24 Aralık 2003 22:00
Kürt Edebiyatı
GÜNÜN YAZILARI
Başta Türkçe olmak üzere, eserleri bu güne kadar bir çok dile çevrilmiş olan çağdaş Kürt edebiyatının önde gelen isimlerinden Mehmed Uzun,"Antolojiya Edebiyata Kurdi (Kürt Edebiyatı Antolojisi)" adlı çalışmasını yayımladı. Türkçe çevirisi ile Gendaş Kültür'den çıkan kitap ile, Türkçe okurunun "Kader Kuyusu", "Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık", "Dicle'nin Yakarışı", "Dicle'nin Sürgünleri" gibi romanlarıyla tanıdığı Mehmed Uzun, bu antolojide önemli bir araştırmanın altına imza atıyor.
1980 yılında hazırlanan kitapta, 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılda yaşamış ve hâlâ edebi ürünler vermeye devam eden Kürt yazar ve şair ile onların eserlerinden örnekler yer alıyor.
Gendaş Kültür Yayınları tarafından yayımlanan kitabın Türkçe çevirisi Metin Aksoy tarafından yapıldı. Kitap hakkında sorularımızı cevaplayan Mehmed Uzun, "Antoloji doğrunun yeniden gösterilmesi konusunda bir çabadır" dedi.
Kürt Edebiyatı Antolojisi hakkında 'Bu kitap bilgi eksikliğini giderme amacını taşıyor' diyorsunuz? Bu eksikliğin temelleri nelerdi. Bu kitap üslendiği görevi yerine getirdi mi sizce?
Bilgi eksikliginin temel sebebleri belli; izlenen resmi politikalar. Her şey yasaktı. Kürtçe konuşmak bile nereseyse politik bir vakaydı. Oysa o dil, kültür, edebiyat, tarih hep oldu. Bunları yasaklamak, görmezlikten gelmek ya da hor görmek doğru degildi. Antoloji, doğrunun yeniden Türkiye'ye gösterilmesi konusunda bir çaba.
Hazırlanmasında nasıl bir yol izlediniz? Konu ve yazarlar açısından öncelik verdiğiniz oldu mu?
Konu ve yazarlar açısından herhangi bir seçmecilik sözkonusu değil. Tam tersine alabildigine geniş ve tarafsız olmaya çalıştık. Bu tür çalışmaların eksikliği fazlaıyla hissediliyor. İlk elde kaygı duyduğumuz konu, bilgi oldu; okuyucuya olabildiğince bilgi verebilmek. Eğer konu ve yazarlarla ilgili seçmeci davranılsaydı sanırım daha farklı bir antoloji ortaya çıkardı.
Kürt yerleşim bölgelerinin dağnıklığı ve lehçe farklılıkları olduğu biliniyor. Bu durum çalışmanıza ne ölçüde yansıdı?
Ben kişi olarak lehçelerin varlığını, bir zenginlik olarak görüyorum. Bir dilin zenginlikleri ve kaynakları...Antolojide tüm lehçelerin olmasına özen gösterdik ve bu lehçelerle yazan yazar ve şairleri Antoloji'ye dahil ettik. Lehçelerle ilgili de örnek metinlerin olması gerekiyordu. Çünkü bunların tümü bir dili ve edebiyatı olusturuyor.
Kitabınız Türkçe yayımlanan ilk Kürt Edebiyatı Antolojisi olma özelliği taşıyor. Buna bir gecikme diyebilir miyiz?
Elbette tamamiyle bir gecikme sözkonusu. Kürtler her şeye çok geç başlamak durumunda. Ne yazık ki koşullar böyle. Ama tüm bu başlangıçların iyi, verimli ve zenginleştirici olmasına özen gösterilmeli. Antoloji'de bunu yapmaya çalıştık. Bölge devletlerinin izlediği resmi politikalardan dolayı Kürtlerin birbirleriyle ilişkileri yoğun değil. Dil ve edebiyat için de geçerli bu durum.
Ayrıca farklı resmi alfabelerin varlığı sözkonusu. Bunların hepsi yeni adımlar için korkunç engeller. Antoloji'nin önsözünde de belirttiğim gibi, bunları en uygun biçimde çözmeye çalıştık. Ki, bir ekip çalışması zorunluydu. Yaklaşık 20 yazar, şair, dil araştırmacısı, çevirmen ve edebiyat uzmanı arkadaş sürekli yardımcı oldu. Dilin ve edebiyatın birliğini ve her şeye rağmen sürekliliğini göstermek önemliydi.
Kürt Edebiyatı Antolojisi'ni, Destpeka Edebiyata Kurdi (Kürt Edebiyatı'na Giriş) adlı çalışmanızın bir devamı olarak ele alabilir miyiz?
Evet, öyle görülmeli. "Kürt Edebiyatı'na Giriş" zaten bu çalışma kapsamında yazıldı ve Kürtçesine geniş bir giriş olarak konuldu. Türkçe de dahil başka dillerde ya bir kitapçık olarak yayınlandı yada geniş bir metin olarak dergilerde, konuyu içeren özel kitaplarda yayınlandı.
Modern Kürt Edebiyatı'nın çıkış tarihi daha öncesine dayanmasına rağmen, kitabın 1980'de hazırlanmış ve Türkçe'ye de henüz çevrilmiş olunması hangi nedenlerle açıklanabilir?
Her şeye rağmen modern bir Kürt Edebiyatı oldu. Yazarlara, yapıtlarına ilişkin çeşitli düşüncelerimiz olabilir, ama Irak, İran, Suriye ve eski Sovyetler Birligi'nde tüm yüzyıl boyunca hep Kürt yazar, şair ve onların yapıtları oldu. Bunların bir bölümü modern edebiyatın öncüleriydi. Bunların hepsi antolojide var. Bu son yüzyıldaki edebi gelişmeyi göstermek ve okuyucuya ilk elde bir fikir vermek, ardından da okuyucunun durumu degerlendirmesine yardımcı olmak önemliydi. Ancak 1980'lerin başında, o da sürgünde, bu çalışmayı yapabilme olanağına kavuştuk.
Ancak şunu da söylemek zorundayım; bu çalışma bile bin bir güçlükle yaratıldı.
1980'lerden sonraki Kürt edebiyatının gelişimi hakkında neler söylenebilir? Özellikle 1990 sonrasına baktığımızda...
1980'lerle birlikte Kürt Edebiyatı önemli oranda canlandı, yeni bir ivme kazandı. Edebiyatın yeni sahalarına doğru akmaya başladı. Kısa zamanda inanılmayacak oranda hızlı bir gelişme sağlandı. Ve Kürtçe yazılan modern edebiyat belki de ilk kez hem dünyaya hem de geniş okuyucu kitlelerine ulaştı. Burada da yine insafsız bir gecikme sözkonusu. Hâlâ yığınla eksiklik, aksaklık var. Ancak gelişmeler çok umut verici. Eğer böyle giderse yakın zamanda Kürtçe edebiyat dünya edebiyatının önemli bir parçası olacaktır.
Bu gelişmeler yine bir görevi de hatırlatmamı zorunlu kılıyor; bu Antoloji'nin devamı gelmeli. Yani 1980'lerle birlikte ortaya çıkan yeni isimleri ve yapıtlarını içeren yeni bir antoloji çalışması yapılmalı. Bu yeni arkadaşlar unutulmamalı.
Yeni çalışmalarınız var mı?
"Dicle'nin Yakarışı" ve "Dicle'nin Sürgünleri" ikilemesini yeni bitirdim ve kendimi çok yorgun hissediyorum. Küçük makaleler, denemeler yazıyorum. Çeşitli yerlerde verdiğim konferansların metinlerini derlemeye çalışıyorum. Ama çekmecelerdeki notlarımı çıkardım ve yeni yıl ile birlikte kapsamlı ve yeni bir çalışmaya başlamayı umut ediyorum.
Evrensel'i Takip Et