18 Ağustos 2000 21:00

EMEP Genel Başkanı

   Özka Kauçuk işçilerini ziyaret etti

Paylaş
EMEP Genel Başkanı
   Özka Kauçuk işçilerini ziyaret etti
EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, Lastik-İş'e üye oldukları için işten atılan Özka Kauçuk işçilerinin başlattıkları direnişi SEKA'nın özelleştirilmesini pretosto için Selüloz-İş Kocaeli Şube yöneticilerinin başlatıkları açlık grevini ziyaret etti.
Kanık Şirketler Grubu'na bağlı Özka Kauçuk işçilerinin başlattıkları direniş nedeniyle polisin etrafını panzerle ablukaya aldığı fabrikada Levent Tüzel ile beraberlerindekilere Lastik-İş Kocaeli Şube Başkanı İsmail Güler, olup bitenler hakkında bilgi verdi.
Levent Tüzel de, 17 Ağustos depremi nedeniyle hükümet yetkililerinin deprem bölgesine gelerek duygu istismarcılığı yaptıklarını belirtti. Depremzedelerin yaralarının sarılmadığını belirten Tüzel, depremzedelerin yaşadıkları sorunlardan birinin de işsizlik olduğunu kaydetti. Tüzel, işçilerin anayasal haklarını kullanarak sendikaya üye oldukları için işçilerin işten atıldıklarını ve Lastik-İş'in işyerinde örgütlenmesine patronun işçileri işten atmakla cevap verdiğini dile getirdi. Tüzel, patronların ülkenin her yerinde aynı uygulamayı yaptıklarını belirterek, bunun sermaye sınıfının tutumu olduğunu kaydetti. Polisin iki panzer eşliğinde işyeri önünde beklediğine dikkat çeken Tüzel, "Sanki burada hak arama mücadelesi verilmiyor. Suç işleyen işçiler değil. Burada emeğin kavgası veriliyor" dedi.
Kocaeli halkı sahip çıkacak
Tüzel, Kocaeli halkının SEKA'ya nasıl sahip çıktıysa Özka Kauçuk işçilerine de sahip çıkacağını belirtti. Sendikaların ve Emek Platformu'nun da Özka Kauçuk işçilerine sahip çıkmaları gerektiğini belirten Tüzel, işçilerin işgüvencesi olmadığına dikkat çekti. Tüzel, hükümetin IMF'nin direktifleriyle hareket ettiğini söyleyerek, emeğin değerinin yok edilmek istendiğini belirtti. Emeğin güvencesinin olmadığı bir yerde sorunun sistem ve yönetenler sorunu haline geldiğini belirten Tüzel, Adana'da Çukobirlik, Exsa ve Çorlu'da deri işçilerinin de mücadele ettiklerini söyledi. Tüzel, sistemin işçilerin örgütlü olmalarını istemediğini dile getirerek, işçilere verilecek zamların yüzde 25'i geçmeyen oranlarda yapılmak istendiğini belirterek, "Artık dostumuzu da düşmanımızı da ayırmak zorundayız" diyerek, Özka Kauçuk işçilerinin direnişini gittikleri her yere taşıyacaklarını beliritti.
İşçilerin gücü kullanılmalı
Levent Tüzel, Özka Kauçuk ziyaretinin ardından, SEKA Çaycuma'nın özelleştirilmesini protesto etmek için açlık grevi yapan Selüloz-İş Kocaeli Şubesi yöneticilerini ziyaret etti. Tüzel, ziyarette özelleştirmecilere karşı işçilerin direngen gücünün kullanılması gerektiğini söyleyerek, SEKA Dalaman işçilerinin kıyasıya bir mücadele verdiklerini dile getirdi. Özka Kauçuk işçilerinin de desteklenmesi gerektiğini söyleyen Tüzel, sendika yöneticilerinin başlattıkları açlık grevlerinin direnme tutumu olduğu için saygı duyduklarını belirterek, destek verdiklerini ve sahip çıkacaklarını söyledi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


17 Ağustos'larda rantçıları sorgulamalıyız
Rojda İldan
Depremden sonra Yalova Çınarcık'ta yakınlarını kaybedenler bir Dayanışma Platformu kurdular. Depremden önce Veli Göçer'in yaptığı apartmanlarda oturan Mustafa Ergüder bu platformun üyelerinden. Veli Göçer'in yaptığı Çınarcık'taki evi depremle birlikte yerle bir olmuş Ergüder'in. Depremin üzerinden geçen bir yıl boyunca olumlu hiçbir şey olmadığını söyleyen Ergüder, Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın'ın gülümsediği afişleri de "İnsanları bunlarla kandıramazlar" diyerek değerlendiriyor.
Hukuk savaşı veriyorlar
Yalova Çınarcık'ta Yakınlarını Kaybedenler Dayanışma Platformu, hukuksuzluğa karşı verilen hukuk savaşında seslerin daha güçlü çıkması için kurulmuş. Platformun üyeleri, depremden önce Veli Göçer'in Çınarcık'taki sitelerinde oturuyordu, 45 saniyelik depremle her birinin onlarca yıllık emekleri enkazların altında kaldı. Platform üyeleri, depremin ardından yaşadıklarının alınlarına yazdığı kader olmadığını anlayıp bir hukuk savaşına girilmesi gerektiğini anlatıyor. İstekleri, standartlara uygun olmayan malzeme kullanmakta tereddüt etmeyen, kaçak kat yapan Veli Göçer'in, çürük zemine imar izni veren Bayındırlık yetkililerin, bu yapıların yapılmasına ses çıkarmayıp, yapı denetimi görevlerini yerine getirmeyen belediye yetkililerinin yargılanması, bu kurumların bir bir gözden geçirilip, sorgulanması...
Depremden sonra açılan davalarda sınırlı tutuklamalar yaşandı. O günlerde televizyon bültenlerinde, gazetelerde gündeme oturan isimse gözaltına alınabilen Veli Göçer'di. Televizyonlarda halkın elinden linç edilmekten kurtulduğu görüntüleri defalarca yayınlanan hatta kimi gazetelerin idam edilmesi gerektiğini belirttiği Veli Göçer bir süre önce tahliye edildi. Maddi imkânsızlıklarına rağmen ilk duruşmadan bu yana ısrarla davanın peşinde koştuklarını söyleyen Mustafa Ergüder, "195 kişinin katili şu anda aramızda" diyor ve Veli Göçer'in tahliye edileceğinin önceden bilindiğini söyleyerek şunları anlatıyor: "Kurban bayramı tatilinden sonraki pazartesi günü davanın duruşması vardı. O günün Hürriyet gazetesinde 'Salın şu Veli'yi diye bir yazı çıktı. Yazıda depremin 'Tek tutuklusu Veli Göçer kaldı, ayıptır, yazıktır günahtır' diyordu. O yazı çıktıktan sonra NTV Konya'dan bir muhabir arkadaş 'Veli Göçer'i serbest bırakacaklar' dedi. Onlar, o gün o yazıyı 'Basın da bizim içeride olmamızı istemiyor' gerekçesiyle mahkemeye delil olarak sundular. Mahkemede onu o gün tahliye etti."
Dava caydırıcı unsur olmalı
Veli Göçer'in 4 yıldan 10 yıla kadar hapsinin istendiği davayı değerlendiren Ergüder, belgelere rağmen zemini sağlam olmayan alanı imara açanların, 3 kat yerine 5, 6, 7 katlı evler yapanların, belediye başkanlarının suçlanmadığını söylüyor. Mahkemeye gelen bilirkişi raporlarında apartmanların yıkılma sebeplerinin belirlendiğini söyleyen Ergüder, bu raporlarda standart dışı malzeme kullanıldığının, etki aralıklarının sıklaştırılmadığının ve kaçak kat oluştuğunun belirtildiğini açıklıyor. Mahkemenin yaklaşık dört aydır İTÜ'den gelecek olan ve kusur oranlarının yer alacağı raporu beklediğini söyleyen Ergüder, "Şu anda davaları takip ediyoruz. Biz bu adamın cezalandırılmasını istiyoruz. Bu davaların sonuçlandırılmasını istiyoruz" diyor ve bu davanın Göçer gibi davrananlar için caydırıcı unsur özelliği taşımasını istediklerini ifade ediyor.
'STK'lar sahip çıkmadı'
Kendilerine şimdiye kadar ayda 100 milyon lira kira yardımı dışında hiçbir yardımda bulunulmadığını da söyleyen Ergüder, kalıcı konutların temellerinin bile henüz atılmadığını ifade ediyor. "Bizler yaşananları mümkün mertebe unutmayıp, insanlara da unutturmamaya çalışıyoruz. Ama maalesef insanlar depremi unuttu" diyen Ergüder, 17 Ağustos'la ilgili olarak yapılan etkinlikleri ve bu etkinlikleri düzenleyen sivil toplum örgütlerini eleştirerek "Siyah kurdeleler, ışık açıp kapamalar bize bir şey kazandırmaz. Bunları yapmak iyi ama hedefe ulaşmak için daha etkili şeyler yapmalıyız. Bu etkinlikleri düzenleyen STK (Sivil Toplum Kuruluşları)'lar, bizlere dava aşamasında istekte bulunmamıza rağmen sahip çıkmadı. Biz İHD'ye ve baroya başvuruda bulunduk. Kendileri avukat bulacaklarına dair söz verdiler. Ama yapmadılar" diyor.
17 Ağustos'larda rant tutkusunu sorgulamalıyız
Veli Göçer davasının sonuçlanması ve yine 17 Ağustos depremiyle yerle bir olan Ceylankent'i yapan Ceylan İnşaat hakkında da dava açılması için sürekli çalışmalar yaptıklarını söyleyen Ergüder, "Dava açılmadığı gibi kalıcı konutların ihalesi de Ceylan İnşaat'a verildi" diyerek, 17 Ağustos'larda neler yapılmasını istediklerini belirtiyor: "Bizler 17 Ağustos'larda depremin sorgulanmasını istiyoruz. Deprem nedir? Bu insanların ölümüne doğa mı yoksa çürük arazilerin üzerine yapılan yapılar mı sebep olmuştur? İnsanları öldürenin rant tutkusu olduğunun ortaya çıkması lazım. Ondan sonra da bu yapıları yapan müteahhitlerin, çürük zemine bile bile imar izni veren İl Bayındırlık yetkililerinin, çürük zemindeki kaçak katlı binalara ruhsat veren belediyelerin sorgulanması gerek. Bunlar ileride insanlara yol gösterecektir. Bunlar yapıldığı zaman olumlu bir şeyler ortaya çıkacaktır." Bir yıldır hayatlarında olumlu bir gelişmenin olmadığını da söyleyen Ergüder, "Bu işlerle uğraşanların hiçbiri şu ana kadar bu sorgulamayı yapmadı. Bugün Bayındırlık Bakanı'nın kalkıp da billboardlara kendi gülümseyen afişini asmasının hiçbir anlamı yok. İnsanları bunlarla kandıramazlar" diyerek, yılda bir yapılan etkinliklerin bu sorunları ortadan kaldırmayacağını belirtiyor. Ergüder, örgütlerin bu sorgulamaların önünü açan örgütlenmeler içine girmelerini istiyor.
ÖNCEKİ HABER

EXSA işçilerine polis engeli

SONRAKİ HABER

Ortak değer kavramı ve Can Yücel

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa