8 Kasım 2003 23:00
Wachowski kardeşlerin tartışılan filmi Matrix'in ikinci bölümü, "Reloaded" yani "yeniden yükleme" adıyla gösterime girmişti. İkinci filmden birkaç ay sonra Matrix yine, yeni ve yeniden yüklenerek ve bu sefer "Revolutions" (Devrimler) adıyla çıktı meraklılarının karşısına. Ancak, Türkiyeli dağıtımcılar ilk iki filmin hasılatına fazla güvenmiş olacaklar ki, Matrix'in bu veda bölümü beklenildiği kadar gürültü kopartılmadan, bir anlamda sessiz ve sedasız girdi gösterime. En başta iki şeyi söylemek gerekiyor. Öncelikle eğer ilk filmi izlemişseniz ve en azından zihninizde bir sinema tadı bırakmışsa ve ikinciyi izlemediyseniz, bunu izlemenize gerek yok. Çünkü bir Matrix hayranı olsanız bile hayal kırıklığına uğramanız kaçınılmaz. Ayrıca, eğer bu bölümü izlemeyi düşünüyorsanız ikinci bölümü izlemediyseniz hiçbir şey anlamama gibi bir durumla karşılaşabilirsiniz. Zira Reloaded ve Revolutions tek film gibi tasarlanmış.

Cennet ve cehennem arasında Son film, ikincinin bıraktığı yerden başlıyor. Koma halindeki mesih Neo, artık bağlantı aracı olmadan da gezinebilmektedir. Wachowski'lerin bu bölümün başlangıcı için gerçek dünya ile sanal dünya arasındaki bir tren istasyonunu seçmeleri de bir anlamda cehenmen ya da cennete gitmeden önceki Araf'ı temsil ediyor ve Neo burada muhasebesini yapıyor. Wachowski'ler, son filmde Hollwood'un en beylik, en kolay yaratılan ve etki gücü ispatlanmış klişelerini tercih etmişler ve bir anlamda filmlerini tehlikeye atmamayı seçmişler. Bu bakımdan eğer son iki filmi tek parça olarak ele alırsak, ortada ne felsefe kalıyor ne de dünyaya dair bir söz. İlk filmde kurulan felsefi auranın tutarlılıkları ve yanlışlıkları bir yana, son film ikinci filmdeki "herkes ne yapması gerekiyorsa onu yapar", "önemli olan tercihtir", "sen tercihini yaptın, şimdi nedenini öğrenmek istiyorsun" gibi afili ama basma kalıp tek düze cümlelerin derinliğinin ötesine geçmekten uzak. Bu bakımdan Matrix'in toplamı üzerinden farklı bir değerlendirme yapılabilir belki ama son iki filmin ilk filmin yarattığı etkiyi piyasada değerlendirmeye ve parsayı toplamaya yönelik 'akıllı' bir girişim olduğunu belirtmek gerekiyor. Wachowski biraderler, ilk filmde kurdukları sistemi derinleştirmekten ve gerekçelendirmekten ısrarla uzak duruyorlar. Zira bu tutum, filmin izleyici sayısında önemli bir düşüşe de neden olabilirdi. Bunun yerine Hollywood'un bildik kalıplarına ve teknolojinin sinemaya sağladığı olanaklara güvenerek seyirci garantisine sığınmayı tercih ediyorlar. Bu da onlara hatırı sayılır bir gelir getiriyor kuşkusuz.

Teknolojinin son noktası Bu bölümün izlenmesinin bazı bakımlardan faydası da olabilir. Örneğin sinema teknolojisinin geldiği son noktayı görmek açısından. Zira Wachowski kardeşler, üç bölümde de sinema olanakları ve tekniklerinin sınırlarını geliştirdiler denilebilir. Özel efektlerle bezeli dövüş ve takip sahneleri daha önceki bölümlerin yenilikleriydi. Ama finaldeki savaş sahnesi özellikle bu tarz bilimkurgu aksiyonlarını seven sinemaseverler açısından fazlasıyla doyurucu olabilir. Makinelerle Zion halkı arasındaki savaşın anlatıldığı bölümde etkileyici bir aksiyon performansı ortaya konuluyor.

Filmin sonu mu? Bugünkünden uzak olmayan bir temenniyle bitiyor. Teknolojinin zararlı unsurlarını temizleyip onunla 'barış içinde ve birlikte' yaşama hayali. Ta ki, bir süre sonra yine 'dahi' yönetmenlerden birisinin yeni bir savaşı başlatmasına kadar. Ya da kimbilir, Terminatör ya da Neo yeniden ekranda zuhur eder ve teknoloji ile insanoğlu arasındaki 'uzlaşmaz' çelişkiye bir son verir. Matrix ne mi? Bir Hollywood illizyonu. Sinema salonlarımızı açıp, harçlıklarımızdan artırıp bir filme gidiyoruz ve Hollywood yapımcılarının, Wachowski biraderlerin kasalarına bağlanıyoruz. Bize de mi bir Neo gerek yoksa!


MATRİX hakkında kim ne dedi

Peter Bradshaw (The Guardian) Filmi iki kez izledikten sonra korkunç gerçeğe uyandım: Matrix 3, saçmalık. Matrix Reloaded'ın DVD'sine eklenebilecek 129 dakikalık bir "ekstra sahne" gibi. Ama filmi izlemek için para verdiğimizden, onu bir "üçleme"nin sonu olarak görüyoruz. Bu arada film, sinirlendirici bir biçimde "son" ile oynuyor ki, Matrix 4 bir ihtimal olarak varolsun. Yapmayın... "Revolutions"u toptan küçümseme cesaretini kendimde bulamıyorum; çünkü Matrix'ler yönetmenleri için büyük bir başarıydı. Dahası, kısa ve parıltılı bir an için de olsa, hepimizi, kapalı mekanlarda güneş gözlüğü takmanın salaklık olmadığına ikna etmişti. Ama o an geçti...

Anthony Quinn (The Independent) İzleyicilerin filmde bir şeyler yakaladığını kabul ediyorum. Bununla birlikte Matrix Revolutions, "Aşk nedir?" gibi parlak spekülasyonlarının altında, ultra-stil bir kıyamet filminden ibaret. Tumturaklı diyaloglar ve sersemletici örgünün arasında dolaştıktan sonra, işin özünde bol patlamalı bir iyi-kötü çatışması olduğunu görüyoruz. Bu arada Ajan Smith, kopyalarıyla birlikte geri gelmiş. Ama kaç tane Ajan Smith olursa olsun, istediğimiz kadar korkutucu olamıyor. Matrix Revolutions'u izledikten sonra, serinin en çarpıcı özelliğinin Carrie-Anne Moss olduğunu farkettim. Solgun, kaygılı yüz hatları, zarafeti ve kırılganlığı ile, dijital kahramanlıklar arasında öne çıkıyor. Öyleyse, Matrix'e elveda. Acaba bu, gerçekten Neo'nun sonu mu? Bu final, Mimar'ı bile düşündürüyor: "Bu barışın ne kadar süreceğini düşünüyorsun?" Sorunun yanıtı, Wachowski biraderlere bağlı. Serinin en az şaşırtıcı ve en geleneksel filmi olan Matrix 3'te bir tür gerginlik ve tükenmişlik hissi var. İnsan, yeni bir filmi yapmak için pek acele etmeyeceklerini düşünüyor. Bir tasarım anıtı olarak Matrix filmleri zirvedeki yerlerini bir süre daha koruyacaklar. Bir bilim-kurgu destanı olarak mekanik, kibirli ve yavanlar. İnanç ve sorumluluğa dair entelektüel bir sorgulama için ise, başka bir yere bakın.

A.O. Scott (New York Times) Senarist ve yönetmen Wachowski kardeşler, izleyiciyi ve kendilerini rahatlatmak için sürekli, bunun gerçekten son film olduğunu vurguluyorlar. Yine de, devam filmlerinde bağlanabilecek birkaç gevşek uç bulunuyor. "Matrix Geri Dönüşümlü" veya "Matrix Yemek Tarifleri ve Tatil Menüsü Planları" yapılabilir. Kâhin'den yemek tarifleri alırız. Ama 1999'da pis bir bilgisayar korsanı olarak kırmızı hapı yutan Neo'nun hikayesi, sonuna gelmiş bulunuyor. "Çok şükür" diyen de çıkabilir, "Ne yapalım yani" diyen de. "Revolutions"daki temel ifşaat, daha önce gerçek dünyayı Matrix'ten, insanları programlardan ayıran sınırların geçirgen olduğu. Smith, Matrix'in dışına fırlıyor. Neo ise, o boyuttaki özel güçlerine, makinelerin kontrol ettiği fiziksel boyuta taşıyabiliyor. Öyle görünüyor ki, çeşitli dünyaları birbirine bağlayan bir tür tren hattı var. Ama bu hattın sadece iki müşterisi var: İki Hint bilgisayar programı. Bunlar, her nasılsa, Sati adlı bir kız doğurmuşlar. Bütün bunlar kafa karıştırıcı olabilir, ama Neo'nun Sati ve ebeveynleri ile görüştüğü sahneler, Stanley Kubrick'i andıran sessiz, büyüleyici bir tuhaflık barındırıyor. Üçlemenin ağlamaklı bir biçimde son bulduğunu söylemek, özel efekt virtüözü Wachowski'lere haksızlık olur. "Revolutions"da bol bol parlak ışık ve büyük gürültü var. Yıpranmış Zion'a karşı şiddetli bir makine saldırısı, Neo ile Ajan Smith arasında yağmur altında bir çarpışma, konuşan bir dev Oz Büyücüsü kafası... Bazı önemli karakterler tüyler ürpertici biçimlerde ölüyor, bazıları ise kahramanca ayakta kalıyorlar. Ama bütün bunlar, o tükenmişlik atmosferini dağıtmaya yetmiyor.

Joe Siegel (Good Morning America) Matrix Revolutions, onu üretenler hakkındaki gerçeği tehlikeli bir biçimde gözler önüne serdi. Kralın çıplak olduğunu söylemiyorum, ama kral bu sabah Los Angeles'a gelirse üşütüp yatağa düşer.

Washington Post Film sulu bir düzensizlikten ibaret. Komik bir başlangıç ve anlaşılamaz bir sona sahip, 100 dakikalık vahşi bir savaş filmi.

USA Today Şakırtısı ve çarpışması arasında izleyiciye o kadar tepeden ve hor görerek bakıyor ki, ancak gülebiliyorsunuz.


MATRİX REHBERİ Associated Press ajansı, 3 filmden ve animasyon filmler Animatrix'den derlediği, Matrix'de kurgulanan dünyanın tahmini bir tarihini ve zaman çizelgesini şöyle aktardı: 2010-60 - İnsanlar, işçi ve köle olarak kullanmak üzere yapay zekâ sahibi insanımsı asalak robotları yarattı. 2069 - Morpheus'un kaptanlık yapacağı hoverkraft nakliye gemisi "Nebukadnezar", ABD'de inşa edildi. 2075 - Yapay zekâ programları gelişti ve bazı robotlar, insan efendilerine öfke duymaya başladı. 2077 - Robotların insanlara karşı ilk isyanı patlak verdi. Uşak robot B166ER'in 2 insanı öldürmesi üzerine, B166ER tipi bütün robotlar yok edildi, robotlara ve yapay zekâya karşı şiddetli bir tepki ortaya çıktı. 2080-85 - Makinelere ve robotlara karşı isyan ve şiddetin artması, robotların büyük şehirlerden kaçmalarıyla ve Ortadoğu'nun ücra bir bölgesinde "Zero One" olarak bilinen kendi şehirlerini kurmalarıyla sonuçlandı. 2085-2095 - "Zero One" üstün nitelikli araçlar, bilgisayarlar ve silahlar üreterek, gelişmeye devam etti. Makinelerin işgücünden yoksun kalan insanların ekonomisi çökmeye başladı. 2096- Birleşmiş Milletler, robot medeniyeti "Zero One"ı egemen bir devlet olarak tanımayı reddetti. Robot ürünlerinin önlenmesi, insanlar ve makineler arasındaki savaşı başlattı. 2097 - "Zero One" ısıya ve radyasyona dayanıklı sakinleriyle nükleer saldırı karşısında ayakta kalmayı başardı, makineler kayıpları hemen telafi etti. İnsanlara yönelik karşı saldırılar başladı. 2098 - İnsan şehirlerinin teker teker düşmesi üzerine, umutsuzluğa kapılan askeri komutanlar, robot şehrinin ana enerji kaynağı olan "Güneş"i, engelleme girişiminde bulundu. Planları atmosferi yok etti, gökyüzü boğucu siyah dumanla kaplandı, ama bu bile makineleri durduramadı. 2099 - Makineler, savaştan sağ kurtulanları ve sivilleri deneyler yapmak için tutsak etmeye başladı. Amaçları, güneş enerjisi yerine insanlardaki biyoenerjiyi kendilerine kaynak olarak kullanmaktı. 2100 - Makineler, 1999 dünyasının benzeri bir rüya olan "Matrix"i yarattı. Matrix, komadaki "pil insanları" yaşatmak için kullanılmaya başlandı. 2105 - Matrix'in içindeki insanların arasındaki "Seçilmiş Kişi", içinde bulunduğu dünyaya düşüncesiyle müdahale edebildiğini keşfetti ve özgür kalmak için onu parçaladı. "Seçilmiş Kişi", yeraltındaki insan kalesi "Zion"a ulaştı. 2105-2150 - "Seçilmiş Kişi" açıklanmayan bir şekilde ölürken Zion direniş hareketi doğdu. 2161 - Morpheus, Matrix'de kozada doğdu, çocukken kurtarılarak özgürleştirildi. 2167 - Trinity, Matrix'de kozada doğdu, çocukluk döneminin başında özgürleştirildi. 2175 - Kahin, Morpheus'a, ikinci "Seçilmiş Kişi"yi bulacağı kehanetinde bulundu. 2199 - Trinity ve Morpheus, Matrix'de hacker olan Neo'yu keşfederek, onu özgürleştirdiler. Matrix'deki gedikleri keşfeden insanları yok etmesi için tasarlanan Ajan Smith'le büyük bir mücadeleye girdiler. 2201 - Başka bir isyancı gemisi olan Osiris, makinelerin Zion'a ulaşmak için dünyayı kazdıklarını fark etti. Mürettebat, vatandaşlarına, yok olmalarına az bir zaman kala Matrix üzerinden haber gönderdi. 2201 - Artık Zion'da yaşayan ve isyancılarla makinelere karşı savaşan Neo, Matrix'i yaratan yapay zekâ programı "Mimar"la yüzleşti. 2201 - Mimar, yok edilmek üzere olan Zion'da yaşayan isyancıların da Matrix'in parçası olduğunu, sistemdeki gedikleri temizlemek için daha sonra yok edildiğini anlattı. Mimar, Zion'un daha önce 5 kez yok edildiğini söyleyerek, Matrix'in düşüncelerden çok daha yaşlı olabileceğini belirtti.
Matrix Revolutions, Yönetmen: Andy Wachowski ve Larry Wachowski, Oyuncular: Keanu Reeves, Lawrence Fishburne, Carrie-Anne Moss, Hugo Weaving, Matt McColm, Monica Bellucci, Jada Pinkett Smith, Senaryo: Andy Wachowski ve Larry Wachowski, Müzik: Don Davis, Yapım: 2003, ABD, Tür: Bilimkurgu-Aksiyon



Evrensel'i Takip Et