18 Ekim 2003 21:00
Küba resimleri
Resimlerinde 'gece'yi ve 'ışıkları' hep ön plana taşıyan ve bu özelliği ile "Gece Ressamı" diye de kendisinden sözettiren Ertuğrul Önalp, son sergisi 'Küba Manzaraları'nı Eskişehir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde açtı.
Resimlerinde 'gece'yi ve 'ışıkları' hep ön plana taşıyan ve bu özelliği ile "Gece Ressamı" diye de kendisinden sözettiren Ertuğrul Önalp, son sergisi 'Küba Manzaraları'nı Eskişehir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde açtı. Eskişehir Tepebaşı Belediyesi ile Küba Büyükelçiliği'nin dayanışması sonucu açılan yağlıboya resim sergisi, 14- 27 Ekim 2003 tarihleri arasında sanat severlerin beğenisine açık kalacak. İzlenimci bir yaklaşımla, ışık- gölge etkili kimi figürler, mekânlar, natürmortlar ve nü'ler çalışan Önalp, bu sergisinde Küba sahillerini, tarihi yapılar arasından akıp giden sokakları işlemiş tuvaline. Konu Küba olunca, 'gece' ile birlikte, 'gündüz'e de yönelmiş. Gece gözüyle Küba'yı anlatabilmenin güçlüğü çıkınca, bazı tablolarını gündüz ortamıyla düşünüp oluşturmuş. "Gece" ile "Işıklar" kavramını, hep ön planda tutan Önalp, bir konuşmasında bu duruma şöyle açıklık getiriyor: "... Genel anlamda figüratif, görsel gerçeklik içeren konular tercihimdir. Ve çalışmalarımı canlı, yaşayan gözlemlerimle oluştururum. Özellikle Madrid şehrinin caddeleri, sokakları mükemmel ötesi denecek derecede ışıklandırılmış, aydınlatılmış bir şehirdir. Oradaki o muhteşem ışık ve ışık yansımalarının verdiği etki, 1996'dan sonra beni 'Gece' resimlerine yöneltti" Renksel anlamda 1988- 90 yılları arasında Kayıhan Keskinok'tan edindiği renksel algı ve renk anlayışının kendisi için önemli olduğunu belirtiyor. Çok canlı renkler kullanmadığı, daha çok gri renkleri kullanmayı tercih ettiği ortada. 1964 yılından bu yana yağlıboya çalışmalar yapan Önalp, bu güne kadar 18 kişisel sergi açmış, 14 karma sergiye katılmış. Eskişehir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde açtığı sergi, onun 19. kişisel sergisi oluyor. Küba Büyükelçisi Miguel Lamazares'in de katıldığı sergide görüştüğümüz Önalp, resim çalışmaları ve sergisine ilişkin yönelttiğimiz soruları şöyle yanıtladı. Serginizde yer alan resimleri ne zaman çalıştınız? 2002 yılının Ağustos ayında yaptığım bir gezinin ürünleri bunlar; orada yaptığım eskizler ve çeşitli, hayal gücüme yerleştirdiğim imajlar. Buraya döndükten sonra gerçekleştirdim. Orada ancak yirmi gün kalabildim. Mesela bir resim, bizim İzmir'deki Kordon Boyu'na benzer; Manecon adı verilen yer. Genellikle gençler gezer, dolaşır. Sergimde 31 yağlıboya tablo bulunuyor. Başka ülkeleri de gördünüz sanıyorum. Peki, neden Küba? Bizim yaşantımızda Küba ve diğer Latin Amerika ülkelerinin büyük önemi var. Onların kültürünü, İspanya kültürüyle birlikte, tarihini, edebiyatını öğretiyoruz; üniversitede, İspanyol Dili ve Edebiyatı bölümünde. Dolayısıyla bir yakınlık duyuyoruz. Birçok bakımdan birbirimize benziyoruz ayrıca. 'Küba' dediğimizde daha çok cıvıl cıvıl renkler geliyor aklımıza. Sizin çalışmalarınızda koyu renkler ve gece çalışmaları var. Ne söylemek istersiniz, özel bir durum mu bu? Aslında ben gece resimleri yapıyorum. Ama, Küba'nın ışığını, renklerini sadece geceyle yansıtmak mümkün değil. Dolayısıyla bir kısmını da, yarsını aşağı yukarı gündüz olarak yaptım. Çünkü renklerini geceyle yansıtamazsınız Küba'nın. Kendi tarzınızı nasıl isimlendiriyorsunuz? Ben, empresyonist tarzda, görsel gerçekçiliğe dayanan resimler yapıyorum. İzlenimciyim yani. Kendimi böyle kabul ediyorum. Burada, sergide yer alan resimleriniz daha nerelerde sergilenecek? Aslında bu resimler Ankara'da sergilendi. İkinci kez Eskişehir'de sergileniyor. Muhtemelen bu ayın sonunda veya 2 Kasım'dan itibaren Küba'da sergilenecek. Resimlerinizi satmıyor musunuz? Satışa sunmak için sergilemiyorum. Küba'dan sonra belki İstanbul'da da sergilenecek. Satmayı düşünmüyorum. Bazı çalışmalarınız boyut olarak küçük. Özel bir seçim mi bu? Taşıma kolaylığı getirdiği için böyle yaptım. Benim tablolarım çok büyüktür aslında. Genellikle yetmişe yüz, yüz ona yüz otuz olur. Daha çok, resim yapmak için sanki gölgeli bir anı veya geceyi bekliyorsunuz. Doğru mu bu? Resimlerimde ışık bir yerden gelir. Benim çalışmalarımdaki özellik o. Gece resimlerini çok seviyorum. Işığın yayılması, yansıması en çok hoşuma giden şeylerden birisi.
Prof. Dr Ertugrul Önalp kimdir? 1948 yılında Ankara'da doğdu. 1971 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Yedi sene serbest avukat ve kamu avukatı olarak çalıştıktan sonra avukatlık mesleğini bırakıp 1979 yılında, Çocuk Mahkemeleri üzerine araştırma yapmak üzere burslu olarak İspanya'ya gitti. 1980 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi'nin İspanyol Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı'nda araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1991- 93 yılları arasında Madrid Otonom Üniversitesi'nde Türkçe okutman olarak görev yaptı. Halen Ank. Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi'nin İspanyol Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı başkanıdır. İspanyolca, İngilizce ve İtalyanca bilmektedir. Önalp, yağlıboya çalışmalarına 1964 yılında başladı. 1969- 1971 yılları arasında karikatürleri Hukuk Fakültesi'nin mizah dergisi Ceride-i Kantar'da yayınlandı. Yurt içinde ve yurt dışında 19 kişisel sergi açtı, çok sayıda karma sergiye katıldı. Genellikle gece manzaraları, sokak lambalarıyla aydınlanan işlek caddeler, ışık ve gölge etkili natürmortlar, portreler ve nü'ler çalışmaktadır.
Filmekimi'ne 16 bin izleyici İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nca (İKSV) düzenlenen ve 10-16 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen ''İKSV Sonbahar Film Haftası-Filmekimi''nde gösterilen filmler, 16 bin sinemasever tarafından izlendi. İKSV'den yapılan açıklamaya göre, Beyoğlu Emek Sineması'nda gerçekleştirilen hafta süresince, Kanada, ABD, Çin, Japonya, İsrail, İspanya, İtalya, Almanya gibi ülkelerden 20 film gösterime girdi. 7 gün boyunca 36 seansta vizyona giren filmler arasında en çok ilgi görenler, Danimarkalı yönetmen Lars Von Trier'in ''Dogville''i ile Oliver Stone'un Fidel Castro ile geçirdiği üç günün belgeseli ''Comandante'' oldu. Biletleri kısa zamanda tükenen diğer filmler ise Michael Haneke'nin en son ve en iyimser çalışması ''Kurdun Günü'', Zhang Yimou'nun estetik harikası yeni filmi ''Kahraman'' ve Denys Arcand'ın kara mizah yüklü çalışması ''Barbarların İstilası''. İlk gösterimi Filmekim'inde gerçekleştirilen ve bu hafta vizyona giren ''Ölüm Oyunu'' ve Ken Loach'un ''Afilli Delikanlı'' da en çok ilgi gören filmler arasında yer aldı. Filmekimi, gelecek yıl da yine ekim ayında İstanbullu sinemaseverleri Beyoğlu'nda buluşturacak.
Prof. Dr Ertugrul Önalp kimdir? 1948 yılında Ankara'da doğdu. 1971 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Yedi sene serbest avukat ve kamu avukatı olarak çalıştıktan sonra avukatlık mesleğini bırakıp 1979 yılında, Çocuk Mahkemeleri üzerine araştırma yapmak üzere burslu olarak İspanya'ya gitti. 1980 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi'nin İspanyol Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı'nda araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1991- 93 yılları arasında Madrid Otonom Üniversitesi'nde Türkçe okutman olarak görev yaptı. Halen Ank. Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi'nin İspanyol Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı başkanıdır. İspanyolca, İngilizce ve İtalyanca bilmektedir. Önalp, yağlıboya çalışmalarına 1964 yılında başladı. 1969- 1971 yılları arasında karikatürleri Hukuk Fakültesi'nin mizah dergisi Ceride-i Kantar'da yayınlandı. Yurt içinde ve yurt dışında 19 kişisel sergi açtı, çok sayıda karma sergiye katıldı. Genellikle gece manzaraları, sokak lambalarıyla aydınlanan işlek caddeler, ışık ve gölge etkili natürmortlar, portreler ve nü'ler çalışmaktadır.
Filmekimi'ne 16 bin izleyici İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nca (İKSV) düzenlenen ve 10-16 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen ''İKSV Sonbahar Film Haftası-Filmekimi''nde gösterilen filmler, 16 bin sinemasever tarafından izlendi. İKSV'den yapılan açıklamaya göre, Beyoğlu Emek Sineması'nda gerçekleştirilen hafta süresince, Kanada, ABD, Çin, Japonya, İsrail, İspanya, İtalya, Almanya gibi ülkelerden 20 film gösterime girdi. 7 gün boyunca 36 seansta vizyona giren filmler arasında en çok ilgi görenler, Danimarkalı yönetmen Lars Von Trier'in ''Dogville''i ile Oliver Stone'un Fidel Castro ile geçirdiği üç günün belgeseli ''Comandante'' oldu. Biletleri kısa zamanda tükenen diğer filmler ise Michael Haneke'nin en son ve en iyimser çalışması ''Kurdun Günü'', Zhang Yimou'nun estetik harikası yeni filmi ''Kahraman'' ve Denys Arcand'ın kara mizah yüklü çalışması ''Barbarların İstilası''. İlk gösterimi Filmekim'inde gerçekleştirilen ve bu hafta vizyona giren ''Ölüm Oyunu'' ve Ken Loach'un ''Afilli Delikanlı'' da en çok ilgi gören filmler arasında yer aldı. Filmekimi, gelecek yıl da yine ekim ayında İstanbullu sinemaseverleri Beyoğlu'nda buluşturacak.