09 Şubat 2004 22:00
ABD'nin büyük planı
ABD, Sovyetler Birliği'nin yıkılmasında rol oynayan Helsinki Anlaşması'nın bir benzerini 'Büyük Ortadoğu' için hazırlıyor.
Amerikan yönetimi, "Büyük Ortadoğu" olarak adlandırdığı geniş coğrafyayı kendi çıkarlarına göre düzenlemek için en büyük hamlelerinden birine hazırlanıyor. Washington'daki yetkililerin hazırladığı plan, Ortadoğu'dan Kafkasya'ya dek uzanan bölgeye karşı "Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa'ya karşı başarı kazanan taktiklerle" baskı uygulanmasını öngörüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Washington ziyaretlerinde "Büyük Ortadoğu" planına tam destek sunmuşlardı. Temasların ardından, Amerikan planı hız kazandı.
Avrupalılarla görüşmeler Washington Post gazetesinde dün yayımlanan habere göre, yetkililer, yaz aylarına kadar bir "master plan" hazırlanması için "kilit Avrupalı müttefiklerle" görüşmeye başladılar. "Master plan"; G-8, NATO ve Avrupa Birliği zirvelerinde değerlendirmeye sunulacak. Daha sonra, Ortadoğu ve Güney Asya'daki "müttefikler"in desteği alınacak. Adı belirtilmeyen bir ABD Dışişleri yetkilisi, "Ortadoğu'ya yaklaşım tarzımızda büyük bir değişiklik söz konusu. Bölgede reform konusundaki ilkelerimizi önümüzdeki birkaç hafta boyunca Avrupalılarla ele almayı düşünüyoruz" diye konuştu.
Haziran ayında ilan edilecek "Master plan"ın, haziran ayında ABD'nin evsahipliği yapacağı G-8 zirvesinde ilan edilmesi bekleniyor. Zirvede, Arap ve Güney Asya devletlerine "büyük siyasi reformlar uygulamaları, insan hakları ve özellikle kadın hakları konusunda sorumluluğu kabul etmeleri" ve en önemlisi, "ekonomik reformları hayata geçirmeleri" yönünde çağrı yapılacak. Pazarlarını Batılı tekellere açmayı ve özelleştirme programlarını hızlandırmayı kabul eden devletlere, "teşvik" amacıyla mali yardım ve "siyasi angajman" önerilecek. Bu devletlerin Dünya Ticaret Örgütü'ne girmesi kolaylaştırılacak ve "güvenlik" alanında Batılılarla daha sıkı işbirliği yapmaları sağlanacak.
Cheney'in ipucu Amerikan planıyla ilgili ilk açıklama, geçen ay, Başkan Yardımcısı Dick Cheney tarafından Dünya Ekonomik Forumu kürsüsünde yapılmıştı. Cheney, Avrupalılara, "Özgürlük için cephe stratejimiz, Büyük Ortadoğu çapında reform için çalışan ve bedel ödeyenlere destek vermemizi gerektiriyor. Özellikle Avrupalı demokratik dost ve müttefiklerimizi, bu çabaya katılmaya çağırıyoruz" diye sesleniyordu. Helsinki ne yapmıştı? Amerikan planı, Sovyetler Birliği'nin parçalanmasında önemli bir rol oynayan 1975 Helsinki Anlaşması'nın geliştirilmiş bir versiyonunu kullanacak. ABD, Varşova Paktı ülkelerine kabul ettirdiği bu anlaşma ile, "insan hakları, demokrasi ve özgürlükler" alanında kapitalizmin "üstün" olduğunu SSCB'ye adeta onaylatmıştı. Helsinki Anlaşması'na dayanarak, Varşova Paktı ülkelerinde "muhalif hareketler" örgütlenmiş, aydın çevreler satın alınmış ve Sovyet sistemine karşı "beşinci kol" faaliyeti yürütülmüştü. Helsinki Anlaşması'nın, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra imzalanan en etkili uluslararası paktlardan biri olduğu kabul ediliyor. Amerikalı yetkililer, Helsinki'nin Sovyet sisteminin yok edilmesinde anahtar rol oynadığını sık sık dile getiriyorlar.
Medeniyetler çatışması Bugün ise, benzer yöntemlerle, görünürde "İslami aşırılık" hedef alınıyor. Oysa "Büyük Ortadoğu" planı, dünya çapında bir "medeniyetler çatışması" tetiklemek, hedef alınan ülkelerde iç savaş ve kargaşalar çıkarmak için eşsiz bir reçete. Gözlemciler, ABD'nin, "Saddam'ın devrilmesi ve Filistin devletinin kurulmasıyla, Ortadoğu'ya demokrasinin geleceği" iddiasını hatırlatarak, bugünkü manzaranın bu vaadi boşa çıkardığını hatırlatıyor. Bu şartlar altında ABD, Irak ve Filistin işgallerinin "üzerinden atlayarak", gözünü diğer ülkelere çevirmiş bulunuyor.
AB şüpheli İngiltere ve Danimarka gibi ülkeler, ABD planına destek veriyor. Ancak Avrupa Birliği, bir bütün olarak, plana şüpheyle yaklaşıyor. Brüksel'deki yetkililer, Arap ülkeleriyle geliştirdikleri olumlu ilişkilerin, Amerikan politikaları nedeniyle "sıfırlanacağı" endişesini taşıyor. Bir Avrupalı diplomat, kuşkuları şu sözlerle ifade etti: "ABD'nin hedefini olumlu buluyoruz, ama o hedefe nasıl ulaşmayı planladıklarını görmek isteriz. Biz kendi çabamızı gösteriyoruz, ama modernizasyon çabası, politikaya öyle kolayca enjekte edilemiyor." Üst düzey bir Amerikalı yetkili, "Avrupalı müttefiklerimiz, işbirliği yaparlarsa Amerikancılıkla damgalanmaktan kaygı duyuyor. Ayrıca, ABD inisiyatifinin, her şeyi içine çeken bir kara deliğe dönüşebileceğinden korkuyorlar. Buna karşılık ABD onlara, 'herkese yetecek kadar iş çıkacağı' konusunda güvence veriyor" diyerek, kapalı kapılar ardında yürütülen pazarlıklara dair ipuçları verdi.
Avrupalılarla görüşmeler Washington Post gazetesinde dün yayımlanan habere göre, yetkililer, yaz aylarına kadar bir "master plan" hazırlanması için "kilit Avrupalı müttefiklerle" görüşmeye başladılar. "Master plan"; G-8, NATO ve Avrupa Birliği zirvelerinde değerlendirmeye sunulacak. Daha sonra, Ortadoğu ve Güney Asya'daki "müttefikler"in desteği alınacak. Adı belirtilmeyen bir ABD Dışişleri yetkilisi, "Ortadoğu'ya yaklaşım tarzımızda büyük bir değişiklik söz konusu. Bölgede reform konusundaki ilkelerimizi önümüzdeki birkaç hafta boyunca Avrupalılarla ele almayı düşünüyoruz" diye konuştu.
Haziran ayında ilan edilecek "Master plan"ın, haziran ayında ABD'nin evsahipliği yapacağı G-8 zirvesinde ilan edilmesi bekleniyor. Zirvede, Arap ve Güney Asya devletlerine "büyük siyasi reformlar uygulamaları, insan hakları ve özellikle kadın hakları konusunda sorumluluğu kabul etmeleri" ve en önemlisi, "ekonomik reformları hayata geçirmeleri" yönünde çağrı yapılacak. Pazarlarını Batılı tekellere açmayı ve özelleştirme programlarını hızlandırmayı kabul eden devletlere, "teşvik" amacıyla mali yardım ve "siyasi angajman" önerilecek. Bu devletlerin Dünya Ticaret Örgütü'ne girmesi kolaylaştırılacak ve "güvenlik" alanında Batılılarla daha sıkı işbirliği yapmaları sağlanacak.
Cheney'in ipucu Amerikan planıyla ilgili ilk açıklama, geçen ay, Başkan Yardımcısı Dick Cheney tarafından Dünya Ekonomik Forumu kürsüsünde yapılmıştı. Cheney, Avrupalılara, "Özgürlük için cephe stratejimiz, Büyük Ortadoğu çapında reform için çalışan ve bedel ödeyenlere destek vermemizi gerektiriyor. Özellikle Avrupalı demokratik dost ve müttefiklerimizi, bu çabaya katılmaya çağırıyoruz" diye sesleniyordu. Helsinki ne yapmıştı? Amerikan planı, Sovyetler Birliği'nin parçalanmasında önemli bir rol oynayan 1975 Helsinki Anlaşması'nın geliştirilmiş bir versiyonunu kullanacak. ABD, Varşova Paktı ülkelerine kabul ettirdiği bu anlaşma ile, "insan hakları, demokrasi ve özgürlükler" alanında kapitalizmin "üstün" olduğunu SSCB'ye adeta onaylatmıştı. Helsinki Anlaşması'na dayanarak, Varşova Paktı ülkelerinde "muhalif hareketler" örgütlenmiş, aydın çevreler satın alınmış ve Sovyet sistemine karşı "beşinci kol" faaliyeti yürütülmüştü. Helsinki Anlaşması'nın, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra imzalanan en etkili uluslararası paktlardan biri olduğu kabul ediliyor. Amerikalı yetkililer, Helsinki'nin Sovyet sisteminin yok edilmesinde anahtar rol oynadığını sık sık dile getiriyorlar.
Medeniyetler çatışması Bugün ise, benzer yöntemlerle, görünürde "İslami aşırılık" hedef alınıyor. Oysa "Büyük Ortadoğu" planı, dünya çapında bir "medeniyetler çatışması" tetiklemek, hedef alınan ülkelerde iç savaş ve kargaşalar çıkarmak için eşsiz bir reçete. Gözlemciler, ABD'nin, "Saddam'ın devrilmesi ve Filistin devletinin kurulmasıyla, Ortadoğu'ya demokrasinin geleceği" iddiasını hatırlatarak, bugünkü manzaranın bu vaadi boşa çıkardığını hatırlatıyor. Bu şartlar altında ABD, Irak ve Filistin işgallerinin "üzerinden atlayarak", gözünü diğer ülkelere çevirmiş bulunuyor.
AB şüpheli İngiltere ve Danimarka gibi ülkeler, ABD planına destek veriyor. Ancak Avrupa Birliği, bir bütün olarak, plana şüpheyle yaklaşıyor. Brüksel'deki yetkililer, Arap ülkeleriyle geliştirdikleri olumlu ilişkilerin, Amerikan politikaları nedeniyle "sıfırlanacağı" endişesini taşıyor. Bir Avrupalı diplomat, kuşkuları şu sözlerle ifade etti: "ABD'nin hedefini olumlu buluyoruz, ama o hedefe nasıl ulaşmayı planladıklarını görmek isteriz. Biz kendi çabamızı gösteriyoruz, ama modernizasyon çabası, politikaya öyle kolayca enjekte edilemiyor." Üst düzey bir Amerikalı yetkili, "Avrupalı müttefiklerimiz, işbirliği yaparlarsa Amerikancılıkla damgalanmaktan kaygı duyuyor. Ayrıca, ABD inisiyatifinin, her şeyi içine çeken bir kara deliğe dönüşebileceğinden korkuyorlar. Buna karşılık ABD onlara, 'herkese yetecek kadar iş çıkacağı' konusunda güvence veriyor" diyerek, kapalı kapılar ardında yürütülen pazarlıklara dair ipuçları verdi.