27 Kasım 2003 22:00
Özgürlüğün bedelini kim ödüyor?
'Gelişmiş' ülkelerde kadınların üretime katkısının 'geri kalmış' ülkelerden fazla olduğu biliniyor. Ancak Batılı kadının ekonomik özgürlüğünü kazanmasının altında yatan sebepler, bu özgürlüğün bedelini başkalarının ödediğini gösteriyor.
'Gelişmiş' ülkelerde kadınların üretime katkılarının her geçen gün arttığı biliniyor. Ancak Batıy kadının ekonomik özgürlüğünü kazanması bir başka gerçeği gözler önüne seriyor.
'Bu bir oyun' Yer Londra. Cana birkaç yıl önce Çek Cumhuriyeti'nden ayrılıp çocuk bakıcısı olarak buraya geldiğinde hafta 25 saat çalışacağı söylenmiş. Çünkü yasalara göre çocuk bakıcılarının çalışma saatı hafta 25 saat. Ancak günde 12 saat çalışma zorunda bırakılıyor. "Saat 7.30'da küçük kızı kaldırıyorum ve tekrar 7.00 gibi yatağa yatırıyorum. Evet, sanırım çoğunlukla 12 saat çalışıyorum" diyor. Bunun için aldığı ücret ise, haftada 100 sterlini geçmiyor. Cana, bu durumu yaşanır kılmak için geliştirdiği yöntemi şöyle anlatıyor: "Buna sadece iş olarak bakmıyorum bu bir oyun. Çocuklarla oynamayı seviyorum." Ancak Cana sadece evin kücük kızıyla ilgilenmiyor. Çalışan evsahibesi, tüm ev işlerini de Cana'nın sırtına yıkmış.
Nasıl bir özgürlük? İngiltere'de çalışan ve 'mesleğinde başarılı' olduğu söylenen hemen hemen her kadının ev işlerini çok az bir ücret karşılığında bir Cana yapıyor. Dil öğrenme isteği sebebiyle çekim merkezi olan İngiltere'ye daha çok Doğu Avrupa ülkelerinden kadınlar geliyor. Bu 'geçici' göç, bazılı sebeplerle çözüm üretiyor gibi görünsede altında başka bir sonuyu uyandırıyor: Batılı kadının özgürlüğü nasıl bir özgürlük? Çalışan kadının ekonomik özgürlüğü kazanmasının altında çok düşük ücretle ev işlerini yapan ve çocuklarına bakan 'doğulu' kadınların emeğinin bulunduğu belirtiliyor.
Öğrenci bakıcılar, bakıcı turistler Çocuk bakıcısı olarak şirketler aracılığıyla İngiltere'ye gelen bu kadınlar, bulaşık yıkamaktan tuvalet temizliğine kadar tüm ev işlerini yapmak zorunda bırakılıyorlar. İngiltere'le gelen kadınların yüzde kaçının Doğu Avrupa ülkelerinden olduğuna dair güvenilir istatiksel verilir bulunmuyor. Ancak au-pair şirketleri, Doğu Avrupa ülkelerinin başı çektiğini söylüyorlar. Resmi rakamlar, bu sayının yirmide bir olduğunu gösteriyor. Ancak resmi verilerin ardında yatan gerçek daha da çarpıcı: Tatil vizesiyle İngiltere'ye gelen kadınlar, çocuk bakmaya gezip dolaşmaktan daha fazla vakit ayırıyorlar, öğrenci vizesiyle gelenler ise, ütü masasının başında geçmiş zaman dilbilgisi kurallarına ayırdıkları vakitten daha fazla vakit harcıyorlar.
İngiltere'nin ihtiyacı İngiltere'nin bu çok az bir ücretle çocuk bakıcılığı yapan göçmenlere ihtiyaç duyduğu belirtiliyor. Gelecek 4 yıl içerisinde İngiltere'de 300.000 çocuk bakıcısına ihtiyaç olacağı ve ülkenin bu iş gücünü karşılacak durumda olmadığı belirtiliyor. Çocuk bakıcılarının alması gereken ortalama ücret 240 sterlin ki birçok bakıcının bu ücretin çok altında çalıştığı biliniyor. Çocuk bakıcılığı İngiltere'de en ucuz işgücünün çalıştırıldığı sektör durumunda. Yine Çek'ten göç etmiş Elena, haftada 45 saat çalışmasının karşılığında 70 sterlin alıyor. Elena biri bebek evin üç çocuğuna bakıyor. Bu kadınlar, yaptıkları işin gerçek bir iş olmadığı daha çok 'sevgi işi' olduğu söylenerek duygu sömürüsüne de maruz kalıyor.
İki ucu keskin bıçak Bu durumun aslında İngiliz aileler için de büyük bir sorun olduğuna dikkat çekiliyor. Zira, İngilizler de çalışmak ya da çocuk sahibi olmamak seçimine terk ediliyorlar. Hükümetlerinin basit uygulamalarla bu sorunu halledebileceğini söyleyen İngiliz kadınlar, kreşlerin azlığına da dikkat çekiyor. İngiliz hükümeti, kreşlere ve çocuk bakımına ayrılan bütçede kısıntıya gitmişti.
Türkiye'den onbinlerce kişi Türkiye'de İngiltere'ye en çok çocuk bakıcısı gönderen ülkelerden biri. Üstelik İngiltere'deki Türk Au-Pair'lerin (çocuk bakıcısı) önemli bir kısmı üniversite mezunu gençlerden oluşuyor. İngiltere'deki toplam Türkiyeli çocuk bakıcısı sayısının onbin civarında olduğu tahmin ediliyor. Türkiye'den gidenler arasında yapılan bir ankette 'Şansınız olursa tekrar Au-Pair olur musunuz?' sorusuna yüzde 43 evet, yüzde 41 hayır cevabı alındı. 1999 yılında Londra'ya çocuk bakıcısı olarak giden bir öğrenci çektiği sıkıntılara karşı amacına ulaşamadığını belirtiyor: "Ankara Üniversitesi Dil Tarih'ten İngilizce Öğretmenliğinden mezun oldum. Mezun olur olmaz, 8 ay TÖMER'de çalıştım. İngilizcemin yetersiz olduğunu düşündüğüm için 6 aylığına Au-Pair olmaya karar verdim. Ancak şu anda 1,5 yılım bitmek üzere, İngilizcemin halen çok iyi olduğunu söyleyemiyorum."
Batı'ya yarıyor Batılı ülkelere gelen göçmen işçiler dendiğinde genelde genç erkekler akla gelir. Ancak göçmen büroları, kadın göçmen sayısının erkek göçmen sayısını geride bıraktığını açıklıyor. Bu kadınlar, gittikleri ülkelerin ekonomisine farkına varmadan fayda sağlıyorlar. Onlar sayesinde daha fazla anne-baba üretime katılıyor. Ve bu 'geçici göçmenler' gittikleri ülkeye yük olma tehlikesi de taşımıyorlar. Zira bir süre sonra ülkeyi terk ediyorlar. Çek Cumhuriyeti, Polonya, Slovakya gibi ülkelerin Avrupa Birliği'ne alınması durumunda ucuz iş gücü göçünün artacağı söyleniyor.
'Bu bir oyun' Yer Londra. Cana birkaç yıl önce Çek Cumhuriyeti'nden ayrılıp çocuk bakıcısı olarak buraya geldiğinde hafta 25 saat çalışacağı söylenmiş. Çünkü yasalara göre çocuk bakıcılarının çalışma saatı hafta 25 saat. Ancak günde 12 saat çalışma zorunda bırakılıyor. "Saat 7.30'da küçük kızı kaldırıyorum ve tekrar 7.00 gibi yatağa yatırıyorum. Evet, sanırım çoğunlukla 12 saat çalışıyorum" diyor. Bunun için aldığı ücret ise, haftada 100 sterlini geçmiyor. Cana, bu durumu yaşanır kılmak için geliştirdiği yöntemi şöyle anlatıyor: "Buna sadece iş olarak bakmıyorum bu bir oyun. Çocuklarla oynamayı seviyorum." Ancak Cana sadece evin kücük kızıyla ilgilenmiyor. Çalışan evsahibesi, tüm ev işlerini de Cana'nın sırtına yıkmış.
Nasıl bir özgürlük? İngiltere'de çalışan ve 'mesleğinde başarılı' olduğu söylenen hemen hemen her kadının ev işlerini çok az bir ücret karşılığında bir Cana yapıyor. Dil öğrenme isteği sebebiyle çekim merkezi olan İngiltere'ye daha çok Doğu Avrupa ülkelerinden kadınlar geliyor. Bu 'geçici' göç, bazılı sebeplerle çözüm üretiyor gibi görünsede altında başka bir sonuyu uyandırıyor: Batılı kadının özgürlüğü nasıl bir özgürlük? Çalışan kadının ekonomik özgürlüğü kazanmasının altında çok düşük ücretle ev işlerini yapan ve çocuklarına bakan 'doğulu' kadınların emeğinin bulunduğu belirtiliyor.
Öğrenci bakıcılar, bakıcı turistler Çocuk bakıcısı olarak şirketler aracılığıyla İngiltere'ye gelen bu kadınlar, bulaşık yıkamaktan tuvalet temizliğine kadar tüm ev işlerini yapmak zorunda bırakılıyorlar. İngiltere'le gelen kadınların yüzde kaçının Doğu Avrupa ülkelerinden olduğuna dair güvenilir istatiksel verilir bulunmuyor. Ancak au-pair şirketleri, Doğu Avrupa ülkelerinin başı çektiğini söylüyorlar. Resmi rakamlar, bu sayının yirmide bir olduğunu gösteriyor. Ancak resmi verilerin ardında yatan gerçek daha da çarpıcı: Tatil vizesiyle İngiltere'ye gelen kadınlar, çocuk bakmaya gezip dolaşmaktan daha fazla vakit ayırıyorlar, öğrenci vizesiyle gelenler ise, ütü masasının başında geçmiş zaman dilbilgisi kurallarına ayırdıkları vakitten daha fazla vakit harcıyorlar.
İngiltere'nin ihtiyacı İngiltere'nin bu çok az bir ücretle çocuk bakıcılığı yapan göçmenlere ihtiyaç duyduğu belirtiliyor. Gelecek 4 yıl içerisinde İngiltere'de 300.000 çocuk bakıcısına ihtiyaç olacağı ve ülkenin bu iş gücünü karşılacak durumda olmadığı belirtiliyor. Çocuk bakıcılarının alması gereken ortalama ücret 240 sterlin ki birçok bakıcının bu ücretin çok altında çalıştığı biliniyor. Çocuk bakıcılığı İngiltere'de en ucuz işgücünün çalıştırıldığı sektör durumunda. Yine Çek'ten göç etmiş Elena, haftada 45 saat çalışmasının karşılığında 70 sterlin alıyor. Elena biri bebek evin üç çocuğuna bakıyor. Bu kadınlar, yaptıkları işin gerçek bir iş olmadığı daha çok 'sevgi işi' olduğu söylenerek duygu sömürüsüne de maruz kalıyor.
İki ucu keskin bıçak Bu durumun aslında İngiliz aileler için de büyük bir sorun olduğuna dikkat çekiliyor. Zira, İngilizler de çalışmak ya da çocuk sahibi olmamak seçimine terk ediliyorlar. Hükümetlerinin basit uygulamalarla bu sorunu halledebileceğini söyleyen İngiliz kadınlar, kreşlerin azlığına da dikkat çekiyor. İngiliz hükümeti, kreşlere ve çocuk bakımına ayrılan bütçede kısıntıya gitmişti.
Türkiye'den onbinlerce kişi Türkiye'de İngiltere'ye en çok çocuk bakıcısı gönderen ülkelerden biri. Üstelik İngiltere'deki Türk Au-Pair'lerin (çocuk bakıcısı) önemli bir kısmı üniversite mezunu gençlerden oluşuyor. İngiltere'deki toplam Türkiyeli çocuk bakıcısı sayısının onbin civarında olduğu tahmin ediliyor. Türkiye'den gidenler arasında yapılan bir ankette 'Şansınız olursa tekrar Au-Pair olur musunuz?' sorusuna yüzde 43 evet, yüzde 41 hayır cevabı alındı. 1999 yılında Londra'ya çocuk bakıcısı olarak giden bir öğrenci çektiği sıkıntılara karşı amacına ulaşamadığını belirtiyor: "Ankara Üniversitesi Dil Tarih'ten İngilizce Öğretmenliğinden mezun oldum. Mezun olur olmaz, 8 ay TÖMER'de çalıştım. İngilizcemin yetersiz olduğunu düşündüğüm için 6 aylığına Au-Pair olmaya karar verdim. Ancak şu anda 1,5 yılım bitmek üzere, İngilizcemin halen çok iyi olduğunu söyleyemiyorum."
Batı'ya yarıyor Batılı ülkelere gelen göçmen işçiler dendiğinde genelde genç erkekler akla gelir. Ancak göçmen büroları, kadın göçmen sayısının erkek göçmen sayısını geride bıraktığını açıklıyor. Bu kadınlar, gittikleri ülkelerin ekonomisine farkına varmadan fayda sağlıyorlar. Onlar sayesinde daha fazla anne-baba üretime katılıyor. Ve bu 'geçici göçmenler' gittikleri ülkeye yük olma tehlikesi de taşımıyorlar. Zira bir süre sonra ülkeyi terk ediyorlar. Çek Cumhuriyeti, Polonya, Slovakya gibi ülkelerin Avrupa Birliği'ne alınması durumunda ucuz iş gücü göçünün artacağı söyleniyor.