13 Mart 2002 22:00

İnsan olma mücadelesi

33 yıllık öğretmenlik hayatının 21 yılı hapiste geçti. 27 kez sürüldü, 7 kez hapis cezası aldı, 8 sefer meslekten ihraç edildi; bir kere de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldı.

Paylaş
Murat Dil ve Sevgi İnce bitkisel hayata girdiklerinde Hasan Basri Aydın, Adalet Bakanlığı'na dilekçe yazarak Dil ile İnce'nin cezaevinden tahliye edilip, tedavi edilmelerini istedi. Dilekçeyi İstanbul Başsavcılığı'na yollandı. Dilekçede Aydın, "Devlet güçleri başlarını kumdan çıkarıp gerçekleri görsünler. Burası hukuk devletiyse böyle uygulamaların olmaması lazım. Hukuk devleti değilsek de bilelim, ona göre davranalım" demişti. Savcılık bu sözcükleri kime ithaf ettiğini sordu. "Tüm bakanlara, Cumhurbaşkanı, Başbakan'a..." diye cevap verdi. Cevabı üzerine, hakkında dava açıldı: "Cumhurbaşkanı, hükümet ve TBMM'ye hakaretten..." Kendine 40 ay hapis cezası verilen Aydın, eğitimci ve yazar. Emekli edebiyat öğretmeni. 75 yaşında, "Takvim yaşım 75 eylem yaşım 25" diyor. 40 ay ceza olmasına neden olan yüreği, hiç rahat bırakmamış onu. Çetelesi kabarık: 27 sürgün, 7 kez hapis cezası, 8 sefer meslekten ihraç; bir kere de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılma. 33 yıllık öğretmenlik hayatının 21 yılı açıkta geçmiş. Davalar açmış, davalar kazanmış; Siirt Kurtalan'dan, Manisa'ya, İstanbul'dan, Malatya'ya bütün sürgün yerlerine gülerek gitmiş: "İstediğim sürgün yemekti. Devletten yolluk alıyordum çünkü. Çok yerler gezdim bu sayede. Yeni insanlar tanıdım."

Öğrenci eylemleri Bir memur neden bu kadar çok ceza alır? Bu soruyu Aydın gözlerindeki heyecanla cevaplıyor: "Öğrencilere ders kitapları aldırmıyordum. Serbest bırakıyordum onları. Özgürdüler. Onlar da beni çok severdi. Üniversitelerde boykot, işgal bilinmezken 61'de Malatya Hekimhan'da bizim çocuklar ayaklandı. Okula gitmediler, yürüyüş yaptılar, kaymakam'ı dövdüler. 66'da Siirt Kurtalan'da ortaokul öğrencileri ayaklandı bir kere de. Toplanıp eylem yaptılar. Jandarma onları hükümet binasının önüne götürdü. 'Kim bunu örgütledi?' dedi. Herkes 'Ben' dedi. Sonra jandarma boyu büyük olan öğrencileri almaya başladı. Öğrenciler hükümet binasını birbirine kattı. Camlar, sandalyeler kırıldı." Aydın, bunları yaptı, ama niye? "Çünkü öğrencinin ancak eylemin içinde yetişeceği düşüncesindeydim. Kitaptaki bilgiler bir yere kadar, sonrası için pratik lazım."

Filistin'de, savaşta... Kurtalan'daki öğrenci ayaklanmasından sonra Aydın 68'de Erzincan'a sürüldü. Burada, 50 köyü birleştirip kooperatif kurunca, görevden alındı. Danıştay'a dava açtı. Evde oturup mahkeme kararını bekliyordu ki, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Filistin'e gideceğini duydu. O da gitti. Adana'dan trene bindiler, Suriye'ye girince trenden atladılar. Jandarma onları kısa bir süre tuttuktan sonra bıraktı. Orada El Fetih'i buldular. Önce Ürdün'e sonra da Lut Gölü'nün kenarına gittiler. Orada geceleri savaşıp, gündüz de dinleniyorlardı. O savaştan kalan geçmez bir iz var şimdi onun kafatasında. Danıştay'daki dava lehine sonuçlandı. Mesleğe geri döndü. 80 darbesinde yurtdışına çıkmak zorunda kaldı, hakkında tutukluma kararı çıkartıldı, dön çağrısı yapıldı. Dönmedi. Onu vatandaşlıktan çıkardılar. Yine davalar başladı. Danıştay kararıyla tekrar vatandaşlığa girince yurda döndü. Kapıkule'den giriş yaparken gözaltına alındı. 45 gün işkencelerden geçirildi. 46. gece onu 'ölüm hücresi'ne koydular. Bir gece kalan orada ölürmüş; o ölmedi. "Pis kokudan zehirlenmemek için mendilime sidiğimi yaptım, onu kokladım. Yerler hep suydu. Ayaklarımda Alman botları vardı. Su geçirmiyorlardı. Ben de habire sıçradım. Donmamak için." Çıktığında herkes onu hayatta gördüğüne şaşırdı, "Nasıl oldu?" diye sordular. "İnadına ölmedik işte" dedi. Ama sağ bacağı felç oldu. 3 ay Alman Hastanesi'nde tedavi gördü. Tedaviden sonra yeniden göreve başladı. Rami Lisesi'nde ve Kocasinan Ortaokulu'nda iki hafta çalıştı. Habire sürülüyordu, çünkü "Beni jurnalleyecek bir müdür bulamamışlardı". En sonunda Bağcılar Lisesi'ne sürüldü. Orada müdür onu şikayet etti ve yine görevden alındı, bir dava daha açtı, bir dava daha kazandı.

İki ayrı dava Aydın, şimdi iki davayla uğraşıyor: Biri AİHM'de. AİHM'deki dava ona yapılan haksızlıkla ilgili. "Geçen sene deli diye Bakırköy'e yatırdılar beni de ondan" diyor. Bunun hikayesi uzun; 16 yıllık. 85'te Türkiye'ye gelirken yanında birtakım eşyalar getirmesi ile başlıyor ve eşyaların çalınması, imha edildiğinin söylenmesi ve açılan davalarla sürüyor. Onu zarara sokan bir karar üzerine, hakime bir mektup yazmış; "Siz benim yerimde olsanız, yurtdışından alıp getirdiğiniz eşyalarınız Gümrük Hırsızlarınca gasbedilseler, 15 yıl boyunca da mahkemelerde sürünseniz. Böyle adaletin böyle sistemin içine edeyim mi dersiniz, yoksa şükür edip oturur musunuz?" diye... Mektuptan sonra adaletin manevi şahsiyetine hakaretten 10 ay ceza almış, bir ay Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatırılmış. "Orada iyiydi, delilerle barışıktık" diyor.

40 ay hapis 22 Ocakta Aydın'a 40 aylık hapis cezası verildi; 10 ay Cumhurbaşkanına hakaretten, 10 ay TBMM'nin manevi şahsiyetini tahkirden ve 10'ar ay da hükümetin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif etmekten iki kere. Ne var ki bu cezaların geçerli olup olmadığı belli değil. Çünkü Aydın, Adalet Bakanlığı'nın izin vermediği bir konuda yargılanıp ceza almış. Aydın, cezanın iptali için temyiz süresini geçirmiş. Bu yalnışlık ve çelişki nedeniyle Yazılı Emir Talebinde bulunmuş. Şimdi cevabı bekliyor; "Olmazsa bunun için de AİHM'e gideceğim" diyor. O, 'Neden mücadele?' sorusunun cevabını köyünde bulmuş: "Öğrencilik yıllarımda bir gün köye gittim. Çift süren babamın yemeğini götürmüştüm. Molada babam, öküzlerin önüne ot atmıştı. Babam yemeğini yerken ben öküzleri seyrediyordum. Boynuzu güçlü olan öküz, öbürüne otu yedirmek istemiyor, durmadan boynuzluyordu. Beraber çift sürdük, beraber otu yiyelim demiyordu. O zaman düşündüm; Ya sadece kendini düşünen bir öküz olacağım ya da içinden geldiğim toplumun dertleri ile ilgilenen bir insan olacağım." Hasan Basri Aydın, insan olma mücadelesinde olduğu için 'susmak' ve 'teslimiyet' bundan sonrası için de yok. "Doğruyu bulmak ve hayata geçirmek lazım. Ben doğruyu bulmuşum geri döner miyim?" diye soruyor bizlere Aydın. Aydın, gerekirse 40 ay hapiste yatacak, ama tepkisini göstermeye devam edecek. Onun doğrusu; "İnsanların açı yok, toku çok, hiçbir haksızlığa uğramadan yaşadığı bir dünya"...

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Şuayip Özcan başkanlığa aday

SONRAKİ HABER

İspanya'da OHAL günleri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa