18 Ağustos 2000 21:00

KHK'ya karşı

   ortak platform oluşturulmalı

Paylaş
KHK'ya karşı ortak platform oluşturulmalı
Erol Teslim
Memurların yanı sıra birçok işçi ve emekçiyi de etkileyecek olan kanun hükmünde kararname (KHK)'ye tepkiler artarak büyüyor. Kararname; çalışma düzenini bozma, boykot, işgal, engelleme, iş yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılan kamu emekçileri hakkında işlem yapılarak görevlerine son verilebilmesinin yolunu açıyor.
"Katiller, irticacılar devlet maaşı alıyorlar" gerekçesinin arkasına sığınılmasının ikiyüzlü bir tutum olduğunu belirten KESK'e bağlı sendikaların İzmir Şube başkanları ve şube yöneticileri, KHK'yı geri çektirmek için ortak bir platform ve topyekûn bir mücadelenin gerekli olduğunu belirttiler.
Faks eylemleriyle sonuç alınmaz
KHK'nın tüm kamu emekçilerinin sorunu olduğunu kaydeden Eğitim-Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Osman Gazi Oktay, "Huzuru bozan bu KHK'nın, sendikal örgütlenmeyi engellemesi kaygısını taşıyoruz. Mevcut yasalarda sanık olan herkes dava sonuçlanıncaya kadar suçsuz kabul edilir. Bunun tersi ileride tamiri mümkün olmayan sosyal yaralara yol açar. Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer'in tavrı hukuka saygılı olan her insanın tavrıdır. Kaygılar hepimizin kaygısı. İddia edildiği gibi sadece şeriata karşı olduğunu düşünmüyorum" diye konuştu.
Eğitim-Sen İzmir 3 No'lu Şube Başkanı Kamer Çelik de KHK'ya karşı yapılan faks eylemleri ve basın açıklamalarıyla sonuç alınabileceğine inanmadığını belirtti. Tüm demokratik güçlerin KHK'ya karşı ortak bir tavır sergilemesi gerektiğini belirten Çelik, "KHK yalnızca memurlara karşı değil tüm demokratik güçlerin sesini kesmeye yöneliktir. Yani bu saldırı topyekûn bir saldırıdır. Buna karşı da emek güçleri topyekûn mücadele vermelidir" dedi.
Yüzde 10 barajına ve KHK'ya karşı komiteler oluşturulmasını savunan Kamer Çelik, memurların KHK ile hangi sınıftan olduklarını öğrenmeye başlayacağını ifade etti.
Ehlileştirme yasası
BES İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ramis Sağlam ise, KHK'nın Yeni Dünya Düzeni politikaları doğrultusunda "devletin küçültülmesi" ve "yeniden yapılandırılması" adı altında iki yıl önce de gündeme getirildiğini hatırlattı.
Bu yasanın kamu emekçilerini ehlileştirme yasası olduğunu kaydeden Ramis Sağlam, sendikalı kamu emekçisi değil, kapı kulu devlet memuru istendiğini vurguladı. Hükümetin irticayı bahane ederek kamu çalışanlarının haklarını elinden aldığını kaydeden Sağlam, "Bu sahte sendika yasasının bir parçasıdır. Ondan bağımsız olarak değerlendirilmemelidir. KESK ve Emek Platformu öyle bir ruh haline girdi ki Cumhurbaşkanı KHK'yı imzalamıyor denilerek kendilerine bir baba aradılar. Cumhurbaşkanı kararname olmasın, yasa olsun diyor. KHK'yı protesto etmek için yapılan basın açıklaması, yoğun saldırıyı püskürtmek için yeterli değil" diye konuştu.
İşbırakma hedeflenmeli
KHK'nın geri püskürtülmesi için işbırakmanın hedeflenmesi gerektiğini belirten Ramis Sağlam, hükümet diğer uygulamaları olan yüzde 10 barajı ve F tipi cezaevlerini de gündeme alıp mücadeleyi geliştirmek gerektiğini vurguladı. Hükümetin saldırılarının tek boyutlu olmadığını ifade eden Sağlam, "KHK yeni saldırıların başlangıcıdır, buna cevap verilmezse sahte sendika yasası gündeme getirilecektir" dedi.
'Yasasını da kabul edemeyiz'
SES İzmir Şube Başkanı Mevlüt Ülgen de, Cumhurbaşkanı'nın KHK'yı hukuksal gerekçelerle geri çevirmesini olumlu bulduklarını, ancak KHK'nın aynı içerikte yasa olarak düzenlenmesini de kabul edemeyeceklerini söyledi.
Başbakan'ın katilleri yanlış yerde aradığını ifade eden SES İzmir Şube Başkanı Ülgen, "657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nın 125-6 maddesi katillerin, suç işleyenlerin işten çıkarılmasına olanak sağlanmaktadır. Öyleyse katilleri devlet memurları içerisinde aramak doğru değildir. Devletin para ödediği katiller, rüşvetçiler, yolsuzluk yapanlar TBMM çatısı içindedirler. Bugün insan öldürmüş 30'a yakın milletvekili var. Yine milletvekilleri içerisinde yolsuzluk, rüşvet gibi suçlar nedeniyle soruşturmaya uğramış, devlet memuru olsa işten atılacak birçok kişi bulunmaktadır" diye konuştu.
Çatışmanın nedeni KHK'nın özü değil
KHK'nın kamuoyunda ifade edildiği gibi "şeriat ve irtica"yı önlemeye yönelik bir kararname olmadığını ifade eden Enerji Yapı Yol-Sen İzmir Şube Başkanı Alim Murathan, "Kamu emekçilerinin istikrar programına karşı yürüttüğü ve yürüteceği mücadelenin bu kararnameyle önünün alınacağı düşünülmektedir. Bu kararname 'sefalet istikrar programının' biz kamu emekçilerine yönelik hukuksal çerçevesini çizen bir saldırıdır" dedi.
Hukukçu kimliği olan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in hukuksal bir ilke nedeniyle bu kararnameye karşı çıktığını söyleyen Murathan, hükümet ve cumhurbaşkanı arasındaki çatışmanın kararnamenin özüne ve içeriğine yönelik bir çatışma olmadığını ifade etti.
Tüm Banka-Sen İzmir Şube Sekreteri Mustafa Berberoğlu ise, cumhurbaşkanın iade etme gerekçesini doğru bulmadığını kaydetti. Kararnamenin tamamen geri çekilmesini, iptal edilmesini isteyen Berberoğlu, "Kararname konusundaki mücadelenin günü kurtarmak için yapılan faks eylemleriyle değil, alanlarda diğer emekçilerle buluşarak çözüleceğine inanıyorum" diye konuştu.
ÖNCEKİ HABER

Ortak değer kavramı ve Can Yücel

SONRAKİ HABER

Grev kırıcılığa izin yok

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa