30 Mayıs 2002 21:00
Ve Kâbil bekçiliği...
Önümüzdeki aydan itibaren, Afganistan'ın başkenti Kâbil ve Batı destekli hükümeti koruma görevini üstlenecek olan 1400 Türkiye askeri, Kore Savaşı'ndan bu yana Ankara tarafından sırtlanan en riskli görevi yürütecek.
50 yıl boyunca Batı devletlerinin çıkarları doğrultusunda üstlenilen görevler içinde, Kore'den sonraki en tehlikeli görev ise, bugünlerde TSK tarafından üstleniliyor. Afganistan'daki Batı destekli hükümeti korumakla sorumlu Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF)'ın komutanlığı, Haziran ayı sonunda TSK'ya yüklenecek. 6 aydır 270 civarında askeri Afganistan'da görev yapan TSK, komutanlığı devralmasıyla birlikte bu sayıyı 1400'e çıkaracak. Yine Haziran ayı sonunda, Batı destekli hükümetin yenilenmesi amacıyla Loya Jirga (Büyük Meclis) toplantısı yapılacak. Meclis ve hükümet seçimleri sırasında ve haşhaş ekiminin yasaklanması kararının uygulanmasında, Afgan savaş ağalarının, kendi aralarında ve hükümete karşı savaşlarının artması bekleniyor. Bu ise, Türkiye'nin komutanlığını üstlendiği günlerde, ISAF'ın görev yükünün çok daha ağır ve tehlikeli hale geleceği anlamına geliyor. Başbakan Bülent Ecevit, Geçen Mart ayında Ankara'yı ziyaret eden ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in ağzından, "ISAF'ın üstlenilmesi karşılığında 228 milyon dolar aktarılacağını" açıklamıştı. Daha sonra, bu paranın 28 milyon dolarının Afganistan'da üstlenilecek görevle ilgili olduğu, 200 milyon doların ise "Ekonomik Destek Fonu" adı altında ayrıldığı ortaya çıkmıştı. Bunlara, ABD Kongresi'nden "teröre karşı mücadele" kapsamında geçen ödenekler çerçevesinde Türkiye'ye aktarılan 20 milyon dolar ile çeşitli askeri olanak da eklendi. George Soros'un, bu gelişmeler yaşanırken sarf ettiği, "Türkiye'nin en iyi ihracat ürünü ordusudur" sözü medyada geniş şekilde yer almıştı.