07 Ekim 2011 05:07

‘Tezkere yok sayılmalı’

Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, görüşmelerine tanıklık da ettiği tezkerenin, Meclisten bu doğrultuda geçirilen 5. tezkere olduğunu hatırlatarak, “Yani iktidar 5 yıl boyunca, ülkenin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü konusunda hiç ders çıkarmamış; g

‘Tezkere yok sayılmalı’
Paylaş
Sultan Özer

“Bu süre boyunca ne değişti?​” sorusunu yönelten Tüzel, cevabını da kendisi vererek; çözümsüzlük ve ölümlerin daha da artması, yasak, baskı, inkar politikasında ısrar edilmesi olduğunu söyledi.

‘AKP, CHP, MHP BİRLEŞTİLER’

Görüşmelere atıf yapan Tüzel, “Meclisteki tablo son derece vahimdi. Terörle mücadele adına, BDP dışındaki partilerin  savaş ve intikam duygularıyla hareket ettikleri, bu konuda birbiriyle yarıştıklarını gördük” dedi. Tüzel, “CHP ve MHP Hükümete yönelik, terörle mücadeleye yeterince güç vermediği, müzakereye oturarak zayıflık gösterdiği, PKK’nin önünü açtığı eleştirileriyle, daha çok savaşı işaret ettiler” dedi. Bu eleştirilere AKP’nin yanıtının daha da vahim olduğunun altını çizen Tüzel, AKP Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli’nin , “Sonuna kadar mücadele edeceğiz” sözlerine atıf yaptı. Canikli’nin, barışçıl çözüm isteyenlere karşı siyasi operasyonları, tutuklamaları kastederek “Nasıl panik içindeler. Bu da doğru yapıldığını gösteriyor” dediğine vurgu yapan Tüzel, “Bu sözler Hükümetin demokrasi, barış ve insan haklarını savunan güçlerin üzerine hangi mantıkla gittiğini ve gideceğini gösteriyor. Bu gidiş elbette çok tehlikeli, düşmanlaştırıcı ve halkları birbirine karşı kışkırtan politikaları çözüm olarak uygulayacağını gösteriyor. Asıl vahim olan bu” dedi.

‘YANIT SOKAKTAN VERİLMELİ’

Savaşın, yoksul halk çocuklarının cepheye sürülmesini, ABD ile pazarlık adı altında yeni acıların yaşanmasını kaydeden Tüzel, “Daha da önemlisi BDP dışındaki bütün partilerin bu konuda ortaklaştığı görülüyor ki, asıl farkına varılması gereken bu. Bu partilere oy veren yurttaşların bunu görmesi ve halk hareketi yaratması, asıl yanıtın sokaktan verilmesi gerekiyor” diye konuştu.

‘ÖLÜMLERDEN BAŞBAKAN SORUMLU OLACAK’

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, savaş tezkeresinin Meclis gündeminde yer alacağını öğrendiklerinden beri AKP Hükümeti başta, Meclis bileşenlerine, “Savaş tezkeresine hayır” çağrısı yaptıklarını hatırlattı. “Ancak görünen o ki, seçimler sonrası hızla savaş konseptine giren AKP Hükümeti, savaşta ısrar ediyor” dedi. “Ciğerim yanıyor” diyen Başbakan Erdoğan’a, “Bundan sonra gelecek her bir gencimizin ölümünden siz sorumlu olacaksınız” diye seslenen Gürkan, bu tezkereden, dolayısıyla sonuçlarından tezkereye ‘evet’ diyen herkesin sorumlu olacağının altını çizdi. Gürkan, “Bu nedenle Hükümet’i bir an önce ölümlerin durması, şiddetin son bulması için savaş yerine demokratik çözümler üretmeye çağırıyoruz. Aksi halde tarih önünde hesap vermekten kaçamayacak” dedi.

BARIŞA HİZMET ETMEYEN BİR KARAR

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, tezkerenin en başta hukuksal açıdan sakıncalı olduğunu söyledi. Aynı içerikte 5. tezkere olduğunu belirten Türkdoğan, öncelikle bu tezkerenin uluslararası hukuka uymadığını ifade etti. Bu tür uluslararası müdahale için Birleşmiş Milletlerin Güvenlik Konseyinden karar alınması gerektiğini belirten Türkdoğan, bu karar olmadığı gibi, Türkiye’nin dayandırdığı NATO sözleşmesine de uymadığını söyledi. Bunun için sadece sıcak çatışma halinde sınırın aşılıp, çatışmanın bitmesinin ardından dönülmesi gerektiğine dikkat çeken Türkdoğan, tezkerenin buna da uymadığını ifade etti. Irak’ın Türkiye’ye bu konuda defalarca nota verdiğini, uyardığını kaydeden Türkdoğan, tezkerenin ileride Türkiye-Irak arasında bir savaşa neden olabileceğinin de altını çizdi.

“Kürt meselesinin çözülmediği bir yerde sonuçları ile uğraşmanın boşuna” olduğunu da belirten Türkdoğan, “PKK bir sonuçtur. Kürt sorunu çözülmediği için PKK vardır. Bunu görmeden ısrarla Kürt sorununa güvenlik meselesi olarak bakmak çözüm getirmez” dedi. Türkdoğan, “Tezkere yanlıştır ve barışa hizmet etmeyen bir karardır” dedi.

‘DAHA FAZLA ÖLÜM MÜ, YAŞAM MI?​’

Türkiye Barış Meclisi (TBM) Sözcüsü Metin Bakkalcı bugün hâlâ yaşanan çatışmalı ortamın başta gelen nedenlerinden birinin Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözümsüzlüğü olduğunu söyledi. Kürt sorununun çözümünün, resmi yetkililer dahil herkes tarafından, “silahla çözülemeyeceğinin” kabul edildiğini belirten Bakkalcı, 30 yıllık süreçte silahla çözümün olmayacağının yeniden yeniden kanıtlandığının altını çizdi.

Bugüne kadar 30’un üzerinde sınır ötesi operasyon yetkisi verildiğini hatırlatan Bakkalcı, “Değişik hükümetler bu yetkiye dayalı olarak kara, hava çeşitli operasyonlar ne yazık ki düzenleyegeldi” dedi. Başbakan Erdoğan’ın, “Kandil’e hava operasyonu başarılı olduğu için böyle şeyler oluyor, Kandil’e operasyon olmazsa idi daha sakin bir ortam olurdu” sözüne atıf yapan Bakkalcı, “İnanılmaz bir cümle. Sakinlik istenmiyor mu?​” diye sordu.

Yeni tezkerenin bugüne kadar getirdiklerinden daha fazla acılar, ölümler, değerlerin daha fazla tahribatını getireceğini belirten Bakkalcı, “Bu tezkerenin yok sayılması lazım. Eğer gerçekten Başbakanın ifadesi ile sakinlik bizim ifademizle barış ortamı isteniyorsa” dedi.

Toplumun da bu kararı vermesi gerektiğini belirten Bakkalcı, tezkerenin daha fazla ölüm mü daha fazla yaşam mı kararı olduğunun da altını çizdi. (Ankara/EVRENSEL)


'ASKERİ VE SİYASİ OPERASYONLAR ÇÖZÜM DEĞİL'

MAZLUMDER Yönetim Kurulu siyasi ve askeri operasyonların çözüm olmadığını açıkladı. MAZLUMDER’den yapılan açıklamada, değişik illerde eş zamanlı yürütülen operasyonlara dikkat çekilerek, yüzlerce kişinin gözaltına alınmasının insan hak ve hürriyetleri ile bağdaşmadığı belirtildi.

“Gerekli yasal düzenlemelerle, temsilcilik hakları kısıtlanan siyasetçilerin ve sürekli baskı altında tutulan insan hakları savunucularının mücadele alanlarının ve araçlarının genişletilmesi gerekirken, bunların örgüt üyesi olarak lanse edilip, tutuklanmaları kişi özürlüğü ve güvenliği hakkını ihlal etmekte olup, zulümdür” denilen açıklamada, askeri ve siyasi operasyonların Kürt sorununun çözümünü ertelediği, toplumsal ayrışmayı derinleştirdiği vurgulandı. Açıklamada, “Kürt sorununun çözümü, ancak tekçi ve baskıcı yöntemlerin reddi ile birlikte, bütün toplumsal unsurların seslerine kulak kabartmakla mümkündür. Bu konuda söz söyleyen kimi kesim ya da kişileri, ‘sakıncalı’ ilan ederek ve tutuklayarak baskı yöntemleri ile tasfiye amacı güden yaklaşımları reddediyor, Ceza Muhakemesinin siyasi muhaliflerin tasfiyesinde bir araç olarak kullanılmasının herkes açısından büyük risk oluşturacağı ihtarını yapıyoruz” denildi. Açıklamada, sıkıyönetim gibi istisnai rejim uygulamalarını andıran bu sürece derhal son verilmesi, Terörle Mücadele Kanunu’nun vakit kaybetmeden kaldırılması dahil gerekli adımların atılarak haksız yere ve siyasi nedenlerle tutuklanan bütün siyasetçilerin, insan hakları savunucularının ve muhaliflerin salıverilmesi istendi.

ÖNCEKİ HABER

‘Anlaşılmaz’ kadınları anlamak için bir kitap

SONRAKİ HABER

Deri işçilerinin barınma sorunu sürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa