10 Eylül 2002 21:00
Karikatür'ün sokak çocuğu öldü
Karikatürist Zeki Beyner hayata gözlerini kapadı. İlk karikatürleri Akbaba'da yayımlanan karikatürist, hayatı, evi kabul ettiği sokaklarda öğrendiğini söylüyordu.
Karikatür camiası bir ustasını, Zeki Beyner'i kaybetti. Tef, Zübük, Taş, Taş-Karimatür, Papağan, Pardon, Son Saat, Ses-Atmaca, Çarşaf, Yorgan ve Akbaba dergileri ile Bizim Gazete'deki çizgilerinden tanıdığımız Zeki Beyner, 8 Eylül Pazar günü hayata gözlerini kapadı. Karikatürist, "Akbaba okulunun yaşayan az sayıdaki karikatürcülerinden biri" kabul ediliyordu. Bir aydır Kartal SSK Hastanesi'nde yatan Beyner 72 yaşındaydı.
Sokaktan öğrendi Hayatı, çocukluğundan ihtibaren kendisine ev olarak seçtiği sokaklardan, tren garlarından, vapur iskelelerinde öğrenen Beyner, fabrikalarda işçi olarak çalıştı, yoksul bir yaşam sürdü. Yaşamının son dönemlerinde karikatür çizdiği Bizim Gazete'de 17 Eylül 2001 yayımlanan bir röportajında "çizgiyle yaşadığını" söylemişti. "1936 yılında Fatih'te doğdum. Kimsesiz çocuklardan biriyim. Anasız babasız sokaklarda büyüdüm. Çocukluğum, gençliğim Karacaahmet'te geçti. Mezarlıkta yatıyordum. 20 yaşına kadar hep sokaklardaydım. Vapur iskelelerinin yolcu salonlarında, Üsküdar Paşakapısı'ndaki adliyenin duruşma salonlarında kışın soğuktan korunmaya çalışırdım. Sokaklarda büyüdüm, ama kendimi korumasını da bildim. Hiç eğitim görmedim, okula gitmedim. Okuma yazmayı kendi kendime öğrendim." Aynı röportajda kendisini böyle anlatıyordu Beyner.
İlk önce Akbaba 1957 yılında üç karikatürünü Cumhuriyet gazetesine götürür. Karikatürler beğenilir ancak, "burada para vermezler, sen Akbaba mecmuasına götür" yanıtını alır. Cumhuriyet'ten çıkar ve uzun süre dolaştıktan sonra geceyi Sultanahmet Parkı'nda geçirir. Sabah olunca da tavsiye edildiği gibi Akbaba dergisininin yolunu tutar: "Hiçbir şey söylemeden elimdeki karikatürleri kapıyı açana uzattım. O zamanlar Zeytinburnu'nda gecekondu yüzünden çok cinayet işleniyordu, kavgalar çoktu. Onunla ilgili karikatür de çizmiştim. Karikatürleri alan, bunlar çok güzel, gerçi çizgileriniz biraz zayıf ama espriler usta işi dedi ve kullanacağını söyledi. Ben de kapıyı açana, Selâmi Bey teşekkür ederim dedim. O zaman kapıdaki kişi: Ben Selâmi değil, Aziz Nesin'im dedi. Meğer Aziz Nesin Akbaba'da yatıyor ve dergiye takma isimle yazılar yazıyormuş. Bunu sonra öğrendim." Adını, gazeteden yapılan kese kağıtlarından okuyarak öğrendiği Aziz Nesin, kendisinden yeni karikatürler getirmesini ister. Ve aldığı karikatürleri yayımlar.
İki albümü var O dönem Son Posta gazetesinde çizen Orhan Ural'dan etkilendiğini söyleyen Zeki Beyner, 25 yıl Akbaba'da, 20 yıl da Çarşaf dergisinde çalıştı. Aziz Nesin, Yusuf Ziya Ortaç, Rıfat Ilgaz, Mim Uykusuz ve Mıstık gibi mizah ustaları tarafından hep desteklendi. Beyner'in 1970 yılında yayımlanan "Keşkül-ü Fukara" ve Temmuz 2000'de yayımlanan iki karikatür albümü bulunuyor. Karikatürcüler Derneği de yaptığı yazılı açıklamada, karikatürcünün tek akrabaları olan çizer arkadaşlarının kendisini sevgiyle andığını belirtti.
Sokaktan öğrendi Hayatı, çocukluğundan ihtibaren kendisine ev olarak seçtiği sokaklardan, tren garlarından, vapur iskelelerinde öğrenen Beyner, fabrikalarda işçi olarak çalıştı, yoksul bir yaşam sürdü. Yaşamının son dönemlerinde karikatür çizdiği Bizim Gazete'de 17 Eylül 2001 yayımlanan bir röportajında "çizgiyle yaşadığını" söylemişti. "1936 yılında Fatih'te doğdum. Kimsesiz çocuklardan biriyim. Anasız babasız sokaklarda büyüdüm. Çocukluğum, gençliğim Karacaahmet'te geçti. Mezarlıkta yatıyordum. 20 yaşına kadar hep sokaklardaydım. Vapur iskelelerinin yolcu salonlarında, Üsküdar Paşakapısı'ndaki adliyenin duruşma salonlarında kışın soğuktan korunmaya çalışırdım. Sokaklarda büyüdüm, ama kendimi korumasını da bildim. Hiç eğitim görmedim, okula gitmedim. Okuma yazmayı kendi kendime öğrendim." Aynı röportajda kendisini böyle anlatıyordu Beyner.
İlk önce Akbaba 1957 yılında üç karikatürünü Cumhuriyet gazetesine götürür. Karikatürler beğenilir ancak, "burada para vermezler, sen Akbaba mecmuasına götür" yanıtını alır. Cumhuriyet'ten çıkar ve uzun süre dolaştıktan sonra geceyi Sultanahmet Parkı'nda geçirir. Sabah olunca da tavsiye edildiği gibi Akbaba dergisininin yolunu tutar: "Hiçbir şey söylemeden elimdeki karikatürleri kapıyı açana uzattım. O zamanlar Zeytinburnu'nda gecekondu yüzünden çok cinayet işleniyordu, kavgalar çoktu. Onunla ilgili karikatür de çizmiştim. Karikatürleri alan, bunlar çok güzel, gerçi çizgileriniz biraz zayıf ama espriler usta işi dedi ve kullanacağını söyledi. Ben de kapıyı açana, Selâmi Bey teşekkür ederim dedim. O zaman kapıdaki kişi: Ben Selâmi değil, Aziz Nesin'im dedi. Meğer Aziz Nesin Akbaba'da yatıyor ve dergiye takma isimle yazılar yazıyormuş. Bunu sonra öğrendim." Adını, gazeteden yapılan kese kağıtlarından okuyarak öğrendiği Aziz Nesin, kendisinden yeni karikatürler getirmesini ister. Ve aldığı karikatürleri yayımlar.
İki albümü var O dönem Son Posta gazetesinde çizen Orhan Ural'dan etkilendiğini söyleyen Zeki Beyner, 25 yıl Akbaba'da, 20 yıl da Çarşaf dergisinde çalıştı. Aziz Nesin, Yusuf Ziya Ortaç, Rıfat Ilgaz, Mim Uykusuz ve Mıstık gibi mizah ustaları tarafından hep desteklendi. Beyner'in 1970 yılında yayımlanan "Keşkül-ü Fukara" ve Temmuz 2000'de yayımlanan iki karikatür albümü bulunuyor. Karikatürcüler Derneği de yaptığı yazılı açıklamada, karikatürcünün tek akrabaları olan çizer arkadaşlarının kendisini sevgiyle andığını belirtti.