06 Haziran 2015 18:18

Gelin umudumuzu büyütelim!

AKP Hükümeti iktidar olduğu günden beri emekçi halklar üzerinde ekonomik, sosyal, siyasal her alanda gerici saldırılarını sürdürmeye devam ediyor; yaşam koşulları tahammül sınırlarını zorluyor...

Paylaş

Derman TARANCI
İl Genel Meclis Üyesi / DERSİM

AKP Hükümeti iktidar olduğu günden beri emekçi halklar üzerinde ekonomik, sosyal, siyasal her alanda gerici saldırılarını sürdürmeye devam ediyor; yaşam koşulları tahammül sınırlarını zorluyor. Açlığın, sefaletin bolca olduğu memleketimizde Cumhurbaşkanı ve Başbakan il il gezerek toplu açılışlarda yaptıklarını ve yapacaklarını anlatmayı sürdürüyor. Kimin neyi yapıp neyi yapmadığını halkımızın takdirine bırakıyoruz. Ama gerçek şu ki tamamen eşit olmayan koşularda bir genel seçim süreci daha geçirdik.
Biz Dersim’de 7 Haziran’a hazırlanırken; halkla buluşmak, köylüye dokunmak, onlardan öğrenmek ya da yeni saldırıları tartışmak, konuşmak için yola koyulduk. Dağa, taşa dokunduk, her köşesinde bir acının varlığını hissettik. Papatyaların, menekşelerin, lalelerin kokusuyla, kadınların gözyaşları, evlat acıları, katmerleşen yalnızlıkları, nasırlı elleri bir de gübre kokusu bir aradaydı.
Bir köydeyiz. Bilenler anlatıyor, “Hiçbir neden olmadan bombalandı, burada yaşayan köylüler mallarını bırakıp kaçtılar, metropollerde hayat mücadelesi veriyorlar, geri gelmek istiyorlar ama imkanları olmadığı için dönemiyorlar...” Hemen yakınımızdaki eve doğru yürürken, arkamızda ağıt yakan bir kadın sesi durduruyor bizi. Gözyaşları içinde yanımıza geliyor; “Benim oğlum yarım akıllıydı yakaladılar; üstelik 21 yıl verdiler. Şimdi Erzincan’da. Yol param yok ki gidip göreyim, çaresizim.”
Bulunduğumuz yere çömeliyoruz, teyze ağıtlar eşliğinde anlatmaya devam ediyor... Gözümdeki yaşları gördüğünde bir an durup soruyor, “Sen niye ağlıyorsun?” “Bir an annemi hatırladım, annem de benim arkamdan gözyaşı döküp ağlıyordu” diye yanıt verince “Benim oyum size, yani devrimcilere” deyip boynuma sarılıyor. Gözyaşlarımız da acılarımız gibi birbirine karışıyor.
Yolları bozuk ve çamurlu bir başka köydeyiz. Yılların verdiği yorgunluk, baskı, zulüm, evlat acısıyla boğuşan kadınlar çoğunlukta. Yaşanmışlıklarına rağmen bizleri coşkuyla karşılayan, gerçeğe tanıklık eden kadınlar... Yanımıza gelen kadınlardan biri, derdini anlatırken, gözlerinden akan boncuk boncuk yaşlar akıyor; “Eşim içki içiyordu, kötü davranıyordu, dayanamadım, çocuklarımı aldım babamın evine sığındım. Çocuklarımı yurda verdim okusunlar diye… Oğlum kayıp, ciğerim yok, bir senedir beni aramıyor. Babam ve annem de vefat etti. Ben yalnız bu köyde kalıyorum. Ne yapacağımı da bilmiyorum.”
Her köyde başka başka kadın hikâyeleri… Yüreklerinde biriken acı, keder, bitmek bilmeyen gözyaşlarıyla yüzümüze bir tokat gibi çarpıyor. Hayatın bütün yükünü omuzlarına alan kadınlar yaşadıklarıyla nerede ve nasıl duracaklarını hep bildiler. Bize kucak açan, bizle dertleşen, bize güç veren kadınlar, yiğit kadınlar, sizleri unutmayacağız.
İşte Dersimli kadınlar bu koşullarda sandık başına gidecekler; kadını aileye köle eden sorunlarını hiçbir zaman çözemeyen aksine habire yükü kadınlara yükleyen iktidarın, kadın lehine yaptığı tek bir şey olmadığını biliyoruz. Dersim köylerindeki bütün imkansızlıklara ve yokluğa rağmen yaşam savaşına devam eden tüm kadınları, umudumuzu büyütmeye çağırıyorum.

ÖNCEKİ HABER

Kadınlar ve kadılar

SONRAKİ HABER

Aslolan hayat

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa