04 Mart 2011 11:50

Gazetecinin 'öfke günü'

Dün yapılan operasyonla evleri basılan ve gözaltına alınan arkadaşlarına sahip çıkan binlerce gazeteci bugün İstanbul ve Ankara'da sokaktaydı. İstanbul’da binlerce gazetecinin katıldığı eylemde “AKP elini medyadan çek” ve Ergenekon’u böyle örtemezsiniz” pankartları açıldı. Aynı gün sosyolog İ

Gazetecinin 'öfke günü'
Paylaş

Gazeteci Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın da aralarında olduğu gazetecilere yönelik Ergenekon gözaltılarına tepki geldi. Meslektaşları gazeteci arkadaşlarına sahip çıkmak için Taksim’de eylem yaptı. Binlerce gazetecinin katıldığı eylemde “AKP elini medyadan çek”, “Gazetecilere özgürlük”, “Sansüre, baskıya, baskına hayır”, “Cezaevinde gazeteci istemiyoruz” dövizleri ve “Ergenekonu böyle örtemezsiniz” pankartları açıldı.

ÖZGÜR BASIN HERKESE LAZIM

Gazeteciler Taksim meydanından “Özgür basın herkese lazım” sloganı ile Galatasaray Lisesine önüne yürüdü. Galatasaray Lisesi önünde Gazetecilere Özgürlük Platformu adına ortak açıklamayı okuyan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, devletin yönetiminden sorumlu bazı bakanların söylediği gibi “Türkiye’de basın özgürlüğü” olsaydı, 85 meslek örgütünün bir araya gelerek bu platformu kurma ihtiyacı duymayacağını söyledi. “Eğer Vedat Kurşun 174 yıl hepis cezasına mahkum olmasaydı, eğer Emine Demir 138 yıl hapis cezası almasaydı, eğer Erdal Süsem’in müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından onanıp kesinleşmeseydi, gazeteci meslek örgütleri bugün Taksim meydanında toplanma ihtiyacı duymazdık” diyen İpekçi, gazeteciler önce birer birer sonra beşer beşer ve nihayet onar onar gözaltına alınmasıydı, meslaktaşlarının İstanbul ve Ankara’da meydanlara çıkıp özgür ve bağımsız habercilik ilkelerinden taviz vermeyeceklerini haykırmak zorunda kalmayacaklarını kaydetti.

61 GAZETECİ CEZAEVİNDE

Cezaevlerinde 54’ü tutuklu, 7’si hükümlü olmak üzere 61 basın mensubunun bulunduğunu ifade eden İpekçi, 2009 yılının başından beri hala cezaevlerinde bulunan gazetecilerler birlikte toplam 88 gazetecinin cezaevleri koşullarını bizzat göndüğünü söyledi.

Bu sayılara dün gözaltına alınan Ahmet Şık, Nedim Şener, Doğan Yurdakul, Mümtaz İdil, İklim Bayraktar, Sait Çakır, Müyesser Yıldız ve Coşkun Musluk ile yazar Yalçın Küçük’ün dahil olmadığını belirten İpekçi, “Bu uygulamalar, basın ve ifade özgürlüğünün açıkça ihlali anlamına gelmektedir. Gazeteciler üzerindeki baskıların giderek artmasından duyduğumuz endişeler artık tahammül edilemez bir noktaya ulaşmıştır” diye konuştu.

SUSMAYACAĞIZ, KORKMAYACAĞIZ

Cezaevlerindeki gazetecilerin mesleki faaliyetlerinden dolayı değil de terör örgütü üyeliği yada terör örgütü propagandasından dolayı tutuklu olduğunu iddia edenlerin Türk Ceza Kanununa göre “iftira” suçu işlediklerini dile getiren İpekçi, “Haklarında kesin delillere dayalı bir suçlama olmayan meslaktaşlarının evlerinin ‘istinat edilen’ suçlar için ‘kanıt bulmak’ yada ‘kanıt yerleştirmek’ amacıyla aramaya tabi tutulması hukuk dışıdır” diye konuştu. İpekçi, cezaevlerine giren gazeteci sayısının her geçen gün artmasından kaygı duyduklarını, gazetecilerin şahıslarına yönelik değil, halkın gerçekleri öğrenme, haber alma hakkına yönelik olduğunuz düşündüklerini dile getirdi.

Türkiye’nin mesleğini iyi yapan gazetecileri yargılayan bir ülke haline dönüştüğüne dikkat çeken İpekçi, bu utancın gazetecilere değil ülkeyi yönetenlere ait olduğunu kaydetti. İpekçi, gazetecilere yönelik bu iftira kampanyasının, haksız yargılamaların ve hukuk dışı uygulamaların bir an önce sona ermesini istedi.

İpekçi konuşmasını şu sözlerle bitirdi, “Gazeteciler derhal serbest bırakılmalıdır. Gazeteciler üzerinde yaratılan baskı, korku, ve sindirme ortamını ortadan kaldıracak demokratik adımlar atılmalı, ceza yasalarından köklü değişikliklerin yapılmasını bekliyoruz. Bu beklentilerimiz karşılanana kadar, halkın haber alma hakkı için görevimizi en iyi biçimde yerine getirmekten vazgeçmeyeceğimizi, susmayacağımızı, korkmadığımızı bir kez daha ilan ediyoruz.”(İstanbul/EVRENSEL)


Ankaralı gazeteciler de bugün sokaktaydı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve G/9 Gazeteci Örgütleri Platformu’nun çağrısı ile bugün Kızılay YKM önünde toplanan gazeteciler, “ ‘İleri demokrasi’ ile gurur duyuyoruz. ‘ABD’den daha özgür’ basınımız var, tutuklu 61, yargılanan gazeteci sayısı 2 bin. Gazetecilere açılan soruşturma 4 bin” yazılı pankart taşıdılar. Eylemde gazetecilere yönelik baskı, gözaltı ve tutuklamaların kınandığı siyah dövizler açıldı. Ağızlarına siyah bantlar takarak, AKP’nin gazeteciler üzerindeki susturma operasyonlarını kınayan gazeteciler, sık sık “susta susturça sına sana gelecek”, “susmadık susmayacağız”, “özgür basın susturulamaz”, “Bugün Ahmet, Nedim, yarın kim?​” gibi sloganlarla Adalet Bakanlığı önüne kadar yürüdüler. Eylemde sık sık , “susma, korkma, sendikalı ol” sloganı ile gazeteciler sendikada örgütlenmeye çağrıldı.

TEMSİLCİSİNDEN, STAJYERİNE KATILIM

Gazete ve televizyonların Ankara temsilcilerinden, muhabirlerine, stajyerlerine kadar çok sayıda gazeteci katıldığı yürüyüş, Ankara’nın son yıllardaki en kitlesel gazeteci eylemi oldu. CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay ve çok sayıda CHP milletvekili, BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, EMEP Genel Başkan Yardımcıları Haydar Kaya ve Selma Gürkan, Türk-İş Genel Teşkilat Sekreteri Cemail Bakındı, Basın-İş Genel Başkanı Yakup Akkaya, KESK Genel TİS Sekreteri İlhami Şahbaz, TTB Başkanı Eriş Bilaloğlu, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık ile çok sayıda aydın, yazar, siyasi parti ve kitle örgütü temsilcileri katıldı.

YENİ DEĞİL AMA…

Adalet Bakanlığı önünde konuşan TGS Ankara Şube Başkanı Göksel Yıldırım, bu olup bitenlere hiç yabancı olmadıklarını, gazetecilerin gözaltında öldürüldüğünü, faili meçhul cinayetlere kurban gittiğini söyledi. Ancak  ilk defa böyle bir olayla karşılaştıklarını belirten Yıldırım, “Hayret ediyor ve tedirgin oluyoruz. Meslektaşımız Hrant Dink cinayetinin izini süren ve bu konuda yazdığı kitap nedeniyle kendisinden ‘’intikam’’ alınmak istendiğini televizyonlardan dile getiren Nedim Şener, ne hikmettir ki bundan kısa gözaltına alınıyor. Yine gazeteci Metin Göktepe cinayetinin peşini bırakmayan, bugün ‘ergenekon’ olarak nitelenen yapılanmaya kadar uzanan günlükleri ilk kez gündeme taşıyan ve henüz yayımlanmayan kitabı da konu edilen Ahmet Şık, onun yanında Doğan Yurdakul, Mümtaz İdil, İklim Bayraktar, Sait Kılıç, Müyesser Yıldız ve Aydın Bıyıklı ile yazar Yalçın Küçük de bu dalgada kendilerini emniyetin koridorlarında buldu” dedi. İsimlerin ortak noktasının, “muhalif gazeteciler olmaları” olduğunun altını çizen Yıldırım, “Bu tablo, ülkedeki basın özgürlüğü tartışmasını da beraberinde getiriyor” dedi.

‘ARTIK YAZMAYIN’ DENİYOR

“Yapılanlar basın özgürlüğünün kısıtlanması değil de ne?​” diye soran Yıldırım, bu gelişmeler karşısında kimi “gazetecilerin” tutumlarına da dikkat çekerek, bu tutumlarını gözden geçirmelerini istedi. Yıldırım; “Tartışmalı gerekçeler ve yöntemlerle özgürlüklerinden mahrum bırakılan meslektaşlarına reva görülenlere sesini çıkarmayan, ön kabullerle neredeyse bunları suçlu ilan etmeye kalkan meslektaşlarımızı, soğukkanlı olmaya, mesleğin etik değerlerini bir kez daha gözden geçirmeye çağırıyoruz. Çünkü hiçbir meslektaşımızın özgürlüğünün tehdit edilmesini istemediğimiz kadar, meslektaşlarımızın bugünkü tutumları nedeniyle mahcup duruma düşmelerini de istemeyiz” diye konuştu. Bütün bunlar ışığında son gözaltıları, “yazdıklarıyla ülke tarihindeki kimi karanlık olayları aydınlatan, bunlara ışık tutan meslektaşlarımızın kimi senaryolara kurban edilmek isteniyorlar” diye değerlendiren Yıldırım, bunun da “artık yazmayın” demek olduğunun altını çizdi.

‘İLERİ DEMOKRASİ’

Bu ülkede her türlü engele, baskıya, tehdide rağmen gazeteciler olduğunu hatırlatan Yıldırım, “Biz gazeteciler, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle meslektaşlarımızı hedef haline getirilmesine karşı çıkıyoruz. İleri-geri değil, gerçek demokrasi istiyoruz.

Sözde değil, evresel standartlarda basın özgürlüğü istiyoruz. Özgürlüklerinden mahrum bırakılan ya da özgürlükleri tehdit altında tutulan meslektaşlarımızın serbest bırakılmasını ve bu tehditlerin son bulmasını istiyoruz. Mesleğimize ve meslektaşlarımıza sahip çıkıyor, artık yeter diyoruz.  Ve soruyoruz: sırada kim var, sıra kimde?​” dedi. Daha sonra söz alan ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay, düşünce ve ifade özgürlüğü istediklerini söyledi. G/9 Platformu adına konuşan Doğan Tılıç da yıllardır bu sokaklarda dolaşan, yıllardır mücadele veren meslektaşlarına seslenerek, “Artık başkalarına seslenmenin zamanı çoktan geçti. Bugün birarada olmazsak; yarınımızı yok edeceğiz, gazeteciliğin geleceğini, insanlığın onurunu yok edeceğiz” dedi. Konuşmaların ardından kırılan kalemler ve siyah bantlar Adalet Bakanlığı önüne atılarak, yaşananlardan dolayı hükümet ve bakanlık protesto edildi. (Ankara/EVRENSEL)


BDP: BU BİR SİNDİRME HAREKETİDİR

BDP Grup Başkan Vekili Bengi Yıldız, gazetecilerin evlerinin aranması ve gözaltına alınmalarını, “Bu bir sindirme hareketidir” sözleriyle değerlendirdi.

Yıldız, Mecliste düzenlediği basın toplantısında yaşananların sisteme, AKP’ye karşı düşüncesini ifade eden herkesi, hükümet ve devletin olanakları çerçevesinde tasfiye etme arayışı olarak değerlendirdi. Yıldız şöyle konuştu: “AKP, hükümet olmanın devlet olmanın gücünü kendi muhaliflerine karşı kullanıyor. Sürekli seçim öncesinde, referandumda bu operasyonların yapılması bir kesime sanki devlet sözüm ona kendini aklıyormuş, suçlular varmış, AKP hükümeti de bunlara karşı hareket halindeymiş izlenimi yaratılıyor. İnsanların özgürlüğünü kısıtlamak var işin içinde ama ne yazık ki bu özgürlük projesi olarak topluma sunuluyor. Genel yaklaşım onlara karşı olan herkesi suçlu göstermek. Bu da bir sistem algılamasıdır. Başka sese çok sesliliğe tahammül yok. Normal ceza kanunlarına, hukuk devletine göre kim suçluysa yargılansın, kimse bundan kaçmaz. AKP, köşe yazısı mı yazıyorsun siyaset mi yapıyorsun al sana diyor alıyor gözaltına.” (ANKARA)


GAZETECİLER SERBEST BIRAKILSIN

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye’de 11 gazetecinin gözaltına alınmasının son derece kaygı verici olduğunu belirterek, yetkililere hapisteki gazetecilerin salıverilmesi çağrısında bulundu.

Uluslararası Basın Enstitüsü Direktörü Alison Bethel McKenzie, polisin aralarında ‘IPI Dünya Basın Özgürlüğü Kahramanı’ ünvanı taşıyan Nedim Şener’in de bulunduğu çok sayıda gazeteciyi gözaltına almasından büyük kaygı duyduğunu bildirdi. McKenzie konuya ilişkin açıklamasında, “Hiçbir gazeteci; mesleklerini, eleştirel görüşün ifade edilmesi de dahil, yerine getirdikleri için, tutuklama, saldırı, hapis ya da başka herhangi bir baskı ya da tehditle karşılaşmamalıdır. Yetkililere gazetecilik çalışmalarından dolayı hapse konulmuş tüm gazetecilerin serbest bırakılması çağrısı yapıyoruz. Gelişen, çoğulcu, eleştirel basın her sağlıklı demokrasi için esastır” dedi.

Uluslararası Basın Enstitüsü İnternet sitesinde uluslararası haber ajanslarının 11 gözaltıyla ilgili haber ve değerlendirmelerine yer verirken Ergenekon iddialarını özetledi ve son gözaltıların odatv baskınında ele geçirildiği öne sürülen ek belgeler üzerine meydana geldiğini belirtti. Odatv’nin Ergenekon ile ilgili bir polis araştırmasını eleştiren videoyu izleyicilerine sunmasından sonra basıldığını, avukat ve gazetecilerin suç olduğu iddia edilen belgelerin bilgisayarlara hackerler tarafından yerleştirildiğini savunduğunu belirten IPI, “Nedim Şener Milliyet gazetesinde çalışan bir yazar ve araştırmacı gazeteci. IPI geçen yıl kendisine Türk-Ermeni Gazeteci Hrant Dink’in 2007’deki katli konusunda yazdığı bir kitaptan dolayı emniyet güçleri tarafından suçlanması nedeniyle Dünya Basın Özgürlük Kahramanı unvanı verdi” dedi. Uluslararası PEN Başkan Yardımcısı Eugene Schoulgın ise “Sadece Nedim Şener’in değil, Türkiye’deki ifade özgürlüğü davalarını da yakından takip ettim. Endişe taşıyorum. Eylem planımız olacak. Uluslararası ölçekte bir açıklama yapacağız. Bu, PEN için en önemli davalardan birisi olacak” dedi.


RSF: TÜRKİYE'DE KARA PERŞEMBE

SINIR Tanımayan Gazeteciler Örgütü gazetecilerin gözaltına alınmasını ‘Kara Perşembe’ olarak niteleyip, sert bir dille kınadı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) Paris’teki merkezinden yapılan açıklamada, Türkiye’de son bir ayda gazetecileri hedef alan tutuklamaların tüm dünya tarafından endişeyle takip edildiği vurgulandı. Nedim Şener’in 2010 yılında Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) tarafından Hrant Dink hakkındaki kitabı için “Basın Özgürlüğü Kahramanı” ilan edildiğinin belirtildiği açıklamada, gözaltına alınan gazetecilerin, uluslararası hukuka saygı çerçevesinde derhal serbest bırakılmaları talep edildi.
RSF, daha önce de Odatv’ye yönelik gözaltıları eleştiren bir bildiri yayımlamıştı.
Türkiye, RSF’nin ‘Dünya Basın Özgürlüğü’ klasmanında 138’inci sırada yer alıyor. (STRASBOURG)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

MEB’in müfredatında olmayan gerçekler

SONRAKİ HABER

Kentsel dönüşüm protestosu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa