12 Temmuz 2003 21:00

Sümerbank bir mucizeydi

Sümerbank bir mucizeydi, sanayi bitkisi yetiştiren için de yün üreten için de... Beklemekten, satıcıların memur davranışından yakınsa da tüketici için de önemliydi Sümerbank'ın ürettikleri. Ahmet Usta da öyle söylemez mi? Hangi Ahmet Usta mı? Nezihe Meriç'in "Marangozdur Adı Ahmet Ustadır" adlı öyküsünün kahramanı. Hani şöyle anlatır evinin sokağını: "Akşam buraya karanlık karanlık iner. Bir sövgü gibi çirkef sularıyla, farelerle, elleri ayakları kirli, sidik kokusu keskin, sağlıksız çocuklarıyla. Durmadan yanmış yağda soğan kavurur kadınlar. (...) Ben çirkinlikleri sokmam evime. Çekerim Sümer'in çiçekli perdesini herbir fakirliğin üzerine. Karım makinesi olmadığı için ince ince dikmiştir tüm büzgülerimizi. Perdede, minder kenarlarında, kızların entarilerinde. (...) Kızlarımın gecelikleri Sümer'dir. Bol renkli, bol büzgülü. Yıkanıp geceliklerini giydiler mi, melek gibi olurlar. (...) Kimseye bir zararımız yok. Ben şen adamım. Çekerim Sümer'in çiçekli perdesini dünyanın üzerine, oturur, namusumla kazandığım ekmeğimi yerim çocuklarımla." (Ekmek Kavgası/ Emek Öyküleri-l)

Öykünün bir yerinde Sümerbank'ın öyküsünün bir yerinde Ahmet Usta'nın küçücük evinin perdeleri, kızlarının gecelikleri, köydeki Irgat Ahmet'in anasının şalvarı var. 1927'de bir metre pazen 2 kilo 710 gram buğdayla değişebilirken 1931'de bir metre pazenin karşılığı 6 kilo 800 gram buğday olmuştu. Türkiye, 1923'ten sonra da ham pamuk satıp dokuma almayı sürdürüyordu. Yerli pamuk ve yün ipliği ev tezgâhlarında kullanılabiliyor, modern tezgâhlar için dışardan iplik alınıyordu. Bu durum maliyeti yükseltiyordu. Dış ticaret açık veriyor, özendirilmeye, korunmaya çalışılan "yerli sanayi" kötüye kullanımlara yol açıyordu. Bu kötüye kullanımı Ahmet Hamdi Başar şöyle anlatır: "Son senelerde yer yer türeyen ilkel bir sanayi var. İşte demir telleri keserek çivi yapan, çiviyi de dış piyasa fiyatının on misline satan, milli sanayi olduğu için demir telleri de hammadde diye gümrüksüz sokan şu çivi fabrikası; eski bir medresenin yıkık duvarları arasına kurulmuştur."

Kuruluşu Sümerbank, planlı bir devletçilik anlayışıyla zorlukların üstesinden gelineceği düşüncesinin sonucudur. Tüm dünyayı sarsan 1929 bunalımını, pek çok ülke "devlet eliyle ithal ikameci sanayi" yoluyla aşmaya çalışıyordu. Başbakan İsmet İnönü'nün, Sovyetler Birliği ve İtalya gezileri ve görüşmeleriyle gerekli krediler bulundu, uzmanlarca incelemeler yapılıp planlar hazırlandı. Ve Sümerbank; "tüzel kişiliği ve özel kanununda belirtilen sınırlar içinde özerkliği olan, sorumluluğu sermayesiyle sınırlı, sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere, özel hukuka tabi, sanayi bakanlığına bağlı iktisadi devlet teşekkülü" olarak 1933 yılında, Devlet Sanayi Ofisi ile Türkiye Sanayi Kredi Bankası'nın birleştirilmesiyle kuruldu. Osmanlı İmparatorluğu'ndan devir alınıp bu kurumlara bağlanmış olan Beykoz Deri Fabrikası (kuruluşu 1810) , Beykoz Kundura Fabrikası (kuruluşu 1884), Defterdar (Feshane) Yünlü Fabrikası (kuruluşu 1836) ve Bakırköy Bez Fabrikası (kuruluşu 1850) da Sümerbank'ın yönetimine geçti. Sermayesi 20 milyon Türk lirası olan Sümerbank'ın tesislerine bir süre sonra Hereke Dokuma Fabrikaları, Uşak Şeker Fabrikası, Tosya Çeltik Fabrikası ve Unkapanı'nda bir değirmen eklendi. Bir süre sonra Sümerbank 10 yeni tesise ortak oldu. 1934 yılında Türkiye'de incelemeler yapan Sovyet uzmanlarına Amerikalı uzmanlar da katıldı. Ve beş yıllık bir sanayi yatırım programı hazırlandı. Sümerbank, bu programın büyük bölümünü gerçekleştirecek; pamuklu sanayii, kendir sanayii, kamgarn sanayii, demir sanayi, bakır sanayii, kükürt sanayii, selüloz sanayii, kâğıt sanayii, yapay ipek sanayii, porselen sanayii, kimya sanayii (zaçyağı, süperfosfat sudkostik ve klor) işletmeleri kuracaktı. Ayrıca bir öğrenci ödeneği ayıracak, burs verecekti. Bu öğrenci ödeneğinin 500 bin lira olduğunu söylerken, "yapay ipek sanayii kuruluşu"na 490 bin lira ayrıldığını ve bütçenin tümünün 41 milyon 553 bin Türk lirası olduğunu, Sümerbank bursuyla birçok öğrencinin yurtdışında öğrenim gördüğünü eklemek gerek. Sümerbank'ın temel amaçları "verimlilik ve kârlılık ilkelerini göz önünde tutarak imalat sanayii kurmak, işletmecilik yapmak, sanayi mamulleri pazarlamak; bankacılık işleriyle uğraşmak; kurulması ya da genişletilmesi ülke ekonomisine yararlı yatırımlara katılmak; tesis ve işletmelerinin ihtiyacı olan hammaddeleri ve teçhizatı iç ve dış pazarlardan sağlamak; üretimiyle ilgili dağıtım ve satış şebekesi kurmak"tı.

Genç Çizgi, Genç ve Genç, Uçan Balon Kimileri Sümerbank deyince kalın Beykoz kunduralarını anımsar, ben ilkokuldaki önlüğümü anımsarım, grazit denilen gri kendinden desenli gibi renk alacalı bir kumaşı vardı. Siyah saten kumaşların yaslı duruşu, çatıkkaşlı baskısı yoktu onda. Kimisi üflesen uçacak hafiflikte empirmeleri, renk renk çiçekli basmaları anar, ben ağartılıp yastık yüzü ve iççamaşır yapılan Amerikan bezini... Renk renk patiskaları... Arka mahallelerin kızlarının çeyiz hazırlıklarında ne önemli yeri vardı... Hereke'nin o çamaşır suyunda bile renk vermeyen ipekleriyle işlenirdi Şile bezleri... El dokuması halılar, kalın battaniyeler evlilik hediyesi olarak alınabilirdi. Sonraları bir atılım zevkli, şık "genç ve genç" markalı pardösüler, "genç çizgi " markalı döpyesler, bluzler kafa tuttu ünlü markalara. Uçan Balon sloganlı, bebeyağı, bebesabunu, pudra armağanlı bebek takımları şık bavullarıyla can yakmaz fiyatlarıyla bir göründü, yıllarca arandı stoklarda. 70 yaş... Yıldız Porselen'in zevkli vazolarına, çeşmibülbüllerine kim imrenmezdi ki... Ya Beykoz Deri'nin o kullanışlı, şık gerçek deri çantaları... Sümerbank bugün yetmiş yaşında olacaktı. Yel üfürdü, su götürdü! Neleri vardı bir sayalım: 1) Yünlü Tesisleri: Bursa, Eyüp/İstanbul, Defterdar/İstanbul, Diyarbakır, Bünyan, Hereke. 2) Pamuklu Tesisleri: Bakırköy, Ereğli, Eskişehir, İzmir, Denizli, Malatya, Erzincan, Kayseri, Maraş, Adana, Nazilli. 3) Suni Elyaf ve İplik Tesisleri: Gemlik (viskon, selong, reyon ve karbon sülfür üretimi) 4) Halı Sanayii: Isparta. Sümerbank'ın 1972'de 217 mağazası varmış, 21 sınai müessese ve fabrikası. Beykoz Deri ve Kundura, Taşköprü Kendir Sanayii, Sıvas Çimento Sanayii, Ateş Tuğlası Sanayii, Yıldız Porselen Sanayii, Yarımca Porselen, Seramik ve Çini Sanayii Müessesesi (Bozüyük Fabrikası dahil), Konya Krom Magnezit Tuğla Sanayii müessesesi (Konya krom, Kütahya tuğla fabrikaları), Bolu Suni Tahta Müessesesi, Ordu Soya Sanayii. Ortaklığı olan Bergama, Karaman, Antalya, Adıyaman, Nevşehir, Balıkesir, Manisa dokuma fabrikaları da katılmalı bunlara. Sonra ortağı olduğu yağ, şeker, çimento ve kimya fabrikaları, Türkiye Petrolleri, GİMA... Sümerbank denince biz hep giyimi hatırlıyoruz, oysa onun soframızda da payı varmış. Yetmişine bastı bu yıl. Bakırköy'deki Sümerbank Fabrikası mı, o 1850'de kurulmuştu. Sümerbank'ı özelleştirmek, dünyanın yoksulluğunun evimize sızmasını engelleyecek perdeleri aldı elimizden. Şimdi ne yapmamız gerektiğini daha iyi düşünmemiz gerekli. Özelleştirilecek tüm fabrikaların emekçileriyle birlikte...
[email protected]

Evrensel'i Takip Et