10 Ekim 2002 21:00

Berivan'dan sonra Dilara da yasak

Kürtçe isimlerin ardından Arapça isimler de kabul edilmemeye başlandı. www.internethaber.com Haber Müdürü Mehmet Özışık, kızı Zeynep Dilara Özışık'ın nüfus kaydı için önceki gün gittiği Sultanbeyli Nüfus Müdürlüğü'nde bu isimleri kabul ettiremedi. Kayıt görevlisine giden Mehmet Özışık, doğum raporlarını göstererek, kızını nüfus kütüğüne geçirmek istediğini bildirdi. Gerekli işlemlere başlayan görevli, kız çocuğuna ne isim verileceğini sorunca Özışık, "Zeynep Dilara Özışık" ismi vermek istediğini belirtti. Bunun üzerine görevli memur, evrakları Özışık'a geri vererek, "Biz bu isimleri kabul edemiyoruz. Bunlar Arapça isim olduğu için bize bu tür isimleri kayıt etmememiz yönünde emir geldi" dedi. Mehmet Özışık, yetkili bir ağızdan açıklama istediğini söyleyince ilgili birim şefine gönderildi ancak ilgili birim şefi de aynı gerekçeleri sıralayarak bu ismi kabul edemeyeceklerini bildirdi. İsteğinde ısrar eden Özışık, gazeteci kimliğini çıkarınca birim şefinin cevabı bu kez farklı oldu, "Bakın beyefendi. Biz emir kuluyuz ve bize bu emir geldi. Ancak siz bu isimlerde ısrar ederseniz, yasal olmayan bir iş yapmış olursunuz. Israrlarınız karşısında bu isimleri kaydederiz ancak siz de ileride cezaya çarptırılabilirsiniz. Bu işin cezası hapse kadar gider."

Dilekçe verdi kabul edildi Baba Özışık, Türkiye'de Dilara ve Zeynep isimlerini taşıyan yüzbinlerce kişi olduğunu belirtmesine rağmen görevlilerin işlem yapmaması üzerine, Sultanbeyli Kaymakamlığı'na dilekçe verdi. Kızına Zeynep Dilara ismini vermek istediğini dilekçesinde belirten Özışık, tüm sorumlulukları kabul ettiğini kaydetti. Verdiği dilekçe sonrasında isimlerin kabul edildiğini ifade eden Özışık, "Bu yasak emri kimden geldi? Kim neden bu emri verdi? Sanırım bunu öğrenmek hakkımız ve yetkili isimlerin bu konuda açıklama yapması gerekiyor" dedi.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


AB üzerinden seçim hesabı Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından açıklanan Türkiye hakkındaki "İlerleme Raporu" siyasi partiler ve medyada geniş yankı uyandırdı. AB Komisyonu, önceki gün açıklanan raporunda bir yandan Türkiye'yi AB'ye uyum yasaları nedeniyle överken, bir yandan da Ankara'nın siyasi kriterleri yerine getirmediğini vurguladı. Medya yardımıyla ANAP'ın bayraktarlığını yaptığı "üyelik görüşmeleri için takvim verilmesi" talebine ise raporda tek kelimeyle bile değinilmedi. Üstelik, Türkiye'nin tüm restlerine rağmen Güney Kıbrıs'la ilgili raporda, "tüm Ada'nın" 2004 yılında AB'ye üye olması beklenen ülkeler listesinde yer aldığı bir kez daha vurgulandı.

Ecevit soruları yanıtladı AB raporuna patron çevreleinin ve siyasilerin tepkisi ise beklenen yönde oldu. Ankara Sanayi Odası (ASO) Genişletilmiş Yönetim Kurulu toplantısında konuşan Başbakan Bülent Ecevit, bir gazetecinin, "Türkiye'ye AB'den tam üyelik dışında yeni bir öneri olursa, Türkiye'nin tavrı ne olur? 2004'te Güney Kıbrıs için üyelik tarihi verildi, ne yapmayı düşünüyorsunuz" sorusu üzerine, Türkiye'nin AB üyelerine sunulan yetkilerin dışında başka bir olanakla yetinmeyi kabul etmeyeceğini, tartışmaya bile açmayacağını söyledi. Kıbrıs konusundaki görüşlerini de yineleyen Ecevit, "Kıbrıs gerçeği kabul edilmedikçe Kıbrıs'ta iki tarafı da tatmin edici bir çözüm bulunamaz. Benim görüşüme göre de Kıbrıs gerçeği de şu; Kıbrıs'ta tek millet yoktur. İki millet, iki devlet, iki dil, iki din vardır. Birbirinden bu kadar ayrı olan iki toplumu, birleştirmeye çalışmak, kabul edilebilir bir davranış değildir." MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bahçeli ise, Türkiye'ye müzakere tarihi verilmemesini, "AB'nin her zaman böyle bir çifte standart uygulaması var." diye değerlendirdi. Seçim çalışmaları çerçevesinde dün Karabük'e giden Bahçeli, gazetecilerin, "Yılmaz ve Çiller'in (bizi aldattılar) şeklinde sözleri oldu" demesi üzerine, "Aldanmayacak tecrübeye sahip oldukları inancındayım" karşılığını verdi.

Beklentiye devam! ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, açıklanan AB İlerleme Raporu'nun ardından bazı çevrelerce Türkiye'ye özel bir statü verilmesi önerisinin gündeme getirilebileceğini iddia etti. Yılmaz, "Önemli olan tam üyelik hedefini sulandırmamak. Bize gösterecekleri başka elma şekerlerine kanmamak" dedi. Yılmaz, raporda dile getirilen eleştirilerin serinkanlı karşılanmasını isteyerek, "Kopenhag Zirvesi öncesinde bir diplomasi atağı başlatılmalı" dedi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ise, "AB Komisyonu tarafından Türkiye ile ilgili hazırlanan İlerleme Raporu ve Strateji Belgesi, Türkiye'nin son 1 yılda gerçekleştirdiği siyasi reformların Kopenhag ölçütleri bakımından taşıdığı önemi vurguluyorsa da, ortaya koyduğu öneriler doyurucu olmaktan uzaktır" değerlendirmesini yaptı.

Muhalefet cephesi Rapor hakkında muhalefet partileri de değerlendirmelerde bulundular. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Hem hükümeti, hem de AB'yi yanlış bulduğunu belirterek, "AB büyük yanlış içinde. Ancak hükümet de yetersiz kaldı" dedi. YTP Genel Başkanı İsmail Cem de, "Her şey bitmiş değil... Bir zaman kaybı olarak algılamak gerekir." dedi.

Sorun takvim değil İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül de AB'nin Türkiye hakkında hazırladığı raporda yazılanların hiçbirinin yeni olmadığını belirterek, "Türkiye'de temel sorun insan hakları ve temel özgürlükleri koruyan ve uygulayan demokratik bir ülke olup olmadığı sorunudur" dedi. Öndül, temel sorunun takvim değil, ülkenin demokratik olup olmaması olduğunu ifade etti.