29 Ağustos 2002 21:00
Servet Kocakaya
'Artık duvarlara yazı yazıp kaçanlar yok'
GÜNÜN YAZILARI
"Çevremde olup bitenleri şiire yakın bir şarkı sözü kümesiyle ezgilendirmek hoşuma gidiyordu. En az bugünkü kadar zevk alıyordum. Kendi hikâyelerimi anlatmayı çok seviyorum." Kısa bir süre önce "Duvar Şarkıları" adlı ikinci albümü çıkan Servet Kocakaya, müziğe başlama hikâyesini böyle anlatıyor.
Şarkılarında yaşanmış öyküleri anlatıyor Servet Kocakaya. Ona ilk çıkışını yaptıran "Keke" adlı şarkısı da böyle bir şarkı; Servet Kocakaya'nın babasını anlatıyor. Kocakaya, "Gözlemler yapıyorum. İnsanların içinde olmaya çalışıyorum. Bunun diri kalmasını istiyorum. Bu anlamda sanatın halktan kopuk olduğunu düşünmüyorum. İkisi omuz omuza" diyor.
Genç ölümler Çalışmalarında konu bütünlüğüne ve kompozisyona dikkat ettiğini vurgulayan sanatçının her iki albümünde de konu bütünlüğü var. İlk albümde zorluklar ve mücadeleyi; ikinci albümde ise genç ölümlerini anlatmış: "Kîzava, dedim. Bu kadar genç ölüm olursa, kim damat olacak?" "Duvar Şarkıları", Kocakaya'nın çocukluğunun geçtiği sokakları anlatıyor. "Duvarlar" isimli şarkıda ise bugünün aşkını sorguluyor Kocakaya: "Aşk, şekil değiştiriyor artık. Düşüncesini duvarlara yazan, o yiğit gençlere aşık olan genç kızları anlattım belki de. 'Silmeyin duvarları, üstüne yazanları, tırnağıyla kazanları, görmeliydi genç kızlar' diyorum şarkıda. Her sabah kalktığımda duvarda başka bir şey olurdu. Her gün silinir; akşam yerine yenisi yazılırdı. 'Kahrolsunlar', 'yaşasınlar', 'seni seviyorumlar' vardı. Hatta 'seni seviyem'ler bile vardı. Artık duvarlara yazı yazıp kaçanlar yok".
Murat ile Munzur... Anlattıkları, hep çevresinde yaşananlar. Örneğin; albümdeki "Piro"nun öyküsü, birinci albümdeki "Güleyşa" ile aynı. Kocakaya, annesinden dinlemiş bunu. Öykü, kaybettiği kızı Güleyşa'yı hatırlayan ve hüzünlenen bir Anadolu insanını anlatıyor. "Birkaç defa karşılaşıp, yaşadıklarını dinlediğim bir insan. Tunceli'ye, Bingöl'e gittim. Kendimi orda hissettim. Hikâyeyi bir de orada kurguladım. Yani Murat Nehri ile Munzur bir yerde buluştular" diye anlatıyor şarkının ortaya çıkışını. "Gençliğim" adlı şarkı ise arabesk motifler içeriyor. Sokağın arabesk resmini çizdiğini söylüyor Kocakaya. "Düşünebiliyor musunuz, bir düğünde gelin ve damat çok hüzünlü bir müzikte dans ediyorlar. Oysa halay çekmeleri gerekir."
Yaşanmışlıklar "Öyle söyleşilere tanık oluyorum ki; aynı işi yaptığım insanlar bunları konuşunca, ben susmayı tercih ediyorum" diyen Kocakaya, bu yüzden de yaşanmışlıkları anlattığını söylüyor:"O düğünleri, hüznü, arabeski. Bunları anlatmak istedim" Albüm için Hasan Cihat Örter, Ercan Irmak, Erdal Erzincan gibi isimlerle buluşmuş Servet Kocakaya. Bir de deyiş okumuş albümde. Albümdeki diğer şarkılar gibi Kocakaya'ya ait değil. Albümdeki en güzel öykülerden biri ise "Diyarbakır Surları"na ait. Bir asker kaçağını anlatıyor. Asker kaçağı genç, seyahat ettiği otobüste jandarmalar tarafından gözaltına alınıp askere gönderilir. Genç, askerden döndükten sonra, aynı otobüste aşık olduğu genç kızı bulur ve evlenir.
'Öykü müzik yapıyorum' "Ne tür müzik yapıyorsunuz?" diye sorulduğu zaman, "öykü müzik" yanıtını veriyor Kocakaya. "Müziği öyküleri anlatmak için araç olarak kullanıyorum. Şu genç yaşımda 'masal dedelik' yapıyorum yani" diyor. Şarkıda lezzeti ve konu bütünlüğünü sağlamak onun için önemli. Son dönemlerde "şarkı ya da türkü söylemek" için ortaya çıkanları eleştiriyor. "Popüler kültürün, ilk yağmurda akıp gidecek boyalarla boyamasına aldanıyor insanlar. Böyle olunca sanatla ilgilenmek, ödünler yumağı haline geliyor" diyen Servet Kocakaya, müzikle ilgilenenin donanımlı olması gerektiğini vurguluyor. Sanatla ilgilenen insanların ekonomik sorunlar yaşamalarının, üretimlerinin önünde bir engel olduğunu düşünen Servet Kocakaya, "Para kazanmak için yanlış şeyler yapılabiliyor. Çok iyi şeyler çıkabilecekken ortaya, olumsuzluklar doğabiliyor" diyor.
Genç ölümler Çalışmalarında konu bütünlüğüne ve kompozisyona dikkat ettiğini vurgulayan sanatçının her iki albümünde de konu bütünlüğü var. İlk albümde zorluklar ve mücadeleyi; ikinci albümde ise genç ölümlerini anlatmış: "Kîzava, dedim. Bu kadar genç ölüm olursa, kim damat olacak?" "Duvar Şarkıları", Kocakaya'nın çocukluğunun geçtiği sokakları anlatıyor. "Duvarlar" isimli şarkıda ise bugünün aşkını sorguluyor Kocakaya: "Aşk, şekil değiştiriyor artık. Düşüncesini duvarlara yazan, o yiğit gençlere aşık olan genç kızları anlattım belki de. 'Silmeyin duvarları, üstüne yazanları, tırnağıyla kazanları, görmeliydi genç kızlar' diyorum şarkıda. Her sabah kalktığımda duvarda başka bir şey olurdu. Her gün silinir; akşam yerine yenisi yazılırdı. 'Kahrolsunlar', 'yaşasınlar', 'seni seviyorumlar' vardı. Hatta 'seni seviyem'ler bile vardı. Artık duvarlara yazı yazıp kaçanlar yok".
Murat ile Munzur... Anlattıkları, hep çevresinde yaşananlar. Örneğin; albümdeki "Piro"nun öyküsü, birinci albümdeki "Güleyşa" ile aynı. Kocakaya, annesinden dinlemiş bunu. Öykü, kaybettiği kızı Güleyşa'yı hatırlayan ve hüzünlenen bir Anadolu insanını anlatıyor. "Birkaç defa karşılaşıp, yaşadıklarını dinlediğim bir insan. Tunceli'ye, Bingöl'e gittim. Kendimi orda hissettim. Hikâyeyi bir de orada kurguladım. Yani Murat Nehri ile Munzur bir yerde buluştular" diye anlatıyor şarkının ortaya çıkışını. "Gençliğim" adlı şarkı ise arabesk motifler içeriyor. Sokağın arabesk resmini çizdiğini söylüyor Kocakaya. "Düşünebiliyor musunuz, bir düğünde gelin ve damat çok hüzünlü bir müzikte dans ediyorlar. Oysa halay çekmeleri gerekir."
Yaşanmışlıklar "Öyle söyleşilere tanık oluyorum ki; aynı işi yaptığım insanlar bunları konuşunca, ben susmayı tercih ediyorum" diyen Kocakaya, bu yüzden de yaşanmışlıkları anlattığını söylüyor:"O düğünleri, hüznü, arabeski. Bunları anlatmak istedim" Albüm için Hasan Cihat Örter, Ercan Irmak, Erdal Erzincan gibi isimlerle buluşmuş Servet Kocakaya. Bir de deyiş okumuş albümde. Albümdeki diğer şarkılar gibi Kocakaya'ya ait değil. Albümdeki en güzel öykülerden biri ise "Diyarbakır Surları"na ait. Bir asker kaçağını anlatıyor. Asker kaçağı genç, seyahat ettiği otobüste jandarmalar tarafından gözaltına alınıp askere gönderilir. Genç, askerden döndükten sonra, aynı otobüste aşık olduğu genç kızı bulur ve evlenir.
'Öykü müzik yapıyorum' "Ne tür müzik yapıyorsunuz?" diye sorulduğu zaman, "öykü müzik" yanıtını veriyor Kocakaya. "Müziği öyküleri anlatmak için araç olarak kullanıyorum. Şu genç yaşımda 'masal dedelik' yapıyorum yani" diyor. Şarkıda lezzeti ve konu bütünlüğünü sağlamak onun için önemli. Son dönemlerde "şarkı ya da türkü söylemek" için ortaya çıkanları eleştiriyor. "Popüler kültürün, ilk yağmurda akıp gidecek boyalarla boyamasına aldanıyor insanlar. Böyle olunca sanatla ilgilenmek, ödünler yumağı haline geliyor" diyen Servet Kocakaya, müzikle ilgilenenin donanımlı olması gerektiğini vurguluyor. Sanatla ilgilenen insanların ekonomik sorunlar yaşamalarının, üretimlerinin önünde bir engel olduğunu düşünen Servet Kocakaya, "Para kazanmak için yanlış şeyler yapılabiliyor. Çok iyi şeyler çıkabilecekken ortaya, olumsuzluklar doğabiliyor" diyor.
Evrensel'i Takip Et