06 Haziran 2015 17:38

Birlikte “dur” diyelim

Esenyalılı kadınlar işçi ölümlerini durdurmak için her iş kazası yaşandığında bütün işçilerin birlik olarak çalışmayı durdurması gerektiğini düşünüyor. Ancak böyle ve gerekli önlemlerin alınıp denetimlerin yapılmasıyla iş cinayetlerinin önüne geçilebileceğini söylüyorlar.

Paylaş

Yasemin ÖZDURMAZ
13 Mayıs 2014’te Soma’da meydana gelen maden faciasının ardından daha yüksek sesle “iş kazası değil, bu bir cinayet” demeye başladık. Çünkü kaza, önlenemeyen, engellenemeyen, öngörülemeyen durumları ifade eden bir kavram. Ama cinayet önlenebilir, engellenebilir bir duruma işaret eder. İş cinayeti kavramı ise, ihmal, denetimsizlik, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınmış olsa, çalışırken hayatını kaybeden işçilerin aramızda olacağını gösteriyor.
Maalesef toplum olarak yaşanılan acıları kolay unutuyoruz. Bu nedenle sürekli birbirimize bazı şeyleri hatırlatmamız gerekiyor. Hatırlatacaklarımızın başında da, sayısız işçinin canına mal olan iş cinayetleri geliyor.
Biz Esenyalılı kadınlar, mahallemizde gerçekleştirilecek Soma anması öncesinde, ülkenin kanayan yaralarından biri olan iş kazalarını ve iş cinayetlerini konuşmak için bir araya geldik.

ONLAR İÇİN İNSANLAR ÖNEMLİ DEĞİL
Gülden; 20 yıla yakın bir süre tekstil sektöründe çalışmış. “Sen ya da bir yakının hiç iş kazası yaşadı mı?” diye sorunca, işyeri servisinde geçirdiği kazayı anlatıyor ve nasıl hissettiğini paylaşıyor bizimle. “Serviste 15 kişiydik. Normalde bu servisin trafiğe çıkmaması gerekiyordu, ama patron servisi kullandırdı. Bu kazada bir arkadaşımız yaralandı. Kazadan sonra moral bozukluğu yaşadım ve çalışmak istemediğimi söyledim. Çalışmamız konusunda direnen bölüm sorumlusu ile Genel Müdür arasında geçen konuşmaya tanık olduğumda ise çok üzüldüm. Patron bırakın eve gitsinler diyordu ‘kazada ölselerdi herbirinin ailelesine kan parası ödemek zorunda kalacaktım’ diyordu. İnsanlar onlar için önemli değildi. Patron parasının derdine düşmüştü. Ailelerin acısını parayla unutturabileceğini düşünüyordu. Bu kadardı insan hayatına verdikleri değer.”
Facianın gerçekleştiği o günlerde Gülden kendisini ölen maden işçilerinin ailelerinin yerine koymuş. “Soma’da sadece 301 madenci ölmedi, aileleri de onlarla beraber öldü... İyi bir haber duyabilmek için işyerinde radyodan Soma ile ilgili haberleri dinliyordum. Gözümün önüne sedyeyi kirletmemek için çizmesini çıkarmak isteyen madencinin yüzü geliyordu. İçim parçalanıyordu... Kendileri de iş kazası yaşayabilecekleri halde bu olayı hiç önemsemeyen işçilerle de karşılaştım. Çünkü o dönemin Başbakanı ‘bu işin fıtratında var’ diye açıklama yapıyordu. Kader diyorlardı. Yeterli iş güvenliği önlemi alınmadığı için yaşanan bu olay kader değil, bunu anlamıyorlardı.”

UCUZ ÖLÜMLER ÜLKESİ OLDUK
Söze Necla giriyor: “Soma da yaşanan maden kazasını ilk duyduğumda 900 işçinin yeraltında olduğu söyleniyordu. Sürekli haberleri izliyordum. Yakınlarının feryatları, uğraşları hiç gözümün önünden gitmiyor. Başbakanın, Enerji bakanının ve diğer yetkililerin yaptığı açıklamalar yeterli değildi. Ölen madenciler sadece bir sayıdan ibaretti onlar için. Alınmayan önlemler yüzünden ucuz ölümler ülkesi haline geldik.”
Sohbet ilerlerken, çalışma koşullarının her geçen gün daha da zorlaştığını, patronların kâr hırsı ve işçiyi maliyet olarak görmeleri nedeniyle gerekli tedbirleri almadıklarından bahsediyoruz. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre geçen yıl 1235 işçi hayatını kaybettiği bilgisini paylaşıyoruz. Necla; "Soma’dan biliyoruz gerekli önlemler alınsaydı bu kadar çok işçi ölmezdi... Aslında toplu ölümler olduğunda kamuoyu oluşuyor. Oysa her gün en az bir işçi alınmayan önlemlerin kurbanı oluyor" diyor.

SÖZDE DEĞİL GERÇEK ÖNLEM
Hükümet ve bakanlar ölümleri “kaza”, “kader”, “fıtrat”, “doğasında var" diyerek açıklamaya çalışıyor. Madenden, mevsimlik işlere, inşaattan, fabrikalara her çalışma alanında yaşanılan bu ölümleri iş cinayeti olarak tanımlamak ve toplumun hafızasını canlı tutmak için neler yapılabilir?
Gülden’e göre “İşçiler bir sorun yaşadıklarında bunun çözüleceğine inanmıyorlar. Geçmişte alınmayan tedbirlerin şimdi de alınmayacağını düşünüyorlar. Öncelikle çalışanlara iş güvenliği ve işçi sağlığı ile ilgili olarak daha çok bilgilendirme yapılabilir. Her alanda iş güvenliği ile ilgili sözde değil gerçekten yeterli önlemlerin alınması gerekir. Bizler haklarımızı bilmedikçe, taleplerimiz etrafında örgütlenip bir araya gelmedikçe bu cinayetlerin önüne geçemeyiz.”
Necla ise; “Gerekli önlemler ve denetimlerle bence kazaların önüne geçilir. Öncelikle bütün işçilerin birlik olması ve her iş kazası yaşandığında arkadaşlarına destek olup çalışmayı durdurması gerekir. Ancak bir araya gelerek işçi ölümlerinin önüne geçebiliriz” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Yargıtay'dan tartışmalı karar: Taciz davasında mağdurun değil, sanığın beyanı esas!

SONRAKİ HABER

Annelerin strateji savaşları...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa