07 Haziran 2002 21:00
Hastanede Kürtçe skandalı
Osmaniye SSK'da, Zekiye Kılıvan Türkçe konuşamadığı için muayene edilmedi. Bir bayanın Kılıvan'a tercümanlık yapmasına kızan doktor, muayene etmeden reçete yazdı.
Muayene olmak için randevu alarak Osmaniye'deki SSK İstanbul Eğitim Hastanesi Polikliniklerine giden fakat Türkçe bilmediği için derdini yakınları aracılığıyla anlatmaya çalışan Zekiye Kılıvan doktor tarafından muayene edilmedi. Doktor Kılıvan'a ve yanındakilere "Niye ikinci dil konuşuyorsunuz?" diye çıkıştı ve "Memleket sizin yözünüzden bu hale geldi" diyerek muayene etmeden reçete yazıp, yolladı. 52 yaşındaki Urfa Ceylanpınarlı Zekiye Kılıvan'ın bel ağrısı, tansiyon ve baş ağrısı şikayetleri vardı. Çocukları onu tedavi ettirmek için ikamet ettikleri ilçe olan Osmaniye'deki SSK İstanbul Eğitim Hastanesi Polikliniklerini arayarak randevu aldılar. ISO 9002 belgesi de olan hastanenin Dahiliye Bölümü'nde 4 Haziran Salı günü, saat 18.00'e randevu verdiler. Türkçe bilmediği için randevuyu kendisi alamayan Kılıvan, doktora da Türkçe'yi konuşabilen gelini Hayriye Kılıvan ile gitti.
'Memleket bozuldu' Hastanede Kılıvan'ı İç Hastalıkları Uzmanı Sinan Pavazar muayeneye aldı. Zekiye Kılıvan rahatsızlıklarını gelini aracılığıyla anlatmaya çalışıyordu. Ne olduysa da aralarındaki diyalog başlayınca oldu. Hayriye Kılıvan başından geçenleri şu şekilde anlattı: "Doktor, 'Neyin var?' diye sordu. Ben anneme sordum o da bana anlatmaya başladı. Tam anlatamıyordu. O sırada tesadüfen yanımızda olan başka bir kadın anneme 'Belin mi ağrıyor' diye sordu. Doktora da belinde ağrısı varmış' dedi. Doktor bize kızdı o zaman. 'Niye 2. dil konuşuyorsunuz?' dedi. Kadın 'Derdini anlatamıyor biz söylemezsek nasıl anlatacak, hem bizim hangi dilde konuştuğumuza karışmaya hakkınız yok' dedi. Doktor da sonra 'Herkes istediği gibi konuştuğu için memleket bu hale geldi' dedi."
Muayenesiz reçete Doktorun böyle dedikten sonra muayene etmeden kendilerine reçete yazdığını belirten Hayriye Kılıvan "Bir tansiyon bile ölçmedi. Dokunmadı bile. Ama bir ağrı kesici bir de tansiyon ilacı yazdı. Bize böyle elini sallayıp, 'Gidin' dedi. Muayene etmediğini söyleyince de 'Fizik doktoruna gidin' dedi" dedi. Doktorların genelde bu durumu anlayışla karşıladıklarını, kızmadıklarını söyleyen Hayriye Kılıvan bir kez daha başlarına böyle bir olayın geldiğini de ifade etti: "Amcamın kızı var. Onu annesiyle Yenimahalle'de çocuk bölümüne götürdü. İkisi de Türkçe'yi iyi konuşamıyor. Ben de onlarla beraber girdim doktor odasına. Doktor güzel güzel baktı, konuşmamıza, benim tercüme etmeme izin vermedi. Ama orada yazı yazan bir adam vardı. Bize kızdı, 'Böyle konuşamazsınız, devlet dairelerinde ikinci dil konuşmak yasak. Bir daha konuşmayın' dedi."
Şikayetleri devam ediyor Yeğeninin başına bu olay geldiğinde kızıp, hakkını aradığını söyleyen Hayriye Kılıvan, Zekiye Kılıvan'ın yanındayken korktuğu için konuşamadığını söyledi. "Sigorta kartı, numarası adamın önündeydi. Alır bir şey yapar diye korktum, bir şey diyemedim" dedi. Daha sonra doktorun yolladığı fizik bölümüne gittiklerinde ise kendilerini randevuları olmadığı için tedavi etmediklerini söyleyen Hayriye Kılıvan, kaynanasının şikayetlerinin devam ettiğini belirtti. Gelini ve çocuklarının aracılığıyla konuştuğumuz dokuz çocuk annesi Zekiye Kılıvan ise bir daha doktora gitmeye korktuğunu söyleyerek, tansiyonu için sarımsak yediğini belirtti. "Doktorun görevi bu. Hıristiyan dininden de olsak bakmaları lazım. Ben yedi senedir buraya alışamadım. Konuşamıyorum. Bizim orada doktorlar böyle yapmıyor, Urfa'ya gideceğim" diyen Kılıvan, konuşulanları biraz anlayabiliyor ama konuştuğu Türkçe sözcüklerin sayısı beşe ulaşmıyor bile: "Merhaba, nasılsın, iyi misin, iyiyim."
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön
Çatlağı Yılmaz da kabul etti ANAP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği (AB) konusundaki sorunu hükümet içi uzlaşma ile çözebilmenin, tıkanıklığı aşmanın mümkün gözükmediğini söyledi. Yılmaz, "Bundan sonraki aşamada bu tıkanıklığın açılmasının yeri, zemini Meclis olacaktır" dedi.
Önce Meclis Dün akşam CNN Türk'te yayınlanan "Eğrisi Doğru" programında Taha Akyol'un sorularını yanıtlayan Yılmaz, Taha Akyol`un, "Benim için AB meselesi en az hükümet kadar önemli diyorsunuz. Yani başka bir hükümet formülü olursa, ben ona varım mı diyorsunuz?" sorusu üzerine şunları söyledi: "Müsaade ederseniz, aşama aşama gidelim, bugünkü toplantıda şu ortaya çıktı ki bu meseleyi bir hükümet içi uzlaşma ile çözebilmek bu tıkanıklığı aşabilmek mümkün gözükmüyor. Başbakan'ın başkanlığında hastanede yaptığımız toplantıda Sayın Başbakan'ın bütün yapıcı tutumuna rağmen, maalesef aynı noktadaydık. O açıdan bugün değişik bir durumun olmadığını söylüyorum, partilerin tavırları bakımından. Ama ortaya çıkan yeni durum şu, toplantıyı boykot eden ana muhalefet partisi dışında Meclis'te grubu bulunan diğer iki parti, bu meseleye Meclis temelinde bir çözüm bulunması için katkıda bulunmaya hazır olduklarını ifade ettiler. Dolayısıyla sonraki aşamada bu tıkanıklığın açılmasının yeri, zemini Meclis olacaktır. Meclis'te zaten partilerarası uzlaşma komisyonu var".
Sonra yeni hükümet Akyol'un, "Ama Sayın Bahçeli diyor ki, (Bu yeni hükümet gerektirir)" sözleri üzerine Yılmaz, "İktidar, muhalefet ayrımı olmadan bu tıkanıklığı aşacak bir mutabakat sağlanamıyorsa, o zaman AB bağlamında yeni bir hükümet meselesinin gündeme gelmesi kaçınılmazdır, ona katılıyorum. Ama evvela Meclis zemininde meselenin ele alınması lazım, önceliğin orda olması lazım" dedi.
'Memleket bozuldu' Hastanede Kılıvan'ı İç Hastalıkları Uzmanı Sinan Pavazar muayeneye aldı. Zekiye Kılıvan rahatsızlıklarını gelini aracılığıyla anlatmaya çalışıyordu. Ne olduysa da aralarındaki diyalog başlayınca oldu. Hayriye Kılıvan başından geçenleri şu şekilde anlattı: "Doktor, 'Neyin var?' diye sordu. Ben anneme sordum o da bana anlatmaya başladı. Tam anlatamıyordu. O sırada tesadüfen yanımızda olan başka bir kadın anneme 'Belin mi ağrıyor' diye sordu. Doktora da belinde ağrısı varmış' dedi. Doktor bize kızdı o zaman. 'Niye 2. dil konuşuyorsunuz?' dedi. Kadın 'Derdini anlatamıyor biz söylemezsek nasıl anlatacak, hem bizim hangi dilde konuştuğumuza karışmaya hakkınız yok' dedi. Doktor da sonra 'Herkes istediği gibi konuştuğu için memleket bu hale geldi' dedi."
Muayenesiz reçete Doktorun böyle dedikten sonra muayene etmeden kendilerine reçete yazdığını belirten Hayriye Kılıvan "Bir tansiyon bile ölçmedi. Dokunmadı bile. Ama bir ağrı kesici bir de tansiyon ilacı yazdı. Bize böyle elini sallayıp, 'Gidin' dedi. Muayene etmediğini söyleyince de 'Fizik doktoruna gidin' dedi" dedi. Doktorların genelde bu durumu anlayışla karşıladıklarını, kızmadıklarını söyleyen Hayriye Kılıvan bir kez daha başlarına böyle bir olayın geldiğini de ifade etti: "Amcamın kızı var. Onu annesiyle Yenimahalle'de çocuk bölümüne götürdü. İkisi de Türkçe'yi iyi konuşamıyor. Ben de onlarla beraber girdim doktor odasına. Doktor güzel güzel baktı, konuşmamıza, benim tercüme etmeme izin vermedi. Ama orada yazı yazan bir adam vardı. Bize kızdı, 'Böyle konuşamazsınız, devlet dairelerinde ikinci dil konuşmak yasak. Bir daha konuşmayın' dedi."
Şikayetleri devam ediyor Yeğeninin başına bu olay geldiğinde kızıp, hakkını aradığını söyleyen Hayriye Kılıvan, Zekiye Kılıvan'ın yanındayken korktuğu için konuşamadığını söyledi. "Sigorta kartı, numarası adamın önündeydi. Alır bir şey yapar diye korktum, bir şey diyemedim" dedi. Daha sonra doktorun yolladığı fizik bölümüne gittiklerinde ise kendilerini randevuları olmadığı için tedavi etmediklerini söyleyen Hayriye Kılıvan, kaynanasının şikayetlerinin devam ettiğini belirtti. Gelini ve çocuklarının aracılığıyla konuştuğumuz dokuz çocuk annesi Zekiye Kılıvan ise bir daha doktora gitmeye korktuğunu söyleyerek, tansiyonu için sarımsak yediğini belirtti. "Doktorun görevi bu. Hıristiyan dininden de olsak bakmaları lazım. Ben yedi senedir buraya alışamadım. Konuşamıyorum. Bizim orada doktorlar böyle yapmıyor, Urfa'ya gideceğim" diyen Kılıvan, konuşulanları biraz anlayabiliyor ama konuştuğu Türkçe sözcüklerin sayısı beşe ulaşmıyor bile: "Merhaba, nasılsın, iyi misin, iyiyim."
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön
Çatlağı Yılmaz da kabul etti ANAP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği (AB) konusundaki sorunu hükümet içi uzlaşma ile çözebilmenin, tıkanıklığı aşmanın mümkün gözükmediğini söyledi. Yılmaz, "Bundan sonraki aşamada bu tıkanıklığın açılmasının yeri, zemini Meclis olacaktır" dedi.
Önce Meclis Dün akşam CNN Türk'te yayınlanan "Eğrisi Doğru" programında Taha Akyol'un sorularını yanıtlayan Yılmaz, Taha Akyol`un, "Benim için AB meselesi en az hükümet kadar önemli diyorsunuz. Yani başka bir hükümet formülü olursa, ben ona varım mı diyorsunuz?" sorusu üzerine şunları söyledi: "Müsaade ederseniz, aşama aşama gidelim, bugünkü toplantıda şu ortaya çıktı ki bu meseleyi bir hükümet içi uzlaşma ile çözebilmek bu tıkanıklığı aşabilmek mümkün gözükmüyor. Başbakan'ın başkanlığında hastanede yaptığımız toplantıda Sayın Başbakan'ın bütün yapıcı tutumuna rağmen, maalesef aynı noktadaydık. O açıdan bugün değişik bir durumun olmadığını söylüyorum, partilerin tavırları bakımından. Ama ortaya çıkan yeni durum şu, toplantıyı boykot eden ana muhalefet partisi dışında Meclis'te grubu bulunan diğer iki parti, bu meseleye Meclis temelinde bir çözüm bulunması için katkıda bulunmaya hazır olduklarını ifade ettiler. Dolayısıyla sonraki aşamada bu tıkanıklığın açılmasının yeri, zemini Meclis olacaktır. Meclis'te zaten partilerarası uzlaşma komisyonu var".
Sonra yeni hükümet Akyol'un, "Ama Sayın Bahçeli diyor ki, (Bu yeni hükümet gerektirir)" sözleri üzerine Yılmaz, "İktidar, muhalefet ayrımı olmadan bu tıkanıklığı aşacak bir mutabakat sağlanamıyorsa, o zaman AB bağlamında yeni bir hükümet meselesinin gündeme gelmesi kaçınılmazdır, ona katılıyorum. Ama evvela Meclis zemininde meselenin ele alınması lazım, önceliğin orda olması lazım" dedi.