26 Kasım 2003 22:00

Aklı başına yeni geldi

Türk-İş, TİSK'in dayatma ve lobi faaliyetleriyle çıkarılan yeni İş Yasası'ndan şikayet etmeye başladı.

Paylaş
Türk-İş, TİSK'in dayatma ve lobi faaliyetleriyle çıkarılan 4857 sayılı yeni İş Yasası'ndan şikayetçi. Yasanın çıkarılması döneminde göstermelik bir iki eylem dışında sessiz kalan Türk-İş, uygulamada karşılaşılan sorunları 10 maddelik bir raporda topladı. Raporda, toplusözleşme yapma ve örgütlenme zorluğu, iş güvencesinin kapsamının daraltılması, tazminatlar, işçinin, fazla mesai ücreti ödenmeden, günde 11 saat çalıştırılabilmesi eleştiriliyor.

Taşeronlaştırma Türk-İş'in şikayet ettiği konuların başında, "taşeronlaştırma yasallaştırılıyor" diye tepki gösterilen "asıl işveren-alt işveren" düzenlemesi geliyor. Maddenin "işverenlerin yasa dışına çıkma ve maddeyi ihlal etme isteklerine yeterince engel olmadığı" değerlendirmesi yapılan raporda, denetim mekanizmasının iyi çalıştırılması, yasanın amacını aşan uygulamalara kesinlikle engel olunması ve yaptırıma bağlanması öneriliyor.

İş güvencesi "İşyeri" tanımının değiştirilmesinin, toplu iş sözleşme yetkisi alınmasını daha da zorlaştırdığının altı çizilen raporda, "toplu işten çıkarma"yı düzenleyen maddeye de tepki gösteriliyor: ".. yasa ile sağlanan işgüvencesi hükümlerinin dışına çıkılmasını sağlamak için işverenler toplu işten çıkarma yolunu tercih ederek, yargı kararı ile işe iade yolunu kapatma uygulamasına başvurmaktadırlar." İş güvencesi ile ilgili hükümlerin yetersizliğinden şikayet edilen raporda, "Belirsiz iş sözleşmesi ile çalıştırılanlar, geçici ve mevsimlik işlerde çalıştırılanlar, işyerindeki kıdemi 6 ayı doldurmamış işçiler ve 30'dan az işçi olan işyerlerinde çalışanlar yasa güvencesinden faydalanamadıkları için güvence kapsamı yetersiz kalmaktadır" deniliyor. İşçinin davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerin işten çıkarmalarda "geçerli sebep" olarak tanımlanmasının "yanlış" olduğunu belirtilen raporda, "İşçinin hangi davranışlarının veya hangi konudaki yeterliliğinin geçerli olabileceği, işyerinin veya işin hangi gereklerinin fesih için yeterli sayılabileceğinin açık olmadığı" ifade ediliyor.

Tazminatlar İşe iade davalarında 4-8 aylık tazminat öngörüldüğü, ancak davaların bu sürede sonuçlanmasının mümkün olmadığına dikkat çekilen raporda, bu durumda tazminat miktarının yetersiz kaldığı dile getiriliyor. İşçinin kaybı olmaması için, tazminatın davanın sonuçlandığı tarih dikkate alınarak belirlenmesi isteniyor. İşverenlerin çalışma koşullarının değiştirilmesine ilişkin 22'inci madde konusunda da hileye başvurdukları kaydedilen raporda, işverenlerin bildirimlerinde tarih kullanmadıkları, işçi tarih yazıp imzaladıktan sonra, işverenlerin 6 işgününü geçen bir tarih yazarak, işçinin itiraz gününü geçirdiğini iddia ettikleri uyarısında bulunuluyor.

Fazla mesai Raporda, yasayla işçinin günde 11, haftada 66 saat fazla çalıştırılmasının mümkün hale getirildiği belirtiliyor. "Telafi çalışması"nı düzenleyen maddenin tarım ve orman işkolunda işçiler aleyhine uygulandığına dikkat çekilen raporda, orman yangınları için çalıştırılan işçilerin yazın 2-3 ay çalıştıkları halde, "telafi çalışması" nedeniyle hiç fazla mesai alamadıkları vurgulanıyor; "Oysa eskiden hiç olmazsa çalıştıkları kısa dönem için günde 3 saat fazla çalışma ücreti alabiliyorlardı." Bulunmaz nimet! Ücretin gününde ödenmemesi halinde işçiye işbırakma hakkı tanıyan maddenin yeterince açık olmadığı belirtilen rapora göre, iş yapmadığı sürece işçiye ücret ödenip ödenmeyeceği açık değil. Eğer bu sürede işçiye ücret ödenmeyecekse bunun "ücretsiz izin" sayılacağına vurgu yapılan raporda, bunun işveren için "bulunmaz nimet" olduğu belirtiliyor. İş Yasası'nda işbırakan işçinin yerine yeni işçi alınamayacağı belirtiliyor, ancak aksi davranışta bulunan işverenler için yaptırım öngörülmüyor. Raporda bu duruma da dikkat çekiliyor.

ÖNCEKİ HABER

İlk röportaj

SONRAKİ HABER

Patrona inandı önce kolundan oldu
   sonra işinden

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa