11 Eylül 1999 21:00

Monet'nin soyutlamanın kıyısına

   uzun ve parlak yolculuğu

Paylaş
Monet'nin soyutlamanın kıyısına
   uzun ve parlak yolculuğu
Souren Melikian - Herald Tribune
Belki de, birçok batılı ustanın yüzyılın başında neden figürasyondan uzaklaştıklarını asla bilemeyeceğiz. Monet'nin, Musee de L'Orangerie'de sergilenen ''Le Cycle des Nympheas''inde izlenen soyutlamaya giden yolu, tüm bu ustalar arasında en uzun ve en çarpıcı olanlarından biridir.
Çalışmadaki eserler, sanatçının kendisinin büyük özenle dizayn ettiği bahçesini oluşturmaktadır. Monet, başlangıçta başka bir yönde ilerlemekteydi. 1899-1900 yıllarında yaptığı köprülerin dahil olduğu bu serinin tek önemli özelliği figüratif olmaları değildir. Aynı zamanda tonların zenginliği ve muhteşem kompozisyonlarıyla, daha sonraki eserleriyle de bir zıtlık oluşturur.
Derin farklılıklar oldukça belirgindir. Denge, renkler ve parlaklıkla sağlanır, yoğunlukla değil.
Musee d'Orsay'daki versiyonda, gözün bütün gördüğü, soluk altın sarısı ile koyu yeşil şeritlerle dengelenmiş koyu kırmızı kıvılcımların serpilmesidir. Köprünün kıvrılan ahşap trabzanları, etraftaki kamışlar gibi sarı ışıkta parıldar. Geri kalan her şeyin detayı bulanıklaştırılmıştır.
İlginçtir, Chicago Sanat Enstitüsü'ndeki bu dönemin bir başyapıtında, renkler Fauvizm'in alternatif bir biçimine kadar gidebilecek bir yoğunlukla uygulanmıştır.
Ön planda, parlak bir karanlıkta yüzen serin turkuaz yeşili su zambakları, arkadaki küçük kırmızı noktalarla çoğalan güçlü asit sarısı ile kontras oluşturur. Monet, bu zengin buluşlarıyla Fauvizm'i asla ulaşamayacağı derin bir şiirsel ekole dönüştürmektedir adeta...
Monet, köprüye bakmayı bıraktı ve kendisini gökteki bulutları yansıtan suyun düşüncesine verdi.
Bu, 1905'te yaptığı ve Boston Güzel Sanatlar Müzesi'nde bulunan peyjazlar için ilham veren bir cevher oldu. Turkuaz yeşili yapraklarla dengelenen soluk pembe çiçekler arasındaki ağaç yapraklarının imgesi, bir rüyanının gerçek dışılığı niteliğindedir.
Serbestçe tanımlanan renk yamaları, sanatçının en temel yönü haline geldi.
1907'de Monet, soyutlamaya bir adım daha yaklaştı.
Perspektif ve mekan, Monet'in İmpresyonist günlerinde çok önemlidir. Worcester Sanat Müzesi'ndeki 1908 tarihli bahçe resmi, doğadan bir gölet resminden çok, çeşitli renklerle tonlandırılmış bir örtüye benzer...
Zaman geçtikçe, renkli işaretler, doğanın gerçekliğine baskın gelmeye başlar. Sağır olduktan sonra, kendi muhteşem müziğinin büyük bir kısmını duyamayan Beethoven gibi, Monet de, ipnotize bir halde, neye baktığıyla pek fazla ilgilenmiyor gibidir.
...Hayatında ilk kez devasa fresklerle ilgilenir. 1916 ve 1926 yılları arasında, halen bulundukları Orangerie'deki iki oval odada "grandes decorations"u yapar.
Daha sonraki yıllarda ürettiği büyük eserler, kendi stüdyosunda tutulur ve on yıllar sonra, oğlu Michel tarafından New York'taki Modern Sanat Müzesi'ne satılır.
Uzun yaşamının son yıllarında, Monet çemberi daha da daraltır ve kemerli köprüdeki fikirlerine geri döner. Soyutlamaya doğru yolculuğu başladığı yerde son bulur.
Monet, resmi, soyutlamaya en yakın olabilecek noktaya kadar taşıdı. Figürle olan tüm bağlantıları koparmak, anlamı da yitirmek demekti. Soyutlama barikatını kırmak, sanatı da kırmaya mal oldu.
1926 yılında, yakınındaki ressamlara, yaptıklarının buna değip değmediği konusunda söyleyecek pek az şey bırakarak öldü.
ÖNCEKİ HABER

Eğitim sistemi yetenekleri

SONRAKİ HABER

Çadır tiyatrosu!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa