19 Aralık 2002 23:00

Yıldız İbrahimova ile
   SESİN RENKLERİ

Ünlü caz sanatçısı Yıldız İbrahimova önceki akşam "Sesin Renkleri" adlı konseri ile İzmirli sanatseverlere özgün ve değişik yorumuyla seslendi. Üç Rum şarkısı, bir çigan müziği ve seyirci ile birlikte doğaçlama yapan İbrahimova, Aşık Veysel'in "Uzun ince bir yoldayım" türküsüyle konserini bitirdi. İlk müzik derslerini piyanoyla Çocuk Müzik Okulu'nda almaya başlayan Yıldız İbrahimova, şan ve piyano öğrenimi gördüğü Sofya Müzik Lisesi'ni ve Bulgar Devlet Müzik Akademisi'ni birincilikle bitirdi. Sanatçı dört oktavlık sesi, özgün doğaçlama ustalığı, cazdan folklor, çingene şarkıları ve avangard müziğe varıncaya kadar geniş uğraşı alanı, değişik müziklerde spesifik teknikleri değerlendirme yetenekleri var. Antoine Herve, İves Robert, Jean Lols Lognon, Zeena Parkins, Michail Alperin, Okay Temiz, Tuna Ötenel, İvo Ppazov, Theodosil Spasov, Anatoly Vapirov, Vladimir Tarasov, Peter Kowald, Urs Lelmgruber, Rudolf Dasek gibi müzisyenlerle çalıştı. İbrahimova, 30'dan fazla ülkede konser turlarına ve Prague, Berlin, Paris, Moskova, Houston, İstanbul, Sofya, Varna, Atina, Novosibirsk vb. caz festivallerine katıldı. Sanatçı ayrıca, Acatamus, Labirints, Seni Seviyorum Roza, İllusory Eternity filmlerinde ve Yunus Emre, Dostoyevski'nin Aşağılananlar ve Horlananlar oyunlarında da şarkıcı ve aktris olarak rol aldı. Fransa, Yugoslavya, Almanya ve ABD'de albüm çalışmaları yaptı. Önceki CD'lerinde Bulgar, Türk Halk Müzikleri'ni caz stilinde evrenleştirme uğraşı içinde olan İbrahimova, modern, avantgard müzik dallarında uygulama ve beste çalışmaları da yapmaktadır. Konser öncesinde görüştüğümüz İbrahimova İzmirli sanatseverler ve yeni projeleri hakkında bilgi verdi.

Çocuk şarkıları İzmir'e üçüncü kez gelen İbrahimova, "Önümüzdeki hafta senfoni orkestrası ile ilgili İzmir'e dördüncü kez gelmiş olacağım. Mart ayında geldiğimde çigan şarkıları söylemiştim. Ondan sonra Gündoğdu Meydanı'nda müthiş bir seyirci ile karşı karşıya kaldım. Zaten İzmir dünyaya açılmış bir şehir" dedi. Çocuklara yönelik bir çalışması olduğunu söyleyen İbrahimova şöyle konuştu: "Çocuk şarkılarını kaydetmeye başladım. Bu şarkılar annemin çocukluğundan kalmış. Annemin öğretmeni Avrupa şarkılarını Türkçe'ye çevirmiş. Ben şimdi annem, yeğenim ve 6 yaşındaki çocuğumla bu çalışmayı yapıyoruz. Bu çalışmayı küçükten büyüğe birçok kişiye dinlettim. Tepkiler çok olumlu. Bir parçada kızımla bir diğer parçada annemle düet yaptım. Örneğin Mozart'ın çocuk şarkısını bir Dedeefendi şarkısıyla karıştırıyorum. Yani bir doğaçlama yapıyorum. İnanılmaz bir benzerlik ortaya çıkıyor. Aslında doğal olarak aynı yüzyılda yaşamışlar ve yaşam sürelerinin 14 yılı örtüşüyor. İki komşu imparatorluk eninde sonunda. Eğer Mozart Türk Marşı yazmışsa bunun nedeni Mehter Takımı'nı Viyana'da duymuş olmasındadır." İbrahimova, bir Bulgar kavalcı ve Makedonyalı gitarcı ile üçlü bir çalışma yapacaklarını da sözlerine ekledi. Yıldız İbrahimova, Fransa, Almanya, Bulgaristan ve Türkiye müzik okulları, konservatuvar öğrenci ve öğretmenleri ile workshop çalışmaları yapıp yönetti. 1993'te İnnbruck, Mulhouse, Varna'da 45'er dakikalık, daha sonra uluslararası caz festivallerinde 90 dakikalık solo vokal konserleri verdi. Yıldız İbrahimova, halen ODTÜ ve Bilgi Üniversitesi'nde dersler veriyor.


Halk savaşta kazanmaz İbrahimova, savaş konusunda ise, "Her zaman savaşa karşıyım. Hani insanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşıyorlar. Böyle imkânlar varken, silaha yönelmek son derece akılsızca bir iş. Ben her zaman savaşa karşı çıkmışımdır. Çünkü halklar savaştan kazanmamıştır. Bir avuç insanın çıkarı için savaş olabilir. Örneğin silah satıcıları savaştan iyi kazanıyor. Ama onun dışında kazanan olduğunu zannetmiyorum" dedi. Türkiye'de de sanatçılar ve aydınların daha organize bir şekilde savaşa karşı tepki koyması gerektiğini ifade İbrahimova, "Türkiye bu savaştan ne kazanabilir?" diye soruyor.

Evrensel'i Takip Et