15 Ocak 2000 22:00
Tanrıların tanrısı: Zeus
Tanrıların tanrısı: Zeus
Geçtiğimiz hafta Babil'in Asma Bahçeleri ile başladığımız Dünyanın Yedi Harikası serisine, bu hafta da Zeus Heykeli ile devam ediyoruz. Dünyanın Yedi Harikası diye tanımlanan ve bugün birçoğu hakkında detaylı bir bilgiye sahip olmadığımız eserlerin hemen hepsi mistik Tanrılara adanmıştır. Biz, bu ilk bakışta 'insanüstü' gibi görünen ürünlerin tarihini, zaman içerisindeki maceralarını incelerken, bu muazzam eserlerin insan teriyle ve insan zihniyle üretildiğini bir kez daha ortaya sermeye çalışacağız.
Mitoloji her ne kadar masalsı anlatılardan oluşsa da, kendisini üreten toplumun yaşam koşulları, sosyal ilişkileri, özelikle de korkuları hakkında ipuçları verir. Doğayı ve doğal olayları çözemeyen insan, yanıtlayamadığı soruları Tanrılara yüklemiştir. Tanrılar, yarı Tanrılar, Tanrılarla iletişim kuran insanlar ve doğaüstü yaratıklar bulunur mitolojilerde. Fakat yine de, mitolojinin, gerçekten tamamen bağımsız bir şekilde ortaya çıktığını söyleyemeyiz.
Antik Yunan mitolojisi de, en zengin hikâyelere sahip ve insanın doğasına ilişkin en ince tartışmaların yürütüldüğü alanlardan biridir. Yunan mitolojisi, merkezinde insanların ve Tanrıların Tanrısı Zeus'un bulunduğu bir öyküler zinciridir. Zeus'un oğulları ve kızları doğaya ve insan ruhuna hükmederler. Düşmanları ise, önünde sonunda yenilmeye mahkûmdur.
Koca sarayı beğenmediler!
Olimpiyatların MÖ 776 yılında başladığı söylenir. Olimpia, bugünkü Atina'nın 150 km batısında yer alır. Efsanevi Zeus Heykeli, MÖ 457 yılında bugünkü olimpiyatlara adını veren Olimpia kentinde yapıldı.
Zeus adına inşa edilen Mimar Libon'un tasarladığı dor tarzındaki saray, başlangıçta pek çokları tarafından oldukça basit bulundu. Bunun üzerine sarayın içine 'müsrif' heykel inşa edildi. Altın cübbeli, fildişi heykele imzasını atan, Atinalı heykeltraş Phidias'tır.
Pheidias heykel üzerinde çalışmaya MÖ 440 yılında başladı. Daha önceki yıllarda da iri fildişi ve altın heykeller yapmıştı. Bu heykeller, metal kaidelerin üzerine ahşap bir çatının dikilmesi, ahşap ve metal malzemenin bu çatıya kaplanması yöntemiyle yapılmıştır.
Pheidias'ın Olimpia'daki atelyesi bugün hâlâ yaşıyor, ancak bu yapı dev Zeus heykelinin yapılmasına uygun bir ebatta değil. Bu atelyede heykelinin farklı parçalarını biçimlendiren Pheidias, daha sonra bu parçaları sarayda birleştirmiştir.
Zeus ayağa kalkabilir mi?
Heykel tamamlandığında, saraya 'tam oturur.' Coğrafyacı Strabo'ya göre ise bu durum bir çelişkidir. Çünkü heykel, oturur şekilde yapılmıştır ve Zeus'un başı neredeyse tavana değer. Ancak heykelci, Zeus'un nasıl ayağa kalkacağını hesaplamamıştır.
Farklı bir görüş ise, heykelin ihtişamını bu çelişkiden aldığı yolundadır. Bazı şairlere ve tarihçilere göre, "Tanrılar, ayağa kalktıklarında başlarının üzerindeki tavanı parçalayabilirler."
Heykel tabanın genişliği 6.5 metre, yüksekliği ise 1 metredir. Heykelin kendi yüksekliği ise 13 metredir. (Bu ortalama dört katlı bir apartmanın yüksekliği anlamına gelir.) Heykelin bu denli yüksek olması nedeniyle ziyaretçiler Zeus'tan çok altın tahtıyla ilgilenirlerdi. Tahtın ayaklarında Zeus'un çocukları Apollo, Artemis ve Niobe'yi simgeleyen motifler vardır.
Heykelin üzerinde ayrıca kralların Tanrılara armağanları da bulunur. Bu armağanların en önemlisi Fenike boyasıyla boyanmış ahşap perdedir. Perde Suriye Kralı IV. Antiochus'un armağanıdır.
Nike simgesi
Muazzam tahtında oturan Zeus'un sağ elinde altından ve fildişinden yapılan 'zafer' simgesi bulunur. (Geçtiğimiz günlerde ürettiği Borissia Dortmund formaların metabolizma dengesine zarar verdiği ortaya çıkan Nike firması ismini bu simgeden alır.) Sol elinde ise çeşitli madenlerden yapılmış kartallı asası vardır. Zeus'un sandaletleri dahi altındandır.
MÖ II. yüzyılda heykel ilk kez tadil edilir. MS I. yüzyılda Roma Kralı Caligula heykeli Roma'ya taşımaya çalışır, ancak bu girişim işçilerin kurduğu iskelenin çökmesiyle başarısızlıkla sonuçlanır. MS 391 yılında Kral I. Theodosius tarafından pagan tapınmaların yasaklanmasıyla Zeus Sarayı da kapanır.
Sonuçta zengin Yunanlar, heykeli Constantinople kentindeki, yani İstanbul'daki saraya taşımaya karar verirler. Olimpia, daha sonraki yıllarda depremler, toprak kaymaları ve sellere karşı direnir, ancak saray MS V. yüzyıldaki yangında kül olur. İstanbul'daki heykel ise yine aynı yüzyılda memleketindeki sarayla aynı kaderi paylaşır. Heykel, MS 462 yılında yanar.
Savaşlar kesilirdi
Olimpiyatlar süresince savaşlara ara verilir ve Anadolu, Suriye, Mısır, ve Sicilya'daki atletler, heykelin huzurunda tanrılarının efendisi Zeus'a tapınırlardı. Yıl boyunca sadece atletler değil, çeşitli pagan inanışlarına mensup kişiler de göklerdeki Zeus'un yeryüzündeki suretini ziyaret ederdi.
Bugün saraydan geriye kalan kayalar, molozlar, yıkılmış kolonlar ve binanın temelleridir. Heykelin daha küçük pek çok kopyası yapıldı. Ancak bunlardan hiçbiri bugüne ulaşmadı.
Geçtiğimiz hafta Babil'in Asma Bahçeleri ile başladığımız Dünyanın Yedi Harikası serisine, bu hafta da Zeus Heykeli ile devam ediyoruz. Dünyanın Yedi Harikası diye tanımlanan ve bugün birçoğu hakkında detaylı bir bilgiye sahip olmadığımız eserlerin hemen hepsi mistik Tanrılara adanmıştır. Biz, bu ilk bakışta 'insanüstü' gibi görünen ürünlerin tarihini, zaman içerisindeki maceralarını incelerken, bu muazzam eserlerin insan teriyle ve insan zihniyle üretildiğini bir kez daha ortaya sermeye çalışacağız.
Mitoloji her ne kadar masalsı anlatılardan oluşsa da, kendisini üreten toplumun yaşam koşulları, sosyal ilişkileri, özelikle de korkuları hakkında ipuçları verir. Doğayı ve doğal olayları çözemeyen insan, yanıtlayamadığı soruları Tanrılara yüklemiştir. Tanrılar, yarı Tanrılar, Tanrılarla iletişim kuran insanlar ve doğaüstü yaratıklar bulunur mitolojilerde. Fakat yine de, mitolojinin, gerçekten tamamen bağımsız bir şekilde ortaya çıktığını söyleyemeyiz.
Antik Yunan mitolojisi de, en zengin hikâyelere sahip ve insanın doğasına ilişkin en ince tartışmaların yürütüldüğü alanlardan biridir. Yunan mitolojisi, merkezinde insanların ve Tanrıların Tanrısı Zeus'un bulunduğu bir öyküler zinciridir. Zeus'un oğulları ve kızları doğaya ve insan ruhuna hükmederler. Düşmanları ise, önünde sonunda yenilmeye mahkûmdur.
Koca sarayı beğenmediler!
Olimpiyatların MÖ 776 yılında başladığı söylenir. Olimpia, bugünkü Atina'nın 150 km batısında yer alır. Efsanevi Zeus Heykeli, MÖ 457 yılında bugünkü olimpiyatlara adını veren Olimpia kentinde yapıldı.
Zeus adına inşa edilen Mimar Libon'un tasarladığı dor tarzındaki saray, başlangıçta pek çokları tarafından oldukça basit bulundu. Bunun üzerine sarayın içine 'müsrif' heykel inşa edildi. Altın cübbeli, fildişi heykele imzasını atan, Atinalı heykeltraş Phidias'tır.
Pheidias heykel üzerinde çalışmaya MÖ 440 yılında başladı. Daha önceki yıllarda da iri fildişi ve altın heykeller yapmıştı. Bu heykeller, metal kaidelerin üzerine ahşap bir çatının dikilmesi, ahşap ve metal malzemenin bu çatıya kaplanması yöntemiyle yapılmıştır.
Pheidias'ın Olimpia'daki atelyesi bugün hâlâ yaşıyor, ancak bu yapı dev Zeus heykelinin yapılmasına uygun bir ebatta değil. Bu atelyede heykelinin farklı parçalarını biçimlendiren Pheidias, daha sonra bu parçaları sarayda birleştirmiştir.
Zeus ayağa kalkabilir mi?
Heykel tamamlandığında, saraya 'tam oturur.' Coğrafyacı Strabo'ya göre ise bu durum bir çelişkidir. Çünkü heykel, oturur şekilde yapılmıştır ve Zeus'un başı neredeyse tavana değer. Ancak heykelci, Zeus'un nasıl ayağa kalkacağını hesaplamamıştır.
Farklı bir görüş ise, heykelin ihtişamını bu çelişkiden aldığı yolundadır. Bazı şairlere ve tarihçilere göre, "Tanrılar, ayağa kalktıklarında başlarının üzerindeki tavanı parçalayabilirler."
Heykel tabanın genişliği 6.5 metre, yüksekliği ise 1 metredir. Heykelin kendi yüksekliği ise 13 metredir. (Bu ortalama dört katlı bir apartmanın yüksekliği anlamına gelir.) Heykelin bu denli yüksek olması nedeniyle ziyaretçiler Zeus'tan çok altın tahtıyla ilgilenirlerdi. Tahtın ayaklarında Zeus'un çocukları Apollo, Artemis ve Niobe'yi simgeleyen motifler vardır.
Heykelin üzerinde ayrıca kralların Tanrılara armağanları da bulunur. Bu armağanların en önemlisi Fenike boyasıyla boyanmış ahşap perdedir. Perde Suriye Kralı IV. Antiochus'un armağanıdır.
Nike simgesi
Muazzam tahtında oturan Zeus'un sağ elinde altından ve fildişinden yapılan 'zafer' simgesi bulunur. (Geçtiğimiz günlerde ürettiği Borissia Dortmund formaların metabolizma dengesine zarar verdiği ortaya çıkan Nike firması ismini bu simgeden alır.) Sol elinde ise çeşitli madenlerden yapılmış kartallı asası vardır. Zeus'un sandaletleri dahi altındandır.
MÖ II. yüzyılda heykel ilk kez tadil edilir. MS I. yüzyılda Roma Kralı Caligula heykeli Roma'ya taşımaya çalışır, ancak bu girişim işçilerin kurduğu iskelenin çökmesiyle başarısızlıkla sonuçlanır. MS 391 yılında Kral I. Theodosius tarafından pagan tapınmaların yasaklanmasıyla Zeus Sarayı da kapanır.
Sonuçta zengin Yunanlar, heykeli Constantinople kentindeki, yani İstanbul'daki saraya taşımaya karar verirler. Olimpia, daha sonraki yıllarda depremler, toprak kaymaları ve sellere karşı direnir, ancak saray MS V. yüzyıldaki yangında kül olur. İstanbul'daki heykel ise yine aynı yüzyılda memleketindeki sarayla aynı kaderi paylaşır. Heykel, MS 462 yılında yanar.
Savaşlar kesilirdi
Olimpiyatlar süresince savaşlara ara verilir ve Anadolu, Suriye, Mısır, ve Sicilya'daki atletler, heykelin huzurunda tanrılarının efendisi Zeus'a tapınırlardı. Yıl boyunca sadece atletler değil, çeşitli pagan inanışlarına mensup kişiler de göklerdeki Zeus'un yeryüzündeki suretini ziyaret ederdi.
Bugün saraydan geriye kalan kayalar, molozlar, yıkılmış kolonlar ve binanın temelleridir. Heykelin daha küçük pek çok kopyası yapıldı. Ancak bunlardan hiçbiri bugüne ulaşmadı.
Evrensel'i Takip Et