26 Kasım 2003 22:00

Çarpık kentleşme, trafik, sanayi; Hava kirliliği

'Büyükşehirlerin varoşlarında trafik az ama kontrolsüz sanayi yoğun. Bu da kirliliği arttırıcı bir faktör. Sosyo-ekonomik durumunun düşüklüğü, yapılaşmanın kontrolsüz, denetimsiz olması nedeniyle, buralarda ısınma yöntemleri daha ilkel. İnsanlar sobayla, kontrolsüz ve kaçak kömürle yani daha ucuz yakıtlarla ısınmaya çalışıyor.'

Paylaş
Kışın gelmesinin en büyük sonuçlarından biri hava kirliliği. İstanbul'da hem trafiğin ve sanayiinin yoğunluğu hem de yoksul semtlerdeki ucuz ve kalitesiz yakıt kullanımları havayı daha çok kirletiyor. Çevre için Hekimler Derneği Yöneticisi, Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Murat Fırat konu ile igili sorularımızı yanıtladı. Hava kirliliği nedir? Havada değişik maddeler bulunuyor. Bu maddelerin belli bir miktarının artması, yoğunlaşmasını kirlilik olarak adlandırıyoruz. Doğanın kendi içindeki süreçleri de hava kirliliği yaratıyor. Ancak insan eliyle organizmaların harekete geçirilmesi ile daha başka kirlilikler de oluşuyor. Trafik, önemli bir hava kirliliği nedeni. Araçlardan çıkan yakıtlar; petrol, kömür ve diğerleri, havada değişik atıkların oluşmasıyla birlikte hava kirliliğini arttıran etkenler. Modern yaşam dediğimiz şehirleşme hava kirliliğinin daha da artmasının nedeni. İnsanlar konutlarını ısıtmaya çalışıyor, bu sırada kullanılan yakıtlar kirliliğe neden oluyor. Doğalgaz bir miktar daha masum diğerlerine göre. Bir başka etken, üretim süreçleri: Fabrikalar; özellikle şehrin içine yerleşmiş olan sanayi ve atölyelerin bacalarından yaktıkları atıklarla, dışarıya yaptıkları deşarjlarla hava ve çevre kirliliğine neden oluyorlar. Kirliliğin kışın artmasının nedeni nedir? Trafik ve sanayiden kaynaklanan hava kirliliği sürekli var. Yaz ve kış arasındaki farklılığın temel nedeni ısınma nedeni ile oluşan kirlilik. Kışın trafik, yağış ile birlikte yavaşlıyor ve böylece araçlarda egzoz atılımı arıyor. İnsanlar ulaşabilecekleri yerlere daha uzun sürede ulaşıyor ve dolayısıyla daha çok yakıt tüketiliyor. Zaten belli oranda doymuş olan hava kirliliği, ısınma ile birlikte bacalardan atılan duman ve diğer atık maddeleri ile birlikte bardağı taşırmış oluyor. '90lar'da istanbul, Ankara, İzmir gibi yerlerde çok ciddi hava kirliliği sorunları yaşadık. Bir kaç yıldır doğalgazın yaygınlaşması ile bunlardan biraz uzaklaştık. Bugün hava kirliliği hayatımızı tehdit etmiyor diyebilir miyiz? Alarm seviyesinin altında da olsa insanları etkilemeye devam ediyor. Hava kirliliğinin içinde petrokimya maddeleri atıkları, kimyasal maddeler var. Bu kimyasal maddeleri soluduğumuz zaman, önce üst solunum yolu dediğimiz burun, ağız ve gırtlakta tahrişler yaratıyor. Bu tahrişler sonucu alerjik bazı reaksiyonlar ortaya çıkıyor duyarlı kişilerde. Solunum zorlukları, nefes darlıkları ortaya çıkıyor. Daha aşağı inen hava bu sefer alt solunum yollarına bronşları ve akciğerin kendi içindeki dokuyu tahriş etmeye başlıyor. Bu sefer alerjik akciğer hastalıkları veya kronik akciğer hastalıkları, kronik bronşit, astım gibi hastalıkların tetiklenmesine, oluşmasının kolaylaşmasına veya alevlenmesine neden oluyor. Kirlilikten en çok kimler etkileniyor? Birinci derecede çocuklar, akciğerleri gelişme döneminde olduğu için daha fazla etkileniyorlar. Son yıllarda çocuklarda üst solunum ya da alt solunum yollarında alerjik hastalıklarda artış meydana geldi. Hava kirliliğinin ve kimyasal maddelerin yaygınlığının artmasının etkisi büyük. İkinci bir risk grubu yaşlılar. Yaşlılar akciğerleri yıllarca yıprandığı, dolduğu ya da hassaslaştığı için artık eski gücünü kaybediyor ve dış ortamdaki etkenlerden çok daha fazla etkileniyor. Üçüncü olarak da kalp damar hastalığı ve akciğer hastalığı bulunan kişiler önem taşıyor. Bunlarda da akciğerde belli bir hastalıklı zemin söz konusu. Kirliliğin doğurduğu reaksiyonlar doğrudan hastalığın şiddetini arttıyor ya da tedavisini geciktiriyor. Kirlilik en çok hangi bölgelerde görülüyor? Büyükşehirlerin varoşlarında trafik az ama kontrolsüz sanayi yoğun. Bu da kirliliği arttırıcı bir faktör. Sosyo-ekonomik durumunun düşüklüğü, yapılaşmanın kontrolsüz, denetimsiz olması nedeniyle, buralarda ısınma yöntemleri daha ilkel. İnsanlar sobayla, kontrolsüz ve kaçak kömürle yani daha ucuz yakıtlarla ısınmaya çalışıyor. Daha ucuz yakıt eşittir hava kirliliği. Bu semtlerde gecekondu tipi yapılaşma olduğu için her ev bir baca demek. Havaya atılan duman miktarı artıyor. Toplu ısınma tabii ki bir avantaj. Şehrin merkezinde de trafiğin çok yoğun olmasından kaynaklı bir kirlilik var. İstanbul'da Haliç, Kadıköy gibi çökük yerler ve Gaziosmanpaşa ve Merter gibi trafiği yoğun olan yerlerde kirlilik yoğun. Hava akımı da olmayınca kirli hava orada yerleşmiş olarak kalıyor ve insanları daha uzun süre etkiliyor. Hava kirliliğini ortadan kaldırmak mümkün değil mi? Olması gereken, planlı ve toplu ısınma olanaklarının yaygınlaşmış olduğu yerleşim alanları yaratmak. Hava kirliliği bizim şehirleşme biçimimiz değişmediği sürece devam edecek. Yine toplu taşımaya yönelmediğimiz sürece hava kirliliği yaşayacak. Biz hala üçüncü köprüyle yolları genişleterek, kavşakları büyüterek, alt-üst geçitler yaparak bireysel arabaların daha rahat ulaşması için çalışıyoruz. Bu araba sayısının daha da artmasına neden oluyor. Metro denilen ulaşım sistemi modern şehirlerin temel ulaşım sistemi haline gelmiş durumda. Kirliliğin yapılaşma ile de çok ilgisi var. Rüzgar akımları ve yönleri de önemli. Binaların buna göre düzenlenmesi, şehrin planının buna göre yapılması gerekiyor.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Gazetecilerden uyarı grevi

SONRAKİ HABER

Özgürlüğün bedelini kim ödüyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa