ UÇUŞU ÇABUKLUĞUNDA UNUTMAK
Bazı insanların isim hafızası yoktur. Bir kuş uçuşu çabukluğunda unutuverirler isimleri. Bizim hafızamıza kazınmış bazı isimler var ki bazılarının son bakıştaki o gözleri kalmıştır aklımızda. Deniz’dir, Yusuf’tur, Hüseyin’dir, Erdal’dır; ‘Eski Türkiye’ nin genç insanları. Yaşı büyütülüp de asılanlar vardır hani, böyle deyince düşer belki sizin de hatırınıza? Başka isimler de var, siz unuttunuz mu yoksa? Berkin’in ekmek almaya gidip de dönemediği mesafe kadar yakın bir tarihtir bu hâlbuki. Ya da eli copluların Ali İsmail’in bedenine indirdikleri son tekme kadar. Uğur da var hatırımızda, Ethem de, Ceylan da, Abdocan da… ‘Yeni Türkiye’ye Hoşgeldiniz’ mektubunuzu kanla mı yazıyorsunuz yoksa? Söylemeden geçmeyelim; hafızamız kalabalıklaştıkça yenileniyor öfkemiz.
TEZ ZAMANDA YOK EDİLE!
Başka bir bölümde geçen cümleler ise şöyle:
“Sizler şanslı bir nesilsiniz. Eski Türkiye’de yaşamadınız. Vatandaşlarımızın doğal haklarını kullanırken karşılaştıkları engelleri görmediniz. Türk, Kürt, Alevi, Sünni, açık, kapalı, dindar, laik, Doğulu, Batılı, köylü, şehirli... İnsanlarımızı ötekileştiren bariyerlerle karşılaşmadınız.”
Benim fikrime ters düşen bütün fikirler tez zamanda yok edileeeee!
Toplumda farklılıklarıyla var olan bütün bireyler birbirine benzeyeeee!
Sesi duyuyor musunuz? Dindar ve kindar bir nesil yetiştirme hevesi içinde yaşayan bir iktidarın kendi gürültüsünde boğulduğu sestir bu. 3-2-1! Booomm!
Mektup. Demiştik ya hani içtenliğini yitirdiğinde, samimiyeti manasından çıkarıldığında geriye yalnızca yazısı kalıyor. Düz yazı, sade yazı, yazılmak için yazılmış samimiyetsiz yazı. Bazı mektuplar yalnızca ‘yazılı olan şey’dir nihayetinde.
7 Haziran’da samimiyet kazanacak.