16 Ocak 2003 22:00
Edebiyat bir dil meselesi değil...
İş Bankası Kültür Yayınları, Beyoğlu Meşelik Sokak No: 2 adresindeki merkezinde "Parmakkapı Söyleşileri" diye adlandırılan ve kış boyu sürecek toplantıların ilkini önceki günü Attilâ İlhan ile gerçekleştirdi.
İş Bankası Kültür Yayınları, Beyoğlu Meşelik Sokak No: 2 adresindeki merkezinde "Parmakkapı Söyleşileri" diye adlandırılan ve kış boyu sürecek toplantıların ilkini önceki günü Attilâ İlhan ile gerçekleştirdi. Aydın Engin'in, dinleyicilerin sorunlarına "aracılık" ettiği söyleşinin odağı "Allahın Süngüleri/Reis Paşa" adlı romandı. Son günlerin "çok satanlar" listesinde yer alan ve Kurtuluş Savaşı'ndan bir kesiti Mustafa Kemal Paşa'nın özel yaşamıyla paralel anlatan romandan yola çıkarak dil, sosyalizm, sosyal realizm ve aydınlar sorunları tartışıldı. Giriş konuşmasını yapan Attilâ İlhan, romanının Osmanlıca bölümleri için gelecek eleştirileri şu cümleyle önlemek istedi: "Roman bir dil meselesi değil, bir muhteva (içerik) meselesidir." "Aynanın İçindekiler" dizisinin 6. kitabı olarak Nâzım Hikmet'i hapisten kurtarmak için Paris'te girişimlerde bulunan bir avuç Türk öğrenciyi anlatmayı planladığı, bu romanın adının "Jön Türklerin Sonuncusu" olacağını, ancak günümüz koşullarının 1920 koşullarıyla örtüşmesi yüzünden "Allahın Süngüleri"nin öne alındığını anlatan Attilâ İlhan, "Allah'ın Sürgünleri" romanının ikinci cildinin de yazılmakta olduğunu, "Jön Türklerin Sonuncusu"nun ancak ondan sonra gündeme geleceğini söyledi. Attilâ İlhan'ın Atatürk ve bolşevizm, asker ve sivil aydınlar kıyaslaması oldukça kalabalık dinleyicilerin tartışmalarına yol açtı. O dönem Türkiye'sinde ve Rusya'sında "amele sınıfı" olmadığı için sosyalizmin gerçekleşemiyeceğini, batıdaki işçi sınıfının ise sömürüye ortak olduğu için Doğu'daki hareketleri desteklemediğini belirtti. Tartışmaların politikadan edebiyata yöneltilmesi gerektiğini söyleyen Aydın Engin'in bu talebi genç izleyicilerden birinin "1980 sonrası sürekli gündemde olan Oğuz Atay, Orhan Pamuk ve İhsan Anar için ne düşündüğü" sorusunu, yazar "Ben gerçekçi, daha doğrusu sosyal gerçekçi bir edebiyatçıyım ve böyle bir edebiyattan yanayım. Bugün satılan ancak okunmayan saydığınız yazarlar kendilerini 'ecnebi' sanıyorlar. Ben bu ortamda bir zamanlar eleştirel gerçekçi olduğu için karşı çıktığım köy edebiyatını, mesela Fakir Baykurt'u bile savunabilirim" dedi. Son soru romanın girişindeki "Bu kitapta anlatılanların gerçek kişiler ve olaylarla hiçbir ilgisi yoktur" (vd.) cümlesinin geçerliliğiyle ilgiliydi. İlhan "Romandaki kişiler yaşamış olsalar bile benim anlattığım biçimde ve bakış açımla varlar. Bir başka yazar onları başka türlü anlatabilir" söyleriyle konuşmasını noktaladı.