Eşit ve Özgür Bir Geleceğe Doğru Yollarımızı Birleştirmeliyiz!
HDP hem yarattığı bu umutla hem de Türkiye politikasına katacağı olumlu etkilerle barajı aşmalı ve sözünü ettiğimiz tüm kesimleri temsil etmelidir. Daha başkan olmadan tek adamlığın koşullarını açık bir şekilde gösteren Tayyip Erdoğan kendi iktidarını ve vesayetini güçlendirmek için şu anda toplumun bütün dinamiklerini yok sayan bir politika izliyor
Baran KOZAN
Ankara
Burcu Yıldırım Türkiye'nin en genç milletvekili adayı. Hacettepe Üniversitesi, Alman Dili Edebiyatı bölümü, son sınıf öğrencisi. Aynı zamanda Hacettepe Kadın Çalışmaları Topluluğu kurucularından ve hala aktif üyelerinden biri. Seçimler yaklaşırken biz de bu genç arkadaşımızla seçimler ve gençlik üzerine sohbet ettik.
İlk soru olarak her zaman uzun sorular sorulur ama biz kısaca iki kelimelik bir soru sormak istiyoruz. 'Neden HDP?'
HDP biz birçok kesimi ortak bir paydada buluşturdu. Bu seçim ittifakının önemli bir kısmını da sosyalistler oluşturuyor. Türkiye koşullarını gözden geçirecek olursak bütün ötekileştirilen kesimleri etnik kökenleriyle, kadın hareketleriyle, lgbti bireylerin talepleriyle, derneklerin, sendikaların kısacası sistemden mağdur olan herkesin yanyana gelme ihtiyacıyla oluşmuş bu seçim ittifakı, bir demokrasi cephesidir. Burada esas olan AKP hükümetinin baskıcı
politikalarını geriletmek ve birlikte nasıl bir çıkış yolu buluruzu aramaktır. Bu sebeplerden ötürü seçim ittifakı herkes için bir umut oluşturmuş ve yanyana gelmeyi ihtiyaç haline getirmiştir. Tek adama, tek millete, tek dile, tek dine sıkıştırılan Türkiye halkları tüm farklılıklarıyla birlikte hareket etmeyi ve kendi yaşamlarını yaratmayı sağlamanın koşullarını bu seçim ittifakı ile hayata geçirebileceklerdir.
HDP hem yarattığı bu umutla hem de Türkiye politikasına katacağı olumlu etkilerle barajı aşmalı ve sözünü ettiğimiz tüm kesimleri temsil etmelidir. Daha başkan olmadan tek adamlığın koşullarını açık bir şekilde gösteren Tayyip Erdoğan kendi iktidarını ve vesayetini güçlendirmek için şu anda toplumun bütün dinamiklerini yok sayan bir politika izliyor.
Bugün HDP'nin barajı geçerek milletvekili sayısını arttırmasıyla birlikte başkanlık hayallerinin de suya düşeceği açıktır. Böyle kritik bir süreci yaşıyorken HDP'nin birçok kesimden destek alması da olağan bir durum oluyor.
Peki ya gençlik? Hemen hemen her partinin seçim bildirgesinde, kürsü konuşmalarında gençlik önemli bir yre tutuyor. Sence gençliğin durumu nasıl gözüküyor?
Günümüzde gençliğin problemleri denince ilk akla gelen geleceksizlik oluyor.
Artık üniversite bitirmenin de gençliğin özel koşullarına çözüm bulduğu söylenemez. 4 yıllık üniversite öncesinde dershanelere ve özel okullara yatırılan binlerce lira, gençleri en başından ekonomik koşullarına göre sınırlandırıp, sınıflandırıyor. Üniversite ve iyi bir gelecek hayali lise sıralarında bizi motive ederken şu an temel lise kavramının ortaya çıkmasıyla birlikte sadece hayal olarak kalıyor diyebiliriz. Daha eğitim kurumlarının ihtiyaçlarını gidermek için bütçe ayırmayan devlet, yeni yasayla birlikte temel ve özel okullara gitme şartı ile kişi başına 3.500 lira ödeme yapacağını söylerken hangi gerçeklikle yola çıkıyor? Asgari ücretle geçinmeye çalışan bir aile, yılda en az 10000 lirayı karşılamak koşuluyla çocuklarını nasıl okutabilir? Tüm ortaya çıkan bu tablo, bütün gençleri işçileştirerek ucuz iş gücü yaratmanın güzellemesidir. Şu an üniversitede olan arkadaşlarımızın çoğu beslenme, barınma, ulaşım, harç gibi ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmak zorunda. Okul masraflarını karşılamak için inşaatta çalışan ve iş kazası sonucu ölen gençlerin ülkesi burası.
Ekonomi büyüyor propagadalarının arkasanda ucuz emek sömürüsü ve taşeronlaştırma yatıyor. Bu çıkmazda gençler üç kuruş için hayatlarını kaybediyor.
Gençliğin hayallerini bile elinden alan bu politika, altın kaplamalı eşyalarla bezenen bir sarayda yerleşik hale geliyor.
TALEP ETTİĞİ HAKLARI ALAN BİR GÜÇ
Son dönemlerde Renault işçileri ile başlayan direniş, fabrikalara yayılmaya devam ediyor. En önlerde yer alanlar da genellikle genç işçiler…
Bu sınıf hareketinin sadece gençliğe değil bütün topluma olumlu yansımalarının olacağı kesindir, bu gerçeği yadsımak hayatın akışına ve diyalektiğe ters bir tutum olur. Sonuçta gençlik her ne kadar gerici ve yasakçı eğitim sisteminde hırpalansa da bunu görecek kadar olgunlaşmıştır. Türkiye demokrasisi ve geleceği için domino taşı etkisi yaratacak desek abartmış olmayız. Çünkü üretim gücünü elinde bulunduran işçiler ekonomik yapı olmak üzere ülkenin bütün alt üst yapısını sarsacak ve değiştirecek potansiyele sahip bir pozisyondadır. İşçiler sadece kendi üzerindeki baskıyı değil bütün bir toplumun üzerindeki korkuyu yırtacaktır. Bu da demek oluyor ki artık talep eden değil, talep ettiği hakları alan bir güçle karşı karşıyayız. Yarının gelecekleri gençler, yarının baskılarını sarsacak bu güç karşısında kayıtsız kalmayacak en ilerden sahiplenecek
zemindedirler.
BİRLİKTE KURALIM
Bu tablo karşısında seçimlere giren HDP gençlik için ne diyor?
HDP'nin şu durumda 'bizler meclise' demesi, ekonomik koşulları da ince
eleyip sık dokuması göz ardı edilemeyecek bir yaklaşımdır. Hayata adım atan gençlerin büyük bir ekonomik çalkantı içerisinde yeteneklerine ve isteklerine göre konumlanması elbette ki ekonomik refahıyla doğru orantılıdır. Yani ben mezun olduğum bölümün ve bu alanda yaptığım çalışmaların sonucuna ulaşırken ekonomik kaygı gütmeden yol alabilmeliyim. Bu süreçte yapılan çalışmaların ekonomik koşullarını yaratabilmek için herhangi bir iktidara bağlı kalmadan özgül koşulları yaratabilmek ve buna kaynak sağlayabilecek bir desteğin olması önemlidir. İşte HDP burada gençliğin geleceğine daha güvenle bakmasını sağlayacak, hayat tarzına müdahale edilmediği bir ülke için birlikte çabalayalım diyor. Diğerleri gibi arkası gelmez vaadler sıralamıyor.
Kadın hareketinin son dönemlerde her geçen gün yükseldiğini söylemek mümkün bu duruma dair nasıl değerlendirmeler yapıyorsunuz?
AKP politikalarının ve var olan sistemin ortaya çıkardığı sıkıntıların toplumun her yapısını dibe çektiği bir ortamda- normal koşullarda kadınların ne kadar çok ezildiğini düşünecek olursak-bu gerçeklikle kadın tamamen edilgen bir hale getiriliyor. Kıyafetlerimizin
boylarıyla, erkekleri tahrik eden namus ve ahlak kavramıyla özel alana
hapsedilen bu yaşayamama biçimini kabul etmiyoruz. Uğranılan her türlü haksızlığın, şiddetin, tacizin, tecavüzün pişmanlık ve iyi halle geçiştirildiği bu çürümüş yapıyı meşrulaştırmayacağız.
Aynı işi yapıp aynı parayı alamayan kadınların eşit işe eşit ücret talebi, doğum izni, annelik kavramları kadın naifliği üzerinden performansa dayalı puan sistemi kadınları akademik alanda, kamuda, iş yerlerinde hep geri plana itiyor. Bu gerçekliği göz önünde bulundurarak liselerdeki genç arkadaşlarımızla, kampüslerdeki üniversitelilerle, mahallelerde, semtlerde, iş yerlerinde, akademik alanda yaşları ve koşulları ne olursa olsun herkesle bir araya gelmeli ve yaşayabilmek için mücadele etme çağrımızı ve gayretimizi yaygınlaştırmalıyız.
Eşit ve özgür bir geleceğe doğru yollarımızı birleştirmeliyiz.