30 Mayıs 2002 21:00

'En iyi konserimi burada verdim'

Viyana Müzik Akademisi'nde öğretim görevlisi olan Dihok'lu Dilşad Said, jiletten enstrüman yaparak başlayan sanat yaşamını ve Diyarbakır Festivali kapsamında verdiği konser sonrasında hissettiklerini anlattı.

Paylaş
Viyana Müzik Akademisi'nde öğretim görevlisi olan Dihok'lu Dilşad Said, jiletten enstrüman yaparak başlayan sanat yaşamını ve Diyarbakır Festivali kapsamında verdiği konser sonrasında hissettiklerini anlattı. "Kürtlere kemanı sevdiren adam" olarak bilinen Said, "Diyarbakır'da müzisyen sorumluluğunun farkına vardım" diyor. - Günün birinde Diyarbakır Surları'nın gölgesinde, binlerce insana konser verebileceğinizi düşündünüz mü hiç? Diyarbakır'a gelmeyi ve bir konser vermeyi çok istiyordum ama özellikle kendime Diyarbakır'da bir konser verme sözü vermiştim. Çünkü Diyarbakır'a ve buranın insanına bir borcumuz vardı. Biz, 1991'de Irak'tan Saddam'ın zulmünden kaçarken; Cizre, Silopi ve Diyarbakır insanı bize kucak açtı. Her türlü yardımda bulundu. Bize kucak açmasalardı, binlerce Kürt daha ölecekti. Hayatımızı kurtardılar. "Bunun karşılığında ne yapabilirim?" diye düşündüm. "Aynı dili konuştuğum bu insanlara bir konser hediye edebilirim" dedim ve bugün bu fırsatı yakaladım. Yirmi binin üzerinde bir kitle vardı. Herkes müzik dinlemek için gelmişti. Hayatımda ilk defa bu kadar güzel çaldım. Kelimelerle anlatamam. En iyi konserim bu oldu diyebilirim. - Bunun nedeni neydi? Bunun nedeni halkın ruhu ve sıcaklığıydı şüphesiz. Yirmi binden fazla mutlu insan vardı. Sahneye çıkmadan önce hazırlıklarımı yaparken bunları görmem etkili oldu. Buradaki kitlenin özellikle 21 Mart'taki fotoğrafı bütün haklarını istediğinin bir işarettir. Bu gönülden gelen bir talebin işaretidir. -Yeni bir çalışmanız olduğunu ve Diyarbakır'ın eski adı olan 'Amed' ismini vereceğizi söylemiştiniz. Dün otelde yeni bir çalışmanın ilk motifleri şekillenmişti. Konser alanında halkı gördükten sonra büyük bir ilham aldım. Müziğimin sorumluluğunu ve müziğimi ilerletmem gerektiğini bir kez daha anladım. Bu parçayı, kemanla ve orkestrayla çalacağım. Dün bir arkadaşım, isim için Diyarbakır'ın eski adı olan 'Amed'i önerdi. Ben de olumlu karşıladım. - Diyarbakır, bölgenin kültür ve sanatının gelişiminde nasıl bir misyon yüklenebilir? Kültür ve sanat merkezi olması açısından Diyarbakır'dan daha iyi bir yer olamaz. Bu etkinlikler, Diyarbakır'ın bir kültür merkezi olması açısından çok önemli. Müzik, tiyatro, sergiler, yarışmalar ve sinemalar bir kültür merkezi olma yolunda iyi ve takdir edilecek çalışmalar. Başarılar diliyorum. - Sanat yaşamınıza dönersek; 1970'lerde Dıhok'ta başlayan ilginç bir müzik hikâyeniz var... Çocukken müzik enstüramanları yoktu. 6-7 yaşındakayken jiletten bir enstrüman yaptım. Piyanoya benzer bir ses çıkartıyordum. Babam bunu görünce "Sen iyi bir müzik adamı olacaksın" dedi. İlk enstrümanım bir ud oldu ve aldığım gün bir parça çaldım. Daha sonra akordion çaldım. 14 yaşındayken müzik okuluna gittim. Orada kemana başladım. Beş sene okudum ve "Tıpa Dihokê" grubunu kurdum. 1989'da Semawend'da, 1990'da Hewlêr'de Irak'ın en iyi grup ödülünü aldı. Britanya'da 4-5 sene okuma fırsatım oldu ve Londra'da müzik majestesi diploması aldım. Sonra Irak'a döndüm, ama Irak-Kuveyt savaşı çıkınca Avusturya'ya gitmek zorunda kaldım. Orada müzik dersleri veriyorum şimdi. - Sizin Mozart ile Kürt müziğini buluşturduğunuz söyleniyor... Bir Alman gazetesi, Kürt müziği ile Mozart müziği arasında bağ kurduğumu yazdı. Doğrusu öyle değil, ama müziğim herkes tarafından dinleniyor. Dünya kemanı ve Mozart'ı seviyor. Benim için de böyle bir bağ kurmuşlar. - Avrupa'da; kaynağından uzak bir yerde müzik yapmak zor değil mi? Kendi yurdumdaki ortam elverişli olursa gider orada çalışırım. Ancak arkadaşlarım, dostlarım bana ülkeye dönmememi söylüyorlar. Siyasi ortamdan kaynaklı bir durum bu. - Diyarbakır sokaklarında albümleriniz çalınıyor. Evet, Diyarbakır Belediyesi ve festival organizatörlerine teşekkür ediyorum. Ancak festivalin bölgeye ve bölge insanının diline özgün bir adının veya sloganın olması gerekirdi. Diğer taraftan çocukların müziğe eğilmelerine inanıyorum. Burada bir kültür merkezi olmalıydı. Bizim eksikliğimiz. (DİHA)

ÖNCEKİ HABER

İstanbul Müzik Festivali başlıyor

SONRAKİ HABER

'Asla korkak çalmayın!'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa