25 Haziran 2001 21:00
Türkbank'ın tasfiyesi
ekonomik değil, siyasi
Türkbank'ın tasfiyesi ekonomik değil, siyasi
Sinan İmrek
Yakın dönemde adı birçok yolsuzluk, usulsüz kredi, kirli mafya-bürokrat-patron-siyasi ilişkileriyle birlikte anıldı Türkbank'ın. Banka, şimdi hükümetin aldığı tasfiye kararıyla yeniden gündeme geldi. Kapatma kararına karşı günlerdir eylem yapan ve kararın ekonomik değil, siyasi bir karar olduğunu özellikle vurgulayan banka çalışanları, tepkilerini, "Hırsızlar nerede Yılmaz orada", "Çeteler nerede Çiller orada", "Çeteler ANAP'a" gibi sloganlarla dile getiriyorlar. Fon bankaları içinde alınabilir tek bankanın Türk Ticaret Bankası olduğunu söyleyen Bank-Si-Sen Genel Başkanı Alptekin Sağlanmak, kirli ilişkileri örtmek için siyasi bir karar alındığına dikkat çekiyor. Sağlanmak, Türkiye'nin yabancı banka cennetine dönüşeceğini belirterek, Türkbank'ın kapatılmasına karşı sonuç alana kadar mücadele edeceklerini vurguladı. Eylem ve tepkilerin ortaklaştırılmasını istediklerini belirten Sağlanmak, başta Emlak Bankası çalışanları olmak üzere bu yolda gerekeni yapmaya hazır olduklarını ifade etti.
'Sektör peşkeş çekiliyor'
Türkbank'ta örgütlü bağımsız sendika Bank-Si-Sen Genel Başkanı Alptekin Sağlanmak, Türkiye'de bankacılık sektörünün peşkeş çekildiğini belirterek, bunun örneklerinin Arjantin'de ve geri kalmış ülkelerde görüldüğüne dikkat çekiyor. IMF'nin normal faizin üstünde faizle borç verdiğini belirten Sağlanmak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun karşılığında senden ekonomik özgürlüğünü alıyor. Ekonomik özgürlüğü olmayan ülkelerin siyasi özgürlükleri olamaz. Banka sektörüne bir neşter vurulması gerekirdi. Bu, yılların birikimi. Çalışanların, emeklinin vatandaşın bir suçu yok. Sektör buraya geldiyse köklerine inmek lazım. Türkbank'ı yüzdürmek için harcayacağınız para azami 200 milyon dolar. Bankayı kapatırsanız devlete getireceği yük asgari 1,5 milyar dolar."
'Yabancı banka cenneti'
Sektördeki pastanın büyük olduğunu söyleyen Sağlanmak, "Bir sürü insan aç, tahsilli, kravatlı işsiz. Aldıkları kıdem tazminatını yiyor. Peki sonra ne yapacak bu insanlar, hepsi kalifiye eleman. Yarın İstanbul yabancı banka cenneti olacak. John'lar gelecek, bankacılık sektörü peşkeş çekiliyor. Sanayideki, tarımdaki peşkeş bankacılık sektöründe de var. Sektör olarak çok büyük bir pasta var. Bu pasta iki üç tane holding, iki üç tane banka dışında yabancılara kalacak. Hortumlayan ne köylü ne çiftçi, ne esnaf, ne de dar gelirli vatandaş, bir otomobil kredisi almaya gidin yedi sülalenizi sorarlar, eviniz neyiniz var hepsini ipoteğe alırlar. Adam 25-30 milyon dolar kredi alıyor, Allah'ın dağını ipotek gösteriyor. Satsanız bir milyon dolar etmez. Normal bir bankacı bu krediyi verir mi, neden Sabancı'nın, Ayhan Şahenk'in bankasından alamıyor. Nereden alıyor bu krediyi? Emlak Bankası'ndan!" dedi.
'Raporlar sümenaltı edildi'
"Bankacılık sektörünün kontrolü, denetimi tamamen Hazine'nin elindedir. Peki bu bankaların içi bir günde mi, bir ayda mı, bir yılda mı boşaltıldı? Mafyaya, siyasetçilerin yakınlarına, bürokratların yakınlarına, verilen kredilerin hesabı zamanında neden sorulmadı? Neden bunların hesabını kimse sormadı?" diyen Sağlanmak, başta Emlak Bankası ve Türkbank olmak üzere kamu bankalarını hortumlayanlarla ilgili raporların neden sümenaltı yapıldığını soruyor. Bankacılık sektöründe yaşananların yılların birikimi olduğunu ifade eden Alptekin Sağlanmak, "Ekonominin darboğaza girmesinin sebebi bankacılık sektörüymüş, hayır efendim bankacılık sektörü değil yanlış siyasiler, bürokratlardır, yanlış siyasi ve bürokratik kararlardır. Siz hiç duydunuz mu bir esnafın banka içini boşalttığını, bir memurun banka dolandırdığını, bir köylünün bankadan para alıp ödemediğini. Krediyi alıp ödemeyen, mafyadır, siyasetçilere yakın işadamlarıdır. Bunlar seçimlerde yatırım yaptılar, bunların yaptıklarının bedeli insanlara ödetildi, şimdi de fatura banka çalışanlarına halka, dolayısıyla devlete çıkarılıyor" dedi.
'Holding bankası kalacak'
Bugün Türkiye'deki bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünün tek bir İtalyan bankasının yüzde ellisine eşit olduğunu belirten Sağlanmak, Türkiye'deki bankacılık sektöründe şubelerin fazla olduğunu, ama potansiyel olarak bakıldığında aktif büyüklüğün Alman Deutsche Bank'ın yüzde ellisi olduğunu ifade ediyor. Sağlanmak şöyle diyor: "Buna rağmen bankaları kapatalım, Emlak Bankası'nı kapatalım, diğerlerini fona alıp kapatalım... İyi de sonra bu boşluk kimin tarafından doldurulacak, bu boşluk daha önce Arjantin'de olduğu gibi yabancı bankalar tarafından doldurulacak. Bunlar planlı programlı şeylerdir. Türkiye'de birkaç tane holding bankası kalacak, onun dışında yabancı banka cenneti olacak burası. Makro açıdan bakıldığınıda, bana göre, yapılan plan budur."
'BDDK siyasi bir kurum olmuştur'
Kapatma kararının Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu (BDDK)'ndan çıktığını belirten Sağlanmak, "Bu kurul sözüm ona özerk bir kuruldur, eski dört üye görevden alındığında bir açıklama yaptılar, 'Bundan sonra alınacak ilk karara dikkat edin, bakın ne olacak'. Ve 1 Temmuz itibariyle bankacılık yapma yetkimizi elimizden aldılar" dedi. Atanan dört yeni üyenin bankanın bilançosunu iki gün içinde nasıl incelediklerini soran Bank-Si-Sen Genel Başkanı Sağlanmak, "Bu bankanın durumunun kötü olduğuna nasıl karar verdiler? Bakkal dükkânının bilançosunu iki günde inceleyemeyen bu dört tane zevat, bu bankanın kapatılma kararına nasıl imza koydular? Şimdi siz bu karara ekonomik diyebilir misiniz? Koskoca banka bilançosunu iki günde incelediler, durumunun kötü olduğuna karar verdiler ve bankayı kapattılar. Bu karar ekonomik değil, bize göre siyasidir. Görevden alınan eski dört üye ise benim kanaatim bu kararı imzalamadıkları için görevden alındılar. Onların yerlerine bu karara imza atacak insanlar getirildi. BDDK'nın artık bağımsız olduğu kanaatinde değilim. Tamamen siyasi bir kurum olmuştur. Bunların aldığı kararların da bağımsız kararlar olduğuna şahsen inanmıyorum" dedi.
'Siyasi geleceklerini kurtarmak için'
Türkbank'ın kapatılmak istenmesinin aynen Emlak Bankası'nda olduğu gibi, usulsüz kredi ve yolsuzluklarının üstünün örtülmesi çabasından kaynaklandığını belirten Sağlanmak, banka kaynaklarını mafyayla, işadamlarıyla yapılan pazarlıklarla peşkeş çeken yönetim kurulu üyeleri, atamaları yapan bürokratlar ve siyasilerin bu pisliklerini kapatmak için bankayı kapattıklarını söyledi.
Sağlanmak, BDDK'nın kararına da böyle bakılması gerektiğini belirterek Türkbank'ı unutturarak siyasi geleceklerini devam ettirmek isteyenlerin ekonomik değil, siyasi bir karar verdiklerini; çünkü Türkbank'ın fon bankaları içerisinde bilançosu en iyi, şube ağı en geniş, mevduat yapısı en iyi, maliyeti en düşük, öz kaynağı en fazla banka olduğunu vurguladı.
'Artık susmayacağız'
"Mevduat iznimizi kaldırdılar, mevduat kabul edemezsem turşu satacak halim yok" diyen Sağlanmak, bankanın tasfiyesi hakkında ihtiyati tedbir kararı konması için dava açacaklarını söyledi. "Vicdan sahibi savcılar, hakimler olduğuna inanıyorum, kararın ekonomik olmadığını onlar da görecek. Tedbir kararı çıkarsa, merak ediyorum, bu karara imza koyanlar hâlâ yerinde oturabilecek mi? Hangi gerekçeyle, hangi yüzle oturacaklar" diyen Alptekin Sağlanmak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de gideceklerini aktardı. Bütün pisliklerin üstünün açılacağını söyleyen Sağlanmak, " 'Bu bankayı yok ettik, kapattık' dedikleri an kapanmaz, sorunlar daha da büyür. Her gün bu konu gündeme taşınacak. Bütün pisliklerin üstü açılacak. Bugüne kadar banka zarar görmesin, banka sektörü itibar sektörüdür diye susan, bütün haksızlıkları sineye çeken bizler, çalışanlar, emekliler bundan sonra bildiğimiz her şeyi, bütün usulsüzlükleri her yerde konuşacağız. Bizi hafife aldılar, 'kapatırız üç beş eylem gösteri yaparlar, onları da polisiye önlemlerle gideririz, hallederiz işi' dediler. Benim gibi düşünen 11 bin Türkbanklı var davaya inanmış. Bu mücadele sürecek, bizim geleceğimiz bitti. Çoluk çocuğumuza nereden ekmek götüreceğiz? 21 sene bankada yöneticilik yaptım, müffetişlik yaptım. 300 milyon lira emekli maaşı alıyorum; 150 milyon lira devlet sandığından, 150 milyon lira munzam sandığından. İki çocuk okutuyorum. Bu parayı da alamazsam ne yapacağım, iş mi var piyasada? Bütün bankacılar işsiz" dedi.
Sinan İmrek
Yakın dönemde adı birçok yolsuzluk, usulsüz kredi, kirli mafya-bürokrat-patron-siyasi ilişkileriyle birlikte anıldı Türkbank'ın. Banka, şimdi hükümetin aldığı tasfiye kararıyla yeniden gündeme geldi. Kapatma kararına karşı günlerdir eylem yapan ve kararın ekonomik değil, siyasi bir karar olduğunu özellikle vurgulayan banka çalışanları, tepkilerini, "Hırsızlar nerede Yılmaz orada", "Çeteler nerede Çiller orada", "Çeteler ANAP'a" gibi sloganlarla dile getiriyorlar. Fon bankaları içinde alınabilir tek bankanın Türk Ticaret Bankası olduğunu söyleyen Bank-Si-Sen Genel Başkanı Alptekin Sağlanmak, kirli ilişkileri örtmek için siyasi bir karar alındığına dikkat çekiyor. Sağlanmak, Türkiye'nin yabancı banka cennetine dönüşeceğini belirterek, Türkbank'ın kapatılmasına karşı sonuç alana kadar mücadele edeceklerini vurguladı. Eylem ve tepkilerin ortaklaştırılmasını istediklerini belirten Sağlanmak, başta Emlak Bankası çalışanları olmak üzere bu yolda gerekeni yapmaya hazır olduklarını ifade etti.
'Sektör peşkeş çekiliyor'
Türkbank'ta örgütlü bağımsız sendika Bank-Si-Sen Genel Başkanı Alptekin Sağlanmak, Türkiye'de bankacılık sektörünün peşkeş çekildiğini belirterek, bunun örneklerinin Arjantin'de ve geri kalmış ülkelerde görüldüğüne dikkat çekiyor. IMF'nin normal faizin üstünde faizle borç verdiğini belirten Sağlanmak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun karşılığında senden ekonomik özgürlüğünü alıyor. Ekonomik özgürlüğü olmayan ülkelerin siyasi özgürlükleri olamaz. Banka sektörüne bir neşter vurulması gerekirdi. Bu, yılların birikimi. Çalışanların, emeklinin vatandaşın bir suçu yok. Sektör buraya geldiyse köklerine inmek lazım. Türkbank'ı yüzdürmek için harcayacağınız para azami 200 milyon dolar. Bankayı kapatırsanız devlete getireceği yük asgari 1,5 milyar dolar."
'Yabancı banka cenneti'
Sektördeki pastanın büyük olduğunu söyleyen Sağlanmak, "Bir sürü insan aç, tahsilli, kravatlı işsiz. Aldıkları kıdem tazminatını yiyor. Peki sonra ne yapacak bu insanlar, hepsi kalifiye eleman. Yarın İstanbul yabancı banka cenneti olacak. John'lar gelecek, bankacılık sektörü peşkeş çekiliyor. Sanayideki, tarımdaki peşkeş bankacılık sektöründe de var. Sektör olarak çok büyük bir pasta var. Bu pasta iki üç tane holding, iki üç tane banka dışında yabancılara kalacak. Hortumlayan ne köylü ne çiftçi, ne esnaf, ne de dar gelirli vatandaş, bir otomobil kredisi almaya gidin yedi sülalenizi sorarlar, eviniz neyiniz var hepsini ipoteğe alırlar. Adam 25-30 milyon dolar kredi alıyor, Allah'ın dağını ipotek gösteriyor. Satsanız bir milyon dolar etmez. Normal bir bankacı bu krediyi verir mi, neden Sabancı'nın, Ayhan Şahenk'in bankasından alamıyor. Nereden alıyor bu krediyi? Emlak Bankası'ndan!" dedi.
'Raporlar sümenaltı edildi'
"Bankacılık sektörünün kontrolü, denetimi tamamen Hazine'nin elindedir. Peki bu bankaların içi bir günde mi, bir ayda mı, bir yılda mı boşaltıldı? Mafyaya, siyasetçilerin yakınlarına, bürokratların yakınlarına, verilen kredilerin hesabı zamanında neden sorulmadı? Neden bunların hesabını kimse sormadı?" diyen Sağlanmak, başta Emlak Bankası ve Türkbank olmak üzere kamu bankalarını hortumlayanlarla ilgili raporların neden sümenaltı yapıldığını soruyor. Bankacılık sektöründe yaşananların yılların birikimi olduğunu ifade eden Alptekin Sağlanmak, "Ekonominin darboğaza girmesinin sebebi bankacılık sektörüymüş, hayır efendim bankacılık sektörü değil yanlış siyasiler, bürokratlardır, yanlış siyasi ve bürokratik kararlardır. Siz hiç duydunuz mu bir esnafın banka içini boşalttığını, bir memurun banka dolandırdığını, bir köylünün bankadan para alıp ödemediğini. Krediyi alıp ödemeyen, mafyadır, siyasetçilere yakın işadamlarıdır. Bunlar seçimlerde yatırım yaptılar, bunların yaptıklarının bedeli insanlara ödetildi, şimdi de fatura banka çalışanlarına halka, dolayısıyla devlete çıkarılıyor" dedi.
'Holding bankası kalacak'
Bugün Türkiye'deki bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünün tek bir İtalyan bankasının yüzde ellisine eşit olduğunu belirten Sağlanmak, Türkiye'deki bankacılık sektöründe şubelerin fazla olduğunu, ama potansiyel olarak bakıldığında aktif büyüklüğün Alman Deutsche Bank'ın yüzde ellisi olduğunu ifade ediyor. Sağlanmak şöyle diyor: "Buna rağmen bankaları kapatalım, Emlak Bankası'nı kapatalım, diğerlerini fona alıp kapatalım... İyi de sonra bu boşluk kimin tarafından doldurulacak, bu boşluk daha önce Arjantin'de olduğu gibi yabancı bankalar tarafından doldurulacak. Bunlar planlı programlı şeylerdir. Türkiye'de birkaç tane holding bankası kalacak, onun dışında yabancı banka cenneti olacak burası. Makro açıdan bakıldığınıda, bana göre, yapılan plan budur."
'BDDK siyasi bir kurum olmuştur'
Kapatma kararının Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu (BDDK)'ndan çıktığını belirten Sağlanmak, "Bu kurul sözüm ona özerk bir kuruldur, eski dört üye görevden alındığında bir açıklama yaptılar, 'Bundan sonra alınacak ilk karara dikkat edin, bakın ne olacak'. Ve 1 Temmuz itibariyle bankacılık yapma yetkimizi elimizden aldılar" dedi. Atanan dört yeni üyenin bankanın bilançosunu iki gün içinde nasıl incelediklerini soran Bank-Si-Sen Genel Başkanı Sağlanmak, "Bu bankanın durumunun kötü olduğuna nasıl karar verdiler? Bakkal dükkânının bilançosunu iki günde inceleyemeyen bu dört tane zevat, bu bankanın kapatılma kararına nasıl imza koydular? Şimdi siz bu karara ekonomik diyebilir misiniz? Koskoca banka bilançosunu iki günde incelediler, durumunun kötü olduğuna karar verdiler ve bankayı kapattılar. Bu karar ekonomik değil, bize göre siyasidir. Görevden alınan eski dört üye ise benim kanaatim bu kararı imzalamadıkları için görevden alındılar. Onların yerlerine bu karara imza atacak insanlar getirildi. BDDK'nın artık bağımsız olduğu kanaatinde değilim. Tamamen siyasi bir kurum olmuştur. Bunların aldığı kararların da bağımsız kararlar olduğuna şahsen inanmıyorum" dedi.
'Siyasi geleceklerini kurtarmak için'
Türkbank'ın kapatılmak istenmesinin aynen Emlak Bankası'nda olduğu gibi, usulsüz kredi ve yolsuzluklarının üstünün örtülmesi çabasından kaynaklandığını belirten Sağlanmak, banka kaynaklarını mafyayla, işadamlarıyla yapılan pazarlıklarla peşkeş çeken yönetim kurulu üyeleri, atamaları yapan bürokratlar ve siyasilerin bu pisliklerini kapatmak için bankayı kapattıklarını söyledi.
Sağlanmak, BDDK'nın kararına da böyle bakılması gerektiğini belirterek Türkbank'ı unutturarak siyasi geleceklerini devam ettirmek isteyenlerin ekonomik değil, siyasi bir karar verdiklerini; çünkü Türkbank'ın fon bankaları içerisinde bilançosu en iyi, şube ağı en geniş, mevduat yapısı en iyi, maliyeti en düşük, öz kaynağı en fazla banka olduğunu vurguladı.
'Artık susmayacağız'
"Mevduat iznimizi kaldırdılar, mevduat kabul edemezsem turşu satacak halim yok" diyen Sağlanmak, bankanın tasfiyesi hakkında ihtiyati tedbir kararı konması için dava açacaklarını söyledi. "Vicdan sahibi savcılar, hakimler olduğuna inanıyorum, kararın ekonomik olmadığını onlar da görecek. Tedbir kararı çıkarsa, merak ediyorum, bu karara imza koyanlar hâlâ yerinde oturabilecek mi? Hangi gerekçeyle, hangi yüzle oturacaklar" diyen Alptekin Sağlanmak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de gideceklerini aktardı. Bütün pisliklerin üstünün açılacağını söyleyen Sağlanmak, " 'Bu bankayı yok ettik, kapattık' dedikleri an kapanmaz, sorunlar daha da büyür. Her gün bu konu gündeme taşınacak. Bütün pisliklerin üstü açılacak. Bugüne kadar banka zarar görmesin, banka sektörü itibar sektörüdür diye susan, bütün haksızlıkları sineye çeken bizler, çalışanlar, emekliler bundan sonra bildiğimiz her şeyi, bütün usulsüzlükleri her yerde konuşacağız. Bizi hafife aldılar, 'kapatırız üç beş eylem gösteri yaparlar, onları da polisiye önlemlerle gideririz, hallederiz işi' dediler. Benim gibi düşünen 11 bin Türkbanklı var davaya inanmış. Bu mücadele sürecek, bizim geleceğimiz bitti. Çoluk çocuğumuza nereden ekmek götüreceğiz? 21 sene bankada yöneticilik yaptım, müffetişlik yaptım. 300 milyon lira emekli maaşı alıyorum; 150 milyon lira devlet sandığından, 150 milyon lira munzam sandığından. İki çocuk okutuyorum. Bu parayı da alamazsam ne yapacağım, iş mi var piyasada? Bütün bankacılar işsiz" dedi.