Hayatımı ellerime aldım
Ben 15 yaşındayken saf ve temiz duygularla İstanbul’a yerleşen pırıl pırıl bir genç kızdım. Yol boyunca birçok hayal kurdum. Artık her şeyimiz olacaktı. Rengârenk kıyafetler, ayakkabılar çamursuz yollar...
Merhaba Ekmek ve Gül okurları,
Ben 15 yaşındayken saf ve temiz duygularla İstanbul’a yerleşen pırıl pırıl bir genç kızdım. Yol boyunca birçok hayal kurdum. Artık her şeyimiz olacaktı. Rengârenk kıyafetler, ayakkabılar çamursuz yollar... Evimizde sularımız sıcak olacak, avuçlarımız ısınacaktı. Fakat zaman hayallerimizin dışında oyunlar oynar bize... Sevdiğini sanır, 16 yaşında çocuk gelin olursun.
Aynı evin içerisinde kaynanam, kayınpederim ve bekâr kaynımla beraber yaşamaya başlamıştım. Aslında evliliğe ait herhangi bir bilgimin olmadığı bir yaştaydım. Ama eşimin ailesine göre gelindim ve görevlerim vardı. Temizlik, yemek, çamaşır, ütü yapmamı, misafir ağırlamamı bekliyorlardı. Kendime ait bir dünyam yoktu. Eşimle konuşamıyor, gülemiyor, ağlayamıyordum. Kendime ait sandığım 10 metrekarelik yatak odasına bile herkes uyuduktan sonra girebiliyordum.
ÇOCUĞUMU BÜYÜTÜRKEN BÜYÜDÜM
Evliliğimin 7. ayında bir sabah mide bulantısı ile uyandım. Anne adayı olduğumu anlayamadım bile. Duygularım karmakarışıktı. Bir çocuk olarak karnımda başka bir çocuğu taşıyordum. Ben ilk çocuğum Asya’yı büyütürken büyüdüm. Asya bir yaşındayken yeniden hamile kaldım. Zorlu bir hamilelik süreci yaşadım. Babamı, hayatımdaki en dürüst insanı kaybettim. Bu benim ilk kaybımdı. Üzüntü yüzünden zor ve tehlikeli bir doğum gerçekleşti. İkinci çocuğum Emine’mi, sarı çiçeğimi kucağıma aldığımda anladım anne olduğumu... Eşimin aldatmaları, sorumsuzlukları, bana ve çocuklarıma ait hiçbir şeyin olmaması… Kısacası, yaşadıklarım beni büyütmüştü. İki tane pırıl pırıl çocuğu olan genç ve güzel bir kadındım ama kadınlık duygusundan tamamen uzaktım.
Canım annem sürekli bana harçlık verirdi. Sanki hissediyordu bana hiç para verilmediğini. Biz yedi kardeşiz. Dört kız kardeşiz, üç tane de abim var. Hepsi evli ve çocukları var. Yaşadığım sorunları biliyorlardı. “Mutsuzsan çocuklarını bırak gel” diyorlardı ama bana ve çocuklarıma bakamazlardı. Susup eski eşimin bana dönmesini bekledim. Bir kadın olduğumun yatağın dışında da farkına varmasını sabırla bekledim.
AĞIR ZAMANLAR
Bu arada üçüncü çocuğuma da hamile kalmıştım. Eşimle tamamen kopmuştuk. Başka bir kadınla yaşamaya başlamıştı. Karnımdaki doğmamış çocuğum ve iki küçük kızımla tamamen yapayalnız ve çaresizdim. Sadece ağlıyordum. Doğum yapmayı bekledim. Doğum yaptığımda görümcem eşime haber göndermiş. Hastaneye geldiğinde görümceme “Çocuğumu görürüm karıma da geçmiş olsun bacım der çıkarım” demiş. Bunu öğrendiğimde eşimin ne kadar iğrenç olduğunu ve benim için öldüğünü kabullendim. Karıştığı bir kavgada yaralanınca babasının evine getirdiler. İlk defa o zaman gördü üçüncü çocuğumuz Ecrin’in yüzünü, kucağına dahi almadı.
İyileştikten sonra da tamamen çıktı hayatımızdan. Üç ay haber alamadık. Sonra bir gün telefonum çaldı. Arayan eski eşimdi. “Nasılsın?” diye soruyordu. Nasıl olabilirdim ki… Çaresizdim üç çocuğumla ortada kalmıştım. Bana birlikte yaşadığı kadınla beraber aynı evde oturmayı teklif etti. Kabul etmedim, edemezdim de. Ailesi ile beraber yaşamaya devam ettim. Günden güne ağır geliyordu her şey, dayanamıyordum. Her geçen gün psikolojim biraz daha bozuluyordu. En küçük kızım dokuz aylıkken çocuklarımı bırakıp ailemin yanına gittim. Annem, abim ile beraber kalıyordu. Evlatlarımı istemediler. Her gece ağlayarak uyuyordum. Çocuklarıma olan özlemim her dakika büyüyerek artıyordu. Altı ay sonra bayram günü görebildim kızlarımı. Bana sarılıp ağladılar “Anne bizi bırakma” dediler. İçim parçalandı ve tekrar eşimin ailesinin yanına döndüm. Bir sene daha yaşadım o evde. En sonunda kayınpederim ve görümcem “Biz sana ve çocuklarına bakmak zorunda değiliz. Yeter senin bu evde kaldığın” dediler.
YAŞADIKLARIM BENİM SINAVIMDI
Ben de kendi aileme “Çocuklarımı bırakamam yardım edin” dedim. Bir tek amcam “Sen bir annesin, bırak çocuklarını demek bize kolay gelir. Keşke yardım edebilsem, sadece bodrum katını sana verebilirim” dedi. Bodrum katını temizledim ve yerleştim. Komşularım bana yardım etti eşya verdi. Ev her gün su içindeydi, olsun, artık çocuklarımla hep beraber olacaktık. Eski bir komşum olan abla beni arayıp “Sen çok güçlü bir kadınsın, sakın pes etme, mücadele et. Hayat senin için yeni başlıyor” diyerek bana destek oluyordu.
Beş ay sonra ablam bana iş buldu. Kendi paramı kazanmaya başladım. Artık yaşadıklarım ve bundan sonra yaşayacaklarım yıldıramazdı beni. Yeni bir eve taşındım. Annem de benim yanımda çocuklarıma bakıyor. Bu yaşadıklarım benim sınavımdı. Boşandım, çocuklarımın velayetini aldım. Tazminat davası açarak nafaka hakkı da kazandım. Nafakayı düzenli ödemediği içinde avukatım aracılığıyla icraya verdim. Nezarete atılınca 3 bin TL ödeyip çıktı. Maalesef 6 ayda bir icra davası açıyorum. Eski eşim hakkında tutuklama kararı var, bu yüzden dışarı çıkamıyor.
Bir gün eski eşimin beni terk edip gittiği kadın aradı. Onu da iki çocuğuyla bırakmış. “Seni şimdi anlıyorum, çok özür dilerim” dedi. Ne garip kadın kadına düşmanlık yaparken, bir başka kadın da yarasını sarabiliyor. Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’ndeki arkadaşlar şiddet gören kadınlara destek oluyor, yaralarını sarmak için yardımcı oluyorlar. Dernekte kadına yönelik şiddet, çocuk tacizi ve tecavüzü ile ilgili bir sürü yaşanmış hikâyeye tanıklık ediyoruz. Artık 27 yaşında, ayakları yere sağlam basan kimseye minnet etmeyen bir kadınım. Ve biliyorum ki, benim gibi yüzlerce kadın var. Ben de yaşadıklarım üzerinden diğer şiddet gören, yeni bir hayata başlamak isteyen kadınlara kendi mücadelemi aktarıyorum.
Nesrin