Türk Traktör’de direniş dayanışmayı büyütüyor
Berivan BALKAY
Rüstem KAHRAMAN
Ankara
Metal işçilerinin Bursa Renault fabrikasında başlattığı direnişin rüzgarı başkent Ankara’da esmeye devam ediyor. Ankara’da Türk Traktör fabrikasında direniş ikinci haftasına girdi. İşçiler patron ve yöneticilerin tüm baskısına karşı direnmekten asla vazgeçmiyor. Emekliliği yaklaşan işçiler, “Gençler için buradayız” diyor. Aileler de bu direnişin kazanımla sonuçlanacağına inanıyor. Bu direnişin hem işçiler hem de aileler arasında çok büyük bir dayanışmayı sağladığını ifade ediyorlar. “Çoluk çocuk” direnişte olduklarını anlatan bir işçi, “Bu direnişin kırılması için çok şey yapılıyor, ama biz direndikçe varız, direndikçe kazanacağız” diyor.
Bir işçi yakını şunları anlatıyor: “Bizim oğlumuz da diğer işçiler gibi emeğine, hakkına sahip çıkmak için orada. On kişilik bir çadır kurmuşlar. Onların bu birliğinin yanı sıra aslında hepimiz kocaman bir aile olduk. Yemek işlerini diğer işçilerin aileleriyle sıraya koyduk, her gün birimiz yemek götürüyoruz. Zaten battaniye, kıyafet gibi ihtiyaçlarını da sadece kendi çocuklarımız için karşılamıyoruz. O çadırda bulunanların hepsi bizim evladımız. Bu grev, bu direniş bizlerin de birbirini tanımasına, dayanışmamıza, birbirimize kenetlenmemize sebep oldu.” Oğlunun çadırı hiç terk etmediğini gururla söyleyen bir baba şunları ekliyor: “Bizler aileleri olarak sonuna kadar da destekleyeceğiz.”
‘GENÇLER İÇİN BURDAYIM’
Fabrikada 25 yıldır çalıştığını söyleyen işçilerden biri ise, “Emekliliğime sayılı zaman kaldı benim, ama arkadaşlarımı satmadım, satmam da. Hepimizin talepleri bir. Ama özellikle genç arkadaşlarımız var aramızda ve gerçekten çok az paralara çalıştırılıyorlar. Çok zor durumdalar. Bu kadar az ücretle çalışan o genç işçilerin direnişini kırmak vicdanımı rahatsız ederdi” diye anlatıyor.
Kendilerini arayan Üretim Takım Liderlerinin (ÜTE) ve yöneticilerin “İşbaşı yapın yoksa işten atarız” diye tehditler savurduğunu belirten işçi, oldukça makul taleplerine Koç Holding’in neden ısrarla karşı çıktığını “Elini verirse kolunu alamayacağının farkında” diye özetliyor. “Kişisel düşündüğümde ‘emekliliğime kısa bir zaman kalmış ve keşke olmasaydı böyle bir direniş’ derdim ama bize işçi olarak değer vermiyorlar ve çektiğimiz stresin haddi var hesabı yok” diyor.
“İşçiye güven olmaz, işçi satar” söyleminin fabrikalarda çok yaygın olduğunu belirten işçi, şöyle devam ediyor: “Bizler hep birbirimizden korktuk, birbirimize yanaşmadık ama şimdi bir bakıyorum hiç ummadığım insanlar direniyor. Herkesin sabrı taştığı için birbirimize güvenmek zorundayız ve güveniyoruz da...”
Medyanın bu direnişi gündemine almamasını eleştiriyor: “Ben internetten, Evrensel Gazetesinden, sosyal medya üzerinden takip ediyorum sık sık. Ama televizyondaki kanallar, gazeteler yine taraflarını belli ediyor.”
Direnişte herkesin umutlu olduğunu belirten işçi, “İnşallah bu direniş gerçekten kazanımla sonuçlanır. Kimi arkadaşlarımızın arabaları var ama gaz alacak paraları bile kalmadı artık. Çoluk çocuk hepimiz oradayız. Bu direnişin kırılması için çok şey yapılıyor, ama biz direndikçe varız, direndikçe kazanacağız” diyor.
TÜRK TRAKTÖR İŞÇİLERİ: BU DİRENİŞ PATRONLARA DA DERS OLACAK
Birkan BULUT
Ankara
Türk Traktör işçileri grevi 11 gündür sürüyor. Grevi kırma oyunlarına karşı birbirlerine daha fazla kenetlenen işçiler, “Direnmeye devam edeceğiz. Onlara (patronlara) da ders olacak” diyor. İşçilere desteğe gelen yalnızca aileleri değil. Özgür ligde oynayan takım ve taraftarlar dün “Metal gol, gol, gol” sloganlarıyla fabrika önüne yürüdü. “Buradaki duruşu sonuna kadar destekliyoruz. Umarım başarıya ulaşırsınız” diyen taraftarlar, işçilerin direniş boyunca nelere ihtiyacı olduğunu sordu.
VALİ YARDIMCISI GELDİ
Ankara Vali Yardımcısı Mustafa Adıgüzel ve İŞKUR’dan bir yönetici de fabrikaya geldi. İşçilerle birlikte fabrika bahçesinde ki grev alanını gezen yetkililer, işçileri dinledi. İşçiler neden grev yaptıklarını, taleplerinin ne olduğunu anlattı. Vali Yardımcısı Adıgüzel, işçilere “olay çıkarmamalarını” söyledi. Fabrika yönetiminin işçilerin tuvaletlere erişmelerini engellemeleri ve seyyar tuvaletlerin yetersizliği şikayetlerine ilişkin Adıgüzel’in yanıtı, ilgili kişilerle görüşeceklerini söylemek oldu. Ancak gazetemiz baskıya girdiğinde henüz konuya ilişkin bir gelişme yaşanmadı.
İşçilerin çalışma koşullarına ilişkin sorularını tartışmaları da bitmiyor. Yıllardır süre gelen koşullar deyim yerindeyse işçilerin “Burasına kadar gelmiş”. Bir işçi, “Bir hayvana kene yapışır ya, kanını emer. Koç da öyle yapışmış memlekete, kanını emiyor. Bir tekstil kalmış girmedikleri hepsinde varlar. Şimdi onu sökmeye çalışıyoruz, yeter gayrı kanımızı emdikleri. Koç mışıl mışıl uyurken biz geceleri onlar için çalışıyoruz. İzledim televizyonda Koç çıkmış işçilerin maaşı az diye hükümete yakınıyor. Ya biz ne diyoruz? Ne için direniyoruz kaç gündür? En çok da neye kızdım biliyor musun? Koç çocuklarının geleceğinden endişeleniyormuş. Vay babam vay! Onun çocukları öyleyse bizimkilerin hali harap!”
GREV SABRI ÖĞRETİYOR
Yaşlı bir işçi, “İnsanın bir onuru var. Biz onurumuz için mücadele ediyoruz. 20 yıl oldu şu fabrikaya gireli. Amirler ne zaman gelseler şunu şöyle yap, bunu böyle yap diye emir veriyorlardı. Artık öyle bir şey olmayacak. Herkes insanca çalışmak, yaşamak istiyor burada. Onur, şeref, gurur bunlar parayla satın alınamayan şeyler. Grev başladığından beri insanlığımızın da farkına vardık.” Yağmur yağarken çadırın altına toplanıyoruz. Havanın kasveti işçilere de yansıyor. Eski bir işçi bozuyor sessizliği. “Sabır...” diyor. “Sürekli yeni bir şeyler öğreniyoruz çocuklar. Bu grevle sabrı da öğreneceğiz. Vazgeçeceğimizi, dayanamayacağımızı düşünüyorlar. Görürler sonuna kadar direneceğiz. Onlara da ders olacak”