Kars öksüz kaldı

Dursun Akçam'ın ölümünü öğrendiğimde tek tepkim oldu... "Eyvah Kars öksüz kaldı!" 12 Temmuz 1930'da doğmuştu Dursun Akçam. Ardahan'ın Ölçek köyünde. Anası Seyhat Hanımla Babası Eyüp Efendi adını Dursun koyduğuna göre önceki kardeşleri yaşamamıştı. Babası çiftçiydi. Önce Cılavuz Köy Enstitüsü'nü bitirmişti Dursun, bir süre köy öğretmenliği yapmış sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'ne girmişti. Ali Naci Karacan Röportaj Yarışması'nda birincilik ödülünü almıştı "Analarımız" adlı çalışmasıyla. Röportaj konusu "Bir yurt gerçeği"ydi. Akçam, Anadolu kadınının yaşamını, evliliğini, türkülerin öykülerin tanıklığıyla aktarıyordu. 1964'te Maral, 1967'de Ölü Ekmeği yayımlandı. Kars'ı yaşam koşulları bakımından da dile getiren önemli iki yazardan biriydi. Öteki Ümit Kaftancıoğlu. 1934'te Hanak'ın Saskara köyünde doğmuştu. Cılavuz Köy Enstitüsü'nü bitirmişti o da. Köy Enstitüsü'ne gitmeyi deneyen bir çocuğun serüvenini anlattığı Dönemeç'in ödül almasıyla gelmişti gündeme ... Yelatan, Tüfekliler, Hakkullah'ı yeni çalışmalarının izlemesini beklerken 1980'in 11 Nisan'ında vurmuşlardı... Kaftancıoğlu'nun ödül alışından bir yıl sonra, 1971'de Milli Eğitim Bakanlığı Dursun Akçam'ı görevden aldı, çünkü TÖS'ün ikinci başkanıydı. 1972'de Dursun Akçam'ın "Taş Çorbası" adlı öykü kitabı yayımlandı, 1973'te "Köyden İndim Şehire". 1974'te bakanlık önce görev verdi yeniden, sonra görevden aldı. Bu durum onun öğretmenlikten ayrılmasına neden oldu. Kurucuları arasında bulunduğu Demokrat gazetesindeki köşe yazıları ve öyküleriyle sürdürdü yaşamını. 1975 yılında yayımlanan Haley, 12. Antalya Altın Portakal Ödülü'nü, aynı yıl yayımlanan Kanlı Dere'nin Kurtları 1976 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü'nü kazandı. Kafkas Kızı 1980'de yayımlandı. 1980'den sonra yaşamını Almanya'da sürdürmek zorunda kaldı.Almanya'daki siyasal göçmenler ve göçmen işçileri ince bir mizahla anlattı : Alman Ocağı, Dağların Sultanı, Sevdam Ürktü, Öğretmeni Kim Öptü. Dursun Akçam, kendi yorumuyla "Bireyci, bunalımcı, soyut akımlara ilgi duymayan toplumcu gerçekçi bir yazar"dı. Ben bu tanıma alaysılığı ve alaycılığı ekleyebilirim. Yaşamında telaşe müdürü denecek ölçüdeki aceleciliği , bu yüzden düştüğü yarı acı yarı gülünç durumlar bilinirdi. Mal mülk sahibi olmayı bile o aceleciliği içinde doğru dürüst beceremedi diye bilirim. Aldığı bir otomobili otoparktaki tüm kırmızı arabalarda anahtarını deneyerek aradığı söylenir örneğin. Biliyorum son anlattığım olayı büyük olasılıkla kendi uydurmuştu. O kendi kendisiyle alay edemese, bir kabadayının gurbet koşullarında kadın satıcısı durumuna gelişini nasıl anlatabilirdi ki..Ya da bu tür bir aracının, asıl halklar arası uyumu sağlayanın kendisi olduğu tezini... Evet Kars öksüz kaldı. Karslı yazarlar, örneğin Hasan Özkılıç görevi devralmaya bakmalı tezden.