2 Mart 2004 22:00

AKP'nin adayı Bingöl'ü satacak

Köylerin, "terör" bahanesiyle boşaltilmasinin ardindan nüfusu 30 binlerden, 100 bine yaklaşan Bingöl'de yerel seçim hazırlıkları sürüyor. Ama ilin sorunları o kadar büyük ki, halk seçim hazırlıklarının farkında bile değil. Nüfus artışı, yol, su ve kanalizasyon gibi altyapı sorunları ile sağlık ve eğitim sorunlarını birlikte getirdi. Özellikte 1 Mayıs 2003 yılında meydana gelen deprem, ilin belini iyice büktü. Depremle birlikte çok sayıda aile, evsiz kaldı. Aradan bir yıl geçmesine rağmen halen çadırlarda yaşayan aileler var. Halk bu sorunlarla boğuşurken; iktidar partisi AKP, Bingöl'ü satacağını vaat ediyor. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ı örnek alan AKP Bingöl belediye başkan adayı Hacı Ketenalp, kaynak oluşturmak için belediyeye ait bütün gayrimenkulleri satacağını söyledi. Gazetemize konuşan Ketenalp şöyle dedi; "Belediyemizin birçok sorunu var. Bunları çözmek için bütçe lazım. Belediyenin şu andaki bütçesi yetersiz. Bu kaynak sağlanabilir, ilimizde belediyeye ait birçok gayrimenkul vardır. Bunları satarak hem bütçeye kaynak oluşturacağız hem de konut sorununu çözeceğiz." Ketenalp, altyapı ve işsizlik sorunu için de "Allahın izniyle çözeceğiz" dedi.

Güçbirliği'nin adayı Kaya Daha önceki yerel seçimlerde belediye başkanlığını kazanan DEHAP, bu seçimlerde SHP çatısı altında giriyor. Belediye başkan adayı olarak 1989-94 yılları arasında belediye başkanlığı yapan Selahattin Kaya'yı gösteren DEHAP, yine seçimleri kazanmak istiyor. Ama şansları eskisine göre daha zayıf. Çünkü DEHAP Bingöl İl Başkanı Abdullah Aymaz ve bir grup partili, belediye başkan adayı olarak gösterilen Selahattin Kaya'nın, partileriyle bir ilgisinin bulunmadığını ifade ederek istifa etti. Ama SHP'den belediye başkani adayi gösterilen Selahattin Kaya yine de umutlu. Belediye başkanligi yaptigi 1989-94 döneminde küçük bir kasaba olan Bingöl'ü, büyük bir şehir haline getirdiklerini anlatan Kaya, "Binlerce apartman yapıldı. Şehrin 2 milyon metrekarelik bir alanını yapılanmaya açtık. Görevde bulunduğum yıllarda şehrimize bayağı hizmette bulundum" dedi. Amaçlarının şehri yaşanır hale getirmek olduğunu belirten Kaya, "İşe dört elle sarılacağız öncelikle şehrimizin altyapı sorununu ve çevre düzenini sağlayacağız. Kültürel ve sportif etkinlikler için çalışmalarımız olacak" diye konuştu.


HALK KONUŞUYOR...HALK KONUŞUYOR...

Enkaz halen kaldirilmadi Mahmut Sögüt: Depremde insanlar çok zarar gördü. Bu zararlar karşilanmali. Yikilan binalarin enkazi halen kaldirilmadi. Bizim sorunlarimizi çözecek bir belediye başkani isitiyoruz. Güçbirligi'nin aday olarak gösterdiği Selahattin Kaya, halk arasında sevilen biri, iyi işler yapacağına inanıyorum.

Gençler kahve köşelerini itildi Hayri Kılıç: İlimizin sorunları başında altyapı geliyor. Bunun dışında gençlik işsiz ve kahve köşelerine itilmiştir. Gençleri kültürel ve sosyal olarak geliştirecek hiçbir alan yok. Sorunları en aza indirecek ve iş yapabilen bir belediye başkanı istiyoruz.


3 Kasım seçim sonuçları Parti......Oy......Yüzde AKP......28155.....31.739 DEHAP..19626.....22.124 MHP......7681......8.659 SP........7216.......8.134 CHP......7021......7.915 DYP......5799......6.537


DEHAP Bingöl İl Başkanı istifa etti Bingöl'de SHP adayının desteklenme kararına tepki gösteren DEHAP İl Başkanı Abdullah Aymaz partisinden ayrıldı. Aymaz açıklamasında şöyle dedi: "Kamuoyu eğilim yoklamasının sonuçlarına uyulmayarak, son anda partimizle uzaktan yakından alakası bulunmayan bir şahsın, adeta darbe yaparcasına aday gösterilmesi, partimiz ve Bingöl halkını rahatsız etmiştir. Ayrıca bazı il genel ve belediye meclisi üyesi adaylarının da yerleri değiştirilmiştir. Bu durumun partimize yarar değil, aksine zarar getireceği inancı yaygınlaşmıştır. Bundan sonra olacaklardan sorumlu olmamak için yıllardır emek verdiğimiz partimizden istifa ediyoruz." src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Kadinlar miting başvurusu yapti 8 Mart Kadin Platformu, Istanbul Valiligi'ne dün miting başvurusunda bulundu. Başvuru öncesinde Valilik önünde platform adina açiklamada bulunan Nilgün Yurdalan, "Biz 8 Mart 2004 kutlamaları için bir araya gelen ev kadını, çalışan, işsiz, yaşlı, sosyalist, feminist, lezbiyen, örgütlü Türk ve Kürt kadınları olarak 7 Mart Pazar günü saat 10.30'da Şişli Abide-i Hürriyet Meydaninda buluşuyoruz. 8 Mart'ın ücretli izin günü olarak kabul edilmemesi nedeniyle bu yıl günümüzü 7 Mart Pazar günü kutlamak zorunda kalıyoruz" dedi. Yurdalan'ın, şiddete, sokakta-gözaltında-cezaevinde-savaşta tecavüz ve dayağa, tacize, namus cinayetlerine karşı tüm kadınları miting alanında olmaya çağırmasının ardından Valiliğe miting başvurusunda bulunuldu.

Suç duyurusu Başvurunun ardından Sultanahmet Adliyesi'ne giden 8 Mart Kadın Platformu üyeleri, Güldünya Tören için suç duyurusunda bulundular. Adliye önünde açıklama yapan Avukat Meriç Eyüpoğlu, Güldünya'nın kendisine yönelik bir saldırı beklediği için gerekli yerlere başvurduğunu ancak ne hastane yetkililerinin ne de Emniyet Müdürlüğü'nün hiçbir önlem almadığını söyledi. Eyüpoğlu, "Bu nedenle Emniyet Müdürlüğü ve Bakırköy Devlet Hastanesi yetkilileri hakkında görevi ihmalden suç duyurusunda bulunacağız" dedi.

Samsun Samsun'da ise 8 Mart'ta Cumhuriyet Meydanı'nda kitlesel bir basın açıklaması yapılacak. EMEP, DEHAP, SDP, KESK, SHUD ve Temel Haklar ve Özgürklükler Derneği'nin oluşturdugu platform, 6 Mart Cumartesi günü Sanat Sokagi etkinlikleri ile 8 Mart Dünya Emekçi Kadinlar Günü kutlamalarina başlayacak. Platform 8 Mart'a yönelik mahallelerde anket çalışması da yapıyor.


Diyarbakır'da 8 Mart etkinlikleri açıklandı Diyarbakır Kadın Platformu, "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü" çerçevesinde yapacağı etkinlikleri açıkladı. Kadın Platformu adına etkinlikleri duyuran Suzan Mehmetoğlu, amaçlarının haksızlığa, eşitsizliğe ve her türlü ayrımcılığa karşı durmak olduğunu söyledi. Etkinlikler 4 Mart'ta çeşitli semtlerde broşürlerin dagitimiyla başlatilacak. Suriçi Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nun hazırladığı "Jana Zırav" ve "Helbıjartın" tiyatro oyunlarının sahnelenmesiyle devam edecek olan etkinliklerin ikinci gününde, "Çözüme doğru; kadınca" konulu panel düzenlenecek. Etkinlikler, 6 Mart Cumartesi günü İstasyon Meydanı'nda yapılacak miting ile sona erecek.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Türkiye uyuşturucu dağıtım merkezi Türkiye, uyuşturucu ayıbından bir türlü kurtulmuyor. Uluslararası kurumların yayınladığı raporlarda, uyuşturucu trafiğinin merkezi olarak gösterilen Türkiye, son olarak ABD'nin yayınladığı bir raporla dikkatleri üzerine çekti. ABD'nin 2003 yılı Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Strateji Raporu'nda, Türkiye, uyuşturucunun Avrupa'ya taşindigi ana geçiş yolu olarak nitelendirildi. Merkezi Fransa'da bulunan Jeopolitik Gözlem Evi'nin geçtiğimiz yıllarda yayınladığı uyuşturucu raporunda da, tüm dünyaya eroinin Türkiye üzerinden dağıtıldığı ifade edilmişti. MHP'nin koalisyon ortağı olarak iktidarda bulunduğu dönemde de bu partinin genel başkan yardımcılarından Şevkat Bülent Yahnici, "Eroin Şirnak'ta panzerlere yüklenir, Diyarbakır'a getirilir, oradan da polis Eskortu eşliginde Istanbul üzerinden Avrupa'ya götürülür" demişti.

Net ifadeler ABD Dişişleri Bakanligi'nın yayınladığı raporun Türkiye ile ilgili bölümünde, Güneybatı Asya uyuşturucusunun Avrupa'ya taşinmasinda Türkiye'nin ana geçiş yolu, büyük uyuşturucu tacirlerinin uyuşturucu işleme ve dagitim merkezi oldugu belirtildi. Türkiye üzerinden geçen eroinin çogunun Bati Avrupa pazarina gittigi, ayni zamanda ABD'ye kaçırılan eroin ve afyonun Türkiye üzerinden geldiği belirtilen raporda, uyuşturucuların Türkiye'de yerel kullanım için yetiştirildiğine dair bir işaret bulunmadığı ifade edildi. Raporda, özellikle eroinin taşınmasında Türkiye'nin geçiş yolu oldugu, bu uyuşturucularin büyük kisminin Afganistan'da yetiştirildigi belirtildi.

Merkez üs Raporda, "Türkiye, eroinin Avrupa'ya akışında ana yol, depolama, üretim ve yönlendirme merkezi olarak kalmayı sürdürüyor. Türkiye merkezli uyuşturucu kaçakçıları ve aracılar, ülke içinde ve dışında kara para aklayanlar, laboratuvar işletenlerle ortak hareket ediyor. Bunlar, kaçakçılığı hem finanse hem de kontrol ediyor" ifadeleri kullanıldı. Türkiye'den geçen uyuşturucuda ana kaynagin Afganistan oldugu, bunun Pakistan ve Iran üzerinden Türkiye'ye getirildiği, uyuşturucu yollarından birinin, Pakistan'dan Akdeniz, Ege ve Marmara denizleri üzerinden geçtiği, diğerinin ise Türkmenistan, Azerbaycan ve Gürcistan'dan geçerek geldiği kaydedildi. Türkiye'deki tacirlerin eroin, asit, hap gibi uyuşturuculari Bati Avrupa, Balkanlar ve Rusya'dan aldığı, ülkede eroinin, İran sınırı yakınındaki laboratuvarlarda işlendiği belirtildi.

Uyuşturucu kullanımı ABD'nin raporunda, Türkiye'de diğer ülkelerle kıyaslandığında uyuşturucu tüketiminin düşük seviyede kalmayı sürdürdüğü, ancak bağımlıların sayısının arttığı ifade edildi. Türk hükümetinin, uyuşturucuyla mücadelede etkinliklerin artırılması ihtiyacının farkında olduğu, ancak ilgili birimlerin mali bakımdan daha fazla fona ihtiyaç duyduğu kaydedilen raporda, Türkiye ile ABD arasındaki işbirliğinin daha güçlendirilmesi gerektiği iddia edildi.

Türkiye'deki yolsuzluklar Raporun, Türkiye'deki yolsuzluk durumuna ilişkin bölümünde, Bankacilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun İmar Bankası'nın kontrolünü ele aldığı ve büyük bir yolsuzluğu ortaya çıkardığı belirtildi. Ayrıca, geçen yıl TBMM komisyonlarının, 6 eski bakan hakkındaki soruşturmaları izlemek üzere oluşturulduğu, ancak bu gelişmelerin uyuşturucuyla bağlantısı bulunmadığı kaydedildi.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Kıraçlının hak ettiği yaşam için... Elif Görgü Yerel seçimlere Kıraç'tan SHP çatısı ile giren Demokratik Güçbirliği'nin Kıraç Belediye Başkan adayı Ferhat Tunç ve Belediye Meclis üyesi adayı Gıda-İş Sendikası Genel Sekreteri Seyit Aslan, gazetemize, Kıraç'ın senelerdir hiç hizmet görmemiş emekçi halkına nasıl bir belediyecilik anlayışı sunacaklarını anlattılar. Ferhat Tunç, Demokratik Güçbirliği'nin Türkiye'nin ve Kıraç halkının geleceği için umut verici olduğunu söylerken; Seyit Aslan, sadece Kıraç fabrikalarındaki yasa ve insanlık dışı çalışma koşullarına müdahale edecek bir anlayışın halkın yoksulluğuna çare olabileceğine dikkati çekti. Tunç ve Aslan sorularımızı yanıtladı: Sanatçı Ferhat Tunç neden Kıraç'tan belediye başkan adayi oldu? Burasi çok özel bir yer. Istanbul'un yanı başında bütün olanaklarına rağmen olanaksızlıklar içinde insanların yaşadığı bir belde. Bizim yıllardır uğruna mücadele ettiğimiz bir idealimiz vardı. Kardeşçe yaşanabilir bir kent, bir belde. Farklı kültürlerden, inançlardan insanların bir arada ve mutlu yaşadığını görmek. Kıraç'ta, Anadolu'nun çeşitli kentlerinden Karadeniz'den, Trakya'dan, Bulgaristan'dan gelenlerin birikmiş oldugu bir yer. Mutlu olmak; çalişmak ve daha iyi olanaklarda bir yaşama kavuşmak için buralara gelmişler. Ama ne yazik ki; buradaki yaşam aslinda o insanlarin geldikleri yerlerdekinden çok daha kötü. Iki dönem burada belediye başkanligi yapmiş olan insan, bu dönemde de yine aday. Bu geri kalmişligin nedenini kendisine sormak lazim. Altyapi sorunlari çözülmemiş. Bu sorunlarin çözülmedigi bir beldede saglikli ve çagdaş bir yaşamdan söz etmek de mümkün degil. Aslinda sanayi bölgesi olmasindan ötürü beldenin geliri çok fazla. Bu yüzden herkesin gözü burada. 'Ben sanatçıyım, beni ilgilendirmez kardeşim deyip de kenara çekilmek doğru olmazdı. Ayrıca çok önemli bir süreç yaşıyoruz Türkiye ve Türkiye solu için. Demokratik Güçbirliği oluşturuldu. Bu güçbirliğinin gerçekleşmiş olması Türkiye'nin geleceği için umut vericidir. Siyaset bu ülkede aynı zamanda aydınların, bilim adamlarının da işi olmalı. Zaten siyasetin dışında bir insan olmadım. Sanatçı kimliğimin yanında böyle bir kimlikle de bugün halkımın karşısındayım. Demokratik Güçbirliği'nin belediyecilik anlayışı; bu anlayışı Kıraç'ta belediye başkanligina aday gösteren diger partilerden ayiran nedir? Biz belediyeciligi biraz da bir halk iktidari olarak görüyoruz. Halkin katilimi ile gerçekleşen bir anlayişi burada hakim kilmak gibi bir anlayişimiz var. Bu nasil olacak? Bu Türkiye'de çok olağan sayılan bir şey değil. Güçbirliği'nde yer alan partilerin de öngördüğü ve talep ettiği bir anlayış. Belediyecilik çok zor. Halka hizmet götüreceksiniz. Halka gerçek hizmeti götürmenin biçimi de halkın katılımı ile mümkün. Mahallelerde mahalle meclisleri oluşturarak, öncelikli sorunların bu meclislerde gündeme getirilerek, bunların belediyeye taşınması şeklinde olacak bu. Halkın hizmetinde bir belediyecilik anlayışı geliştireceğiz. Dolayısıyla çıkar çevrelerini, rantçı çevreleri bu anlayışı güden insanların bizim aramızda işi olmayacaktır. Demokratik Güçbirliği çok önemli bir olay. Artık CHP'yi solun temsilcisi olarak görmek mümkün değil. Güçbirliği bu yüzden yerel seçimlerle sınırlı kalmamalıdır. Arkamızda Türkiye'deki altı partinin desteğidir. Ben herkesin adayı olarak ortaya çıktım. Belediyecilik farklı bir şey. Ben kendimi burası için bir şans görüyorum. Yıllardır sefalet ve yoksulluk içinde yaşayanlara umut olmaya çalışıyorum. Kıraç'ın en önemli sorunları işsizlik ve çalışma koşullarının dayattığı bir yoksulluk. Bu sorunlar açısından nelerin yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz? Buraya ilk geldiğimde de beni en çok düşündüren bu oldu. Birçok fabrikanın olduğu bir beldede insanlar neden işsiz olsun. Burada ciddi anlamda bir gençlik potansiyeli var ve bunlar işsiz; kahveler akşama kadar kahvelerde tıklım tıklım insan dolu. Bizim öncelikli sorunumuz işsizlik sorunu çözmeye çalışmak da olacak tabiki. Bunu sanayicileri ve halkı; bütün tarafları biraya getirerek yapmamız gerekiyor. Sanayii yok saymak gibi bir belediyecilik anlayışımız yok. Sanayiciler bu beldede para kazanıyorlarsa, fabrikaları varsa, halkın da refahını ve sağlığını düşünmek zorundalar. Belediye buna öncelik edecek. Çalışmalarımıza yeni başladık. Meclis üyesi arkadaşlarımızın da öncülüğünde çeşitli komiteler oluşturuluyor ve birlikte Kıraç'ı adım adım geziyoruz. Bu toplantılarda halkımızın taleplerini alıyoruz.

Seyit Aslan (Kıraç Belediye Meclis Üyesi adayı) Bir sendikacı olarak Kıraç fabrikalarının çalışma koşullarını ve bunun Kıraç halkının yaşamına etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kıraç büyük bir fabrika. Fabrikalar ve yerleşim birimleri içiçe geçmiş durumda. Kıraçlılar fabrikalarda oldukça ağır koşullarda çalışıyor. Buradaki fabrikalarda yasalar yok. Sadece patronların yasaları var. Sigorta hakkı, sendika hakkı yok. Özellikle sendikalaşmaya kesinlikle tahammül etmiyorlar. Çalışma saatleri 14-15 saat. 72 saat hiç uyumadan çalışanlar var. Ama ay sonu gelince asgari ücret alıyorlar. İş kazaları çok sık yaşanıyor. Çalışma ortamları sağlıksız ve kazalara karşı önlem yok. Yerleşim birimlerine geldiğimizde koşullar fabrikalardakinden farksız. Yollar yok. Konutlar sağlıksız. En son kar yağdığında 4-5 gün elektirkler kesildi. Sağlık ve eğitim koşulları çok yetersiz. Kadınlar zaten belde dışına çıkamıyorlar. Aldıkları ücret ile bırakın gezmeyi karınlarını zor doyuruyorlar. Her aileden iki-üç insan çalışmasına rağmen geçinemiyorlar. Devlet de belediye de Kıraç halkını gözden çıkarmış. Demokratik Güçbirliği diğer partilerden farklı olarak Kıraç'ın işçi ve emekçi halkına, onların bu yoksulluğunun önemli bir nedeni olan çalışma koşullarının düzeltilmesi için ne sunuyor? Bugün klasikleşmiş bir belediyecilik anlayışı var. AKP'sinden CHP'sine; ANAP'ından DYP'sine ka