06 Haziran 2015 17:40

Annelerin strateji savaşları...

Kadın olmak doğallığında bir “duramama halini” beraberinde getirir. Ve küçük bir kız çocuğu iken başlayan bu durum, rolleri çeşitlendikçe artar. Kanımca “duramama halinin” zirve noktası ise anne olmaktır.Çünkü aynı anda pekçok şey yapmanız gerekir, hem de en iyi şekilde. İyi bir anne olmanın ölçütlerinden biri ise seçtiğiniz ya da bulduğunuz okuldur. Ve eğitimin içler acısı durumunu düşündüğünüz vakit, stratejik anne olmaktan başka bir şansınız kalmıyor. O vakit başlasın strateji savaşları...

Paylaş

Hacer YÜCEL
Hanımlar, 15 Haziran itibariyle ana okul ve ilkokul birinci sınıf kayıtları başlayacaktır. Bildiğiniz üzere artık “merkezi yerleştirme” ile okul kayıtları yapılmaktadır. Yani her çocuk kendi mahallesindeki okula otomotik olarak kaydolmaktadır. Artık ne çıkarsa bahtınıza!
Durum bu kadar basit aslında... Ama yap-boz tahtasına dönen eğitim sisteminin ve okulların halini bilenler için süreç biraz daha farklı işliyor.
İşte o ‘bilme haline fazlasıyla hakim’ olanlar içinde bir kesim var ki, onlara ‘bilen stratejik anneler’ diyebiliriz.
Ve yaptıkları ettikleri ise tam anlamıyla bir Yeşilçam klişeşi olan “Sana Yenilmeyeceğim İstanbul...” repliğinin “eğitime sistemine” uyarlanmış halidir.
Öte yandan Türkiye sineması “startejik annelere” ilişkin bir bir film çekse kesinlikle türü “kara komedi” olurdu.

STRATEJİK ANNELER
Sosyo-ekonomik durumları farklılık gösterse de bu stratejik anneleri tanımak aslında çok kolay.
Lise ya da üniversite mezunudurlar. Önemli bir kısmı çalışıyor. Bebeklerini kucaklarına aldıkları ilk günden itibaren, gelişim ve psikoloji kitaplarının müdavimi olurlar.
İki yaşından itibaren önce iyi bir kreş arayışına, sonra iyi bir anaokulu arayışına girerler. Hırslıdırlar, çocuklarının hep diğerlerinden daha iyi olduğuna inanmak isterler. Dost meclislerinde sürekli çocuklarını överler. Bununla birlikte “Her koyun kendi bacağından asılır” felsefesini benimserler. Ki bunda sürekli eğitim sisteminin değişmesinin, geniş halk yığınları ve öğretmenlerin bu durum karşısında birşey yapamamasının payı fazlasıyla vardır.
Tek dertleri kendi çocuklarının geleceğini kurtarmaktır. Kendileri için herşey istediği gibi gittiği taktirde genel gidişata ilişkin tepkileri “internet eylemcisi”nden öteye gitmez. İyi olduklarını düşündükleri çocukların aileleri ile arkadaş olurlar. Çünkü çocuklarının etrafında “iyi, kaliteli, akıllı” çocuklar olsun isterler.  
Okulun uygulamalarını yakından takip ederler, sınıfın ortalamasının düşmesini istemezler. Bu yüzden sürekli ve özellikle de kendi gibi olan diğer annelerle birlikte hareket ederler. Sadece okul değil, öğretmen de seçerler. Çocuklarının o öğretmenin sınıfında okumasını sağlarlar. Kavgacıdırlar.

OKULLARINI SEÇTİLER
Bunca bilgiyi neden mi verdim? Çocuğunu bu yıl anaokulu ya da ilkokula kayıt yaptıracak sizler için üzücü bir haberim var çünkü. Evet, eğitim sistemi içler acısı durumda. Bunu ben değil öğretmenler, eğitim uzmanları söylüyor. Ve sizler merkezi yerleştirme ile gerçekleşecek kayıtlar için 15 Haziran’ı bekliyorsunuz; ama stratejik anneler okul seçimlerini çoktan yaptılar. Zaten bir yıldır bu işler uğraşıyorlardı.
Nasıl mı? Hemen söyleyeyim: Çocuklarını özel okula gönderemeyecek statejik anneler, öncelikle eğitim sisteminin bütün sıkıntılarına rağmen hala iyi olan, iyi kalmayı beceren devlet okullarını araştırdılar.
Çalışan stratejik anneler, tercihlerini ağırlıkla tam zamanlı okullardan yana kullandılar. Bununla birlikte merkezi yerleştirme ile söz konusu okullara kayıt olabilmek için iki üç ay öncesinden ya o semtlere taşındılar ya da o bölgedeki adreslerden birine kayıt yaptırdılar. Elbette hatırı sayılır bir para karşılığında.
Çocuklarını okutacak öğretmenleri bile seçtiler. Bütün bunlar için ciddi bir mesai ve para harcadılar. Yapmaları gereken tek şey kaldı; 15 Haziran’da okula gidip son kayıt işlemlerini bitirmek.

HERKES KAZANIYOR!
Şimdi stratejik annelerin binbir sıkıntı ile girdiği bu okullardan özellikle tam zamanlı olanlarına bakalım. Bu okullarda saat 14:40’tan sonra klüp ya da etüt adı altında ders ya da hobi uygulamaları verilmekte. Ve aileler her ay söz konusu dersler için para ödemekte. Yemek ve yol parasını da dahil ettiğimiz vakit aylık yapılan ödeme 600-700 TL’yi geçmekte.
Kayıt paraları ise diğer okullara göre çok daha yüksek. En önemlisi bu okulların müdürleri, müdür yardımcıları son derece öz güven sahibi.
Okul için bilgi almaya gittiğinizde çok açık ve net bir şekilde size birkaç soru yöneltirler: “Okulumuzdan neler bekliyorsunuz? Burada mı ikamet ediyorsunuz? Eğer çocuğunuzu kayıt ettirirsek 15 Haziran günü size vereceğimiz listedeki herşeyi eksiksiz yapabilecek misiniz?”
Hem nispeten daha iyi bir eğitim vermesi hem de tam zamanlı olması nedeniyle stratejik anneler için bu soruların hiç biri aşılmaz değildir. Çünkü özel okula gönderecek kadar paraları yoktur; ancak akşam 17:30’a kadar eğitim verecek bir devlet okulunun ihtiyaçlarını çok rahat yerine getirebilirler.
Ha son bir ekleme, söz konusu okulun müdürleri için aslında ikametgahınızın o bölgede olup olmaması sorun değildir, çünkü kendilerinin de dediği gibi “arka sokakta bir emlakçı arkadaş vardır.”  
Yani aslında ortaya çıkan durumda herkes kazanmaktadır! Stratejik anne, çalıştığı için tam zamanlı etütlü iyi bir okul ihtiyacını karşılamıştır, okul müdürü çeşitli adlar altında topladığı paralarla okulun döner sermayesine katkı yapmıştır, -öyle ya iyi bir eğitim için herkesin destek olması gerekir- mahallenin emlakçısı ise adres problemini çözmek suretiyle ekonomiye hareket getirmiştir.

SÖZÜN ÖZÜ...
Yukarıda özelde tam zamanlı okulun stratejik annelerinin profilini çizmeye çalıştık; ama bu durum sizi yanıltmasın. Çünkü çalışmayan stratejik anneler de var ve benzer yöntemleri kullanıyorlar.
Ne o, yazıya ya da yazıya konu olan stratejik annelere, müdürlere ya da emlakçılara kızdınız mı? Cevabınız evet ise yazıyı bir daha okuyun. O vakit asıl neye kızmanız gerektiğini anlayacaksınız.
Ben de bir stratejik anneyim, yaptığımız şey bir Yeşilçam klişesini hayata geçirmek. Yenmek ya da yenilmek istemediğimiz şey İstanbul değil; eğitim sistemi...

ÖNCEKİ HABER

Birlikte “dur” diyelim

SONRAKİ HABER

Sağlıkta ‘çağ’ atladık derken...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa