Dert Bizde; Derman Yine Bizde
Dert çok arkadaş! Ama dermanı da var elbet.Kapağımıza baktığımızda ise ‘vay be biz de az değiliz hani!’ diye bir umutlanıyoruz. Arka kapağımızı çevirdiğimizde Renault işçileri dermanımızı bize söylüyor.Derdi yaratan biz değiliz sistemin kendisi. Ama dermanı biz yaratacağız!
2002'den bugüne 13 yıl geçmiş bulunuyor. Yanisi şu ki bu dergiyi elimize alan bizlerin ortalama yaşı için oldukça uzun bir süre. Ama aradan geçen zamanın yaşamımızda derin izler bıraktığını söylersek yanılmış olmayız. AKP hükümetinin 13 yılı bu derginin sayfalarına da bizim penceremizden yansıdı. Şimdi derdimiz uzun bir tarihçe dökmek değil. Sadece küçük bir tablo çizeceğiz sayılarla.. Sayımız 19 milyonu aştı... Sermayedarlar bu sayımızı "demografik fırsat" olarak görüyorlar. Birer 'demografik fırsat' olan bizlerin hayatı sayılarla nasıl gözüküyor bir bakalım.
Merak etmeyin ‘Aman bu ne biçim iş’ deyip ağzınız iki karış açık kalmayacak. Tersine günlük yaşamımızın yalnızca rakamlara dökülmüş hali bu sayfada yer alanlar. Şöyle bir düşününce ne çok derdimiz var, bu yaşa bu dert fazla diyebilirsiniz.
Ama ne yapalım bize de 21. yüzyılda, kapitalist düzende Türkiye’de büyümek ve sinirlerimizi AKP ile test etmek düştü.
Sayfanın sol tarafına bakacak olursanız rakamların fotoğrafa dönüşmüş halini göreceksiniz. ‘Yeni Türkiye’ nin ufacık bir panaroması...
Açlıktan ölmeden daha fazla sömürülmek için ardı kovalanan günler, artık yeter dediği için öldürülen gençler, bombalarla paramparça olan çocuklar, fıtratlarında ezilmek olan genç kadınlar, 12 yaşında 13 saat çalışan çocuklar...
Dert çok arkadaş! Ama dermanı da var elbet.
Kapağımıza baktığımızda ise ‘vay be biz de az değiliz hani!’ diye bir umutlanıyoruz. Arka kapağımızı çevirdiğimizde Renault işçileri dermanımızı bize söylüyor.
Derdi yaratan biz değiliz sistemin kendisi. Ama dermanı biz yaratacağız!
Türkiye, nüfusunun dörtte birini oluşturan bizimle (19 milyon) Avrupa'nın en genç nüfuslu ülkesi konumunda bulunuyor. Ve tıpkı diğer bütün hükümetler gibi AKP'de bu durum ile övünüp duruyor. Uzmanlar, ekonomistler, hükümet yetkilileri bu duruma ‘demografik fırsat’ diyor. Oysa Türkiye'nin övündüğü 19 milyonluk gençliği için doğru dürüst bir politikası yok. Bunu biz değil Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) yöneticileri söylüyor. Bir de uyarıyorlar, "Demografik fırsat kaçtı kaçacak!"
Söze ‘demografik fırsat’ ile başladık öyle devam edelim. UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) yetkililerine göre, Türkiye, Doğu Asya ülkelerinin yaptığı gibi genç nüfustan yararlanabilirse, ekonomisini en yüksek düzeye çıkarabilir! Nasıl yararlanacağını söylemeye gerek yok. AKP sağolsun 13 yılda 15.000 iş cinayeti ile açıklıyor zaten.
İşsizlik oranımız erkeklerde yüzde 9, kadınlarda yüzde 12.7. Kıssadan hisse her dördümüzden biri iş aradığı halde iş bulamıyor. UNDP hakkımızda bir şey daha söylüyor "Türkiye'nin bu demografik fırsattan yararlanması için gençlerine yoğun bir yatırım yapması gerekiyor. Türkiye, gençlerini geleceğin zorlu küresel pazar koşullarına hazırlamayı başaramazsa, gençlere daha çok ve daha iyi iş imkanları sağlayamazsa, geleceğin gençliği ülkede sosyal, politik ve ekonomik gerilimlerin bir kaynağı haline gelebilir. Mesele acil, zaman daralıyor." Anlayacağınız tehlikenin farkındalar!
Üniversiteliler bilir en büyük dertlerimizden biri; barınma. Türkiye'de 81 ilde toplam 4 bin 640 adet özel yurt bulunuyor. Özel öğrenci yurtlarının kapasitesi 202 bin 422 kişi. Özel öğrenci yurtlarının doluluk oranı ise yüzde 45. Devlete ait yurtların kapasitesi ise 380 bin kişi. Kapasite açığı ise 60 bin. Yurtlarda ise sorunlar bitmek bilmiyor; kalabalık odalar, katı yurt disiplinleri, yemek problemi, hijyen meselesi, ders çalışma alanlarının yetersizliği. Yani AKP seçim bildirgesinde allayıp pulladığı gençlik sayfalarını da matbaaya yollarken yolda düşürseydi daha iyiydi.
Resmi rakamlara göre yüzde 14.2'miz evli. Buna göre genç erkeklerin yüzde 5.5'i, genç kadınların ise yüzde 23.2'si evli. Tüm evliliklerin üçte biri 18 yaş altındaki kız çocuklarıyla gerçekleşiyor. Ve Türkiye'de her yıl 91 bin kız çocuğu anne oluyor.
Çocuk yaşta resmi nikahla evlendirilen kızların (16-17 yaş grubu) 2013 yılında yüzde 69.9'u kendisinden 6 ve daha büyük yaşta bir erkek ile evlendi. Çocuk gelinlerin yüzde 15.2'sinin ise eşi ile arasındaki yaş farkının 11 ve daha yukarı yaş olduğu görüldü.
Yani 18 yaş altında evlenen her 5 kız çocuğundan birinin eşi ile arasındaki yaş farkının 11 yaştan fazla
Eğitim hakkından tam olarak yararlanamayan, genç evlenen ya da evlendirilen ve cinsellik konusunda sınırlı bilgiye sahip olan genç kadınların önemli bir kısmı şiddete maruz kalıyor.
Son 12 ay içerisinde eşinden ya da birlikte yaşadığı kişiden fiziksel ya da cinsel şiddet görmüş kadın oranı yüzde 13.7 iken, bu oran genç kadınlarda yüzde 21.3'ü buluyor.
Erkek şiddetine uğrayan kadınların yüzde 37'sini 18 yaşından küçükler oluşturuyor. Şiddetin merkezi ise yüzde 26 ile eşler.
Son on yılda iş cinayetleri sonucu 12 bin işçi hayatını yitirdi. Ve resmi verilere göre iş cinayetlerinin aylık ortalaması ise 115 ile 150 arasında değişiyor.
Hayatını yitirenlerin önemli bir kesimini gençler ve çocuklar oluşturuyor.
2013 yılında yaşamını yitiren 1235 işçinin 59'u çocuktu. 18'i 14 yaş ve altı, 41'i 15-17 yaş arası. Bu da yüzde 4.7 oranına tekabül ediyor. Yaş verilerine ulaşılamayan 144 işçi de oranlama içinde düşünüldüğünde 2013 yılında ölen işçilerin yüzde 5.4'ü çocuk işçilerden oluşuyor. İş cinayetlerinde diğer ağırlıklı yaş grubunu ise 18-28 yaş grubu oluşturuyor.
İş cinayetleri en çok inşaat yol, tarım orman, taşımacılık gibi iş kollarında görülürken bu ölümlerin sebepleri ise genellikle düşme ve servis kazalarından meydana geliyor.
Ve son not olarak; 15-24 yaş arası yaklaşık 2 milyon 300 bin genç kayıt dışı sektörlerde çalışıyor.
Türkiye cezaevlerinde 15-19 yaşında 3 bin 764 tutuklu bulunuyor. Öğrenci olduklarını beyan eden 79 mahkumdan 64'ü tutuklu. 5 bin 229 öğrenci çeşitli disiplin cezası aldı. Bunların 3 bin 767'sine okuldan uzaklaştırma cezası verildi.
İlk gençlik yıllarının başında bulunanlar için de durum pek parlak sayılmaz. Şöyle ki; mayıs 2014 itibarıyla, yaşları 12 ila 18 arasında değişen 1649 çocuk cezaevinde bulunuyor.
Bu çocukların yaklaşık 487'si mahkum statüsünde yer alıyor.
1 Ocak 2014-19 Kasım 2014 tarihleri arasında 49 çocuk cezaevlerinde, 64 çocuk gözaltı yerlerinde işkenceye uğradı. Bu tarihler arasında toplumsal olay ve gösterilerden dolayı 360 çocuk gözaltına alındı, 59 çocuk tutuklandı ve 42'si çeşitli yerlerinden yaralandı.
İstanbul Adliyesinde bulunan yaklaşık 10 müracaat savcısına günde çoğunluğu gençlerle alakalı ortalama 15 bonzai dosyasının geliyor. Uyuşturucu maddeyi ilk kez kullanma yaşı ortalaması 13.88 olarak hesaplandı.Tedavi gören en küçük bağımlısının yaşı 13.
Türkiye'de en çok kullanılan sosyal ağlar arasında Facebook, YouTube, Twitter ve Instagram başta geliyor. Facebook'un yaş profilini daha çok 18-24 yaş arası kullanıcılar oluşturuyor. 16-24 yaş arası sosyal ağ kullanıcılarının yüzde 32'si YouTube, yüzde 39'u Instagram ve yüzde 45'i ise Tumblr kullanıyor.
14-17 yaş aralığı için en popüler sosyal ağ ise YouTube.
‘Yap-boz’a dönüşen eğitim sistemi, sürekli değişen ve artan sınav sayıları, içler acısı durumda bulunan mesleki eğitim politikaları ve üniversite...
Türkiye'de ilköğretim mezunlarının oranı halen yüzde 100 değil, 89. Bu oran ortaöğrenimde yüzde 56'ya düşüyor. Üniversiteye gidenlerin oranı yüzde 18'de kalıyor.
Her 10 gençten 1'i, ailesinin farklı sebeplerle okumasını istememesinden; her 10 gençten 3'ü, okul masraflarını karşılayamamak ve çalışmak zorunda olduğundan; her 10 gençten 5'i ise ilgi duymadığından okula gitmiyor. Okula gitmekten hoşlanmadığını söyleyenlerin yüzde 60'ı yoksul ailelerden geliyor. Okuldan maddi olanaksızlıklar yüzünden ayrılan erkeklerin sayısı, aynı sebeple ayrıldığını söyleyen kızların sayısının iki katı. Aile baskısı yüzünden okuldan ayrıldıklarını söyleyen kızların sayısı ise erkeklerin dokuz katı. Toplumdaki cinsiyet anlayışı, genç erkekleri iş hayatına iterken, genç kadınları eve kapatıyor.
Türkiye'de öğrencilerin yaklaşık yüzde 35'i ilköğretimden sonra meslek okullarına gidiyor. Ancak bu okullar için politikaların sıkça değişmesi gençlerin bu okulları tercihini zorlaştırıyor. Meslek okulu mezunu olmak ne yazık ki bir iş garantisi getirmiyor. Nitekim, iş arayan gençlerin üçte birine yakını, yaklaşık 250 bin genç, meslek lisesi mezunlarından oluşuyor. Meslek lisesi mezunları, üstüne üstlük bir de saygınlık sorunu yaşıyor. Mezunlar, üniversite mezunları kadar saygı görmüyor.
Her yıl liselerden 730 bin, üniversiteden ise 430 bin genç mezun oluyor. Üniversiteye girmek için her yıl yarışan genç sayısı yaklaşık 3 milyon.