Bir Karadenizli olarak benim oyum da HDP’ye
Seçimlere sayılı günlerin kaldığı bu zamanda; iktidardaki partinin ve özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kullandığı nefret ve ayrıştırıcı dilin; özellikle HDP ve Selahattin Demirtaş’ı hedef alan söylemlerin halkın üzerinde etkili olmadığını görmek ve duymak önümüzdeki dönemde yaşanacak güzel günlerin habercisi gibi duruyor.
Murat ÜZÜM
Bağcılar
Seçimlere sayılı günlerin kaldığı bu zamanda; iktidardaki partinin ve özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kullandığı nefret ve ayrıştırıcı dilin; özellikle HDP ve Selahattin Demirtaş’ı hedef alan söylemlerin halkın üzerinde etkili olmadığını görmek ve duymak önümüzdeki dönemde yaşanacak güzel günlerin habercisi gibi duruyor.
HDP’ye yapılan saldırıların, AKP ve Cumhurbaşkanının kullandığı nefret dili neden halkın üzerinde büyük oranda etkili olmuyor? Bu sorunun cevabı kendi aramızdaki sohbetlerde ve seçim çalışması sürecindeki ev ziyaretlerinde görülüyor... Hiç tartışmasız HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın kullandığı üslup ve kullandığı barış dili halkın beklentisine ve yüreğine hitap ediyor.
Ancak sorun da tam burada başlıyor. Seçim çalışmaları içerisinde gittiğimiz ev ziyaretlerinde, sohbetlerimizde; “Demirtaş iyi adam hoş adam ama HDP Kürt partisi” diyerek şüpheyle yaklaşıyorlar. Şüphesiz yıllardır ekilen nefret tohumlarının etkisiyle böyle düşünenler çoğunlukta. Ama yine de ev ziyaretlerinde HDP’den geldiğimizi söylediğimizde kapıları yüzümüze kapatmayanlar da çok…
Kapı ziline dokunduğumuzda kapıyı açan 55 yaşlarındaki beye HDP’den geldiğimizi söyleyince bizleri büyük bir mutlukla içeriye davet etmesi, kendisinin de Sinoplu olduğunu söyleyerek ikramlarda bulunmak için ısrar ederken bir yandan da “Hem vallahi hem billahi bu sefer oyumu Demirtaş’a vereceğim” demesi bütün yorgunluğumuzu alıyor. O Sinoplu ailenin samimiyeti, doğallığı yanımdaki Kürt kökenli dostların yüzüne yansıyan mutluluğu kelimeler ile anlatmak mümkün değil.
Başka bir gün, klima servisinden gelen iki hemşehrim (Ordu) ile sohbet ederken elemanlardan birinin “Abi kime oy vereceksin?”sorusuna HDP cevabını verdiğimde “Sen de mi ağabey, şaka yapıyorsun? “dedi. “Neden şaşırdık ki?” diye sordum. “Hem Güneydoğu’da askerlik yapacaksın, hem de onlara mı oy vereceksin?” şeklindeki eleştirisi karşısında “Kürtler yaşanmış bütün acılar, yok sayılmalarına hakaretlere ve saldırılara uğramalarına rağmen yine de barış elini uzatıyorlar. Uzatılan barış elini çevirmek Karadeniz halkına yakışmaz” dedim. Biraz sohbet ettik ve hemen dili değişti: “Doğru söylüyorsun abi, ne yalan söyleyeyim Demirtaş çok güzel konuşuyor” dedi. Yanındaki arkadaşı da Demirtaş’ın güzel konuşmasından daha önemlisinin doğruları söylemesi olduğunu söyledi.
Nefret tohumlarının ekilmeye çalışıldığı bu topraklara; HDP, barış tohumlarını ekiyor. Bu tohumlara Kürt halkının mücadelesi ve Demirtaş’ın söylemleri can suyu oluyor. Kurulduğunda önemsenmeyen HDP; dilinde barış, eylemde kardeşlik şiarıyla büyüdükçe saldırıların ve nefretin dili egemenlerin dünyasında ortaya çıkmaya başladı. Ancak her kesimden insanların bütün sohbetlerinde olumlu veya olumsuz HDP var.