21 Şubat 2003 22:00
Hooop aile var!
Bir mezar taşının üzerinde, tanıdık bir fotoğraf karesinde ya da bir ev eşyası ile göndermede bulunarak...
Karşı Sanat Çalışmaları, "Aile" kavramını sorgulayan bir karma sergiye evsahipliği yapıyor. "Aileye Mahsustur" adını taşıyan sergi, geçtiğimiz yıllarda aynı mekânda gerçekleşen "Yerli malı" ve "Yurttan Sesler" sergilerinin bir devamı niteliğinde. İnternet üzerinden yapılan çağrıyla bir araya gelen ve geniş bir katılımın olduğu sanatçılar arasında yurtdışından konuklar da var. Serginin bir diğer ayırt edici özelliği, bir küratörünün bulunmaması. Bu da mekânda oldukça özgür bir sunum yaratmış. Her sanatçı, galerinin kendisine ayrılan bölümünde, kişisel bakışını sunma olanağı bulmuş. Bundan dolayı sergi; resim, heykel, fotoğraf, dijital baskı, ahşap oyma, video, enstalasyon, gibi değişik tekniklerde yapılmış işlere evsahipliği yapıyor. Ayrıca sergide dışarıdan katılabilecek herkese açık "Misafir Odası" adlı bir mekânda oluşturulmuş.
Tabu didik didik Galerinin bir labirente dönüştürülmüş sergileme mekânı, her köşe başında ya da oda da yeni bir "tuzağı" saklıyor ziyaretçiler için. Sergide ilk dikkat çeken isimlerden biri İrfan Önürmen. Sanatçı, karışık teknikle yaptığı resimlerinde, medyanın kurban seçtiği ailedeki kadını ve erkeğin despot egemenliğini ironik bir temsille yeniden yaratmış. Nancy Atakan'ın, "Fitne" adlı çalışması, kadın kimliği üzerine. Kendi yatağını beş yıl boyunca fotoğraflayan Atakan, bu imge vasıtasıyla kadın benliğinin aile ve toplum içindeki kıstırılmışlığını düşündürmeyi amaçlıyor. Bir diğer dikkat çekici çalışma Gülçin Aksoy'un "Darp" adlı yapıtı. Bir ailenin en mahrem mekânı sayılan yatak odasında ve yatakta simgeleşen bu çalışma, akşam yatakta konuşulan en gizli şeylerden ve cinsellikten tutun da, kadının yine aynı yatak odasında yediği koca dayağına kadar pek çok şeyi düşündürtüyor ve üzerinde kesintisiz "darbe" yazılı örtüsüyle, 12 Eylül darbesine kadar göndermelerde bulunuyor. Neriman Polat ve Maria Sezer ise "Aile" kavramını ölüm temasıyla ilişkilendiriyorlar.
Kıstırılmış; kadın, eş, anne Kadın olmak durumlarını, içerisi, dışarısı, annelik, ev kadınlığı, nesne, özne ve iktidar ilişkileri bağlamında ele alan Nazan Azeri ise, "nesneben"lere dönüştürdüğü ev eşyaları ve çeşitli imgelerle egemen söylemleri tersine çeviriyor. Gül Ilgaz'ın 'Evlilik Portresi'ne özellikle dikkat! Fotoğrafın aktörlerinin yüz ifadeleri normale uymuyor. Tuhaf hatta komik. Belgesel nitelikte bir çalışma olan Özcan Yaman'ın aile fotoğrafları, renkli fotoğrafın yeni yeni yaygınlaşmaya başladığı bir dönemden samimi ve içten pozları içeriyor. Ailedeki çocuğu ele alan işler oldukça az. En dikkate değer olanı, Raziye Kubat'ın evdeki dolap kapakları üzerine bir çocuk coşkusuyla kazıdığı ve boyadığı resimler. Sergide, erkeğin aile kurumundan dolayı yaşadığı sorunları işleyen hiçbir çalışmanın olmaması dikkat çekici. Serginin tamamına baktığınızda; aktörleri, iktidar kavgaları, mahremiyeti, gücü, güçsüzlüğü ve sorunlarıyla bir aile tablosu görüyorsunuz. Yoksa bu Türkiye'nin tablosu mu?
(0212 245 15 08)
Tabu didik didik Galerinin bir labirente dönüştürülmüş sergileme mekânı, her köşe başında ya da oda da yeni bir "tuzağı" saklıyor ziyaretçiler için. Sergide ilk dikkat çeken isimlerden biri İrfan Önürmen. Sanatçı, karışık teknikle yaptığı resimlerinde, medyanın kurban seçtiği ailedeki kadını ve erkeğin despot egemenliğini ironik bir temsille yeniden yaratmış. Nancy Atakan'ın, "Fitne" adlı çalışması, kadın kimliği üzerine. Kendi yatağını beş yıl boyunca fotoğraflayan Atakan, bu imge vasıtasıyla kadın benliğinin aile ve toplum içindeki kıstırılmışlığını düşündürmeyi amaçlıyor. Bir diğer dikkat çekici çalışma Gülçin Aksoy'un "Darp" adlı yapıtı. Bir ailenin en mahrem mekânı sayılan yatak odasında ve yatakta simgeleşen bu çalışma, akşam yatakta konuşulan en gizli şeylerden ve cinsellikten tutun da, kadının yine aynı yatak odasında yediği koca dayağına kadar pek çok şeyi düşündürtüyor ve üzerinde kesintisiz "darbe" yazılı örtüsüyle, 12 Eylül darbesine kadar göndermelerde bulunuyor. Neriman Polat ve Maria Sezer ise "Aile" kavramını ölüm temasıyla ilişkilendiriyorlar.
Kıstırılmış; kadın, eş, anne Kadın olmak durumlarını, içerisi, dışarısı, annelik, ev kadınlığı, nesne, özne ve iktidar ilişkileri bağlamında ele alan Nazan Azeri ise, "nesneben"lere dönüştürdüğü ev eşyaları ve çeşitli imgelerle egemen söylemleri tersine çeviriyor. Gül Ilgaz'ın 'Evlilik Portresi'ne özellikle dikkat! Fotoğrafın aktörlerinin yüz ifadeleri normale uymuyor. Tuhaf hatta komik. Belgesel nitelikte bir çalışma olan Özcan Yaman'ın aile fotoğrafları, renkli fotoğrafın yeni yeni yaygınlaşmaya başladığı bir dönemden samimi ve içten pozları içeriyor. Ailedeki çocuğu ele alan işler oldukça az. En dikkate değer olanı, Raziye Kubat'ın evdeki dolap kapakları üzerine bir çocuk coşkusuyla kazıdığı ve boyadığı resimler. Sergide, erkeğin aile kurumundan dolayı yaşadığı sorunları işleyen hiçbir çalışmanın olmaması dikkat çekici. Serginin tamamına baktığınızda; aktörleri, iktidar kavgaları, mahremiyeti, gücü, güçsüzlüğü ve sorunlarıyla bir aile tablosu görüyorsunuz. Yoksa bu Türkiye'nin tablosu mu?
(0212 245 15 08)