08 Ocak 2003 22:00
Yüzbinlerce insan ölebilir
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Irak'a yönelik olası saldırının bilançosunu çıkardı: Yarım milyon insanın ölmesi veya yaralanması, 10 milyon Iraklı'nın gıda yardımına muhtaç duruma düşmesi, 900 bin insanın ise mülteci olması.
Uluslararası yardım kuruluşları ve insani örgütler, ABD ve müttefiklerinin Irak halkına yönelik saldırısının sonuçları hakkında dünyayı uyarmaya devam ediyorlar. BM'ye bağlı Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bombardımanın ilk günlerinde en az 500 bin Iraklı'nın öleceği ya da yaralanacağını bildirdi. WHO tarafından hazırlanan rapora göre, ayrıca 26.5 milyon nüfuslu Irak halkının 9.5 milyonu gıda açısından dış dünyaya muhtaç hale gelecek. Uzmanların tahminlerine göre, 100 bin Iraklı saldırı sırasında doğrudan yaralanacak, 400 bin kadarı da yıkım gibi dolaylı etkiler yüzünden yara alacak ve bakıma muhtaç duruma gelecek.
1 milyon mülteci Raporda, savaş nedeniyle yaklaşık 900 bin Iraklı'nın yurtlarından koparak mülteci durumuna düşeceği ve komşu ülkelere kaçacağı, bunlardan 100 bin kadarının acil bakıma ihtiyacı olacağı belirtildi. 2 milyon kişinin ise evlerini kaybetmesine rağmen, Irak dışına çıkamayacağı ve ülke içinde mülteci durumuna düşeceği kaydedildi. Gizli tutulan WHO raporunun, Irak'a uygulanan emperyalist ambargoya karşı çıkan bir İngiliz grubu tarafından ele geçirildiği ve internette yayınlandığı belirtildi. BM kaynakları, raporun gerçek olduğunu doğruladılar.
1991'den daha korkunç Uzmanlara göre, Körfez Savaşı'nın aksine yeni savaş, hava bombardımanının arkasından başlayacak yoğun ve uzun süreli bir kara harekâtı biçiminde gelişecek. BM uzmanları, raporlarında, "Yıkım çok büyük olacak" görüşüne yer verdiler. BM uzmanlarının, olası Irak harekâtı sırasında meydana gelecek insani sorunların nasıl çözümlenebileceği konusu üzerinde aylardır çalıştıkları biliniyor. Raporda, saldırının başlamasından sonra Irak'ın petrol üretim tesislerinin kapanacağı, elektrik, demiryolu ve karayolları ağlarının ciddi biçimde tahrip olacağı da belirtildi.
Sorun Saddam değil Bu arada Mısırlı siyasetbilimciler, Irak lideri Saddam Hüseyin'in iktidarı terk etmesi halinde dahi ABD saldırısının önlenemeyeceği görüşünde birleşti. Arap analistler, Washington'un sadece Saddam Hüseyin'i değil, bütün Irak güvenlik yapısını hedef aldığı görüşünde.
Kaostan savaşa... Mısırlı siyaset bilimci Dr. Cihad Ouda, Arap hükümetlerinin Saddam'ı iktidardan uzaklaştırma girişimlerini, "siyasi durumu doğru dürüst okuyamamanın yarattığı bir tepki" olarak yorumladı. Ouda, "Araplar, sorunun Saddam Hüseyin olmadığını anlayabilmiş değil. Sorun bir bütün olarak Irak rejimidir; iktidardaki Baas Partisi, güvenlik organları ve silahlı kuvvetler. Saddam'ın devrilmesi, savaşı durdurmak bir yana, tam bir kaosa yol açar. Çünkü Irak muhalefetinin saflarında güçlü bir siyasi alternatif bulunmuyor" diye konuştu. Mısırlı uzman, Saddam Hüseyin'in Körfez Savaşı'ndan bu yana kendine büyük bir toplumsal destek yarattığını kaydederek, "Irak, rejimi kolaylıkla değiştirilebilecek zayıf bir devlet değil. Durum, düşünüldüğünden çok daha tehlikeli. Kaostan savaşa dek uzanan ihtimaller, bölgemizi yıllar boyunca etkileyecek" dedi.
Uşak rejim istiyorlar Kahire Üniversitesi'nden siyaset bilimci Dr. Hasan Nafah, ABD'nin hedefinin mevcut Irak rejimini tamamen değiştirmek ve böylelikle, Amerikan hedefleriyle işbirliği yapacak bir uşak rejim kurmak olduğunu vurguladı. Nafah, "Saddam rejimini devirip, Irak halkının iradesini yansıtan bir demokratik rejim getirmek söz konusu değildir. Bu, Washington açısından kabul edilemez. Zaten Saddam'ı istifaya ikna etmek için çok geç olduğu kanısındayım" diye konuştu. Mısırlı siyaset bilimci, "Saddam, iktidarı bırakmaya hazır olduğunu ilan eder ve birtakım garantiler verirse, küçük bir şansı olabilir. Ancak ABD'nin böyle bir inisiyatifin oluşmasına izin vereceğini sanmıyorum. Körfez'deki devasa askeri yığınaktan sonra, bu olamaz" dedi.
'Görecekleri var' Süveyş Kanalı Üniversitesi'nden Dr. Cemal Zahran ise, farklı düşünüyor. Zahran, Arap ülkelerinin Saddam'ı "çekilmeye ikna etme" girişimlerini reddederek, bunun kardeş bir ülkenin içişlerine karışmak anlamına geldiğini belirtti. Dr. Zahran, "Ne Saddam, ne Arap aydınları, ne de halklar böylesi provokatif bir ABD hamlesine rıza göstermez. Amerikalılar savaş mı istiyor? Pekala. Bırakın savaşsınlar ve bedelini ödesinler. Onlara neden kolay bir zafer bahşedelim?" dedi. Mısırlı aydın, Amerikan saldırısının her halükârda gerçekleşeceğini kaydederek, "Amerikalılar sadece Irak'a değil bütün Araplara, direnmenin baştan kaybetmek anlamına geldiğini söyleyerek gözdağı veriyorlar. Böylece savaşmadan zafer kazanmak istiyorlar. Çünkü böylesi bir savaşın dünyadaki Amerikan hegemonyasının sonu olacağını, çok ağır bir bedel ödeyeceklerini biliyorlar. Dünyada yeni bir ABD karşıtı küresel sistem oluşuyor. Bu savaş, bu oluşumu hızlandıracak ve etkisini artıracak" dedi.
73 yaşındaki savaş karşıtı Irak'ta öldü Irak'ta bulunan Batılı uluslararası dayanışmacılarından biri, talihsiz bir kazada yaşamını yitirdi. Halkın içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek için aylardır Irak'ta bulunan Kanadalı 73 yaşındaki savaş karşıtı George Weber, pazartesi günü bir trafik kazası geçirerek öldü. Weber'in içinde bulunduğu otomobilin lastiğinin patlamasıyla meydana gelen kazada, üç Amerikalı savaş karşıtı da yaralandı. George Weber ve ekibi, ekim ayından bu yana Irak'ta Merkezi Chicago'da bulunan "Hıristiyan Barışseverler" örgütüne mensup olan savaş karşıtları, bugün ülkeden ayrılacaklardı.
Keşmir'de protesto Pakistan'ın Keşmir eyaletinde, ABD'nin Irak'a saldırı olasılığına karşı binlerce kişinin katıldığı protesto gösterileri düzenlendi. Keşmir'in Pakistan denetimindeki kesimin başkenti Muzafferabad ile Mirpur, Ravalakot, Kotli ve Bag kentlerinde önceki gün düzenlenen gösterilerde ABD aleyhtarı sloganlar atıldı.
Tutu'nun çağrısı Öte yandan, Nobel Barış Ödülü sahibi Güney Afrikalı Başpiskopos Desmond Tutu, ABD'nin Irak'la sorununu "barışçı yollardan çözmesini" istedi. Tutu, "Bir sorun aynı zamanda bir fırsattır. Yıkımın değil merhametin adamı olun" dedi. Ümitsiz durumdaki insanların ümitsizce hareketler yaptığına dikkat çeken Tutu, "İnsanlar yoksul, aç, hasta ve kaybedecek bir şeyleri olmadığını düşündüklerinde ümitsiz olurlar. Ümitsiz insanlar da ümitsiz araçlara başvururlar" diye konuştu. Tutu, Güney Afrika ırkçı yönetimine karşı verdiği mücadele nedeniyle 1984'te Nobel Barış Ödülü'nü almıştı.
LÜBNAN'A İSRAİL TEHDİDİ Öte yandan, İsrail hükümeti, Irak savaşını kendi saldırgan gündemini haklı çıkarmak için kullanıyor. İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Amerikan saldırısının "İsrail'e karşı şiddetin tırmanması ve belki de Lübnan'daki Hizbullah'ın saldırıya geçmesi" ile sonuçlanabileceğini öne sürdü. Şaron, önceki gün İsrailli askerlere yaptığı konuşmada, "Bu savaşa, Suriye ve Irak tarafından yönlendirilen Hizbullah'ın katılması mümkün. Bu durumda biz de gereken adımları atarız" diyerek, Lübnan'a gözdağı verdi.
CIA'dan raporlu destek İsrail'in, saldırıyı diğer bölge ülkelerine yayma çabası, ABD tarafından da destekleniyor. Son olarak, Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA), Libya, Suriye ve Sudan'da "kitle imha silahı olabileceği" iddiasında bulundu. CIA'nın raporunda, bu ülkelerin kitle imha silahı elde etmek için girişimlerde bulunduğu veya bu silahları üretebilecek kapasiteye sahip olduğu öne sürüldü. Libya'nın "nükleer altyapı çalışmalarına devam ettiği" belirtilen raporda, Suriye'nin kimyasal silah programını geliştirmek amacıyla çalışmalar yaptığı ve bu program için çeşitli maddeler elde etmeye çalıştığından şüphelenildiği açıklandı. Raporda, Sudan'ın da "kimyasal silah üretme kapasitesini geliştirdiği" ve "biyolojik silah programıyla da ilgileniyor olabileceği" iddiası ortaya atılıyor.
İKİ SİVİL DAHA BOMBA KURBANI ABD ve İngiliz uçakları, kuzey ve güneyden Irak halkına yönelik gözdağı saldırılarına devam ediyorlar. Pentagon'dan yapılan açıklamalarda, hava saldırılarının "askeri hedeflere yönelik" olduğu iddia edilse de, çok sayıda sivil bombalar ile can veriyor. Irak, ABD ve İngiliz uçaklarının pazartesi gecesi ülkenin güneyinde düzenlediği bombardımanda 2 sivilin öldüğünü bildirdi. Iraklı bir askeri sözcü, uçakların, Bağdat'ın güneyindeki Misan'da, sivil yerleşim bölgelerini bombaladığını ve 2 kişinin öldüğünü, 13 kişinin de yaralandığını kaydetti.
1 milyon mülteci Raporda, savaş nedeniyle yaklaşık 900 bin Iraklı'nın yurtlarından koparak mülteci durumuna düşeceği ve komşu ülkelere kaçacağı, bunlardan 100 bin kadarının acil bakıma ihtiyacı olacağı belirtildi. 2 milyon kişinin ise evlerini kaybetmesine rağmen, Irak dışına çıkamayacağı ve ülke içinde mülteci durumuna düşeceği kaydedildi. Gizli tutulan WHO raporunun, Irak'a uygulanan emperyalist ambargoya karşı çıkan bir İngiliz grubu tarafından ele geçirildiği ve internette yayınlandığı belirtildi. BM kaynakları, raporun gerçek olduğunu doğruladılar.
1991'den daha korkunç Uzmanlara göre, Körfez Savaşı'nın aksine yeni savaş, hava bombardımanının arkasından başlayacak yoğun ve uzun süreli bir kara harekâtı biçiminde gelişecek. BM uzmanları, raporlarında, "Yıkım çok büyük olacak" görüşüne yer verdiler. BM uzmanlarının, olası Irak harekâtı sırasında meydana gelecek insani sorunların nasıl çözümlenebileceği konusu üzerinde aylardır çalıştıkları biliniyor. Raporda, saldırının başlamasından sonra Irak'ın petrol üretim tesislerinin kapanacağı, elektrik, demiryolu ve karayolları ağlarının ciddi biçimde tahrip olacağı da belirtildi.
Sorun Saddam değil Bu arada Mısırlı siyasetbilimciler, Irak lideri Saddam Hüseyin'in iktidarı terk etmesi halinde dahi ABD saldırısının önlenemeyeceği görüşünde birleşti. Arap analistler, Washington'un sadece Saddam Hüseyin'i değil, bütün Irak güvenlik yapısını hedef aldığı görüşünde.
Kaostan savaşa... Mısırlı siyaset bilimci Dr. Cihad Ouda, Arap hükümetlerinin Saddam'ı iktidardan uzaklaştırma girişimlerini, "siyasi durumu doğru dürüst okuyamamanın yarattığı bir tepki" olarak yorumladı. Ouda, "Araplar, sorunun Saddam Hüseyin olmadığını anlayabilmiş değil. Sorun bir bütün olarak Irak rejimidir; iktidardaki Baas Partisi, güvenlik organları ve silahlı kuvvetler. Saddam'ın devrilmesi, savaşı durdurmak bir yana, tam bir kaosa yol açar. Çünkü Irak muhalefetinin saflarında güçlü bir siyasi alternatif bulunmuyor" diye konuştu. Mısırlı uzman, Saddam Hüseyin'in Körfez Savaşı'ndan bu yana kendine büyük bir toplumsal destek yarattığını kaydederek, "Irak, rejimi kolaylıkla değiştirilebilecek zayıf bir devlet değil. Durum, düşünüldüğünden çok daha tehlikeli. Kaostan savaşa dek uzanan ihtimaller, bölgemizi yıllar boyunca etkileyecek" dedi.
Uşak rejim istiyorlar Kahire Üniversitesi'nden siyaset bilimci Dr. Hasan Nafah, ABD'nin hedefinin mevcut Irak rejimini tamamen değiştirmek ve böylelikle, Amerikan hedefleriyle işbirliği yapacak bir uşak rejim kurmak olduğunu vurguladı. Nafah, "Saddam rejimini devirip, Irak halkının iradesini yansıtan bir demokratik rejim getirmek söz konusu değildir. Bu, Washington açısından kabul edilemez. Zaten Saddam'ı istifaya ikna etmek için çok geç olduğu kanısındayım" diye konuştu. Mısırlı siyaset bilimci, "Saddam, iktidarı bırakmaya hazır olduğunu ilan eder ve birtakım garantiler verirse, küçük bir şansı olabilir. Ancak ABD'nin böyle bir inisiyatifin oluşmasına izin vereceğini sanmıyorum. Körfez'deki devasa askeri yığınaktan sonra, bu olamaz" dedi.
'Görecekleri var' Süveyş Kanalı Üniversitesi'nden Dr. Cemal Zahran ise, farklı düşünüyor. Zahran, Arap ülkelerinin Saddam'ı "çekilmeye ikna etme" girişimlerini reddederek, bunun kardeş bir ülkenin içişlerine karışmak anlamına geldiğini belirtti. Dr. Zahran, "Ne Saddam, ne Arap aydınları, ne de halklar böylesi provokatif bir ABD hamlesine rıza göstermez. Amerikalılar savaş mı istiyor? Pekala. Bırakın savaşsınlar ve bedelini ödesinler. Onlara neden kolay bir zafer bahşedelim?" dedi. Mısırlı aydın, Amerikan saldırısının her halükârda gerçekleşeceğini kaydederek, "Amerikalılar sadece Irak'a değil bütün Araplara, direnmenin baştan kaybetmek anlamına geldiğini söyleyerek gözdağı veriyorlar. Böylece savaşmadan zafer kazanmak istiyorlar. Çünkü böylesi bir savaşın dünyadaki Amerikan hegemonyasının sonu olacağını, çok ağır bir bedel ödeyeceklerini biliyorlar. Dünyada yeni bir ABD karşıtı küresel sistem oluşuyor. Bu savaş, bu oluşumu hızlandıracak ve etkisini artıracak" dedi.
73 yaşındaki savaş karşıtı Irak'ta öldü Irak'ta bulunan Batılı uluslararası dayanışmacılarından biri, talihsiz bir kazada yaşamını yitirdi. Halkın içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek için aylardır Irak'ta bulunan Kanadalı 73 yaşındaki savaş karşıtı George Weber, pazartesi günü bir trafik kazası geçirerek öldü. Weber'in içinde bulunduğu otomobilin lastiğinin patlamasıyla meydana gelen kazada, üç Amerikalı savaş karşıtı da yaralandı. George Weber ve ekibi, ekim ayından bu yana Irak'ta Merkezi Chicago'da bulunan "Hıristiyan Barışseverler" örgütüne mensup olan savaş karşıtları, bugün ülkeden ayrılacaklardı.
Keşmir'de protesto Pakistan'ın Keşmir eyaletinde, ABD'nin Irak'a saldırı olasılığına karşı binlerce kişinin katıldığı protesto gösterileri düzenlendi. Keşmir'in Pakistan denetimindeki kesimin başkenti Muzafferabad ile Mirpur, Ravalakot, Kotli ve Bag kentlerinde önceki gün düzenlenen gösterilerde ABD aleyhtarı sloganlar atıldı.
Tutu'nun çağrısı Öte yandan, Nobel Barış Ödülü sahibi Güney Afrikalı Başpiskopos Desmond Tutu, ABD'nin Irak'la sorununu "barışçı yollardan çözmesini" istedi. Tutu, "Bir sorun aynı zamanda bir fırsattır. Yıkımın değil merhametin adamı olun" dedi. Ümitsiz durumdaki insanların ümitsizce hareketler yaptığına dikkat çeken Tutu, "İnsanlar yoksul, aç, hasta ve kaybedecek bir şeyleri olmadığını düşündüklerinde ümitsiz olurlar. Ümitsiz insanlar da ümitsiz araçlara başvururlar" diye konuştu. Tutu, Güney Afrika ırkçı yönetimine karşı verdiği mücadele nedeniyle 1984'te Nobel Barış Ödülü'nü almıştı.
LÜBNAN'A İSRAİL TEHDİDİ Öte yandan, İsrail hükümeti, Irak savaşını kendi saldırgan gündemini haklı çıkarmak için kullanıyor. İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Amerikan saldırısının "İsrail'e karşı şiddetin tırmanması ve belki de Lübnan'daki Hizbullah'ın saldırıya geçmesi" ile sonuçlanabileceğini öne sürdü. Şaron, önceki gün İsrailli askerlere yaptığı konuşmada, "Bu savaşa, Suriye ve Irak tarafından yönlendirilen Hizbullah'ın katılması mümkün. Bu durumda biz de gereken adımları atarız" diyerek, Lübnan'a gözdağı verdi.
CIA'dan raporlu destek İsrail'in, saldırıyı diğer bölge ülkelerine yayma çabası, ABD tarafından da destekleniyor. Son olarak, Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA), Libya, Suriye ve Sudan'da "kitle imha silahı olabileceği" iddiasında bulundu. CIA'nın raporunda, bu ülkelerin kitle imha silahı elde etmek için girişimlerde bulunduğu veya bu silahları üretebilecek kapasiteye sahip olduğu öne sürüldü. Libya'nın "nükleer altyapı çalışmalarına devam ettiği" belirtilen raporda, Suriye'nin kimyasal silah programını geliştirmek amacıyla çalışmalar yaptığı ve bu program için çeşitli maddeler elde etmeye çalıştığından şüphelenildiği açıklandı. Raporda, Sudan'ın da "kimyasal silah üretme kapasitesini geliştirdiği" ve "biyolojik silah programıyla da ilgileniyor olabileceği" iddiası ortaya atılıyor.
İKİ SİVİL DAHA BOMBA KURBANI ABD ve İngiliz uçakları, kuzey ve güneyden Irak halkına yönelik gözdağı saldırılarına devam ediyorlar. Pentagon'dan yapılan açıklamalarda, hava saldırılarının "askeri hedeflere yönelik" olduğu iddia edilse de, çok sayıda sivil bombalar ile can veriyor. Irak, ABD ve İngiliz uçaklarının pazartesi gecesi ülkenin güneyinde düzenlediği bombardımanda 2 sivilin öldüğünü bildirdi. Iraklı bir askeri sözcü, uçakların, Bağdat'ın güneyindeki Misan'da, sivil yerleşim bölgelerini bombaladığını ve 2 kişinin öldüğünü, 13 kişinin de yaralandığını kaydetti.