1 Mart 2003 22:00

Çanakkale içinde Aynalı Çarşı

"Çanakkale denince akla ilk gelen nedir?" diye bir soru sorulacak olsa, yanıtların büyük bir çoğunluğu önce "Çanakkale Savaşları" sonra "Aynalı Çarşı" olacaktır. Sözleri ve ezgisindeki hüzünle birlikte çarşıyı tüm ülkeye tanıtan "Çanakkale İİçinde Aynalı Çarşı" türküsü, Çanakkale savaşlarında ölen yüzbinlerce insanın dramını anlatır. Dünyanın dört bir yanından, adını bile duymadıkları topraklarda, ne için yapıldığını dahi anlayamadıkları bir savaşta ölen yüzbinlerce askerin ortak türküsüdür bu. Şimdi, bu askerlerin o müthiş savaş içerisinde, türküde anlatıldığı gibi "ölmeden mezara konuldukları" yerlerde, onlarca anıt yükseliyor. Her bir anıt, burada yapılan savaşın acımasızlığını ve anlamsızlığını insanın yüzüne vurur. Çanakkale savaşlarının sonunda ortaya çıkan tabloyu belki de en iyi özetleyen sözler İngiliz Daily Mail gazetesinin konuyla ilgili bir haber başlığıdır: "Feci bir hayvanlığın tarihçesi"!..(*) Yazıda, Çanakkale savaşları "birçok cesur adamın kanı pahasına oynanan kumar" olarak nitelenirken, bu savaşın aynı zamanda "efkâr-ı umumiyenin iğfal edilişi" olduğu yorumu yapılır. "Çanakkale içinde Aynalı Çarşı" mısrasıyla başlayan halk türküsü ya da ağıt, kentin ve çarşının bütün yurtta tanınmasının en önemli nedenlerindendir.

Eski özelliği kalmadı Aynalı Çarşı'nın aslına uygun olarak restorasyon çalışmalarının ikinci etabı geçtiğimiz günlerde başladı. Prof. Ümit Serdaroğlu'na ait projeye göre ilk etapta çarşının İnönü Caddesi'ne bakan kısmına 11 yeni dükkân yapıldı. Projenin ikinci etabı için çarşının bir kısmı yıkılırken, burada temel kazım ve hafriyat çalışmaları yapılıyor. Çarşı esnaflarıyla çarşının dünü, bugünü hakkında konuşup, genel sorunlarıyla ilgili görüştük. Çarşıda 1960'lı yıllardan beri esnaflık yaptığını söyleyen 56 yaşındaki terzi Mehmet Ünlü, 60'lı yıllarda çarşının iki yanında Musevilerin dükkânlarının bulunduğunu söyledi. Ünlü, Musevilerin zamanla dükkânlarını satıp kiminin İsrail'e kiminin ise İstanbul'a göçtüğünü anlattı. Çarşının hemen yanında bulunan eski sebze halinin restorasyon çalışmaları nedeniyle yıkıldığını aktaran Ünlü, "Çarşının eski bir özelliği kalmadı artık. Eskiden demir bir kapı vardı girişte. Şimdi kimbilir nerededir. Aynaları da iki sene önce valilik taktırdı" diye konuştu. Sobaları tutuşturmak için çam ağacından çıra yaparken sorularımızı yanıtlayan 61 yaşındaki baharatçı İsmail Kamar ise, çıranın poşetini 1-2 milyon arasında sattığını belirterek, kendisinin çarşının en eski baharatçısı olduğunu söyledi. "İşin büyüğü-küçüğü olmaz. Çıra da insanların ihtiyaçlarını gidermek için. İşlerimiz hiç iyi değil. Kriz hâlâ sürüyor. Tek parti iktidara geldi, yok Kıbrıs, yok Irak, bunlarla uğraşıp duruyor" diye AKP'nin şu ana kadarki politikalarını eleştiren Kamar, Irak'a yönelik bir savaşa da karşı olduğunu söyledi. "Benim bildiğim, insan komşusuyla iyi geçinir. Irak'a savaşa da, Saddam'a da karşıyım. Ama, ABD'nin derdinin Saddam değil petrol olduğunu herkes biliyor artık" diyen Kamar, savaş konusunda kendisiyle ilgili bir olayı aktarıyor: "Benim babam Çanakkale savaşları sırasında İngiliz gemileri boğazları toplarıyla döverken, annemi de alıp Lapseki'ye kaçmış. O zaman çok güzel bir evi varmış babamın. Bir atla evi takas edip, annemi de terkisine atıp kaçmış buralardan."

Burası emekli kenti Kamar'la dükkânları bitişik olan Muhterem Çapkan ise, dükkânında zeytin, peynir, salça, baharat gibi yiyecekler satıyor. 50 yaşındaki Çapkan 14 yaşından bu yana çarşıda esnaf olduğunu dile getirdi. Diğer esnaflar gibi işlerin kötü olmasından yakınan Çapkan; "Son zamanlarda kış vurdu Çanakkale'yi. Burası emekli kenti. Bayramlarda insanlar anne-babasını, akrabalarını görmeye gelir, ticaret biraz canlanırdı. Bu yıl kar-kış derken o da olmadı" diye konuştu. Çanakkale'nin çarşısının içinde birbirine yakın üç tane banka olduğunu dile getiren Çapkan, "Bu üç banka da olmasa kimse gelmeyecek buraya" derken, bununla ilgili gözlemlediği bir olayı da aktardı: "Bir gün çarşı çok kalabalık. İnsanlar bir yerlere gidip geliyor. Esnafa baktım, oturmuşlar onlara bakıyorlar. İnsanlar böyle nereye gidiyor diye baktım. Hemen hepsi bankalara girip çıkıyorlardı. Hemen hepsinin de suratları asıktı."


ÜÇ AYNALI ÇARŞI TÜRKÜSÜ O zamanlar Çanakkale'nin önde gelen Yahudi ailelerinden İlya Halyo tarafından yaptırılan Halyo Çarşısı, savaş yıllarına kadar kentin en önemli alışveriş merkezi oldu. Halyo Çarşısı'nın daha sonra neden "Aynalı Çarşı" olarak değiştiğine yönelik çeşitli görüşler olmasına rağmen, bunların içinde belki en yaygın olanı halk arasında ''aynalı'' denilen at koşumlarını satan bir dükkân nedeniyle çarşının bu ismi aldığıdır. Dönemin mimari özelliklerini taşıyan Aynalı Çarşı'nın nasıl yıkıldığı konusunda da kesinlik kazanmayan iki görüş vardır. Bu görüşlerden biri, İngiliz gemisi "Queen Elizabeth"in attığı bir top mermisinin isabet etmesi ile çarşının yıkıldığı, diğeri ise, yine Birinci Dünya Savaşı sırasında meydana gelen hava saldırısında çıkan yangın sonrası tahrip olduğu yönündedir. İngiliz işgali sırasında at ahırı olarak kullanılan çarşının kapısının üzerindeki İbranice yazılar 1934'ten sonra alçıyla sıvandı. Yapılan bir araştırma da ülke genelinde Kastamonulu, Tokatlı ve bir Konyalı'nın yazdığı üç Aynalı Çarşı türküsü olduğu ortaya çıktı. Bu üç türküde de Aynalı Çarşı'dan söz edilmektedir. Irak'a yönelik ABD yoğunluklu savaş tehditlerinin doruğa ulaştığı günümüzde, ülkemizde yüzbinlerce asker Irak sınırına kaydırılırken, Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı türküsü bir kat daha anlam kazanıyor:

"Çanakkale içinde aynalı çarşı

Ana ben gidiyom düşmana karşı

Ooof gençliğim eyvah



Çanakkale içinde vurdular beni

Ölmeden mezara koydular beni

Ooof gençliğim eyvah



Çanakkale içinde bir dolu testi

Analar babalar ümidi kesti

Ooof gençliğim eyvah"

Evrensel'i Takip Et