22 Ağustos 2002 21:00
POAŞ rüşvet olarak mı verildi?
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından beyan edilen özelleştirme takviminde Petrol Ofisi A.Ş'nin (POAŞ) yüzde 25.8 oranındaki kamu hissesinin halk arz olarak belirtilmesine rağmen, doğrudan Aydın Doğan ve İş Bankası'nın ortak kurduğu İş-Doğan Yatırım A.Ş'ye devredildi. Hükümet ve seçimin tartışıldığı bir ortamda yapılan bu satış, seçimlerde medya desteği karşılığında bağışlanan bir özelleştirme yöntemi olarak değerlendiriliyor.
Hatırlanacağı gibi 21 Temmuz 2000 tarihinde gerçekleştirilen özelleştirme sırasında Aydın Doğan ve ortağı İş Bankası POAŞ'ın yüzde 51 hissesini satın almıştı. Böylece iki ortağın POAŞ'taki payı 78.6'ya yükseldi.
Petrol-İş Sendikası'nın uzmanı ve Kimya Yüksek Mühendisi Ayfer Eğilmez tarafından hazırlanan raporda, POAŞ'ın niçin ve nasıl özelleştirildiği, arka planda dönen oyunların anlaşılmasına ışık tutuluyor.
En büyük özelleştirme!
Petrol ürünlerinin dağıtımında pazarın çok önemli bir oranını elinde bulunduran ve ana dağıtım şirketi olan POAŞ, 21 Temmuz 2000 tarihinde özelleştirilerek, yüzde 51 B grubu hissesi blok satış yöntemiyle İş-Doğan Yatırımcılık A.Ş'ye satıldı. 1.260 milyon dolar karşılığında yapılan bu satışın bedeli peşin ödenerek, günlerce "en büyük özelleştirme" propagandası yapıldı. Oysa bu ödeme; özel bankalar ve Vakıf Bank'tan alınan düşük faizli kredilerle karşılandı. Yani devletin malı yine devletin kaynağı ile satın alınmıştır.
Altın hisse kaldırıldı POAŞ'ın özelleştirilmesi sırasında imzalanan ana sözleşmede yer alan "imtiyazlı hissenin beş yıl geçerlilik süresi", bu zaman dolmadan 24 Nisan 2002 tarihinde kaldırıldı. Böylece denetim ve kontrol işlevini yürüten "altın hisse" devre dışı bırakıldı. Altın hisse kuralının kaldırılmasıyla birlikte Aydın Doğan ve ortağı İş Bankası'nın kendi paylarını yurtiçi ve yurtdışındaki alıcılara satışının önündeki tüm engeller ortadan kaldırılmış oldu. Oysa, 4046 sayılı Özelleştirme Yasası'nın 2. maddesinin 9. fıkrasında, "stratejik konularda devletin sahip olacağı imtiyazlı hisse oluşturulması" hükme bağlanmıştı. Aynı yasanın 13. maddesinin (b) fıkrasında; "Tekelleşmenin önlenmesi de dahil, ekonomi ve güvenlikle ilgili olarak milli yararın korunması amacıyla kamu payının yüzde 50'nin altına düşmesi durumunda, bu kuruluşların yetkili kullarında alınacak kararlarda söz ve onay hakkı verecek imtiyazlı hisselerin miktarını ve bunlarla ilgili imtiyazlı hakları değiştirmeye stratejik konu ve kuruluş olarak tespit edilenleri bu kapsamdan çıkarmaya kurul yetkilidir" hükmü yer alıyor. Ancak Hükümet, Aydın Doğan için kendi çıkardığı yasaları bile hiçe saydı.
Doğu'ya yakıt yok İmtiyazlı hissenin kaldırılmasıyla birlikte POAŞ, Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki faaliyetlerini yerine getirme zorunluluğundan vazgeçecek. Zaten kârsız gördüğünden bu bölgede bulunan çok sayıda bayiyi daha önce kapatmıştı. Bu bölgelerde sorun, "sınır ticareti" kapsamında çözülmek isteniyor. Ancak, sınır ticaretinin yasaklanması ile birlikte bölgede yaşayanlar kendi kaderine terk ediliyor. Ayrıca sınır ticareti, devletin vergi kayıplarına uğraması ve haksız rekabete neden olmasının yanında konjonktüreldir. Özelliklede Ortadoğu'da süren belirsizlik, savaş durumu nedeniyle ortaya çıkabilecek ambargo ve benzeri uygulamalarla sınır ticaretinin durması söz konusu. Bölgenin akaryakıt ihtiyacının ani ve sık sık değişme eğilimine bırakılması, kamu hizmetlerinin gözardı edilerek tamamen piyasa güdüsüne, yani spekülatörlere terk edildiğini gösteriyor. Bu durum akaryakıt açısından zaten ithal bağımlısı olan ülkemizi, daha da bağımlı hale getiriyor.
Bayilerin başı dertte Daha önce bayilerle kurulan ilişkilerde intifa hakkı söz konusuydu. Ancak son satışla hukuki ilişkilerde Aydın Doğan ve ortağı İş Bankası tek taraf haline geldi. Akaryakıt gelirinin sahip olduğu büyük iş hacminin İş Bankası üzerinden işlem yapması bu bankaya rant getirecek, yani sektörün para transferini kontrol edecek. Bayiler, kredi kartı yükünü tek başına taşımakta ve kâr marjı açısından dağıtım şirketinin insafına terk ediliyor.
Altın hisse kaldırıldı POAŞ'ın özelleştirilmesi sırasında imzalanan ana sözleşmede yer alan "imtiyazlı hissenin beş yıl geçerlilik süresi", bu zaman dolmadan 24 Nisan 2002 tarihinde kaldırıldı. Böylece denetim ve kontrol işlevini yürüten "altın hisse" devre dışı bırakıldı. Altın hisse kuralının kaldırılmasıyla birlikte Aydın Doğan ve ortağı İş Bankası'nın kendi paylarını yurtiçi ve yurtdışındaki alıcılara satışının önündeki tüm engeller ortadan kaldırılmış oldu. Oysa, 4046 sayılı Özelleştirme Yasası'nın 2. maddesinin 9. fıkrasında, "stratejik konularda devletin sahip olacağı imtiyazlı hisse oluşturulması" hükme bağlanmıştı. Aynı yasanın 13. maddesinin (b) fıkrasında; "Tekelleşmenin önlenmesi de dahil, ekonomi ve güvenlikle ilgili olarak milli yararın korunması amacıyla kamu payının yüzde 50'nin altına düşmesi durumunda, bu kuruluşların yetkili kullarında alınacak kararlarda söz ve onay hakkı verecek imtiyazlı hisselerin miktarını ve bunlarla ilgili imtiyazlı hakları değiştirmeye stratejik konu ve kuruluş olarak tespit edilenleri bu kapsamdan çıkarmaya kurul yetkilidir" hükmü yer alıyor. Ancak Hükümet, Aydın Doğan için kendi çıkardığı yasaları bile hiçe saydı.
Doğu'ya yakıt yok İmtiyazlı hissenin kaldırılmasıyla birlikte POAŞ, Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki faaliyetlerini yerine getirme zorunluluğundan vazgeçecek. Zaten kârsız gördüğünden bu bölgede bulunan çok sayıda bayiyi daha önce kapatmıştı. Bu bölgelerde sorun, "sınır ticareti" kapsamında çözülmek isteniyor. Ancak, sınır ticaretinin yasaklanması ile birlikte bölgede yaşayanlar kendi kaderine terk ediliyor. Ayrıca sınır ticareti, devletin vergi kayıplarına uğraması ve haksız rekabete neden olmasının yanında konjonktüreldir. Özelliklede Ortadoğu'da süren belirsizlik, savaş durumu nedeniyle ortaya çıkabilecek ambargo ve benzeri uygulamalarla sınır ticaretinin durması söz konusu. Bölgenin akaryakıt ihtiyacının ani ve sık sık değişme eğilimine bırakılması, kamu hizmetlerinin gözardı edilerek tamamen piyasa güdüsüne, yani spekülatörlere terk edildiğini gösteriyor. Bu durum akaryakıt açısından zaten ithal bağımlısı olan ülkemizi, daha da bağımlı hale getiriyor.
Bayilerin başı dertte Daha önce bayilerle kurulan ilişkilerde intifa hakkı söz konusuydu. Ancak son satışla hukuki ilişkilerde Aydın Doğan ve ortağı İş Bankası tek taraf haline geldi. Akaryakıt gelirinin sahip olduğu büyük iş hacminin İş Bankası üzerinden işlem yapması bu bankaya rant getirecek, yani sektörün para transferini kontrol edecek. Bayiler, kredi kartı yükünü tek başına taşımakta ve kâr marjı açısından dağıtım şirketinin insafına terk ediliyor.
Evrensel'i Takip Et