Sürgün içinde sürgün
Ben Dersimli, Kürt ve Alevi olan bir ev kadınıyım. Dersim’deyken dağ köyünde yaşıyorduk. Rahmetli annem bana tıpkı masal anlatır gibi, 1938 soykırımında yaşadıklarını gözyaşları içerisinde anlatırdı..
Merhaba sevgili Ekmek ve Gül okuyucuları;
Ben Dersimli, Kürt ve Alevi olan bir ev kadınıyım. Dersim’deyken dağ köyünde yaşıyorduk. Rahmetli annem bana tıpkı masal anlatır gibi, 1938 soykırımında yaşadıklarını gözyaşları içerisinde anlatırdı. Ama bu arada hem ağıt yakar hem de bir şeylere canlı tarih olmak istercesine anlatır, anlatır, hep anlatırdı.
Annemin aşiretinin çoğunu öldürüp kalanları da çeşitli yerlere sürgüne göndermişler. Annem o dönemde 13 yaşındaymış. Annemler başka dağlara kaçarak kurtulmuşlar.
Annemin bir kız kardeşi varmış, tüm ailesi ve akrabaları öldürülen bir Ermeni kızı. Adı Kumru. Anneannemler kendi kızları olduğunu söyleyerek askerlerden ve ölümden kurtarmışlar Kumru’yu. Böylelikle o küçücük kız çocuğu hayatta kalmış ve annemin kız kardeşi olmuş.
Ben her zaman şunu söylerim, eğer birinin acılarını, yaşadıklarını, niçin bu kadar isyan ettiğini anlamak istersen lütfen empati yap, kendini onun yerine koy, öyle düşün ve yargıla. O zaman ötekileştirilen, yok sayılan hor görülen “Afedersiniz” diye bahsedilen insanları daha iyi anlayabilirsiniz. Barış, huzur ve tüm halkların bir arada yaşayacağı güzel günlere…
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
Ayşe ÇELİKKOL / Eyüp-İSTANBUL