7 Mart 2001 04:00
Cizre'de yaşanan, Silopi için ipucu
Cizre'de yaşanan, Silopi için ipucu
2000 yılının Eylül ayında HADEP Silopi İlçe Teşkilatı'yla birlikte ataması yapılan Cizre İlçe Teşkilatı da Silopi'dekine benzer baskılarla karşılaştı. HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış'a olduğu gibi Cizre İlçe Başkanı Mehmet Dilsiz de jandarma tarafından ölümle tehdit edildi. 28 Ocak 2001'de ölümle tehdit edilen Dilsiz, Serdar Tanış için oluşan kamuoyu baskısı olmasaydı belki şimdi aramızda olmayabilirdi.
Tanış ve Ebubekir Deniz'e yönelik ölüm tehditlerinin hemen aynısının Dilsiz'e de yöneltilmesi bile, "Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz bizim muhbirimizdi. Onları PKK kaçırdı" söylemiyle başlayan, ardından da Habur sınır kapısında bir TIR'da bulunduğu ve baba Şuayip Tanış'a gönderildiği iddia edilen PKK Merkez Komitesi imzalı mektupla tekrar gündeme getirilen "Kayıplar PKK'nin elinde" iddialarının asılsız olduğunu ortaya koyuyor.
Serdar Tanış gibi İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından sürekli tehdit edilen Mehmet Dilsiz'e "HADEP'ten istifa et. Bu partiyi Şırnak'ta kurdurmayacağız" denilmesi, Şırnak Jandarma Komutanlığı'nın HADEP konusundaki tutumunun özetini oluşturuyor. 18 Nisan seçimlerinden sonra kurulan HADEP Şırnak İl Teşkilatı da benzer baskılara maruz kalmış birçok il yöneticisi il dışına sürgün edilmiş ve en son il başkanına bir komplo kurularak tutuklanmıştı.
'Ben Serdar'ın Azrailiyim'
28 Ocak 2001'de, Serdar Tanış'ın kaybedilmesinden 3 gün sonra kendisini arayan bir kişinin "Ben Serdar ve Ebubekir'in Azrailiyim. Senin de Azrailin olacağım. Serdar ve Ebubekir'i hiç kimse göremeyecek. Seni de hiç kimse bir daha göremeyecek. HADEP'i bırakmazsan senin de Azrailin olacağız" diyerek tehdit ettiğini belirten Mehmet Dilsiz, tehdit eden kişinin kendisine Hizbullahçı havası vermek istediğine dikkat çekti.
'Cizre'ye PKK bayrağı diktirmeyeceğiz'
2000 Eylül'ünde Serdar Tanış ve kendisinin atamasının birlikte yapıldığını aktaran Dilsiz, bu süreçten sonra İlçe jandarma komutanlığının kendisine sürekli "HADEP'ten istifa et" türünden baskılarda bulunduğunu söyledi. Ataması yapıldıktan sonra sivil giyimli iki kişinin kendisini bir arabayla Cizre ilçe Jandarma Komutanlığı'na götürdüğünü ve burada "HADEP'i bırakacaksın. Bırakmazsan bu senin hayatına mal olacak" şeklinde tehdit edildiğini, üç saat sonra da serbest bırakıldığını söyedi.
Bundan sonra sivil arabalarla sürekli takip edildiğini belirten Dilsiz, 10 gün sonra tekrar aynı arabayla sivil giyimli kişilerin kendisini işyerinden alarak Suriye sınırındaki tel örgülerin yanına götürdüğünü, yine "HADEP'i bırak" diyerek tehdit ettiklerini kaydetti. Sonuç alamayınca tekrar işyerine getirirken "İyi düşündün mü, son kararın mı?" şeklinde espiriler yaptıktan sonra, "Buraya HADEP'in bayrağının asılması demek, bizim gözümüzde PKK'nın bayrağının asılması demek. Bunun için bu partiyi açtırmayacağız sana" dediklerini söyleyen Dilsiz, ertesi gün de işyerine vergi kontrolü için geldiklerini söyledi.
Dilsiz Silopi'de sorgulanmış
Daha sonra evi basılarak 6 saat boyunca arandığını söyeyen Dilsiz, evdekilerin gözleri önünde bir odaya bir paket bırakarak, "Bulduk, bulduk" diye sevindiklerini söyledi. Dilsiz, paketin içinden 1968 yılından kalma bozuk bir telsiz, 10 adet dağda çekilmiş gerilla fotoğrafı, Cemil Bayık imzalı pusulalar ve yasak birkaç kaset ve parti genel merkezinin ilçe atamasıyla ilgili gönderdiği belgelerin çıkarılarak tutanağa geçirildiğini söyledi. 4 gün Şırnak'ta gözaltında tutulduktan sonra Silopi'ye getirildiğini belirten Dilsiz, gözaltına alındığı yer Cizre olmasına rağmen Silopi'ye götürülmesine anlam veremediğini söyledi. 15 gün tutuklu kaldıktan sonra avukatlarının itirazı üzerine serbest bırakılan Dilsiz, serbest bırakıldıktan 5 gün sonra telefonla tekrar, "Ali astsubay seni istiyor" denilerek İlçe Jandarma Komutanlığı'na çağırılmış.
İlçe Jandarma Komutanlığı'nda Ali isimli bir subayın olmadığını öğrenen Dilsiz'e soruşturma odasına gitmesi söylenmiş. Sivil giyimli bir kişi tarafından HADEP'i bırakması yönünde tehdit edilen Dilsiz başka bir sivil giyimli kişi tarafından sorgulandıktan sonra alay komutanının yanına götürülmüş. Burada kendisini sorgulayan sivil giyimli iki kişinin yanı sıra bir binbaşı ve yüzbaşının da bulunduğunu belirten Dilsiz'e, alay komutanı bağırarak HADEP'ten istifa etmesini söylemiş. "Bu parti asla Şırnak'ta kurulamaz" diyen komutan, Mehmet Dilsiz'e "Jandarma komutanlığına geldiğinden partinin ve medyanın haberi var mı?" sorusunu yöneltmiş. Soruya "evet" yanıtını veren Dilsiz, "Bu yaşananları kimseye anlatmayacaksın" denilerek serbest bırakılmış. Dilsiz, hâlâ telefonla günde 15-20 kez rahatsız edildiğini belirtiyor.
2000 yılının Eylül ayında HADEP Silopi İlçe Teşkilatı'yla birlikte ataması yapılan Cizre İlçe Teşkilatı da Silopi'dekine benzer baskılarla karşılaştı. HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış'a olduğu gibi Cizre İlçe Başkanı Mehmet Dilsiz de jandarma tarafından ölümle tehdit edildi. 28 Ocak 2001'de ölümle tehdit edilen Dilsiz, Serdar Tanış için oluşan kamuoyu baskısı olmasaydı belki şimdi aramızda olmayabilirdi.
Tanış ve Ebubekir Deniz'e yönelik ölüm tehditlerinin hemen aynısının Dilsiz'e de yöneltilmesi bile, "Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz bizim muhbirimizdi. Onları PKK kaçırdı" söylemiyle başlayan, ardından da Habur sınır kapısında bir TIR'da bulunduğu ve baba Şuayip Tanış'a gönderildiği iddia edilen PKK Merkez Komitesi imzalı mektupla tekrar gündeme getirilen "Kayıplar PKK'nin elinde" iddialarının asılsız olduğunu ortaya koyuyor.
Serdar Tanış gibi İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından sürekli tehdit edilen Mehmet Dilsiz'e "HADEP'ten istifa et. Bu partiyi Şırnak'ta kurdurmayacağız" denilmesi, Şırnak Jandarma Komutanlığı'nın HADEP konusundaki tutumunun özetini oluşturuyor. 18 Nisan seçimlerinden sonra kurulan HADEP Şırnak İl Teşkilatı da benzer baskılara maruz kalmış birçok il yöneticisi il dışına sürgün edilmiş ve en son il başkanına bir komplo kurularak tutuklanmıştı.
'Ben Serdar'ın Azrailiyim'
28 Ocak 2001'de, Serdar Tanış'ın kaybedilmesinden 3 gün sonra kendisini arayan bir kişinin "Ben Serdar ve Ebubekir'in Azrailiyim. Senin de Azrailin olacağım. Serdar ve Ebubekir'i hiç kimse göremeyecek. Seni de hiç kimse bir daha göremeyecek. HADEP'i bırakmazsan senin de Azrailin olacağız" diyerek tehdit ettiğini belirten Mehmet Dilsiz, tehdit eden kişinin kendisine Hizbullahçı havası vermek istediğine dikkat çekti.
'Cizre'ye PKK bayrağı diktirmeyeceğiz'
2000 Eylül'ünde Serdar Tanış ve kendisinin atamasının birlikte yapıldığını aktaran Dilsiz, bu süreçten sonra İlçe jandarma komutanlığının kendisine sürekli "HADEP'ten istifa et" türünden baskılarda bulunduğunu söyledi. Ataması yapıldıktan sonra sivil giyimli iki kişinin kendisini bir arabayla Cizre ilçe Jandarma Komutanlığı'na götürdüğünü ve burada "HADEP'i bırakacaksın. Bırakmazsan bu senin hayatına mal olacak" şeklinde tehdit edildiğini, üç saat sonra da serbest bırakıldığını söyedi.
Bundan sonra sivil arabalarla sürekli takip edildiğini belirten Dilsiz, 10 gün sonra tekrar aynı arabayla sivil giyimli kişilerin kendisini işyerinden alarak Suriye sınırındaki tel örgülerin yanına götürdüğünü, yine "HADEP'i bırak" diyerek tehdit ettiklerini kaydetti. Sonuç alamayınca tekrar işyerine getirirken "İyi düşündün mü, son kararın mı?" şeklinde espiriler yaptıktan sonra, "Buraya HADEP'in bayrağının asılması demek, bizim gözümüzde PKK'nın bayrağının asılması demek. Bunun için bu partiyi açtırmayacağız sana" dediklerini söyleyen Dilsiz, ertesi gün de işyerine vergi kontrolü için geldiklerini söyledi.
Dilsiz Silopi'de sorgulanmış
Daha sonra evi basılarak 6 saat boyunca arandığını söyeyen Dilsiz, evdekilerin gözleri önünde bir odaya bir paket bırakarak, "Bulduk, bulduk" diye sevindiklerini söyledi. Dilsiz, paketin içinden 1968 yılından kalma bozuk bir telsiz, 10 adet dağda çekilmiş gerilla fotoğrafı, Cemil Bayık imzalı pusulalar ve yasak birkaç kaset ve parti genel merkezinin ilçe atamasıyla ilgili gönderdiği belgelerin çıkarılarak tutanağa geçirildiğini söyledi. 4 gün Şırnak'ta gözaltında tutulduktan sonra Silopi'ye getirildiğini belirten Dilsiz, gözaltına alındığı yer Cizre olmasına rağmen Silopi'ye götürülmesine anlam veremediğini söyledi. 15 gün tutuklu kaldıktan sonra avukatlarının itirazı üzerine serbest bırakılan Dilsiz, serbest bırakıldıktan 5 gün sonra telefonla tekrar, "Ali astsubay seni istiyor" denilerek İlçe Jandarma Komutanlığı'na çağırılmış.
İlçe Jandarma Komutanlığı'nda Ali isimli bir subayın olmadığını öğrenen Dilsiz'e soruşturma odasına gitmesi söylenmiş. Sivil giyimli bir kişi tarafından HADEP'i bırakması yönünde tehdit edilen Dilsiz başka bir sivil giyimli kişi tarafından sorgulandıktan sonra alay komutanının yanına götürülmüş. Burada kendisini sorgulayan sivil giyimli iki kişinin yanı sıra bir binbaşı ve yüzbaşının da bulunduğunu belirten Dilsiz'e, alay komutanı bağırarak HADEP'ten istifa etmesini söylemiş. "Bu parti asla Şırnak'ta kurulamaz" diyen komutan, Mehmet Dilsiz'e "Jandarma komutanlığına geldiğinden partinin ve medyanın haberi var mı?" sorusunu yöneltmiş. Soruya "evet" yanıtını veren Dilsiz, "Bu yaşananları kimseye anlatmayacaksın" denilerek serbest bırakılmış. Dilsiz, hâlâ telefonla günde 15-20 kez rahatsız edildiğini belirtiyor.
Evrensel'i Takip Et