26 Nisan 1999 21:00
Polis işkenceyi yalanladı
Kamuoyunda "ikinci Manisa" olarak bilinen davada, sanık polislerden Mustafa Sara, talimatla alınan ifadesinde, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Polis işkenceyi yalanladı
Kamuoyunda "ikinci Manisa" olarak bilinen davada, sanık polislerden Mustafa Sara, talimatla alınan ifadesinde, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Sara, "Sanıklar örgüt evlerinde ilkel koşullarda yaşadıkları için zaten bünyeleri zayıftı, gözaltına aldığımızda iyice kötü oldular. Biz ayrıca bir şey yapmadık" dedi.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün devam edilen duruşmaya, sanık 5 polis ve kendilerine işkence yapılan lise ve üniversiteli gençler katılmazken, müdahil vekilleri Avukat Gülizar Tuncer, İbrahim Ergün, Gülay Ergün ve sanık polislerin avukatı İlhami Yelekçi hazır bulundu. Sanık polislerden Mustafa Sara'nın talimatla alınan ifadesinin okunduğu duruşmada, Sara, gençlerin örgüt üyesi olduklarını öne sürerek, "Örgüt evindeki beslenme, barınma şartları ilkel olduğu için zaten bünyeleri zayıftı. Gözaltına aldığımızda da iyice kötü oldular. Biz ayrıca bir şey yapmadık" dedi. Kısa süren duruşma, müştekilerden Ali Kılınç ile Aysun Kılınç'ın bulundukları yerlerin tespit edilerek, talimatla ifadelerinin alınması için ileri bir tarihe ertelendi. TKEP/L örgütüne yönelik operasyonlar sırasında gözaltına alınan ve yaşları 15 ile 19 arasında değişen gençler polisler tarafından yoğun işkencelere maruz kalmıştı. Gözaltına alınanlardan Devrim Öktem'in hamile olduğunu öğrenen polisler, yaptıkları işkencelerle Öktem'in bebeğini düşürmesine neden olmuşlardı. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön
Kitlelerdeki arayış ve 1 Mayıs'ın önemiHüseyin Özlütaş
Seçimlerde düşük oy alındı diye kitlelere kızmak, oflayıp puflamak, işçi ve emekçi tavrı olamaz. Olsa olsa küçük burjuvalara özgü bir davranıştır. Seçimlerden önce "atınca mangalda kül bırakmayanlar", "burnundan kıl aldırmayanlar", "uzlaşmaz bir tavır içinde olanlar", "rüya aleminde gezenler", külahlarını önlerine koyup düşünmelidirler.
Elbette ki, seçimlerde düşük oy almak biz işçi sınıfı devrimcilerini üzmüştür. Onca bedel ödenmiş ve bedellerin ödülü bu olmamalıydı.
Ama bunların yanında, Aydın Çubukçu'nun deyimiyle işçi sınıfı devrimcileri "iğneyle kuyu kazmışlardır". Bu yolun sarp olduğu, çeşitli engebelerle dolu olduğu aşikârdır. İşte engellerden biri: Mevcut burjuva ortamda, yıllardır devlet eliyle yürütülen -organize edilen- her türlü desteğin sunulduğu ırkçı şoven politikalar nihayet sonuç vermiş; seçimlerde DSP birinci, MHP ikinci olmuştur.
Bu, garip bir biçimde Hitler'in başa geçmesiyle benzeşmektedir. Irkçı-şoven politikaların kışkırtılması bu çürümüş, kokuşmuş kapitalist devleti kurtaramayacaktır.
Kitlelerdeki değişim bir defada olmaz, kapitalist düzenin tüm pislikleri döne döne sabırla, inatla anlatılmalıdır. Sonuçlar hiçbir devrimciyi, özellikle de işçi sınıfı devrimcilerini memnun edemez.
Ancak yapılan çalışmaların büyüklüğü bir gerçek olarak ortadadır. İşçi sınıfı devrimcilerinin de özlediği böylesine bir çalışmaydı. Ancak bu ortamda kitlelerin yeterince ikna edilmediği de kesindir.
Şimdi burjuvazi bunu fırsat bilip saldırıya geçecektir. Yasalara, geleneklere ve göreneklere aykırı bir biçimde, İstanbul'da 1 Mayıs'ın yasaklanmak istenmesi, saldırıların artacağını göstermektedir.
İşçi ve emekçiler, demokrasi güçleri seçim sonuçlarına bakıp moralini bozmamalıdır. Kitlelerdeki arayışın sürdüğünü dikkate alarak, 1 Mayıs'ı şanına layık bir biçimde ve coşkuyla kutlamalıdırlar. Çünkü bu 1 Mayıs, işçi ve emekçiler için önemlidir. Aynı zamanda burjuvazi açısından da önemlidir bu 1 Mayıs.
Kamuoyunda "ikinci Manisa" olarak bilinen davada, sanık polislerden Mustafa Sara, talimatla alınan ifadesinde, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Sara, "Sanıklar örgüt evlerinde ilkel koşullarda yaşadıkları için zaten bünyeleri zayıftı, gözaltına aldığımızda iyice kötü oldular. Biz ayrıca bir şey yapmadık" dedi.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün devam edilen duruşmaya, sanık 5 polis ve kendilerine işkence yapılan lise ve üniversiteli gençler katılmazken, müdahil vekilleri Avukat Gülizar Tuncer, İbrahim Ergün, Gülay Ergün ve sanık polislerin avukatı İlhami Yelekçi hazır bulundu. Sanık polislerden Mustafa Sara'nın talimatla alınan ifadesinin okunduğu duruşmada, Sara, gençlerin örgüt üyesi olduklarını öne sürerek, "Örgüt evindeki beslenme, barınma şartları ilkel olduğu için zaten bünyeleri zayıftı. Gözaltına aldığımızda da iyice kötü oldular. Biz ayrıca bir şey yapmadık" dedi. Kısa süren duruşma, müştekilerden Ali Kılınç ile Aysun Kılınç'ın bulundukları yerlerin tespit edilerek, talimatla ifadelerinin alınması için ileri bir tarihe ertelendi. TKEP/L örgütüne yönelik operasyonlar sırasında gözaltına alınan ve yaşları 15 ile 19 arasında değişen gençler polisler tarafından yoğun işkencelere maruz kalmıştı. Gözaltına alınanlardan Devrim Öktem'in hamile olduğunu öğrenen polisler, yaptıkları işkencelerle Öktem'in bebeğini düşürmesine neden olmuşlardı. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön
Kitlelerdeki arayış ve 1 Mayıs'ın önemiHüseyin Özlütaş
Seçimlerde düşük oy alındı diye kitlelere kızmak, oflayıp puflamak, işçi ve emekçi tavrı olamaz. Olsa olsa küçük burjuvalara özgü bir davranıştır. Seçimlerden önce "atınca mangalda kül bırakmayanlar", "burnundan kıl aldırmayanlar", "uzlaşmaz bir tavır içinde olanlar", "rüya aleminde gezenler", külahlarını önlerine koyup düşünmelidirler.
Elbette ki, seçimlerde düşük oy almak biz işçi sınıfı devrimcilerini üzmüştür. Onca bedel ödenmiş ve bedellerin ödülü bu olmamalıydı.
Ama bunların yanında, Aydın Çubukçu'nun deyimiyle işçi sınıfı devrimcileri "iğneyle kuyu kazmışlardır". Bu yolun sarp olduğu, çeşitli engebelerle dolu olduğu aşikârdır. İşte engellerden biri: Mevcut burjuva ortamda, yıllardır devlet eliyle yürütülen -organize edilen- her türlü desteğin sunulduğu ırkçı şoven politikalar nihayet sonuç vermiş; seçimlerde DSP birinci, MHP ikinci olmuştur.
Bu, garip bir biçimde Hitler'in başa geçmesiyle benzeşmektedir. Irkçı-şoven politikaların kışkırtılması bu çürümüş, kokuşmuş kapitalist devleti kurtaramayacaktır.
Kitlelerdeki değişim bir defada olmaz, kapitalist düzenin tüm pislikleri döne döne sabırla, inatla anlatılmalıdır. Sonuçlar hiçbir devrimciyi, özellikle de işçi sınıfı devrimcilerini memnun edemez.
Ancak yapılan çalışmaların büyüklüğü bir gerçek olarak ortadadır. İşçi sınıfı devrimcilerinin de özlediği böylesine bir çalışmaydı. Ancak bu ortamda kitlelerin yeterince ikna edilmediği de kesindir.
Şimdi burjuvazi bunu fırsat bilip saldırıya geçecektir. Yasalara, geleneklere ve göreneklere aykırı bir biçimde, İstanbul'da 1 Mayıs'ın yasaklanmak istenmesi, saldırıların artacağını göstermektedir.
İşçi ve emekçiler, demokrasi güçleri seçim sonuçlarına bakıp moralini bozmamalıdır. Kitlelerdeki arayışın sürdüğünü dikkate alarak, 1 Mayıs'ı şanına layık bir biçimde ve coşkuyla kutlamalıdırlar. Çünkü bu 1 Mayıs, işçi ve emekçiler için önemlidir. Aynı zamanda burjuvazi açısından da önemlidir bu 1 Mayıs.