24 Kasım 2002 22:00
Bergama'da 'cinayet' işleniyor
GÜNÜN YAZILARI
Ovacık-Çamköy-Narlıca köyleri arasında bulunan altın madeni işletmesine karşı 13 yıldır verilen mücadelenin içinde yer alan Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın, hiçbir önlem alınmadan ruhsatsız çalıştığı tespit edilen ABD sermayeli Normandy şirketinin yöre halkına karşı suç işlediğini, sürdürülen faaliyetin cinayetten farksız olduğunu söyledi. Bu cinayetin mahkeme kararlarıyla tespit edildiğinin altını çizen Taşkın, "Tüm yetkililer silsileyle bu cinayetten sorumludur" dedi.
Madenle ilgili ortaya çıkan yeni gelişmeler hakkında görüşlerini aldığımız Sefa Taşkın, Danıştay'ın kesinleşmiş kararı olmasına rağmen madenin, Başbakanlığın yönlendirmesi ve Bakanlar Kurulu'nun aldığı bir prensip kararı çerçevesinde yaklaşık bir yıldır çalıştırıldığını hatırlattı. Ne madenin çalışmasının ne de Bakanlar Kurulu kararının yasal olmadığını kaydeden Taşkın, "Eğer Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu kabul ediliyorsa bu madenin çalışmaması gerekir" uyarısında bulundu.
Haklılığımız ortaya çıktı Normandy firmasının ABD sermayeli altın tekeli Newmont tarafından satın alınmasından sonra Amerikalıların şirketi kendilerine uygun bir hale getirmeye çalıştıklarını aktaran Sefa Taşkın, "Bunun için eski kadrolarını tasfiye ediyor. Zaten bu türlü çevre kirliliğine ve paraya dayalı şaibeli işletmelerde işveren dediğimiz çokuluslu şirketler hiçbir zaman aynı kadrolarla çalışmazlar. Çünkü oradaki pisliklere muhakkak birileri tanık oluyordur ve bu tanıkların sayısının artmaması gerekir" dedi. Son olarak madenin başlangıcından beri orada çalışan Türk mühendis ve yöneticilerin işlerine son verildiğine dikkat çeken Taşkın, işten çıkarılan kişilerin basına verdiği beyanların kendilerinin yıllardır dillendirdikleri gerçeklerle örtüştüğünü söyledi. "Buruk bir gülümsemeyle ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha teyit ettik" diye konuşan Taşkın şöyle devam etti: "Bu şahıslar madenin yasal olmadığını, mahkeme kararlarına rağmen çalıştırıldığını, hiçbir ruhsatının olmadığını söylediler. Yani bu siyanürlü madenin tepesinden tırnağına kadar bir dizi kanunsuzluk, yasadışılılık taşıdığı görülüyor. Madenden atılanların konuşmaya başlamasıyla yeni bir dalgalanma ortaya çıktı. Bergama Kaymakamlığı'da gerekli incelemeyi yaparak, madenin çalışmasının hukuka aykırı olduğunu tespit etti."
Evrensel'in rolü "Hukuk bu madenin çevreye, insanlara zarar verdiğini tespit etmiştir. Şu anda bile madenin çevresinde yaşayanlardan birileri zehirleniyor, ölüyor uzun vadede. Bu korkunç bir şey. Hiçkimse göz göre göre birilerinin zehirlenmesine, ölmesine göz yumamaz. Bir yanda hukuksuzluk var, bir yanda da bu bir cinayettir. Üstelik bu cinayet mahkeme kararlarıyla tespit edilmiştir" görüşünü dile getiren Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın, Bülent Ecevit'in başbakanlığındaki hükümetinin çok açık ve tehlikeli bir suç işlediğini ifade etti. Son günlerde peş peşe ortaya çıkan önemli gerçeklere rağmen kişi ve kurumlardan yeterli tepki gelmediği eleştirisinde bulunan Taşkın, gazetemiz Evrensel'in olayların üzerine kararlı bir şekilde, cesaretle gitmesini taktirle karşıladığını söyledi. Sefa Taşkın, "Evrensel'in, yıllardan bu yana madene karşı verilen mücadeledeki tutarlı çizgisi yanında, özellikle son olayların kamuoyuna yansıtılıp madenin kapanma noktasına gelmesinde tarihsel bir rol üstlendiğini düşünüyorum. Sizi izliyorum ve çok haklı olarak ben de soruyorum; neden susuyorlar?" sorusunu yöneltti.
İzmir Barosu: İzmir Valiliği suça ortak oluyor İzmir Barosu'nun 25.09.2002 tarihli dilekçesine yanıt veren İzmir Valiliği, "Bakanlar Kurulu Prensip Kararı'nın yürütmesinin durdurulmasına ilişkin herhangi bir karar valiliğe intikal" etmediği gerekçesiyle madenin faaliyetlerinin durdurulması talebini reddetti. İzmir Barosu, Bursa eski milletvekili Ali Arabacı'ya soru önergesi nedeniyle verilen yanıtın, Bakanlar Kurulu Prensip Kararı'nın icrai nitelik taşımadığını ortaya koyduğunu kaydederek, "Bakanlar Kurulu'nun sözü edilen kararına dayanılarak madenin çalıştırılması mümkün değildir. Sağlık Bakanlığı tarafından da bu konuda bir işlem tesis edilmediğine göre, madenin çalışmasının hiçbir hukuksal dayanağı ve gerekçesi bulunmamaktadır" açıklamasında bulundu. Baronun o zamanki başkanı Avukat Noyan Özkan'ın imzasını taşıyan dilekçede, Valiliğe, Anayasa'nın yargı kararlarıyla ilgili 138/son maddesi de hatırlatılmış, "Yasama ve yürütme organları, idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğunu, bu organların mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceğini ve bunların yerine getirilmesinin geciktirilemeyeceğini düzenler..." kuralına vurgu yapılmıştı. Valililiğin, 24.10.2002 günü verdiği yanıtta ise, Prensip Kararı'nın yürütmesinin durdurulmasıyla ilgili mahkeme kararının olmaması, madenin kapatılmamasına gerekçe gösterildi. Konuyla ilgili görüştüğümüz İzmir Barosu avukatlarından Arif Ali Cangı, Valiliğin konusu suç teşkil eden bir emri uygulamasının suça ortak olmak anlamına geldiğini söyledi. Cangı, Valiliğin, baroya verdiği yanıtla, "...Normandy Madencilik A.Ş'ye ait altın ve gümüş madeni tesislerinin ekli gerekçelerle işletilmesine devam edilmesi Bakanlar Kurulu'nca kararlaştırılmıştır" cümlesini emir telakki ederek, madenin çalışması için dayanak yaptığına dikkat çekti. Bakanlar Kurulu Prensip Kararı'nın niteliğinin yine Başbakanlık tarafından "icrai değil, bilgilendirici, temenni edici" olarak açıklandığının altını çizen Cangı, "Bununla birlikte ortada mahkeme kararlarına karşı bir eylem vardır. Bu suçtur. Konusu suç olan bir fiille ilgili emri uygulamamak suça ortak olmaktır" dedi.
Turgut: Yaptığım açıklamaların hepsi doğru Bergama'da maden yanlısı yazı ve haberleriyle dikkat çeken, hatta bizzat şirketin finansmanıyla çıktığı iddia edilen yerel Bakırçay Gazetesi'nde, "Nurettin Turgut'un sözleri çarpıtılmış! Halkı kandırdık demedim" başlığıyla çıkan haberi yalanlayan madenin eski Toplumla İlişkiler Uzmanı Nurettin Turgut, "Ulusal basında Evrensel'e, yerel basından Kuzey Ege'ye yaptığım açıklamalar doğrudur" dedi. Nurettin Turgut, konuyla ilgili şu açıklamada bulundu: "Evrensel ve Kuzey Ege'ye yaptığım açıklamalar tamamen doğrudur; yaptığım açıklamaları saptıran, yanlış değerlendiren Bakırçay ve Gözlem gazetelerini protesto ediyorum."
Haklılığımız ortaya çıktı Normandy firmasının ABD sermayeli altın tekeli Newmont tarafından satın alınmasından sonra Amerikalıların şirketi kendilerine uygun bir hale getirmeye çalıştıklarını aktaran Sefa Taşkın, "Bunun için eski kadrolarını tasfiye ediyor. Zaten bu türlü çevre kirliliğine ve paraya dayalı şaibeli işletmelerde işveren dediğimiz çokuluslu şirketler hiçbir zaman aynı kadrolarla çalışmazlar. Çünkü oradaki pisliklere muhakkak birileri tanık oluyordur ve bu tanıkların sayısının artmaması gerekir" dedi. Son olarak madenin başlangıcından beri orada çalışan Türk mühendis ve yöneticilerin işlerine son verildiğine dikkat çeken Taşkın, işten çıkarılan kişilerin basına verdiği beyanların kendilerinin yıllardır dillendirdikleri gerçeklerle örtüştüğünü söyledi. "Buruk bir gülümsemeyle ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha teyit ettik" diye konuşan Taşkın şöyle devam etti: "Bu şahıslar madenin yasal olmadığını, mahkeme kararlarına rağmen çalıştırıldığını, hiçbir ruhsatının olmadığını söylediler. Yani bu siyanürlü madenin tepesinden tırnağına kadar bir dizi kanunsuzluk, yasadışılılık taşıdığı görülüyor. Madenden atılanların konuşmaya başlamasıyla yeni bir dalgalanma ortaya çıktı. Bergama Kaymakamlığı'da gerekli incelemeyi yaparak, madenin çalışmasının hukuka aykırı olduğunu tespit etti."
Evrensel'in rolü "Hukuk bu madenin çevreye, insanlara zarar verdiğini tespit etmiştir. Şu anda bile madenin çevresinde yaşayanlardan birileri zehirleniyor, ölüyor uzun vadede. Bu korkunç bir şey. Hiçkimse göz göre göre birilerinin zehirlenmesine, ölmesine göz yumamaz. Bir yanda hukuksuzluk var, bir yanda da bu bir cinayettir. Üstelik bu cinayet mahkeme kararlarıyla tespit edilmiştir" görüşünü dile getiren Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın, Bülent Ecevit'in başbakanlığındaki hükümetinin çok açık ve tehlikeli bir suç işlediğini ifade etti. Son günlerde peş peşe ortaya çıkan önemli gerçeklere rağmen kişi ve kurumlardan yeterli tepki gelmediği eleştirisinde bulunan Taşkın, gazetemiz Evrensel'in olayların üzerine kararlı bir şekilde, cesaretle gitmesini taktirle karşıladığını söyledi. Sefa Taşkın, "Evrensel'in, yıllardan bu yana madene karşı verilen mücadeledeki tutarlı çizgisi yanında, özellikle son olayların kamuoyuna yansıtılıp madenin kapanma noktasına gelmesinde tarihsel bir rol üstlendiğini düşünüyorum. Sizi izliyorum ve çok haklı olarak ben de soruyorum; neden susuyorlar?" sorusunu yöneltti.
İzmir Barosu: İzmir Valiliği suça ortak oluyor İzmir Barosu'nun 25.09.2002 tarihli dilekçesine yanıt veren İzmir Valiliği, "Bakanlar Kurulu Prensip Kararı'nın yürütmesinin durdurulmasına ilişkin herhangi bir karar valiliğe intikal" etmediği gerekçesiyle madenin faaliyetlerinin durdurulması talebini reddetti. İzmir Barosu, Bursa eski milletvekili Ali Arabacı'ya soru önergesi nedeniyle verilen yanıtın, Bakanlar Kurulu Prensip Kararı'nın icrai nitelik taşımadığını ortaya koyduğunu kaydederek, "Bakanlar Kurulu'nun sözü edilen kararına dayanılarak madenin çalıştırılması mümkün değildir. Sağlık Bakanlığı tarafından da bu konuda bir işlem tesis edilmediğine göre, madenin çalışmasının hiçbir hukuksal dayanağı ve gerekçesi bulunmamaktadır" açıklamasında bulundu. Baronun o zamanki başkanı Avukat Noyan Özkan'ın imzasını taşıyan dilekçede, Valiliğe, Anayasa'nın yargı kararlarıyla ilgili 138/son maddesi de hatırlatılmış, "Yasama ve yürütme organları, idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğunu, bu organların mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceğini ve bunların yerine getirilmesinin geciktirilemeyeceğini düzenler..." kuralına vurgu yapılmıştı. Valililiğin, 24.10.2002 günü verdiği yanıtta ise, Prensip Kararı'nın yürütmesinin durdurulmasıyla ilgili mahkeme kararının olmaması, madenin kapatılmamasına gerekçe gösterildi. Konuyla ilgili görüştüğümüz İzmir Barosu avukatlarından Arif Ali Cangı, Valiliğin konusu suç teşkil eden bir emri uygulamasının suça ortak olmak anlamına geldiğini söyledi. Cangı, Valiliğin, baroya verdiği yanıtla, "...Normandy Madencilik A.Ş'ye ait altın ve gümüş madeni tesislerinin ekli gerekçelerle işletilmesine devam edilmesi Bakanlar Kurulu'nca kararlaştırılmıştır" cümlesini emir telakki ederek, madenin çalışması için dayanak yaptığına dikkat çekti. Bakanlar Kurulu Prensip Kararı'nın niteliğinin yine Başbakanlık tarafından "icrai değil, bilgilendirici, temenni edici" olarak açıklandığının altını çizen Cangı, "Bununla birlikte ortada mahkeme kararlarına karşı bir eylem vardır. Bu suçtur. Konusu suç olan bir fiille ilgili emri uygulamamak suça ortak olmaktır" dedi.
Turgut: Yaptığım açıklamaların hepsi doğru Bergama'da maden yanlısı yazı ve haberleriyle dikkat çeken, hatta bizzat şirketin finansmanıyla çıktığı iddia edilen yerel Bakırçay Gazetesi'nde, "Nurettin Turgut'un sözleri çarpıtılmış! Halkı kandırdık demedim" başlığıyla çıkan haberi yalanlayan madenin eski Toplumla İlişkiler Uzmanı Nurettin Turgut, "Ulusal basında Evrensel'e, yerel basından Kuzey Ege'ye yaptığım açıklamalar doğrudur" dedi. Nurettin Turgut, konuyla ilgili şu açıklamada bulundu: "Evrensel ve Kuzey Ege'ye yaptığım açıklamalar tamamen doğrudur; yaptığım açıklamaları saptıran, yanlış değerlendiren Bakırçay ve Gözlem gazetelerini protesto ediyorum."
Evrensel'i Takip Et