02 Eylül 2003 21:00
Afganistan'ın 'özgür' kadınları...
Afganistan'daki Taliban rejiminin kadınlar üzerinde kurduğu baskı, bu ülkeye yönelik Amerikan saldırısının en önemli dayanaklarından biriydi. İşgalin ardından, Afgan kadınının 'özgürleştirildiği' ilan edildi.
Afganistan'ın ikinci büyük şehri olan Herat'ta yürürken, burada kadınların korku içinde yaşadıklarını asla tahmin edemezsiniz. Şehirde yaşam normalmiş gibi görünüyor, aileler servilerle süslü yollarda gezinti yapıyor. Pazaryeri İran'dan gelen yaldızlı ambalajlardaki şekerlemeler, bademler ve portakallardan satın alan müşterilerle dolu. Kırk yaşındaki Ayşe Celili, "Herat'taki yaşam kadınlar açısından Afganistan'ın birçok bölgesine göre daha iyi" diyor. Celili, ülkesinin yeniden inşasına katkı sunabilmek için geçen yıl Kanada'dan gelmiş. Ona göre burada kadınlar için birtakım fırsatlar var.
Bekâret testleri Öte yandan, kapalı kapıların ardındaki kadınlar başka hikâyeler anlatıyor; günlük yaşamın hâlâ, Taliban dönemini anımsatan sınırlamalarla belirlendiği bir yere ait hikâyeler. Cezalandırılmaktan korktuğu için kendisine "Dr. Afzali" dememizi isteyen bir jinekolog, haftada en az beş kez Herat hastanesine çağrılarak, kocası, kardeşi veya babası olmayan erkeklerle konuştukları için tutuklanan kadınlara bekâret testi yapmasının istendiğini anlatıyor. Kadınlar bazen erkek akrabalarıyla konuşurken bazen de bir erkeğin kullandığı taksiye bindikleri için tutuklanıyorlar. "Güvenlik güçleri kadınlara hiçbir şey sormuyor ve onlara açıklama yapma şansı tanımıyor" diyor Dr. Afzali.
Bir genç kızın yaşadıkları Bir keresinde çok genç bir kız getirmişler. Komşusu polise, kızı yabancı bir adamın arabasında gördüğünü söylemiş. Kız 40 dakika boyunca titreyerek öylece durmuş ve muayene edilmeyi reddetmiş. Afzali, "Muayene sırasında hep ağlıyordu" diyor. "Bu işi yapmak istemiyordum ama reddedersem işimden olacağımı da biliyordum." Muayene sonucunda kızın bakire olduğu anlaşılmış; kızla konuşan adam, kızın babasına olan borcunu ödemeye gelmiş meğer. "Böyle bir olay yaşamak kızları lekeliyor" diyor doktor ve ekliyor: "Bir kadın olarak bunları görmek beni yaralıyor, bunlar utanç verici."
Zafer yalanları Taliban rejimi yıkıldıktan sonra kadınların bu tür uygulamalardan kurtulacağı söylenmişti. Amerika'nın Afganistan'ı bombalamaya başlamasından kısa bir süre önce Başkan Bush, Taliban'ın kadınlara yaptığı zulme öfkesini ilan ediyordu. Kuzey İttifakı Kabil'deki son Taliban'ı kovalarken, First Lady Laura Bush, kocasının haftalık radyo programında, savaşın başarısını yorumluyordu: "Bizim askeri zaferimiz sonrasında, kadınlar artık evlerinde hapsolmayacaklar." Amerikan gazeteleri ilk sayfalarında burkalarını atan kadınların fotoğraflarını yayımladılar, dergiler kızların okula dönüşüne dair haberler verdiler. "Zaferden" sonra Başkan, tüm dünyaya şunu ilan ediyordu: "Kadınlar artık özgür."
Savaş ağaları ülkesi Ama gerçek çok daha farklıydı. Taliban'ın yenilgisinden sonra kadınların ve genç kızların yaşamları bazı yönlerden değişti. UNICEF, geçen yıl 1.2 milyon kız çocuğunun okula gittiğini tahmin ediyor. Ayrıca eğitimli kadınların öğretmenlik, doktorluk, avukatlık gibi işlere geri döndüğü söyleniyor. Fakat bunlar büyük oranda, uluslararası işgal gücünün kontrolündeki başkent Kâbil ile sınırlı. Taşradaki yönetimler ve şimdi bölge yöneticisi olan savaş ağaları, hâlâ katı kurallar uyguluyorlar. Onların kuralları ile Taliban'ın kuralları arasında yalnızca derece farkı var. Ülkenin kuzeydoğusundaki Zebak'ta yerel komutanlar, kadınları evlenmeye zorluyor ve reddetmeleri halinde ailelerini tehdit ediyor. Merkezi yönetim, ısrarla kadınların ahlaki suçlardan tutuklanmayacağını söylese de, polis zina ya da sevgilisi ile kaçma iddiası ile kadınları yargılamaksızın tutuklamaya devam ediyor.
Eğitimde durum Amerikan yönetimi Irak'ı yeniden yapılandırma planlarına dalmışken, Afgan kadınlarını özgürleştirme vaadini unutmuş görünüyor. Yerel yöneticiler; Amerikan özel kuvvetlerine dayanarak iktidar oldular ve bugün kadınlar üzerinde baskı kuruyorlar. Taliban döneminde kadınlar ve genç kızlar için imkânsız olan eğitim ve iş bulma olanağı konularında, kırsal bölgelerde durum bugün de pek farklı sayılmaz. UNICEF raporuna göre Uruzgan ve Zabul'da kızların yüzde üçü derslere katılırken bu oran erkeklerde yüzde 98. Ekonomisi savaşlar nedeniyle büyük oranda tahrip olan Afganistan'da yüzde sekseni okuma yazma bilmeyen kadınlar için iş bulma şansı çok düşük. Burkadan kurtulma olayı batıda gereğinden fazla abartıldı. Kâbil sokaklarında bugün bile burkasız çok az kadın görebilirsiniz. Sonuç olarak kadınların durumu açısından Taliban dönemi ile şimdi arasında büyük farklar yok.
Cezaevlerindeki kadınlar Geçen kasım ayında, CNN zina yapmak ya da akrabaları olmayan erkeklerle konuşmakla suçlanan ve bu gerekçelerle tutuklanan kadınlarla ilgili özel bir program yaptı. Bu program, ABD'nin Afganistan elçiliğinden tepki aldı. Aynı dönemde ben de Kâbil'deydim. Şehrin polis şefi Basier Salangi, bana gülümseyerek kadınların artık aile suçlarından değil, yalnızca cinayet gibi büyük suçlardan tutuklandıklarını söyledi. Bu görüşmeden on dakika sonra, kadınların bulunduğu bir cezaevine gittim. Burada zina ile suçlanan Fevziye ile görüştüm. Fevziye, kara çarşafını kaldırdı ve bana kocasının vücudunda açtığı yaraları göstererek şöyle dedi: "Kocam çok sinirliydi. Ben de artık bıktığım için kötü bir şey yaptım." Kocası onun bir ilişkisi olduğunu fark edince polise ihbar etmiş. Fevziye, "Beni tutukladılar fakat o özgür" diyor.
(MotherJones'tan çeviren Taylan Özgür Efe)
Okullara yönelik saldırılar Kadınların gelişmesinin önünde engel olan başka şeyler de var. Okula devam eden kız çocukları veya ev dışında çalışan kadınlar, "ahlak savunucuları" tarafından tehdit ediliyor ve saldırıya uğruyorlar. Küçük çeteler onların gözlerini korkutmak için tehditkâr mektuplar yazıyorlar ve okulları bombalıyorlar. Son olarak beş farklı ilde bulunan sekiz okul saldırıya uğradı. Saldırıların bir kısmında bomba kullanılırken bazılarında ise okullara ateş açıldı. Saldırılardan sonra, Batı etkisini lanetleyen bildiriler dağıtılıyor. "Afganistanın muhafazakâr bir ülke olduğunu unutmayın" diyor, eyaletlerden sorumlu kadın işleri bakanı Tacvar Kakar. "Yalnızca köktendinciler değil, başka birçok insan, Batı değerlerinin bizi zehirleyeceğinden korkuyor. Tıpkı, geçmişte Rusların kültürümüzü mahvedeceğinden korktukları gibi."
Herat'ın ahlak polisi Eski savaş ağalarından İsmail Han'ın vali olduğu Herat'ta, kadınlar araba kulandıkları için tutuklanıyor ve yabancı örgütlerle çalıştıkları için tehdit ediliyorlar. İnsan Hakları Örgütü'ne göre Han; İslam dışı davranışlara karşı mücadele etmek için ergenlik çağındaki gençleri kullanıyor. Küçük çocuklardan oluşan taburlar kuruyor ve bu çocuklara casusluk yaptırıyor. Yirmi yaşında bir genç kız olan edebiyat öğrencisi Nahid, genç erkeklerin parklarda ve insanların bir araya geldikleri alanlarda pusuya yattıklarını anlatıyor: "Size kur yapıyorlar. Eğer sıcak davranırsanız kimliklerini açıklıyorlar ve sizi polise bildiriyorlar.
Bekâret testleri Öte yandan, kapalı kapıların ardındaki kadınlar başka hikâyeler anlatıyor; günlük yaşamın hâlâ, Taliban dönemini anımsatan sınırlamalarla belirlendiği bir yere ait hikâyeler. Cezalandırılmaktan korktuğu için kendisine "Dr. Afzali" dememizi isteyen bir jinekolog, haftada en az beş kez Herat hastanesine çağrılarak, kocası, kardeşi veya babası olmayan erkeklerle konuştukları için tutuklanan kadınlara bekâret testi yapmasının istendiğini anlatıyor. Kadınlar bazen erkek akrabalarıyla konuşurken bazen de bir erkeğin kullandığı taksiye bindikleri için tutuklanıyorlar. "Güvenlik güçleri kadınlara hiçbir şey sormuyor ve onlara açıklama yapma şansı tanımıyor" diyor Dr. Afzali.
Bir genç kızın yaşadıkları Bir keresinde çok genç bir kız getirmişler. Komşusu polise, kızı yabancı bir adamın arabasında gördüğünü söylemiş. Kız 40 dakika boyunca titreyerek öylece durmuş ve muayene edilmeyi reddetmiş. Afzali, "Muayene sırasında hep ağlıyordu" diyor. "Bu işi yapmak istemiyordum ama reddedersem işimden olacağımı da biliyordum." Muayene sonucunda kızın bakire olduğu anlaşılmış; kızla konuşan adam, kızın babasına olan borcunu ödemeye gelmiş meğer. "Böyle bir olay yaşamak kızları lekeliyor" diyor doktor ve ekliyor: "Bir kadın olarak bunları görmek beni yaralıyor, bunlar utanç verici."
Zafer yalanları Taliban rejimi yıkıldıktan sonra kadınların bu tür uygulamalardan kurtulacağı söylenmişti. Amerika'nın Afganistan'ı bombalamaya başlamasından kısa bir süre önce Başkan Bush, Taliban'ın kadınlara yaptığı zulme öfkesini ilan ediyordu. Kuzey İttifakı Kabil'deki son Taliban'ı kovalarken, First Lady Laura Bush, kocasının haftalık radyo programında, savaşın başarısını yorumluyordu: "Bizim askeri zaferimiz sonrasında, kadınlar artık evlerinde hapsolmayacaklar." Amerikan gazeteleri ilk sayfalarında burkalarını atan kadınların fotoğraflarını yayımladılar, dergiler kızların okula dönüşüne dair haberler verdiler. "Zaferden" sonra Başkan, tüm dünyaya şunu ilan ediyordu: "Kadınlar artık özgür."
Savaş ağaları ülkesi Ama gerçek çok daha farklıydı. Taliban'ın yenilgisinden sonra kadınların ve genç kızların yaşamları bazı yönlerden değişti. UNICEF, geçen yıl 1.2 milyon kız çocuğunun okula gittiğini tahmin ediyor. Ayrıca eğitimli kadınların öğretmenlik, doktorluk, avukatlık gibi işlere geri döndüğü söyleniyor. Fakat bunlar büyük oranda, uluslararası işgal gücünün kontrolündeki başkent Kâbil ile sınırlı. Taşradaki yönetimler ve şimdi bölge yöneticisi olan savaş ağaları, hâlâ katı kurallar uyguluyorlar. Onların kuralları ile Taliban'ın kuralları arasında yalnızca derece farkı var. Ülkenin kuzeydoğusundaki Zebak'ta yerel komutanlar, kadınları evlenmeye zorluyor ve reddetmeleri halinde ailelerini tehdit ediyor. Merkezi yönetim, ısrarla kadınların ahlaki suçlardan tutuklanmayacağını söylese de, polis zina ya da sevgilisi ile kaçma iddiası ile kadınları yargılamaksızın tutuklamaya devam ediyor.
Eğitimde durum Amerikan yönetimi Irak'ı yeniden yapılandırma planlarına dalmışken, Afgan kadınlarını özgürleştirme vaadini unutmuş görünüyor. Yerel yöneticiler; Amerikan özel kuvvetlerine dayanarak iktidar oldular ve bugün kadınlar üzerinde baskı kuruyorlar. Taliban döneminde kadınlar ve genç kızlar için imkânsız olan eğitim ve iş bulma olanağı konularında, kırsal bölgelerde durum bugün de pek farklı sayılmaz. UNICEF raporuna göre Uruzgan ve Zabul'da kızların yüzde üçü derslere katılırken bu oran erkeklerde yüzde 98. Ekonomisi savaşlar nedeniyle büyük oranda tahrip olan Afganistan'da yüzde sekseni okuma yazma bilmeyen kadınlar için iş bulma şansı çok düşük. Burkadan kurtulma olayı batıda gereğinden fazla abartıldı. Kâbil sokaklarında bugün bile burkasız çok az kadın görebilirsiniz. Sonuç olarak kadınların durumu açısından Taliban dönemi ile şimdi arasında büyük farklar yok.
Cezaevlerindeki kadınlar Geçen kasım ayında, CNN zina yapmak ya da akrabaları olmayan erkeklerle konuşmakla suçlanan ve bu gerekçelerle tutuklanan kadınlarla ilgili özel bir program yaptı. Bu program, ABD'nin Afganistan elçiliğinden tepki aldı. Aynı dönemde ben de Kâbil'deydim. Şehrin polis şefi Basier Salangi, bana gülümseyerek kadınların artık aile suçlarından değil, yalnızca cinayet gibi büyük suçlardan tutuklandıklarını söyledi. Bu görüşmeden on dakika sonra, kadınların bulunduğu bir cezaevine gittim. Burada zina ile suçlanan Fevziye ile görüştüm. Fevziye, kara çarşafını kaldırdı ve bana kocasının vücudunda açtığı yaraları göstererek şöyle dedi: "Kocam çok sinirliydi. Ben de artık bıktığım için kötü bir şey yaptım." Kocası onun bir ilişkisi olduğunu fark edince polise ihbar etmiş. Fevziye, "Beni tutukladılar fakat o özgür" diyor.
(MotherJones'tan çeviren Taylan Özgür Efe)
Okullara yönelik saldırılar Kadınların gelişmesinin önünde engel olan başka şeyler de var. Okula devam eden kız çocukları veya ev dışında çalışan kadınlar, "ahlak savunucuları" tarafından tehdit ediliyor ve saldırıya uğruyorlar. Küçük çeteler onların gözlerini korkutmak için tehditkâr mektuplar yazıyorlar ve okulları bombalıyorlar. Son olarak beş farklı ilde bulunan sekiz okul saldırıya uğradı. Saldırıların bir kısmında bomba kullanılırken bazılarında ise okullara ateş açıldı. Saldırılardan sonra, Batı etkisini lanetleyen bildiriler dağıtılıyor. "Afganistanın muhafazakâr bir ülke olduğunu unutmayın" diyor, eyaletlerden sorumlu kadın işleri bakanı Tacvar Kakar. "Yalnızca köktendinciler değil, başka birçok insan, Batı değerlerinin bizi zehirleyeceğinden korkuyor. Tıpkı, geçmişte Rusların kültürümüzü mahvedeceğinden korktukları gibi."
Herat'ın ahlak polisi Eski savaş ağalarından İsmail Han'ın vali olduğu Herat'ta, kadınlar araba kulandıkları için tutuklanıyor ve yabancı örgütlerle çalıştıkları için tehdit ediliyorlar. İnsan Hakları Örgütü'ne göre Han; İslam dışı davranışlara karşı mücadele etmek için ergenlik çağındaki gençleri kullanıyor. Küçük çocuklardan oluşan taburlar kuruyor ve bu çocuklara casusluk yaptırıyor. Yirmi yaşında bir genç kız olan edebiyat öğrencisi Nahid, genç erkeklerin parklarda ve insanların bir araya geldikleri alanlarda pusuya yattıklarını anlatıyor: "Size kur yapıyorlar. Eğer sıcak davranırsanız kimliklerini açıklıyorlar ve sizi polise bildiriyorlar.