19 Mayıs 2004 21:00
Tiyatrolar 20 yıldır Vasıf-sız
Vasıf Öngören'i yitireli yirmi yıl oldu.Yirmi yıldır tiyatrolar onsuz. Adına anmalar yapılsa da yeni bir ürünü, yeni bir yorumu sahnelerde yer alamıyor.
Vasıf Öngören'i yitireli yirmi yıl oldu.Yirmi yıldır tiyatrolar onsuz. Adına anmalar yapılsa da yeni bir ürünü, yeni bir yorumu sahnelerde yer alamıyor. Onun ataklığından, onun siyasal, ekonomik, toplumsal yaşam açısından insan-toplum, gerçek-toplum ilişkisiyle çelişkilerini irdelemesinden yoksun. Belki de onun için tiyatrolar onsuz tekdüze, renksiz. Vasıf Öngören, yazar, oyuncu, yönetmen olarak bir tiyatro işçisiydi.Bir Tiyatro emekçisi. Tiyatroyu oyun yazarı, müzikçisi, yönetmeni, sahne arkası çalışanları özellikle de seyircisiyle birlikte bir bütün olarak ele alıyordu. Bu yüzden hem sahnede, hem sahne arkasında hem de seyircinin içindeydi. Kısacası tiyatronun her yerindeydi Vasıf. Tıpkı toplumsal yaşamın içinde olduğu gibi. Vasıf'ın ölümünden yirmi yıl sonra Mitos-Boyut Yayınları arasında onun tiyatro anlayışıyla ilgili bir kitap yayınlandı: "Vasıf Öngören'in Tiyatro Dünyası." Yazarı Erbil Göktaş. Bir yüksek lisans tezi olan Kitapta Prof. Dr. Özdemir Nutku'nun kitabı tanıtan bir yazısı var. Kitap Vasıf Öngören'in çalışmalarına başladığı 1965 yılından 1984 yılında ölümüne dek yaklaşık yirmi yıllık dönemdeki dergilerle gazeteler taranarak, Vasıf'ın çıkardığı oyun broşürleri incelenip onun düşünceleriyle yaklaşımları saptanarak hazırlanmış. Kitap, "Giriş" bölümünün ardından "Vasıf Öngören'in Tiyatro Düşüncesi ve Uygulamaları" bölümüyle başlıyor.Bu bölümde Vasıf'ın tiyatroya bakışı, tiyatro konusundaki düşünceleri yer almış. Öngören'in tiyatro konusundaki düşünceleri üç bölümde irdeleniyor: Tiyatro Kuramı Üzerine Olan Görüşleri, Oyun Yazarlığı Üzerine Olan Görüşleri, Tiyatro Uygulaması Üzerine Olan Görüşleri. Öngören bütün engellemelere karşın, "toplumcu tiyatro" anlayışında direnen ama kolaycılıkla slogancılığa sığınmayıp sanatın gerektirdiği doğrultuda hep yeni, özgün yapıtlar ortaya koymuştur. Zeliha Berksoy'a göre : Çıkar ilişkilerine dayalı bu soysuzluğun içinde Vasıf, toplumsal gerçeğe dayanan, insanın değişebilirliğine inanan, sanatı son nefesine kadar savunan bir insandı." Yazar, Vasıf'ın bu başarısında "Brecht'in okulu olan Berliner Ensemble'de yakaladığı önemli ipuçlarının ve sağlam gözlemlerinin de payı büyüktür" diyor. "Vasıf Öngören'in Uygulamaları" konusunda oyunları tek tek ele alınarak sahneye koyuşlarıyla oyunları inceleniyor. "Vasıf Öngören'in Oyunlarının Dramatik Çözümlemesi" bölümündeyse Almanya Defteri (Göç), Asiye Nasıl Kurtulur, Oyun Nasıl Oynanmalı , Zengin Mutfağı adlı oyunlar , oyunun konusu , kişileri, biçimsel özellikleri açısından incelenerek bir yargı veriliyor. Kitap, Vasıf'ın tiyatrosu konusunda varılan yargıları özetleyen "Sonuç" bölümü, "Vasıf Öngören'in Tiyatro Düşüncesi"ni kapsayan bir "Ek", Vasıf'la oyunlarından seçilmeş resimlerle son buluyor. Vasıf Öngören sahne ile seyirci arasında bir ayırım gütmezdi. Çünkü tiyatronun başlangıçta toplumsal bir zorunluluktan doğduğuna inanıyordu. Onun için de oyunlarında Brecht'in epik yöntemini kullanarak insan-toplum ilişkileriyle çelişkilerini, insanımızın yaşadığı gerçekliği, acıları, sevinçleri tüm sıcaklığı tüm alaysılığı , traji komikliği içinde yansıtmıştır. Burada Vasıf Öngören'in Mitos Boyut yayınları arasında 1999 yılında ikinci basımı yapılan Bütün Oyunları'na bakmak gerekiyor. Kitapta Vasıf'ın Almanya Defteri, Asiye Nasıl Kurtulur,Oyun Nasıl Oynanmalı, Zengin Mutfağı adlı dört oyunu yer alıyor. Kitabın başında tiyatro eleştirmeni yazar Prof. Ayşegül Yüksel'in Vasıf Öngören'in toplumsal gerçekçi bakış açısını, Brecht tiyatrosunun biçimsel özelliklerini insanımızın toplumsal- ekonomik- politik konumuyla birlikte onun tüm sıcaklığı ve canlılığıyla birleştirerek sahneye aktarışının serüvenini anlatan "Vasıf Öngören'in Tiyatrosu: Tanıdık Durumlardan 'Yabancılaştırma'ya..." başlıklı bir yazısı var. Vasıf'ın en ilginç oyunlarından biri olan "Asiye Nasıl Kurtulur?" hem biçim hem içerik olarak tiyatromuza yeni olanaklar getirmiştir. Asiye Nasıl Kurtulur'da annesi fahişe olan Asiye adlı yoksul bir genç kızın yaşamını doğru yoldan kazanmak istemesi, bu konudaki bütün iyi niyetli çabalarına karşılık , sömürüye dayalı bir düzende fahişeliğe itilmesi, sonunda da patroniçe , yani mama olması anlatılır. Böylece Asiye'nin kişiliğinde sömürülenin yerini sömüren, ezilenin yerini ezen alacaktır. Oyunun ikinci final Asiye'nin söylediği bir türküyle son bulur. Bu türkü sömürü düzeninde rahat yaşamanın sırrını açıklar :"Yoksulları KADER deyin uyutun/Uyanana PARA verin , susturun/Susmayanı ZORA koyun, çektirin/ Böyle gelmiş böyle gitsin, sürdürün/Davrananı yok edin/Direneni gebertin/Ezin, vurun öldürün/ Devam etsin bu hayat." Oyun Nasıl Oynanmalı'ya gelince noter huzurunda yapılan ödüllü bir yarışma anlatılır. Gecekondudan seçilen bir işçi ailesinin nasıl zengin olabileceği ortaya konmak istenmektedir. Öyküde işçi ailesinin kızı Sevil'in gecekondu'dan film yıldızlığına yükselişi anlatılır. Bu öyküyü olumlu bir sonuca ulaştırabilecek burjuva kesiminden seçilen bir karı-koca sonuçta para ödülü kazanacaktır. Oyun kazanma, kaybetme tartışmalarıyla sürer. Sonuçta küçük burjuvaların çıkarcı tavrı yüzünden , kapitalistlerin dışındaki herkes hep kaybedecektir. Oyunun bitiminde sunucunun dediği gibi :"...Biliyorsunuz bu oyun her gün oynanıyor." Bugün de sürmüyor mu bu oyun? Vasıf Öngören'in Tiyatro Dünyası, Erbil Göktaş, Mitos-Boyut Yayınları, Tiyatro Kültür Dizisi, Mayıs 2004, 168 s. Bütün Oyunları, Vasıf Öngören, Mitos-Boyut Yayınları, Tiyatro Oyun Dizisi, 2. Basım 1999, 288 s.