4 Kasım 2003 22:00
Andaç'ta yas ve öfke var
GÜNÜN YAZILARI
Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Andaç köylüleri, buldukları patlayacı cisimle oynarken hayatını kaybeden dört çocuğun yasını tutuyor. Daha önce de mayına can veren köylüler, artık ölmek istemediklerini dile getiriyorlar.
Köylüler, patlamaya neden olan cismin askeri birliklere ait havan topu mermisi olduğunu söylüyorlar.
Patlamanın yaşandığı yerde olan 12 yaşındaki Ç.Ö., şans eseri yara almadan kurtuldu. Piknik yapmak için köyün arkasındaki tepeye çıktıklarını ifade eden Ç.Ö. yaşadıkları korkunç anı şöyle anlattı: "Çocuklardan biri, toprağa gömülü ve bir kısmı dışarda olan bombayı bulup çıkardı. Daha sonra bu bombayla oynamaya başladılar. Ben de onların biraz aşağısındaydım. Birden büyük bir patlama oldu ve bombanın etrafında bulunan çocuklar kanlar içinde kaldı. Bazıları parçalanmıştı. Çok korkmuştum. Daha sonra köylüler geldi ve yaralananları hastaneye götürdüler."
Havan mermisi Yaşamını yitiren Welat Ölmez adlı çocuğun ağabeyi Harun Ölmez, patlamanın sorumlusunun askerler olduğunu dile getiriyor: "Çatışmaların yaşandığı yıllarda köyün arka tarafında bulunan dağ ve tepelere sürekli top ateşi yapılırdı. Bu topların bazılarının patlamadığını biliyorduk. Çocukların elinde patlayan bomba da 81 milimetrelik bir havan topuydu. Patlama sonrası oraya gittiğimizde havan mermisinin parçalarını gördük. Daha sonra gelen tabur askerleri bu parçaları topladılar. Savcı da bazı parçalar aldı, ancak havan topunun pervanesini görmedi. Patlamanın sorumlusu askerlerdir."
Askerler dahi kabul etti Patlamada kardeşi Zahir Ölmez'i kaybeden ve 2 kardeşi de yaralanan Sakin Ölmez ise, patlayıcı maddenin askerlere ait olduğundan emin olduklarını vurguladı. Ölmez şöyle devam etti; "Patlayan şey havan topu mermisiydi. Bunu biz ve bütün köylüler gördü. Hatta olay yerini incelemeye gelen askeri komutanlardan birinin dahi 'Bu top bize ait' dediğini duyduk. Ancak sorumluluklarını gizlemek amacıyla suçu başkalarına atmaya çalıştılar."
Mayınlar temizlensin Köylülerden Tahir Ölmez de, bu olayın ilk olmadığına dikkat çekiyor. "Daha önce de köyümüzden biri mayına basarak yaşamını yitirdi. Mayınlar ve patlayıcı maddeler nedeniyle çok sayıda hayvanımız telef oldu. Köylülerimizden Hacı Ölmez askerler tarafından öldürüldü. Bunların dışında sürekli baskı altında tutuluyoruz. Artık dayanacak gücümüz kalmadı" diyen Ölmez, yeni kurbanlar vermek istemediklerini belirterek, köyün etrafındaki mayınların temizlenmesini talep etti.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Bakanlık, 21 yıllık öğretmeni süründürüyor Hasan İşler Milli Eğitim Bakanlığı, 21 yıllık öğretmeni, hakkındaki ceza kaldırıldığı halde görevinden alıkoyuyor. Halen Eğitim-Sen Merkez Disiplin Kurulu Üyesi Gülabi Köseoğlu 1996 yılında, Eğitim- Sen Adana Şube Başkanı ve KESK Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü olarak, 1 Eylül Dünya Barış Günü etkinliklerinin tertip komitesinde yeralmış ve katıldığı şenlikte yapılan konuşmadan dolayı, DİSK, TÜRK-İŞ ve İHD üye ve yöneticileriyle birlikte Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesine göre ceza almıştı.Yargıtayca onanan ceza, 4616 sayılı yasanın ek ikinci maddesine basın yoluyla işlenen suçlar kapsamı genişletilerek yasalaşınca 3 yıl ertelenmişti. Cezadan sonra Ordu'ya sürgün edilen öğretmen Köseoğlu'nun görevine, 1 yıl çalıştıktan sonra son verildi. AB uyum yasalarıyla 8. madde yürürlükten kaldırılınca Adana DGM, Gülabi Köseoğlu'nun cezasının kaldırıldığına dair ek karar verdi. Bu ek karardan sonra tayini Ağrı'ya çıkan Köseoğlu bir türlü görevine başlayamıyor. Köseoğlu, durumun değiştirilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı'na dilekçe ile başvurmasına rağmen dilekçesine yanıt alamıyor.
AB uyum yasaları işletilmiyor 2002 yılında basın yoluyla işlenen suçlarda cezası infaz edilenler dahil (Eğer suç işlememişse) cezalarının kaldırıldığına dair yasa çıktığını belirten Köseoğlu, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in kamuoyunda Tayyip Erdoğan ile ilgili olduğu bilinen bu yasadan 3 bin kişinin faydalanacağını belirttiğini hatırlattı. Nerede ifade özgürlüğü? Gülabi Köseoğlu, "Bir toplantı konuşmasından dolayı ceza veriliyor. Ve verilen cezanın mahkeme kararı ile kalkmış olmasına rağmen hala suçlu gözüküyorum. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir toplantıda yaptığı konuşma sonucu ceza alıyor. Cezasını cezaevine girerek çekiyor. Sonra cezası kaldırılıyor. Daha sonra milletvekili ve Başbakan oluyor. Ben ise tertip komitesine girmek suçu ile ( Konuşmacı ben değilim) Valilikçe izni alınan bir toplantı sonucunda ceza alıyorum. Ve cezam kaldırılmış olmasına rağmen görevime dönemiyorum" diyen Köseoğlu, "Nerede ifade özgürlüğü?" diye sordu.
Havan mermisi Yaşamını yitiren Welat Ölmez adlı çocuğun ağabeyi Harun Ölmez, patlamanın sorumlusunun askerler olduğunu dile getiriyor: "Çatışmaların yaşandığı yıllarda köyün arka tarafında bulunan dağ ve tepelere sürekli top ateşi yapılırdı. Bu topların bazılarının patlamadığını biliyorduk. Çocukların elinde patlayan bomba da 81 milimetrelik bir havan topuydu. Patlama sonrası oraya gittiğimizde havan mermisinin parçalarını gördük. Daha sonra gelen tabur askerleri bu parçaları topladılar. Savcı da bazı parçalar aldı, ancak havan topunun pervanesini görmedi. Patlamanın sorumlusu askerlerdir."
Askerler dahi kabul etti Patlamada kardeşi Zahir Ölmez'i kaybeden ve 2 kardeşi de yaralanan Sakin Ölmez ise, patlayıcı maddenin askerlere ait olduğundan emin olduklarını vurguladı. Ölmez şöyle devam etti; "Patlayan şey havan topu mermisiydi. Bunu biz ve bütün köylüler gördü. Hatta olay yerini incelemeye gelen askeri komutanlardan birinin dahi 'Bu top bize ait' dediğini duyduk. Ancak sorumluluklarını gizlemek amacıyla suçu başkalarına atmaya çalıştılar."
Mayınlar temizlensin Köylülerden Tahir Ölmez de, bu olayın ilk olmadığına dikkat çekiyor. "Daha önce de köyümüzden biri mayına basarak yaşamını yitirdi. Mayınlar ve patlayıcı maddeler nedeniyle çok sayıda hayvanımız telef oldu. Köylülerimizden Hacı Ölmez askerler tarafından öldürüldü. Bunların dışında sürekli baskı altında tutuluyoruz. Artık dayanacak gücümüz kalmadı" diyen Ölmez, yeni kurbanlar vermek istemediklerini belirterek, köyün etrafındaki mayınların temizlenmesini talep etti.
src=/resim/b1.gif width=5>



Bakanlık, 21 yıllık öğretmeni süründürüyor Hasan İşler Milli Eğitim Bakanlığı, 21 yıllık öğretmeni, hakkındaki ceza kaldırıldığı halde görevinden alıkoyuyor. Halen Eğitim-Sen Merkez Disiplin Kurulu Üyesi Gülabi Köseoğlu 1996 yılında, Eğitim- Sen Adana Şube Başkanı ve KESK Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü olarak, 1 Eylül Dünya Barış Günü etkinliklerinin tertip komitesinde yeralmış ve katıldığı şenlikte yapılan konuşmadan dolayı, DİSK, TÜRK-İŞ ve İHD üye ve yöneticileriyle birlikte Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesine göre ceza almıştı.Yargıtayca onanan ceza, 4616 sayılı yasanın ek ikinci maddesine basın yoluyla işlenen suçlar kapsamı genişletilerek yasalaşınca 3 yıl ertelenmişti. Cezadan sonra Ordu'ya sürgün edilen öğretmen Köseoğlu'nun görevine, 1 yıl çalıştıktan sonra son verildi. AB uyum yasalarıyla 8. madde yürürlükten kaldırılınca Adana DGM, Gülabi Köseoğlu'nun cezasının kaldırıldığına dair ek karar verdi. Bu ek karardan sonra tayini Ağrı'ya çıkan Köseoğlu bir türlü görevine başlayamıyor. Köseoğlu, durumun değiştirilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı'na dilekçe ile başvurmasına rağmen dilekçesine yanıt alamıyor.
AB uyum yasaları işletilmiyor 2002 yılında basın yoluyla işlenen suçlarda cezası infaz edilenler dahil (Eğer suç işlememişse) cezalarının kaldırıldığına dair yasa çıktığını belirten Köseoğlu, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in kamuoyunda Tayyip Erdoğan ile ilgili olduğu bilinen bu yasadan 3 bin kişinin faydalanacağını belirttiğini hatırlattı. Nerede ifade özgürlüğü? Gülabi Köseoğlu, "Bir toplantı konuşmasından dolayı ceza veriliyor. Ve verilen cezanın mahkeme kararı ile kalkmış olmasına rağmen hala suçlu gözüküyorum. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir toplantıda yaptığı konuşma sonucu ceza alıyor. Cezasını cezaevine girerek çekiyor. Sonra cezası kaldırılıyor. Daha sonra milletvekili ve Başbakan oluyor. Ben ise tertip komitesine girmek suçu ile ( Konuşmacı ben değilim) Valilikçe izni alınan bir toplantı sonucunda ceza alıyorum. Ve cezam kaldırılmış olmasına rağmen görevime dönemiyorum" diyen Köseoğlu, "Nerede ifade özgürlüğü?" diye sordu.
Evrensel'i Takip Et