18 Eylül 2002 21:00

Manisa davasında mektup komplosu



DAVANIN GEÇMİŞİ Manisa'da, 26 Aralık 1995'te, yasadışı DHKP/C örgütüne yönelik operasyonda gözaltına alınan 16 gence işkence yaptıkları iddiasıyla 10 polis hakkında Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılmış, yargılama sonunda sanık polisler beraat etmişti. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, "Tüm mağdurların fiziki ve psikolojik işkenceye maruz kaldıkları gerekçesiyle" beraat kararını bozmuş, tekrar görülen davada yerel mahkeme, ikinci beraat kararını vermişti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından bozulan davada, 10 polis memuru, 1 yıl ile 5 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırılmış, bu karar da "son savunma hakkı verilmediği" gerekçesiyle Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından bozulmuştu. Kamuoyunda "Manisalı Gençler" olarak bilenen 16 gence gözaltında 10 polisin işkence yapmasına ilişkin davanın, zaman aşımına uğraması için her yola başvuruluyor. Davayı uzatarak zaman aşımına sokmak amacıyla kullanılan en son yöntem davanın dünkü celsesinde yaşandı. Duruşmada yoğun tartışmaların yaşanmasına neden olan olay ise işkenceye maruz kalan gençlerden birinin "polislere işkence yaptıkları yönünde iftira attıklarına" ilişkin mektup. Mektupu yazdığı iddia edilen işkence mağduru Münire Apaydın, mektupu komplo olarak nitelerken sanık avukatları davanın yeni boyuta girdiğini söyleyerek mektubun incelenmesi görektiğini iddia ettiler. Mektubu dikkate almayan mahkeme heyeti, sanık avukatlarının savunmalarını hazırlamaları için duruşmayı, son kez erteledi. Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü celsesi sakin başladı. Tutuksuz sanıklardan başkomiser Halil Emir, polis memurları Levet Özvez, Ramazan Kolak, Musa Geçer ve Engin Erdoğan hazır bulunduğu duruşmaya gençlerin avukatı Manisa Barosu Başkanı Serhan Özbek ile sanık avukatları Ayşe Beyko, Nilgün Duman ve Haluk Tardu katıldı.

Mektup tartışmaya neden oldu Duruşma mahkeme heyetinin, işkence gören gençlerden Münire Apaydın'ın mahkemeye, kendi el yazısı ve imzası bulunan bir itiraf mektubu gönderdiğini belirtmesi ve avukatların görüşünü sorması ile başladı. Gençlerin avukatı Serhan Özbek, bu mektubun gerçeği yansıtmadığını, davanın zamanaşımına uğratılmaya çalışıldığını söyledi. Bunun üzerine söz alan sanık avukatları ise ortada bir itiraf mektubunun bulunduğunu ve bu mektupta sanık polislere iftira atıldığının yazıldığını belirterek, mektubun incelenmesi gerektiğini söylediler. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararını hatırlatan Mahkeme Başkanı Mehmet Yılmaz, "14 genç buraya gelse, tek tek (biz iftira attık, işkence görmedik) deseler dahi, bu saatten sonra yapabileceğim bir şey yok. Ben ne yapabilirim? Yargıtay Ceza Genel Kurulu, (bu cezayı vereceksin) diyor" dedi. Mahkeme Heyeti, mektubun incelenmesi talebini, "Yargıtay Genel Kurulu ve ilgili daire kurulu kararı nazara alındığında, davaya bir yenilik getirmeyeceği ve konuya etkili olmadığı" gerekçesiyle oybirliğiyle reddetti.

Son kez ertelendi Esas hakkındaki savunması sorulan gençlerin avukatı Serhan Özbek, yargılama aşamasında verilen iki beraat kararına karşı, Yargıtay 8. Dairesi ve Ceza Genel Kurulu kararlarında, "mağdurlara işkence yapıldığı" suçunun belirlendiğini, bu nedenle ceza verilmesi gerektiğini kaydetti. Sanıkların davayı "zamanaşımına götürme gayretlerinin etkili olduğunu ve Yargıtay'ın verdiği kararın örnek karar teşkil ettiğini" ifade eden Özbek, "Karar, geç de olsa, adaletin tecellisi ve Türkiye'nin saygınlığı açısından yaşamsal bir önem taşımaktadır" dedi. Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının savunmalarını hazırlamaları için duruşmayı, son kez erteledi.


'BÖYLE BİR MEKTUP GÖNDERMEDİM' Mektupu gönderdiği iddia edilen Münüre Apaydın, dün akşam saatlerinde bir açıklama yaparak, böyle bir mektup göndermediğini, yazısının ve imzasının taklit edilmesi nedeniyle "suç duyurusunda" bulunacağını bildirdi. Bunun tamamen mahkeme sürecini baltalamak amacıyla yapılmış bir "komplo" olabileceğini dile getiren Apaydın, "Söz konusu mektupta benim o dönemde Fatih Anadolu Lisesi son sınıfında okuduğum yazılmış. Oysa ben o tarihte lise ikinci sınıftaydım. Fulya Apaydın'dan kardeşim gibi söz edilmiş, oysa Fulya benim ablam" dedi. Mektupta söylendiği gibi avukatlarının kendilerini yönlendirmesinin söz konusu olmadığını belirten Apaydın, "Hala ilk günkü gibi şikayetim devam ediyor. Polislerin cezalandırılmasını istiyorum" diye konuştu.

Evrensel'i Takip Et