28 Haziran 2003 21:00
Türkiye AİHM mahkûmu
GÜNÜN YAZILARI
Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'nde bir kez daha suçlu duruma düştü. AİHM, köylerinin yakıldığını ve göç etmeye zorlandıklarını belirten 19 köylünün başvurusunu kabul edilebilir buldu. Türkiye'nin "Köyü PKK yaktı" savını inandırıcı bulmayan mahkeme, taraflara, duruşma yapılmadan "dostane çözüme" gitmeleri tavsiyesinde bulundu. AİHM, hükümetten ve mağdurlardan 15 Temmuz 2003 tarihine kadar kararlarını bildirmelerini istedi.
Dava açılmamıştı AİHM'deki köy yakma ve boşaltma olaylarından biri daha karar aşamasına geldi. Bu defaki olayın mağdurları, Tunceli'nin Ovacık ilçesine bağlı Cevizlidere köylüleri. 4 Ekim 1994 tarihinde askerler tarafından köy meydanına toplanan ve derhal köyü boşaltmaları istenen daha sonra da evleri yakılan Zeliha Keser, Kerem Keser, Mehmet Leylekoğlu, Nurali Çılgın, Emirali Çılgın, Seycan Keskin, Emirali Keskin, Hüseyin Güllüoğlu, Diyap Çılgın, Paşa Çılgın, Pirsultan Emre, Musa Cila, Seyda Cila, Haydar Çılgın, Halil Çılgın, Talim Keser, Veysel Leylekoğlu, Gazi Keskin ve Mustafa Rakıp isimli köylüler AİHM'e başvurmadan önce iç hukuk yollarını denediler. Ancak pek çok köy yakma ve boşaltma vakasında olduğu gibi bu olayda da dava açılmadı. Başta Ovacık Cumhuriyet Başsavcılığı olmak üzere Ovacık Kaymakamlığı ve Ovacık İdare Kurulu, "olayın askerler tarafından değil PKK üyeleri tarafından gerçekleştirildiğini" iddia ederek, soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verdiler. Bunun üzerine köylüler 1996 yılında AİHM'e başvurdular. Türkiye, AİHM'e verdiği savunmasında, "köyleri, asker kıyafeti giyen PKK'lıların yaktığı; halk arasında da köyü askerlerin yaktığı şeklinde propaganda yaptığı" idddiasında bulundu. Resmi rakamlara göre 15 yıl içinde 3 bin köy ve mezranın boşaltıldığı gerçeğini dikkate alan mahkeme ise, Türkiye'nin savunmasını yeterli bulmadı. AİHM Daire Yazı İşleri Müdür Yardımcısı Soren Nielsen'in imzasını taşıyan ve kısa bir süre önce taraflara ulaşan yazıda, başvurunun kabul edilebilir bulunduğu bildirildi. Yazıda, dava açılmasına gerek kalmadan tarafların kendi aralarında "dostane" bir çözüme gitmeleri tavsiyesinde de bulunuldu.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Ver elini Tuzla, Büyükçekmece Elif Görgü İstanbul Su ve Kanalizasyon İşleri (İSKİ) Müdürlüğü, denizin içinde denize hasret yaşayan İstanbulluları, kentte denize girmeye çağırıyor. Denize gitmeyi düşünenler ise, Boğaz kıyısından ya da henüz plaj olmamış noktalardan çok, şehire en yakın ve kumsalı olan yerlerde denize girmeyi tercih ediyor. Anadolu Yakası'nda Tuzla Sahili bu ihtiyacı karşılarken; Avrupa Yakası'ndakiler hafta sonları Büyükçekmece Sahili'ne akın ediyorlar. Aslında pek o kadar temiz görünmese de "mavi bayrak" verilen sahil, ücretsiz ve plaj niteliğinde olması nedeniyle ev ya da yazlık sahibi olan yerlilerinin dışında birçok aileyi de çekiyor.
Uzak olsa da Büyükçekmece sahilde Kordonboyu denilen yerde, 5 kilometre uzunluğundaki plaj, İstanbul'un her semtinden insanları ağırlıyor. Çoğu şehir dışında tatil yapma imkânı olmayan işçi ve emekçilerden oluşan bu ziyaretçilerin, yine de büyük kısmı Avcılar, Beylikdüzü, Esenyurt gibi yakın ilçe ve semtlerden gelenlerden oluşuyor. Özellikle Kıraç-Büyükçekmece minibüslerinden akın akın genç iniyor sahile. "İstanbul"dan gelmek biraz daha zahmetli ve pahalı çünkü. Yenibosna'dan Büyükçekmece halk otobüsleri ile sahile gitmek kişi başına 1.5 milyon lira. Beylikdüzü gibi yakın bir semtten geliyorsanız vereceğiniz dolmuş ücreti 750 bin lira. Bu yüzden pazar günü bile olsa ilk durakta otobüs neredeyse boş kalkarken, Avcılar'dan sonra ayakta duracak yer bulmak bile zorlaşıyor.
Yemekler evden Akşam saatlerine kadar plajda kalınacağı düşünülünce, en önemli sorunlardan biri yemek oluyor. Kordonboyu boyunca uzanan büfelerde bir çayın fiyatı 300 bin, tostun ise 1 milyon liradan başlıyor. 2 milyona köfte-ekmek ya da sade kumpir alabilmeniz de mümkün. Plajların olmazsa olmazı dondurmanın fiyatı ise en az 1 milyon lira. Yine de çocuklar için 500 bin liraya kadar inebilirsiniz. Dikkati çeken bir diğer nokta, adım başı kurulmuş olan Mcdonald's dondurma büfeleri. Yani şehir içinde bile olsa İstanbul'da denize girmek tek başına o kadar da ucuz değil...
Her şey satılıyor Tüm bunların yanında tam bir tatil yeri görünümüne sahip Kordonboyu'nda, incik boncuktan giysiye her şeyi, hatta 2 milyona çocuk mayosu bile bulabilirsiniz. Sahil yolunda su satanlar, mısırcılar ve zabıta görünce mısırcıların arkasına saklanan midyecileri görmek de mümkün.
Amerikan tarzı polisler En çok ilgi çekenler plaja "yabancı dizi" havası veren, şortlu ve bisikletli polisler...Sık sık "Lütfen localarda soyunmayınız ve piknik yapmayınız" anonslarına gölge bulmakta zorlanan halkın pek uyduğu söylenemez. Az sayıda ve paralı olan tuvaletler, 500 bin lira olan duş ve olmayan soyunma kabinleri yüzünden ıslak ıslak eve dönmek zorunda kalınsa da, plaja gelen aileler ve gençler, buradan çok memnunlar.
Moda yine plaj olur mu? Eski Moda Plajı bugünkü Moda Sahili de, İSKİ'nin denize girilebilecek kadar temiz olduğunu açıkladığı yerlerden biri. Ancak burayı şehir içinde denize girilebilecek bir plaja döndürmek artık mümkün görünmüyor. Çünkü İstanbul Büyükşehir Belediye'sinin planlarına göre burası otoyol olacak. Mimarlar Odası, İnsan Yerleşimleri Derneği gibi meslek odaları ile Kadıköy halkının karşı olduğu bu proje, hayata geçerse İSKİ ne derse desin, su ne kadar temizlenirse temizlensin Moda Sahili'nden yeniden denize girmek mümkün olmayacak.
KİRLİ OLSA DA MEMNUNLAR İstanbul'un içinde, kumsaldan denize girilebilen nadir yerlerden birisi de Yeşilköy Sahili. İSKİ sadece Yeşlköy Balıkçı Barınağı'nın bulunduğu kıyının temiz olduğunu açıklamıştı. Sahil oldukça kirli görünmesine reğmen, buraya da çok sayıda aile yüzmek için geliyor. Birkaç senedir denize buradan girenler, önceki seneye oranla suyun daha temiz olduğunu söylüyorlar. Daha çok Zeytinburnu, Bayrampaşa, Güngören ve Bakırköy gibi ilçelerden geldiklerini öğrendiğimiz ziyaretçiler, tuvalet, üst değiştirme gibi ihtiyaçlarını hemen kumsalın arkasındaki parkta sağlıyorlar. Plaj özelliği olmasa da kalabalık sahilde herkes çok eğlendiğini söylüyor.
Dava açılmamıştı AİHM'deki köy yakma ve boşaltma olaylarından biri daha karar aşamasına geldi. Bu defaki olayın mağdurları, Tunceli'nin Ovacık ilçesine bağlı Cevizlidere köylüleri. 4 Ekim 1994 tarihinde askerler tarafından köy meydanına toplanan ve derhal köyü boşaltmaları istenen daha sonra da evleri yakılan Zeliha Keser, Kerem Keser, Mehmet Leylekoğlu, Nurali Çılgın, Emirali Çılgın, Seycan Keskin, Emirali Keskin, Hüseyin Güllüoğlu, Diyap Çılgın, Paşa Çılgın, Pirsultan Emre, Musa Cila, Seyda Cila, Haydar Çılgın, Halil Çılgın, Talim Keser, Veysel Leylekoğlu, Gazi Keskin ve Mustafa Rakıp isimli köylüler AİHM'e başvurmadan önce iç hukuk yollarını denediler. Ancak pek çok köy yakma ve boşaltma vakasında olduğu gibi bu olayda da dava açılmadı. Başta Ovacık Cumhuriyet Başsavcılığı olmak üzere Ovacık Kaymakamlığı ve Ovacık İdare Kurulu, "olayın askerler tarafından değil PKK üyeleri tarafından gerçekleştirildiğini" iddia ederek, soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verdiler. Bunun üzerine köylüler 1996 yılında AİHM'e başvurdular. Türkiye, AİHM'e verdiği savunmasında, "köyleri, asker kıyafeti giyen PKK'lıların yaktığı; halk arasında da köyü askerlerin yaktığı şeklinde propaganda yaptığı" idddiasında bulundu. Resmi rakamlara göre 15 yıl içinde 3 bin köy ve mezranın boşaltıldığı gerçeğini dikkate alan mahkeme ise, Türkiye'nin savunmasını yeterli bulmadı. AİHM Daire Yazı İşleri Müdür Yardımcısı Soren Nielsen'in imzasını taşıyan ve kısa bir süre önce taraflara ulaşan yazıda, başvurunun kabul edilebilir bulunduğu bildirildi. Yazıda, dava açılmasına gerek kalmadan tarafların kendi aralarında "dostane" bir çözüme gitmeleri tavsiyesinde de bulunuldu.
src=/resim/b1.gif width=5>



Ver elini Tuzla, Büyükçekmece Elif Görgü İstanbul Su ve Kanalizasyon İşleri (İSKİ) Müdürlüğü, denizin içinde denize hasret yaşayan İstanbulluları, kentte denize girmeye çağırıyor. Denize gitmeyi düşünenler ise, Boğaz kıyısından ya da henüz plaj olmamış noktalardan çok, şehire en yakın ve kumsalı olan yerlerde denize girmeyi tercih ediyor. Anadolu Yakası'nda Tuzla Sahili bu ihtiyacı karşılarken; Avrupa Yakası'ndakiler hafta sonları Büyükçekmece Sahili'ne akın ediyorlar. Aslında pek o kadar temiz görünmese de "mavi bayrak" verilen sahil, ücretsiz ve plaj niteliğinde olması nedeniyle ev ya da yazlık sahibi olan yerlilerinin dışında birçok aileyi de çekiyor.
Uzak olsa da Büyükçekmece sahilde Kordonboyu denilen yerde, 5 kilometre uzunluğundaki plaj, İstanbul'un her semtinden insanları ağırlıyor. Çoğu şehir dışında tatil yapma imkânı olmayan işçi ve emekçilerden oluşan bu ziyaretçilerin, yine de büyük kısmı Avcılar, Beylikdüzü, Esenyurt gibi yakın ilçe ve semtlerden gelenlerden oluşuyor. Özellikle Kıraç-Büyükçekmece minibüslerinden akın akın genç iniyor sahile. "İstanbul"dan gelmek biraz daha zahmetli ve pahalı çünkü. Yenibosna'dan Büyükçekmece halk otobüsleri ile sahile gitmek kişi başına 1.5 milyon lira. Beylikdüzü gibi yakın bir semtten geliyorsanız vereceğiniz dolmuş ücreti 750 bin lira. Bu yüzden pazar günü bile olsa ilk durakta otobüs neredeyse boş kalkarken, Avcılar'dan sonra ayakta duracak yer bulmak bile zorlaşıyor.
Yemekler evden Akşam saatlerine kadar plajda kalınacağı düşünülünce, en önemli sorunlardan biri yemek oluyor. Kordonboyu boyunca uzanan büfelerde bir çayın fiyatı 300 bin, tostun ise 1 milyon liradan başlıyor. 2 milyona köfte-ekmek ya da sade kumpir alabilmeniz de mümkün. Plajların olmazsa olmazı dondurmanın fiyatı ise en az 1 milyon lira. Yine de çocuklar için 500 bin liraya kadar inebilirsiniz. Dikkati çeken bir diğer nokta, adım başı kurulmuş olan Mcdonald's dondurma büfeleri. Yani şehir içinde bile olsa İstanbul'da denize girmek tek başına o kadar da ucuz değil...
Her şey satılıyor Tüm bunların yanında tam bir tatil yeri görünümüne sahip Kordonboyu'nda, incik boncuktan giysiye her şeyi, hatta 2 milyona çocuk mayosu bile bulabilirsiniz. Sahil yolunda su satanlar, mısırcılar ve zabıta görünce mısırcıların arkasına saklanan midyecileri görmek de mümkün.
Amerikan tarzı polisler En çok ilgi çekenler plaja "yabancı dizi" havası veren, şortlu ve bisikletli polisler...Sık sık "Lütfen localarda soyunmayınız ve piknik yapmayınız" anonslarına gölge bulmakta zorlanan halkın pek uyduğu söylenemez. Az sayıda ve paralı olan tuvaletler, 500 bin lira olan duş ve olmayan soyunma kabinleri yüzünden ıslak ıslak eve dönmek zorunda kalınsa da, plaja gelen aileler ve gençler, buradan çok memnunlar.
Moda yine plaj olur mu? Eski Moda Plajı bugünkü Moda Sahili de, İSKİ'nin denize girilebilecek kadar temiz olduğunu açıkladığı yerlerden biri. Ancak burayı şehir içinde denize girilebilecek bir plaja döndürmek artık mümkün görünmüyor. Çünkü İstanbul Büyükşehir Belediye'sinin planlarına göre burası otoyol olacak. Mimarlar Odası, İnsan Yerleşimleri Derneği gibi meslek odaları ile Kadıköy halkının karşı olduğu bu proje, hayata geçerse İSKİ ne derse desin, su ne kadar temizlenirse temizlensin Moda Sahili'nden yeniden denize girmek mümkün olmayacak.
KİRLİ OLSA DA MEMNUNLAR İstanbul'un içinde, kumsaldan denize girilebilen nadir yerlerden birisi de Yeşilköy Sahili. İSKİ sadece Yeşlköy Balıkçı Barınağı'nın bulunduğu kıyının temiz olduğunu açıklamıştı. Sahil oldukça kirli görünmesine reğmen, buraya da çok sayıda aile yüzmek için geliyor. Birkaç senedir denize buradan girenler, önceki seneye oranla suyun daha temiz olduğunu söylüyorlar. Daha çok Zeytinburnu, Bayrampaşa, Güngören ve Bakırköy gibi ilçelerden geldiklerini öğrendiğimiz ziyaretçiler, tuvalet, üst değiştirme gibi ihtiyaçlarını hemen kumsalın arkasındaki parkta sağlıyorlar. Plaj özelliği olmasa da kalabalık sahilde herkes çok eğlendiğini söylüyor.
Evrensel'i Takip Et