06 Haziran 2015 18:26

Karanlığa, düşmanlığa, safsataya #Sırtımızı Dönüyoruz

Gördük ki, biz kadınlara ha bire ahlak dikte ederek hiza vermeye çalışanlar, artık sınıra dayanan bir ahlaksızlıkla kadınları aşağılıyor. Kadınları bedene indirgeyip, bedeni de utanılası bir şey haline getiriyorlar. ..

Paylaş

KARANLIĞA, DÜŞMANLIĞA, SAFSATAYA
#SIRTIMIZI DÖNÜYORUZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini sırtlarını dönerek protesto eden kadınlara ataerkil aşağılamanın en bayağısına tutunarak hakaret etti.
Gördük ki, biz kadınlara ha bire ahlak dikte ederek hiza vermeye çalışanlar, artık sınıra dayanan bir ahlaksızlıkla kadınları aşağılıyor. Kadınları bedene indirgeyip, bedeni de utanılası bir şey haline getiriyorlar.  
Bu kadar kuytulaşıp, o karanlık kuyuya da kadınları çekerek memleket idare etmenin adına “diktatörlük” deyince kızanlar, devletin her kademesinde kadın düşmanlığı inşa ederken olmuşu bitmişi sineye çekip seyretmemizi bekliyorlar.
Oysa biz sırtımızı onlara, sinemizi umuda dönüp yürümenin bugün dünden daha acil bir zorunluluk olduğunu çoktan gördük.
Çünkü gördük; Kadınlar şiddet dolu evlerde sudan bahanelerle öldürülmemek için devlet kapısına sığındıklarında kadınlara sırtlarını döndüklerini.
Çünkü gördük; İş bulma umuduyla uzayıp giden sıralarda bekleyen, pazar parasını bile çıkarmayan ücretlerle, hem evde hem işte çalışarak ama bir türlü güvenceye kavuşamayarak çalışmak zorunda bırakılan kadınlara sırtlarını döndüklerini.
Çünkü gördük; Yoksulluk yakasını bırakmadığı için biraz erzak, biraz yakacak, biraz para için başvurmadık yer bırakmayan, aldığı bir gıdım yardım karşılığında kötü işlerde çalışmak zorunda bırakılan kadınlara sırtlarını döndüklerini.
Çünkü gördük; Özel korumalı lüks araçlarına ayırdıkları milyon liralık bütçelere “çerez parası” derken asgari ücretin az biraz artmasına “hani kaynak” diye sorarak kadınların en asgari ihtiyaçlarına sırtlarını döndüklerini.
Çünkü gördük; Kadın toplantıları düzenleyip Emine Erdoğan’ın sarayda elma-limon kabuklarıyla sirke yapıp temizlik malzemelerinden tasarruf etmenin yolunu bulduğunu anlatan, milyon dolarlık harcamalarla saray döşeyip altın kaplama klozetlerden aşağısına oturmayanların kadınlara sırtlarını döndüklerini.
Çünkü gördük; Kadınları erkeklerin iki dudağı arasından çıkacak “boş ol” emrine amade kılmak, kazanılmış bütün haklara göz dikilmesine paravan olmak için sırtlarını döndüklerini.
Çocuk gelinlerin sayısı umarsızlık, kışkırtılan muhafazakârlık ve açık teşvikle gün geçtikçe artarken bu istismarla mücadele edeceğine dini nikahı serbest bırakarak kız çocuklarına sırtlarını döndüklerini.
Ve şimdi, kadınlar onlara sırtlarını dönerek cevap verdiğinde her gün küfürle, aşağılamayla, azarlamayla bize rol belirleyenler kabili mümkün olmayan bir işe giriştiklerini görerek, kadınları böyle hizaya çekmeyi başaramadıklarını görerek saldırganlaşıyor, düşmanlaşıyor.
İşte bunlar hep bütün yapıp ettiklerine rağmen kadınları hizaya getirememiş olmanın hıncından!
Dönelim sırtımızı; sırtımızdan geçinip sırtımıza bir hırkayı çok görenlere…
Çünkü onların kadınlara vaat diye sunduklarından özlediğimiz hayatın çıkmayacağı çok açık!
Dönelim sırtımızı; sırtımıza semer vurup, sopayı eksik etmeyenlere…
Çünkü onların memlekete gelecek diye sunduklarından payımıza düşenin yokluk ve yoksulluk olduğu çok açık!
Dönelim sırtımızı; sırtlarını patronlara, tüccarlara yaslayıp sırt sırta vererek geçinen bizlerin ekmeğinde gözü olanlara…
Çünkü bir lokma ekmek için insanlıktan çıktığımız bu düzende “biz iktidar olmazsak herkes herşeyini kaybeder” diye bizi tehdit edenlere prim verdiğimizde gerçekten o bir lokma ekmeği bile kaybedeceğimiz çok açık…
Tam da bu nedenle dönelim sırtımızı onlara… Dönelim sırtımızı karanlığa, düşmanlığa, safsataya... Onlara sırtımızı dönelim ki, yüzümüz aydınlık görsün!

***
Dergimizin sayfaları yüzünü aydınlığa çeviren kadınların hikâyeleriyle dolu. O aydınlık kimi zaman kapı kapı dolaşarak seçim çalışması yapan kadınların birbirine değişinde, kimi zaman bir kadın bir dernek kapısından girdiğinde duyduğu “hoş geldin”in sıcaklığında, kimi zaman çalışırken robotlaşması beklenen işçilerin direnirken insanlaşmasında, dostlaşmasında, yoldaşlaşmasında, bir piknikte buluşmanın neşesinde buluyor kendini.
Dergimiz yine birbirini tanımayan ama birbirinin hayatına çok yakından tanık olan, çünkü aynı hayatları yaşayan kadınların buluşma mecrası bu ay da.
Çorlu’da sessiz sedasız buluşan işçi kadınların “biz varız” sesi, Kocaeli’de metal işçisi kadınların direnişinde güç buluyor. Amerika’da geçmişten bugüne uzanan grev deneyimiyle bu direnişe katacaklarımız ortaya konurken Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde işçi olan bir arkadaşımızın Türk Traktör grevine gönderdiği dayanışma mektubu o tarihi bugün yeniden yazıyor.
Sincan’da kreş haklarını söke söke alan işçi kadınların“eşit işe eşit ücret” diyerek yeni bir özgüvenle çıktıkları yolda karşılaştıkları zorlukların kadınlara neler öğretebileceği tartışılıyor.
Seçim çalışmalarında kadınlara kapıları açan kadınların soruları, en genç milletvekili adayı Burcu’nun anlattıklarında yanıt buluyor.
Bu hikayelerin tamamı bir gerçeğe temas ediyor; ortaklığımızın güçlendiği her yerde kaybediyor aramıza ayrışma koymaya çalışanlar.
Yarın memleket tarihinde dönüm noktası sayılabilecek bir seçim için sandık başında olacağız. Karanlık iktidarlarını daha da muktedirleştirmek isteyenler hile hurda peşindeyken biz bu gece başımızı yastığa şu soruyla koyacağız: Yarına insanlık adına ne bırakmak niyetindeyim? Gelecek korkusu mu, umut mu?
Biliyoruz ki sonuç ne olursa olsun, bu soruyu “umut” diye cevaplayıp kadınların eşitliği ve özgürlüğü için mücadele edenlerin safında yer alanlar kuracak geleceği.
Gelecek ay görüşmek üzere...

ÖNCEKİ HABER

Kadınlar seçimden ne bekler?

SONRAKİ HABER

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Diyarbakır'daki patlamayla ilgili taziye mesajı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa